DilekçelerMakalelerimiz

Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak Kararlar

Mahkemelerin yapmış olduğu yargılama faaliyetinin sonunda, esasa ilişkin verilen son karara “hüküm” “ilam” denmektedir. Bu kararların, verildikleri andan itibaren icraya konulabilme niteliği vardır. Mahkeme tarafından verilen bu kararların uygulanabilmesi için İcra İflas Kanunu gereğince icra takibi başlatılması gerekmektedir.

İcra takibi, mahkeme tarafından verilen hükmün uygulanmasını sağlayan hukuki bir müessesedir. Lakin icra takibinin başlaması için gerekli şartlar mevcuttur. Bu şartlardan belki de en önemlisi, mahkeme kararının kesinleşmiş olmasıdır. Peki mahkeme kararının kesinleşmiş olması ne demektir?

Mahkeme tarafından verilen karara karşı tarafların itiraz etme imkânının kalmadığı veya şayet taraflarca itiraz edilmişse bu itirazların değerlendirilip kesin bir şekilde karara bağlandığı durumlarda mahkemenin vermiş olduğu kararın kesin olduğu kabul edilmektedir.

Örneğin; mahkemenin kararına karşı yasal süresi içerisinde tarafların itiraz etmiş olmaması, Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay’ın denetiminden geçerek kararın nihai hale gelmesi durumlarında bu karar kesin hüküm niteliğini haiz olacaktır.

İşbu kesin hükümlerin icra vasıtasıyla yerine getirilmesi için kural olarak kararın kesinleşmiş olması gerekmemektedir. Lakin İcra ve İflas Hukuku’nun bazı maddelerinde, bazı kararların kesinleşmeden infaz edilemeyeceği kararlaştırılmıştır.

Örneğin; Menfi Tespit, ihalenin feshine yönelik şikayet ya da üçüncü şahsın istihkak iddiasının kabulü gibi kararların infazı için bu kararların kesinleşmesi gerekmektedir.

Kararın Kesinleşmesi Nedir?

Kararın kesinleşmesi 2 şekilde gerçekleşmektedir: Şekli anlamda kesin hüküm ve maddi anlamda kesin hüküm. Şekli anlamda kesin hüküm ile o karara karşı kanun yolunun olmaması veya var olan kanun yollarının tüketildiği anlaşılmalıdır.

Örneğin; kanun yoluna tabi olan kararlar, kanun yoluna başvuru süresinin geçmesi ile şekli anlamda kesinleşir. Şekli anlamda kesinleşen karara karşı artık olağan kanun yollarına gitmek mümkün değildir.

Bir hükmün icraya konabilmesi için, onun kural olarak şekli anlamda kesinleşmiş olması gerekmemektedir. Lakin bazı istisnai hallerde hükmün icra olunabilmesi için, şekli anlamda kesinleşmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle gerek HMK’de gerek İİK’de; ilamın, kesinleşmeden icra edilemeyeceğinden bahsedilmemişse yorum yoluyla bunların kesinleşmesinin aranması hem borçlu hem alacaklı için gereksiz hak kayıplarına yol açacaktır.

Konumuzu oluşturan kesinleşmeden icraya konulamayacak mahkeme kararlarına örnek vermek gerekirse;

  • Hizmet Tespit Davasında Verilen Mahkeme Kararları
  • Taşınmazın tahliye ve teslimine ilişkin kararlar
  • Aile ve Kişiler Hukukuna ilişkin mahkeme kararları

(Lakin tarafların şahsi ya da ailevi yapılarında hukuki değişiklik yaratmayan mahkeme kararları kesinleşmeden icraya konulabilmektedir. Örneğin; mahkemenin vermiş olduğu tedbir nafakası kararı kesinleşmeksizin icraya konulabilir. Aynı şekilde manevi tazminat da kesinleşmeden icraya konulabilir.)

  • Tenfiz kararları (Bu husus kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen göz önüne alınır.)
  • Taşınmazın aynı ile ilgili ilamlar (Örneğin; tapu iptal tescil davası kararı, istihkak davasının kabulü kararı, irtifak haklarına ilişkin dava kararı, ipoteğin kaldırılmasına ilişkin davanın kararı)
  • Müdahalenin men’ine dair kararlar taşınmazın aynı ile ilgiliyse bu tür ilamlar. (Lakin mülkiyetin kime ait olduğuna ait bir uyuşmazlık söz konusu değilse bu kararın icraya konulabilmesi için kesinleşme gerekmez.)
  • Ceza mahkumiyeti hükümleri, kesinleşmedikçe infaz olunamayacağından bu kararların fer’isi olarak hükmedilen tazminat, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin hükümler
  • Ortaklığın giderilmesi davası (izale-i şuyu) davası kararları
  • İdare ve Vergi Mahkemelerinden verilen Tam Yargı Davalarına ilişkin İlamlar
  • İcra Mahkemesi kararıyla takibin iptal edilebilmesine ilişkin ilamlar
  • Menfi tespit ve istirdat davaları sonucunda hem borçlu hem de alacaklı lehine verilen kararlar
  • İhalenin feshi davası kararları
  • Taraflardan birinin izale –i şüyu davası sonucunda satış işlemlerini başlatabilmesi için ilgili mahkemenin vermiş olduğu kararlar
  • Kira bedelinin tespitine ilişkin mahkeme kararları
  • Sayıştay Kararları
  • Gemilere ilişkin ilamlar

Hizmet Tespit Davasına İlişkin Mahkeme Kararları

Hizmet tespit davası sonucunda verilen kararın, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yerine getirilebilmesi için kesinleşmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle, SGK, yargılama sonucu verilen karar kesinleşmeden bu kararı uygulamakla yükümlü değildir. Ayrıca hizmet tespit davası kararının ferisi niteliğini haiz olan yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de icraya konulabilmesi için verilen kararın kesinleşmesi gerekmektedir.

İstihkak Davalarına İlişkin Mahkeme Kararları

Taşınmazın aynına ilişkin olan ilamların kesinleşmeden icraya konulamayacağını izah etmiştik. Ayni hak, herkese karşı ileri sürülebilen bir haktır. Taşınmazın aynına ilişkin haklar ise herkese karşı ileri sürülebilen ayni hakları konu almaktadır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 367/2;

“Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.”

hükmünü amirdir.

Dolayısıyla taşınmazın aynına ilişkin kararların ve bu kararların ferisi niteliğinde olan yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin cebri icraya konu edilebilmesi için hükmün kesinleşmiş olması gerekmektedir.

İstihkak davasına ilişkin dikkat edilmesi gereken husus; istihkak davasının kabulü kararının icraya konulabilmesi için kararın kesinleşmesi gerektiği, istihkak davasının reddine ilişkin kararın icraya konulabilmesi için kararın kesinleşmesi gerekmediğidir.

Ek olarak; istihkak iddiasının reddine ilişkin kararlarda hüküm altına alınan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin icraya konulabilmesi için kararın kesinleşmesine gerek yoktur.

Kişiler Hukukuna ve Aile Hukukuna İlişkin Mahkeme Kararları

HMK md. 367/2 uyarınca Kişiler Hukuku ve Aile Hukuku’na ilişkin mahkeme kararlarının kesinleşmeden icra konulamayacağı kabul edilmektedir. Bu düzenlemenin amacının, kamu düzenine ilişkin olan bu davaların sonucunda en ufak bir hataya yer vermemek olduğu söylenebilir. Dolayısıyla Kişiler ve Aile Hukuku’na ilişkin mahkeme kararlarının kesinleşmeden icraya konulması kural olarak mümkün değildir.

Örneğin; boşanma davası ve bunun feri niteliğindeki hükümlere (örneğin; manevi tazminat, vekalet ücreti), çocuk teslimi veya çocukla şahsi ilişki kurulmasına, babalık davası, nesep tashihine ilişkin ilamın icraya konulabilmesi için bu kararın kesinleşmiş olması zaruridir. Ancak tarafların ailevi ya da şahsi durumunda herhangi bir hukuki değişiklik yaratmayacak olan kararlar kesinleşmeden icraya konulabilmektedir.

Örneğin; tedbir nafakası kararının icraya konulabilmesi için bu kararın kesinleşmesine gerek yoktur. Yine aynı şekilde; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2021 yılında vermiş olduğu bir kararda, kişilik haklarına saldırı sebebiyle açılan manevi tazminat davalarında mahkeme kararları kesinleşmeden kazanılan tutarın tahsili amacıyla icraya başvurulabileceğine hükmetmiştir.

Bu kapsamda hem maddi tazminat hem de manevi tazminat davaları sonrasında verilen kararlar kesinleşmeden icraya konulabilmektedir. Lakin maddi/manevi tazminat boşanma davasının feri niteliğinde ise bu durumda tazminat(lar) boşanma davasına ilişkin olduğundan ilam kesinleşmeden icraya konulamaz.

Ek olarak; boşanma davasının kesinleşmesinden bilahare açılan maddi/manevi tazminat kararlarının icraya konulabilmesi için bu davadaki ilamın kesinleşmesi gerekmemektedir.

Menfi Tespit ve İstirdat Davasına İlişkin Mahkeme Kararları

İcra İflas Kanunu md. 72/4-5 fıkraları gereğince menfi tespit davalarında verilen kararlar, kesinleşmeden icraya konulamaz. İşbu davanın ferisi niteliğinde olan yargılama giderleri ve vekâlet ücreti de aynı düzenlemeye tabidir. Lakin istirdat davasında ikili bir ayrıma gidilerek kararın kesinleşmesine dair farklı uygulamaların olduğunu söylemek gerekmektedir.

Şöyle ki birinci ayrımda; şayet menfi tespit davası istirdat davasına dönüşürse bu davada verilen kararın icraya konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmektedir.

İkinci ihtimalde ise, menfi tespit davası açılmadan önce cebri icra baskısı altında ödenen paranın tazmini için alacaklıya açılan istirdat davasına ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi gerekmemektedir. Çünkü bu durumda istirdat davasında doğrudan açılmış, ilamın konusunu bir miktar para alacağı oluşturmuştur.

Menfi tespit davasında hükmedilen tazminatlar da kesinleşmeden icraya konulamamaktadır.

Taşınmazın Tahliye ve Teslimine İlişkin Mahkeme Kararları

Kira bedelinin tespitini ilgilendiren davalarda verilen kararlar herhangi bir eda hükmünü içermediği için bu kararların ilamlı icra vasıtasıyla cebri icraya konulması mümkün değildir. Lakin bu kararda yer alan feri nitelikteki yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin cebri icraya konulması mümkündür.

Yargıtay’ın 1979 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kira bedelinin tespitine ilişkin kararın kesinleşmeden icraya konulması mümkün değildir. Dolayısıyla bu talebin ferisi niteliğinde olan yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de icraya konulabilmesi için kararın kesinleşmesi gerekmektedir.

Sayıştaş Kararları

Sayıştay Kanunu md. 53;

“Sayıştay ilamları kesinleştikten sonra doksan gün içerisinde yerine getirilir. İlam hükümlerinin yerine getirilmesinden, ilamların gönderildiği kamu idarelerinin üst yöneticileri sorumludur. (2) İlamlarda gösterilen tazmin miktarı hüküm tarihinden itibaren kanuni faize tabi tutularak, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil olunur.”

hükmünü amirdir. Dolayısıyla bu hüküm uyarınca Sayıştay ilamları kesinleşmeden icraya konulamaz.

Ceza Davalarındaki Mahkumiyete İlişkin Ceza İlamlarının Tazminat ve Yargılama Giderlerine İlişkin Kısımlarına Dair Mahkeme Kararları

Ceza davalarında; yargılama giderleri, vekâlet ücreti ve duruma göre tazminat bedeli, hükmün niteliğine göre ya sanık üzerine ya da kamu üzerine tahmil edilmektedir.

Mahkûmiyet, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması gibi hallerde bu gider kalemleri sanığa, Beraat kararı halinde kamu üzerine tahmil edilmektedir. Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 4. Maddesi “Mahkûmiyet hükümleri kesinleşmedikçe infaz olunamaz.” hükmünü amirdir.

Dolayısıyla mahkûmiyet hükmünün ferisi niteliğinde olan alacak kalemlerinin icraya konulabilmesi için mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesi gerekmektedir. Bu kanun maddesinden, mahkûmiyet dışında başka bir hükmün varlığı halinde kararın kesinleşmesine gerek olmadığı çıkarılabilmektedir. Lakin uygulamada Ceza davalarına ilişkin verilen kararların, icraya konulabilmesi için, kesinleşmesi şarttır.

Gemilere İlişkin Mahkeme Kararları

Bayrağına ve sicil kayıtlarına bakılmaksızın gemilere dair tüm uyuşmazlıklardan doğan davalarda, yargılama sonunda verilen hüküm kesinleşmeden cebri icra yoluna başvurmak mümkün değildir. Bu husus sadece gemilere ilişkin ayni haklara yönelik değil aynı zamanda geminin işletilmesi, teslimi, kiralanması gibi hususlar için de geçerlidir.

Yabancı Mahkeme Kararlarının Tenfizine İlişkin Mahkeme Kararları

Türk Hukuk sistemi, Türk yargısının yetkisinin bulunmadığı ülke sınırları dışında yaşanan uyuşmazlıklarda yabancı mahkemeler tarafından verilen kararların ülkemizde icra olunabilmesi için tenfiz kararının kesinleşmesinin beklenilmesi gerektiğini kabul etmektedir. Yine aynı şekilde Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun md. 50’de tenfiz müessesesi ve ilamın Türkiye’de icra olunabilirliği hüküm altına alınmıştır.

İlgili madde “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.” hükmünü amirdir.

Özetle yabancı mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin mahkeme kararları kesinleşmeden Türkiye’de icraya konulamaz.

Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-i Şuyu) Kesinleşmeden İcraya Konulabilir mi?

Bu davaların içeriği taşınmazın aynına ilişkindir. Yukarıda izah ettiğimiz üzere taşınmazın aynına ilişkin davalarda karar kesinleşmeden icraya konulamaz. Aksi halde telafisi güç durumlar meydana gelebilir. Dolayısıyla bu kararın icraya konulabilmesi için kesinleşme şartı aranır.

Şikayet Üzerine Verilen Kararlar Kesinleşmeden İcraya Konulabilir mi?

İİK md. 363/4 “İstinaf yoluna başvuru satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz.”  hükmünü amirdir. İşbu hükmün düzenleme amacı, tarafların kötü niyetli bir şekilde istinafa başvurarak icra işleyişini yavaşlatmasının önüne geçmektir.

Dolayısıyla şikayet üzerine icra mahkemesi tarafından verilen kararların kesinleşmeden icraya konması mümkündür. Zira Yargıtay’ın 16/09/2011, 2011-347 K.- 2011/320 E. Sayılı kararı da icra mahkemesince verilen kararların infazı için kesinleşme şartının bulunmadığını belirtmektedir.

Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak Kararlar İçin Kesinleşme Şerhi Ne Zaman Alınır?

Kesinleşme şerhi, mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde verilen nihai hükmün kesinleştiği ifadesini içermekte olan bir tutanaktır. İşbu tutanağın alınabilmesi için her şeyden önce kararın kesinleşmesi gerekir.

Yukarıda da izah ettiğimiz üzere kararın kanun yoluna götürülmemesi sonucunda kesinleşmesi sonucunda karar artık kesinleşir ve artık kesinleşme şerhi yazılmalıdır. Bu durumda kesinleşen karar için kesinleşme şerhinin alınması yaklaşık 1 – 1,5 ay sürebilmektedir.

Kararın kanun yoluna götürülerek İstinaf veya Yargıtay nezdinde denetimden geçerek kesinleştiği durumlarda ise ilgili mercii kesin kararı verdikten sonra kararı veren mahkemenin kalem müdürü kesinleşme şerhini hazırlayıp yetkili hakime imzalatır.

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara