Makalelerimiz

Eser Sözleşmesi

İşsahibin ödeyeceği bir bedel karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi üstlendiği sözleşmeye eser sözleşmesi denir. Eser sözleşmesi, Türk Borçlar Kanununun 470-486. Maddeleri arasında düzenlenmektedir.

Ayboğa + Partners Hukuk Bürosu bünyesinde tecrübeli avukatları bulunduran bir hukuk bürosudur. Başta eser sözleşmesi olmak üzere borçlar hukukunun çeşitli alanlarında müvekkillerine profesyonel hukuki hizmet sunarak müvekkillerin hak kaybına uğramasını engellemektedir.

Eser sözleşmesinde tarafların borçları, ayıptan sorumluluk, eser sözleşmesinin sona ermesi, eser sözleşmesinin diğer sözleşme türlerinden farkı gibi hususlar teknik hukuki bilgi gerektirmektedir. Bu konular sebebiyle yaşanan uyuşmazlıklar, ancak bir uzman tarafından yürütüldüğünde yaşanacak hak kaybı engellenmektedir.

Gerek borçlar hukuku gerek hukukun diğer alanlarında, deneyimli ve bilgili avukatlarının verdiği destek sayesinde Ayboğa + Partners Hukuk Bürosu, süreci müvekkilleri lehine en hızlı sürede tamamlayarak müvekkillerinin herhangi bir hak kaybına uğramalarının önüne geçmektedir.

Eser Sözleşmesi Nedir?

Eser sözleşmesi, işgörme borcu doğuran sözleşmelerden olup Türk Borçlar Kanunu madde 470-486 arasında düzenlenmiştir.

Türk Borçlar Kanunu madde 470’e göre eser sözleşmesi, “yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.”

Eser sözleşmesinde işsahibi belirli bir bedel ödemeyi üstlenirken yüklenici eseri meydana getirip teslim etmeyi üstlenir.

Eser sözleşmesi ile yüklenici, sadece çalışmayı değil edim sonucunu yani bir eseri meydana getirmeyi üstlenir. Bu sebeple eser sözleşmesi; tam iki tarafa borç yükleyen, karşılıklı, rızai ve ani edimli bir iş görme borcu doğuran sözleşmedir.

Eser Sözleşmesi Nasıl Düzenlenir?

Türk Borçlar Kanunu madde 12/1’de öngörülen şekil serbestisi ilkesi gereğince eser sözleşmesinin yapılması herhangi bir şekle bağlı değildir. Taraflar eser sözleşmesini; yazılı, sözlü veya resmî olarak düzenleyebilirler. Ancak olası bir uyuşmazlık durumunda ispat zorluğu ile karşılaşmamak için yazılı veya resmî olarak düzenlenmesi daha doğru olacaktır.

Eser Sözleşmesinin Unsurları

Türk Borçlar Kanunu madde 470’te tanımı verilen eser sözleşmesinin unsurları şunlardır: Bir eser meydana getirme, bedel ve tarafların anlaşması unsurudur.

  • Bir Eser Meydana Getirme Unsuru:

Bir eser meydana getirme, bir eseri ilk defa meydana getirmeyi ifade ettiği gibi mevcut bir eseri değiştirme ve mevcut bir eseri ortadan kaldırma, yok etmeyi de ifade etmektedir.

Eser sözleşmesinde yüklenicinin borçlarından biri olan bir eser meydana getirme borcu ve dolayısıyla meydana getirilen eser, eser sözleşmesini diğer sözleşmelerden ayırarak sözleşmenin karakteristik unsurunu oluşturmaktadır.

Doktrinde tartışmalı olmakla birlikte maddi olduğu kadar manevi varlığı olan ürünler de eser sayılmaktadır.

  • Bedel Unsuru:

Eser sözleşmesinin varlığından bahsedebilmek için yüklenicinin eseri belli bir bedel karşılığında meydana getirmesi gerekmektedir. Bedel unsuru, eser sözleşmesini karma bir sözleşmeden ve vekalet sözleşmesinden ayıran en önemli unsurdur.

  • Tarafların Anlaşması Unsuru

Eser sözleşmesi rızai bir sözleşmedir. Bu sebeple tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları ile kurulur.

Eser Sözleşmesinde Açık ve Gizli Ayıp

Ayıp, teslim edilen eserin, yüklenicinin bildirdiği özelliklerden eksik veya dürüstlük kuralı gereği bulunması gereken niteliklerden yoksun olmasına denir.

Yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK madde 474-478 arasında düzenlenmektedir.

Yüklenici ayıpsız bir eseri meydana getirmek ve bunu teslim etmek borcu altındadır. Yüklenicinin ayıptan sorumlu tutulabilmesi için maddi ve şekli şartların varlığı gerekmektedir.

  • Ayıptan sorumluluğun maddi şartları:

Ayıptan sorumluluğun maddi şartları; eserin ayıplı olması, ayıbın iş sahibine yükletilmemesi ve iş sahibin ayıplı eseri kabul etmemesidir.

Ayıp açık olabileceği gibi gizli ya da gizlenmiş ayıp da olabilir. Eserdeki ayıp işsahibinin talimatından doğmuşsa yani ayıp iş sahibine yükletiliyorsa bu durumda işsahibi, ayıptan doğan haklarını kullanamaz. İşsahibi eseri açık veya örtülü olarak kabul ettiyse ayıptan doğan haklarını ileri süremez.

  • Ayıptan sorumluluğun şekli şartları:

Ayıptan sorumluluğu şekli şartları, işsahibinin eseri gözden geçirmesi ve ayıbı yükleniciye bildirmesidir. İş sahibi eseri gözden geçirmez ve ayıbı yükleniciye bildirmezse ayıplı eseri kabul etmiş sayılır ve ayıptan doğan haklarını kullanamaz.

TBK madde 474/1’e göre işsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.

Maddede yer alan eseri gözden geçirme ayıp varsa bunun yükleniciye bildirilmesi şartları işsahibine yüklenen külfetlerdir. Bu iki şart külfet olduğundan yerine getirilmediği takdirde iş sahibinin, tazminat ödemesi gerekmez ancak ayıptan doğan haklarını kullanması engellenir.

Gözden geçirmenin söz konusu olabilmesi için öncelikle eserin tamamlanıp iş sahibine teslim edilmesi gerekmektedir. Eseri gözden geçiren işsahibinin uzman olması gerekmez. İşsahibinin; dürüst, orta zekalı, makul bir iş sahibinin gösterdiği özeni göstermesi yeterlidir.

İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek zorundadır. Gözden geçirmenin zamanı yerel adetlere, teamüllere, taraflar arasındaki ilişkiye, eserin niteliğine göre değişmektedir. Ancak gözden geçirmenin mümkün olduğu ve dürüstlük kuralının gerektirdiği ilk anda işsahibi eseri gözden geçirmelidir.

İş sahibi eseri gözden geçirdikten sonra ayıbı yükleniciye bildirmelidir. İşsahibi ayıbı yükleniciye bildirmezse ayıptan doğan haklarını kullanamaz.

Açık ayıplar, gözden geçirmeye gerek kalmaksızın veya olağan bir gözden geçirme sonrası tespit edilen ayıplardır. İşsahibi bu ayıpları uygun bir sürede yükleniciye bildirmelidir.

Olağan bir gözden geçirme ile anlaşılmayan ancak eseri kullandıktan sonra ortaya çıkacak olan ayıplar ise gizli ayıplardır. İşsahibi gizli ayıpları derhal, gecikmeksizin yükleniciye bildirmelidir.

Gizlenmiş ayıplarda ise işsahibinin ihmali sonucu geç bildirim yapılsa bile bu, ayıplı eseri kabul anlamına gelmemektedir. Ancak işsahibi, eseri teslim alırken yüklenicinin ayıbı kasten gizlediğini biliyor ise bu ayıplı eseri kabul ettiği anlamına gelmektedir. Bu durumda işsahibi ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanamaz.

İşsahibinin Ayıptan Doğan Hakları:

Türk Borçlar Kanunu madde 475’te iş sahibine üç tane seçimlik hak ve işsahibinin zarar görmesi şartıyla diğer seçimlik haklarla birlikte isteyebileceği tazminat hakkı tanınmıştır. İşsahibi bu haklardan birini kullanabilir.

Seçimlik haklar yenilik doğuran haklardan oldukları için, işsahibinin varması gerekli tek taraflı irade beyanını kullanması üzerine kullanılmış olur.

Yenilik doğuran haklardan oldukları için bu haklardan birini kullanmak, diğerlerinin kullanılma ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Bu haklar şarta bağlanamaz, geri alınmaz ve dürüstlük kuralına aykırı kullanılamaz.

A- Sözleşmeden Dönme Hakkı:

TBK madde 475’e göre işsahibine, “eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme” hakkı tanınmıştır. Bu seçimlik hakkın kullanılabilmesi için eserin, işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı kadar ağır ayıplı olması gerekmektedir.

Ağır ayıp veya sözleşmeye aşırı derecede aykırılık yoksa işsahibi sözleşmeden dönemez. İşsahibi, eseri kabulde temerrüde düşmüş ve eser beklenmedik olay sonrası yok olmuşsa sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz. Bedelden indirim seçimlik hakkını kullanabilir.

B- Bedelden İndirim İsteme Hakkı:

Ağır olmayan ayıplar söz konusuysa işsahibi, bedelden indirim seçimlik hakkını kullanabilir. Bedelden indirim ancak ayıbın eserin değerini düşürdüğü durumlarda söz konusu olmaktadır.

C- Eserin Onarılmasını İsteme Hakkı:

TBK madde 475/1-3’e göre işsahibinin “aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme” hakkı da bulunmaktadır. Bu hak; ayıbın onarılmasının mümkün olması ve yüklenici aleyhine orantısız, aşırı bir gidere sebep olunmaması şartıyla kullanılabilir.

D- Tazminat İsteme Hakkı:

İşsahibi üç tane seçimlik hakkının yanında ayıplı eserin sebep olduğu zararın tazminini de isteyebilir. TBK madde 475’e göre işsahibinin genel hükümlere dayanarak tazminat isteme hakkı mevcuttur. Bu tazminatı isteyebilmek için eser ayıplı olmalı, işsahibi zarara uğramış olmalı, ayıpla zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmuş olmalı, ve yüklenici kusurlu olmalıdır.

İşsahibinin ayıba karşı tekeffülden doğan hakları ile ilgili Yargıtay 15. HD., 05.06.2012 T., 2011/1544 E., 2012/4189 K. Sayılı kararı şöyledir:

  • “… İşsahibinin ayıba karşı tekeffülden doğan hakları BK’nın 360. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre eseri teslim alan işsahibi muayene ve ayıbı ihbar yükümlülüğünü yerine getirmişse eserin düzeltilmesini isteme (ıslah ve tamiri), sözleşmeden rücu(kabulden kaçınma) veya ücretin indirilmesi haklarından birini kullanabilir. Aynı anda seçimlik haklardan ikisini veya tamamını kullanması mümkün değildir. Davada talep edilen kalemlerden eksik izolasyon ve eksik drenaj bedeli ıslah ve tamir seçeneği içinde, değer kaybı ise ücretin indirilmesi seçeneği içinde kalmaktadır. Mahkemece inşaattaki eksik ve ayıplar sözleşmeden rücu edilmesini gerektirmeyecek derecede önemsiz görüldüğüne ve bilirkişilerce saptanan eksik izolasyon bedeli ile eksik drenaj bedeli hüküm altına alındığına göre ayrıca değer kaybına hükmedilmesi mümkün değildir. Varılan sonuçlara göre mahkemece değer kaybına ilişkin istemin reddi gerekirken delillerin takdirinde ve yasa maddelerinin yorumunda yanılgıya düşülerek kabulü doğru olmamıştır…”

Eser Sözleşmesinde Zamanaşımı Kavramı

Türk Borçlar Kanunu madde 147’de yer aldığı üzere yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar için beş yıllık zamanaşımı süresi uygulanmaktadır.

Zamanaşımı süresi, alacağın muaccel olmasıyla başlar. Eser sözleşmesinde ise alacak, eserin tamamlanıp teslim edildiği tarihte sözleşmenin feshi söz konusu ise fesih iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla muaccel hale gelir.

Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Davalar

Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve tazminat davaları, sözleşmenin sona ermesi sebebiyle meydana gelen, taraf alacaklarını içeren davalardır.

Eser sözleşmesi ile yüklenici bir eser meydana getirme borcunu, işsahibi ise bu eser karşılığında bir bedel ödeme borcunu üstlenmektedir. Alacak davası, yüklenici ayıplı bir mal meydana getirmişse açılabilir.

Ayıptan doğan davalarda zamanaşımı ise TBK madde 478’de düzenlenmiştir. İlgili hükme göre “Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.”

Sözleşmede taraflar, bedelin götürü bedel olarak ödeneceğini kararlaştırmışlarsa eser belirlenenden daha fazla masrafı gerektirse bile olağanüstü şartlar dışında bu bedel değiştirilemez.

Olağanüstü şartların varlığı halinde yüklenici hâkimden sözleşmenin yeni kurallara uyarlanmasını isteyebilir. Bu mümkün değil veya karşı taraftan beklenemiyorsa yüklenici sözleşmeden dönebilir.

Taraflar bedeli yaklaşık bedel olarak belirlemişlerse ve bu bedelin, işsahibinin kusuru olmaksızın, belirlenen değeri aşırı ölçüde aşacağı anlaşılmışsa işsahibi eser tamamlanmadan önce veya tamamlandıktan sonra sözleşmeden dönebilir.

Eser, işsahibinin arsası üzerinde yapılıyorsa işsahibinin bedelden indirim yapılmasını isteme veya eserin tamamlanan kısmı için bedel ödemek şartıyla sözleşmeyi feshetme imkânı bulunmaktadır. Eğer eser işsahibinin arsası üzerinde yapılmamışsa işsahibi, eser tamamlanmadan veya tamamlandıktan sonra sözleşmeden dönebilir.
Eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davasıyla ilgili Yargıtay’ın 15. HD., T. 24.02.2005, E. 2004/3073, K. 2005/1010 sayılı kararı şöyledir:

  • “… Somut olayda da karşı davacı, yüklenici karşı davalının sözleşme konusu kumaşları geç teslim etmesi sonucu gerçekleştiğini ileri sürdüğü gecikme tazminatının ödetilmesini istemiştir. Tazmini istenen zarar, olumlu zarar olup; alacaklının mal varlığının temerrüde düşülmeden borcun ifa edilmesi halinde arz edeceği durumla, gecikmeli ifa sonunda arz ettiği durum arasındaki farkı ifade eder ve fiilen katlanmak zorunda kalınan zarar ile mahrum kalınan kazancı kapsar. Edimin ifasında direngen olan tarafın gecikme tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için, öncelikle, alacaklı tarafın zarara uğradığını inandırıcı ve ikna edici yasal delillerle kanıtlaması zorunludur. Çünkü zararın gerçekleştiğini kanıtlamak, davacıya düşer. Zararın gerçek tutarını ise hâkim tayin eder. Hukuksal durum bu olunca da; sözleşme konusu işle ilgisi belli olmayan beş adet fatura gerekçe gösterilerek, soyut ve dayanaksız açıklamalarla karşı davacının, işin teslimindeki gecikme sebebiyle zararının gerçekleşmiş olduğunu bildiren bilirkişi raporu dayanak alınarak mahkemece hüküm verilemez. Karşı davacı, maddi zararının gerçekleştiğini başkaca yasal delillerle kanıtlayamamıştır. O halde, karşı davanın da reddi yerine, mahkemece yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.”

Eser Sözleşmesi ve Hizmet Sözleşmesi Farkları Nelerdir?

Eser sözleşmesi ve hizmet sözleşmeleri; işgörme borcu doğuran sözleşmelerden olup, iki tarafa tam borç yükleyen, karşılıklı bir sözleşmelerdir. Ancak her iki sözleşmenin de birbirinden farkları mevcuttur. Bu farklar:

  • Eser sözleşmesinde yüklenici bir eser meydana getirmeyi borçlanırken hizmet sözleşmesinde işçi, belirli veya belirsiz bir süre için işverene bağlı olarak onun emir ve talimatları çerçevesinde hizmet sunmayı borçlanmaktadır.
  • Eser sözleşmesinde borçlu, edim sonucunu üstlenirken; hizmet sözleşmesinde borçlu, edim fiilini üstlenmektedir. Dolayısıyla hizmet sözleşmesinde işçi borcunu özenli bir şekilde ifa etmiş ancak sonuç meydana gelmemişse buna rağmen ücrete hak kazanır.

Eser sözleşmesinde ise yüklenici özenli ve dikkatli çalışmış olmasına rağmen sonuç meydana gelmemişse borcun ifası yapılmamış sayılacaktır.

Hizmet sözleşmesinde işçi kusuruyla sebep olduğu zararlardan sorumlu iken eser sözleşmesinde yüklenici edim sonucunu üstlendiği için kusuru olmasa bile eserin ayıplarından sorumludur.

  • Eser sözleşmesi ani edimli bir sözleşmedir. Oysa hizmet sözleşmesi sürekli sözleşmelerdendir.
  • Hizmet sözleşmesinde hasar işverene aitken eser sözleşmesinde kural olarak hasar yükleniciye aittir.
  • Hizmet sözleşmesinde işçi, işverene ekonomik ve hukuki yönden bağlı olup onun emir ve talimatları altında çalışmaktadır.

Eser sözleşmesinde ise yüklenici, işsahibine bağımlı olarak çalışmaz. Kendi yetenek ve becerisine göre kendi sorumluluğu altında bağımsız çalışır.

Eser Sözleşmesinin Tarafları

Eser sözleşmesinin tarafları iş sahibi ve yüklenicidir. İş sahibi gerçek kişi veya tüzel kişi olabilir. Aynın şekilde yüklenici de gerçek veya tüzel kişi olabilir.

Asıl yüklenici işi alt yüklenicilere vermişse iş sahibi sıfatını taşır. Yüklenici tek kişi olabileceği gibi birden çok kişi de olabilir. Bu yükleniciler iş sahibi ile kişisel veya ortak bir ilişki içerisinde bulunabilirler. Ortak ilişki içerisinde bulundukları durumda adi ortaklığa ilişkin hükümler uygulama alanı bulur.

Yükleniciyi; genel yüklenici, kısmî yüklenici(tekil yüklenici), tam yüklenici, yan yüklenici ve alt yüklenici olmak üzere sınıflandırmak mümkündür.

Bir inşaat eserinin tamamını yapmayı üstlenen yüklenici genel yüklenicidir. Kısmî yüklenici ise inşaatın herhangi bir kısmını yapmayı üstlenen yüklenicidir.

Bir inşaat eserini plan ve projeleriyle birlikte bir bütün olarak yapmayı üstlenen yüklenici tam yüklenicidir.

Tam yüklenici ve genel yüklenicinin farkı, tam yüklenici plan ve proje yapımını da üstlenirken aksine, genel yüklenicinin plan ve proje yapımını üstlenmemesidir.

Yüklenicinin eser sözleşmesinden doğan borçlarının bir kısmının veya tamamının yerine getirilmesi için üçüncü kişi ile yüklenici arasında oluşturulan sözleşmeye de eser sözleşmesi denmektedir. Ve bu durumda üçüncü kişi alt yüklenici olmaktadır.

Yüklenici ve alt yüklenici arasında kurulan yeni eser sözleşmesi tamamen öncekinden bağımsız, yeni bir sözleşmedir.

Eser Sözleşmesinde Yüklenicinin Borçları

Yüklenicinin en bilinen borçları; bir eser meydana getirme, eseri teslim etme ve özen gösterme borçlarıdır.

A- Bir Eser Meydana Getirme Borcu:

Yüklenicinin ilk ve öncelikli borcu, eseri meydana getirme borcudur. Eseri meydana getirme borcu, eseri şahsen meydana getirme borcu ve araç ve gereçleri sağlama borcu olarak ayrılmaktadır.

Yüklenici eseri doğrudan kendisi meydana getirebileceği gibi şahsa sıkı sıkıya bağlı edimler olmaması şartıyla eseri, alt yüklenicilik yoluyla üçüncü kişilere de yaptırabilir.

Eseri meydana getirme borcunun bir diğer alt ayrımı olan araç ve gereçleri sağlama borcu ise TBK madde 471/4 uyarınca kural olarak yükleniciye aittir. Yüklenici elverişli ve yeterli araç ve gereç sağlamalıdır.

B- Malzeme Sağlama Borcu:

Malzeme sağlama borcunu kimin üstlendiğine göre eser sözleşmeleri farklılaşabilmektedir. Malzemeyi işsahibi sağlıyorsa olağan eser sözleşmesi gündeme gelmektedir.

Hem malzemeyi yüklenici sağlıyor hem de eseri meydana getiriyorsa bu durumda eser teslim sözleşmesi vardır. Eser teslim sözleşmesinde yüklenici kaliteli, ayıpsız malzeme sağlamakla yükümlüdür.

C- Eseri Teslim Borcu:

Eser sözleşmesinde yüklenici eseri tamamlayıp teslim etmek zorundadır.

D- Mülkiyeti Geçirme Borcu:

Yüklenicinin meydana getirdiği eserin teslimi, zilyetliğin devrinden sonra yapılan mülkiyetin nakli ile işsahibine geçmektedir.

Mülkiyet taşınırlarda, aynî sözleşme ve zilyetliğin nakli ile; taşınmazlarda tescil talebi ve tescil ile birlikte geçmektedir.

E- Özen Borcu:

Türk borçlar kanunu madde 471’e göre Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.

Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır. Bu doğrultuda yükleniciye objektif özen yükümlülüğü kriteri getirilmiştir.

Yüklenici, iş sahibini aydınlatmalı ve ona bilgi vermelidir. İş sahibinin şahıs ve malvarlığı değerlerini korumalı, iş sahibinden öğrendiği bilgi ve sırları üçüncü kişilerle paylaşmamalıdır.

Eser Sözleşmesinde İş Sahibinin Borçları

Eser sözleşmesinde iş sahibinin en önemli borcu, bedel ödeme borcudur. Bedel, eser sözleşmesinin objektif esaslı unsurunu oluşturmaktadır.

İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur. Eğer eser parça parça teslim ediliyorsa her parçanın bedeli, teslimi anında muaccel olur.

Bedel hiç belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse miktar daha sonra, eserin meydana getirildiği yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine göre belirlenmektedir.

Bedel ödeme borcu dışında iş sahibinin malzeme sağlama, eseri teslim alma, talimat verme ve sır saklama borcu mevcuttur.

Eser Sözleşmesinin Sona Ermesi

Eser sözleşmesi tarafların borçlarını zamanında, ayıpsız ve gereği gibi ifa etmeleri durumunda sona erer. Ancak Türk Borçlar Kanunu’nun 482-486. Maddeleri arasında, eser sözleşmesinin ifa dışı sona erme sebepleri sayılmıştır.

İfa dışında eser sözleşmesini sona erdiren sebepler şunlardır:

  • İşsahibinin tazminat karşılığı sözleşmeyi feshetmesi:

İş sahibi, haklı bir sebep ileri sürmek zorunda kalmadan eser tamamlanmadan önce yapılmış olan kısmın karşılığını ödemek ve yüklenicinin tüm zararlarını tazmin etmek şartıyla eser sözleşmesini tek taraflı olarak feshedebilir.

  • Sözleşmenin imkânsızlık sebebiyle sona ermesi:

Eser beklenmedik bir olay sonucu yok olabilir. Bu durumda imkânsızlık eserin beklenmedik bir olay sonucu yok olmasından kaynaklanmaktadır.

Eserin beklenmedik bir olay sonucu yok olduğu imkânsızlık sebebinde eser, teslim edilmeden önce tamamen yok olmuş olmalıdır.

Eser, işsahibine teslim edilinceye kadar olan hasar yükleniciye ait olduğundan bu durumda da yüklenici, eserin beklenmedik olay sebebiyle yok olması sebebiyle işsahibinden bedeli ve giderleri talep edemez. Hasara yüklenici katlanır.

İmkânsızlık işsahibine yükletilen bir sebepten de ileri gelmiş olabilir. İşsahibinin sağladığı malzemenin ayıplı olması, yanlış talimatlar vermesi sebebiyle imkânsızlık ortaya çıkmış olabilir. Bu durumda yüklenici, eserin yok olduğunu zamanında işsahibine bildirirse işsahibi, eserin değerini ve yüklenicinin giderlerini ödemek zorundadır.

Ayrıca beklenmedik olay iş sahibinin şahsında veya risk alanında sürekli olarak mevcut bulunuyor da olabilir. Bu durumda da eser sözleşmesi sona erer.

Yüklenici işin değerini ve yapmış olduğu giderleri işsahibinden isteyebileceği gibi işsahibinin kusuru bulunuyorsa mevcut müspet zararını da isteyebilecektir.

İmkânsızlık, yüklenicinin şahsında meydana gelen beklenmedik olay sonucu da meydana gelmiş olabilir. Bu duruma yüklenicinin ölmesini ve yeteneğini kaybetmesini örnek verebiliriz.

Eser sözleşmesi yüklenicinin kişisel özellikleri sebebiyle yapılmış ve yüklenici ölmüş veya eseri tamamlama yeteneğini kaybetmişse sözleşme sona erer. Taraflar karşılıklı olarak borçtan kurtulmuş olurlar.

  • Yaklaşık bedelin aşılması:

Türk borçlar kanunu madde 482’de düzenlenmiştir. İlgili kanun hükmüne göre

“Başlangıçta yaklaşık olarak belirlenen bedelin, işsahibinin kusuru olmaksızın aşırı ölçüde aşılacağı anlaşılırsa işsahibi, eser henüz tamamlanmadan veya tamamlandıktan sonra sözleşmeden dönebilir. Eser, işsahibinin arsası üzerine yapılıyorsa işsahibi, bedelden uygun bir miktarın indirilmesini isteyebileceği gibi, eser henüz tamamlanmamışsa, yükleniciyi işe devamdan alıkoyarak, tamamlanan kısım için hakkaniyete uygun bir bedel ödemek suretiyle sözleşmeyi feshedebilir.”

Yaklaşık bedelin aşılması sebebiyle sözleşmenin sona ermesi için gereken şartlar, bedelin sözleşmede yaklaşık olarak belirlenmiş olması ve bu yaklaşık bedelin üzerine aşırı derecede çıkılmış olunmasıdır. Sözleşmenin sonra erdirilebilmesi için yaklaşık bedelin aşılacağının belli olması yeterlidir. Ayrıca aşırı masrafın yapılmış olmasına gerek yoktur.

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara