İş ve Sosyal Güvenlik HukukuMakalelerimiz

İşe İade Davası

İşe İade Davasında Fesih Bildirimi

İK 19’a göre işveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Bu hükmün kati surette uygulanması gerekliliğini Yargıtay da benimsemiş ve

“… Fesih sebebinin açık olarak gösterilmemesi geçersizlik nedeniyle işe iadeyi gerektirir…”

diyerek bu şekil ve gerekçe şartını sabit hale getirmiştir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi – 2003/14676 E., 2004/12696 K.)

İşbu maddenin devam eden fıkrasında da; işveren hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini, o işçinin verimi veya davranışıyla ilgili nedenlerle feshedemez denilerek fesih sürecinde işçinin savunmasının alınması gerekliliğini ortaya koymuştur.

Nitekim Yargıtay da

“… İşçinin davranışı ve verimi konusunda savunması alınmadan iş sözleşmesinin feshi geçersizdir…”

diyerek bu durumda işçiden savunma alınması gerektiğini net bir şekilde ortaya koymuştur. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi – 2004/646 E., 2004/12696 K.)

Önemle belirtmek gerekir ki; işverenin madde 25/2’ye göre (ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri) şartların uygun fesih hakkı saklıdır.

Geçersiz Feshin Olası Sonuçları

İşverence yapılan feshin, işçinin açtığı feshin geçersizliğinin tespiti – uygulamada işe iade davası olarak adlandırılmakta – sonucunda mahkemece işe iade kararı verildiği takdirde işverenin yapmış olduğu feshin geçersiz olduğu kabul edilmektedir.

İK 21’e göre “İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır.“ denilmiştir lakin işçinin yapacağı bu başvurunun ne şekilde olması gerektiğine dair herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.

Hukukumuzdaki prensiplere göre işçinin bu başvuruyu yazılı bir şekilde yapması ispat açısından kendisine faydalı olacaktır. Bu hususta herhangi bir ispat sorunu yaşamak istemeyen ilgililerin büromuzla irtibata geçerek bilgi alması lehine olacaktır.

İşçi, kesinleşen mahkeme kararının/özel hakem kararının tebliğinden itibaren on iş günü içerisinde işverene işe başlatılmak için başvuru yapmadığı takdirde feshin geçerli olduğu kabul edilecek ve işveren işçiyi işe başlatmak zorunda kalmayacaktır. Dolayısıyla buradaki 10 günlük sürenin hak düşürücü olduğu kabul görmektedir.

İşçinin yapmış olduğu başvuruya istinaden işveren 1 ay içerisinde işçiyi işe başlatmalıdır. İşveren işe başlatmak yerine iş güvencesi tazminatı ile işçinin dört aya kadar boşta geçen süreye ilişkin ücretini ve diğer haklarını ödemek durumunda kalabilir. (İK 21)

İşe İade Davasında İspat Yükü

İşe iade davası açma yoluna giden ve iş sözleşmesinin geçerli bir nedenle feshedilmediğini iddia eden işçinin bu davada ispat yükü bulunmamaktadır. Çünkü bu fesih sebebini ileri süren taraf işverendir. Dolayısıyla bu sebebin geçerli bir sebep olduğunu ispat etmekle yükümlü olan taraf da işçi değil işverendir.

Bir diğer ihtimal ise; eğer işçi gösterilen sebepten farklı bir sebeple iş sözleşmesinin feshedildiğini iddia etmekteyse doğal olarak bu durumu işçinin ispat etmesi gerekecektir. Bu tür durumlarda bu davada tanık dinletilebileceğinin, yazılı ispat araçları kullanabileceğinin önemli olduğu unutulmamalıdır.

İşe İade Davasının Olası Sonuçları

İşe iade davasını işçinin kazanması durumunda işçinin, İK 21 gereğince kararın kesinleşmesi ile birlikte 10 gün içerisinde kesinleşmiş mahkeme kararı ile birlikte noter aracılığıyla işe başlatma ihtarnamesini işverene göndermesi gerekmektedir.

Akabinde işveren de 1 ay içerisinde işçiyi işe başlatmalıdır. Eğer işveren 1 ay içinde işçiyi işe başlatmazsa; işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti, kıdem ve ihbar tazminatı farkı vs. gibi işçilik alacaklarını ödemekle mükellef hale gelir.

İşçi işe iade davasını kaybederse bu durumda yapılan fesih mahkemece geçerli kabul edilmiş demektir. Dolayısıyla işçinin işe iadesi yapılamayacaktır. Ancak bu, işçinin hiçbir hakkının olmadığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Zira eğer kanuni şartlar mevcutsa, işçi, işçilik alacakları için talep hakkını haizdir.

İşe iade davasını kaybettiği halde işçilik alacaklarını ayrıca isteyen bir işçi, ayrı bir dava açarak işçilik alacaklarını talep etme hakkını haizdir.

Sonuç olarak; işe iade davasını kaybeden işçinin, her şeyin sona erdiği şeklinde bir yorum yapmaması gerekir. İşçi bu durumda mutlak surette haksız sayılmaz, tüm haklarını kaybetmez.

İşe İade Davası Sonrası İşe Başlamak

İşe iade davasını kazanan işçinin ve işverenin izlemesi gereken prosedür yukarıda detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

Tüm bunlara ek olarak; işe iade davası sonrası işe başlayan işçi, boşta geçen zaman dilimi için en çok 4 aya kadar doğmuş ücret ve diğer haklarını kazanır.

Boşta geçen süreye ait en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklar için feshi izleyen dönem ücretlerine göre hesaplama yapılmalıdır. Geçersiz sayılan fesih tarihinden sonra boşta geçen en çok 4 aylık sürede işçinin çalışması devam ediyormuş gibi ücret ve diğer hakların belirlenmesi gerekmektedir.

Boşta geçenin sürenin hesabında; diğer haklar kavramına giren ikramiyeler, yol yardımı, gıda yardımı, servis hizmeti gibi para ile ölçülebilen menfaatlerin de dahil edilmesi gerekmektedir.

İşe İade Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işverenler veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunundan doğan her türlü hak iddialarından doğan uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. (İMK)

İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise bu davalarda görevli mahkeme ‘’İş Mahkemesi sıfatıyla’’ Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise davalı işverenin yer mahkemesi ya da işin görüldüğü yer mahkemesidir. (İMK)

İşe İade Davasında Zamanaşımı Kavramı

4857 sayılı Kanunun 20. maddesi “fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde arabuluculuğa başvurmak ve arabuluculuk son tutanağın imzasından itibaren de 2 hafta içerisinde dava açmak zorundadır.” hükmünü amirdir.

Burada zikredilen 1 aylık ve 2 haftalık süreler hak düşürücü sürelerdir. Dolayısıyla buradaki sürelere uyulmaması halinde dava açma süresi kaçırılacak, zamanaşımından ötürü kuvvetle muhtemel dava reddedilecektir.

Farklı Bir İşte Çalışma İşe İade Davasına Engel Olur mu?

İşe iade davası esnasında başka bir işte çalışan işçinin bu durumu kanunda açıkça düzenlenmediği için bu durum işe iade davasına herhangi bir engel teşkil etmeyecek olup hukuka da aykırı olmayacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki; işe iade davası sonucunda belirlenecek tazminatın hesabında, işçinin başka yerden kazandığı gelirler tazminat hesaplamasında göz önünde tutulacak, gerekirse mahsup edilecektir.

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara