MakalelerimizMiras Hukuku

Mirasta Denkleştirme

Eşyanın varlığı, sahibinin ölümü ile sona ermez. Buna bağlı olarak malvarlığı sahibinin ölmesi üzerine ilgili malın kime/kimlere ait olacağına ilişkin bir sorun gündeme gelir.

Türk Medeni Kanunu’nun 495 ila 682. Maddeleri arasında düzenlenen Miras Hukuku, vefat eden gerçek kişinin sahip olduğu hak ve alacakların kime ait olacağı ile borçlarından kimin sorumlu olacağını tespit etmektedir.

Özellikle yakın hısım ve akrabalar arasında meydana gelen miras uyuşmazlıklarında nitelikli çalışılması ve doğru hesaplamalar yapılması oldukça elzemdir. Zira malları paylaşılacak olan kişinin ölmüş olması sebebiyle bu kişinin iradesine başvurulamayacaktır.

Dolayısıyla kanun koyucu diğer hukuk alanlarına nazaran miras hakkına ilişkin alacak hakkını korumak için çeşitli kurallar düzenlemiştir.

Bu makalemizde, miras hakkı alacağına sahip yasal mirasçının yapabileceği “mirasta denkleştirme” hususu açıklanacaktır.

Mirasta Denkleştirme Nedir?

Denkleştirme, mirasbırakanın sağlığında ileride muhtemel yasal mirasçılarının miras hisselerine mahsuben yaptığı karşılıksız kazandırmaların terekeye iadesini öngören bir müessesedir.

Denkleştirme müessesesi kazandırmanın, terekeye geri dönmesini ve lehine kazandırmada bulunanın miras payına mahsup edilmesini öngörmüştür. Bu müessese, mirasçılara eşit ve adil davranılmasını hedeflemiştir.

Mirasbırakan, müstakbel mirasçıları arasında sağlığında bir kazandırmada bulunmuş; ancak bu kazandırmaya ilişkin bir açıklamada bulunmamış olabilir. Bu gibi bir durumda kanun koyucu mirasbırakanın eksik iradesini miras hukuku kurallarını göz önünde tutarak tamamlamıştır.

Mirasbırakanın vefatı ile mirasçıları arasında elbirliği mülkiyetine tabi bir miras ortaklığı doğar. Bu miras ortaklığı devam ettiği sürece denkleştirme talep edilemez. Denkleştirme konusu şeyin verilmesine yönelik dava mirasın paylaşımı sırasında açılabilir.

Tenkis ve Mirasta Denkleştirme Arasındaki Farklar

Denkleştirme talebi yasal mirasçıların yasal miras payına ilişkin talep olup; tenkis talebi ise saklı paylı mirasçıların saklı paylarına ilişkindir.

Bu bakımdan incelendiğinde saklı paylı mirasçılar, yasal mirasçılara göre daha sınırlı düzenlenmiştir. Ayrıca altsoy ile birlikte mirasçı olan eşin durumu hariç olmak üzere saklı pay, yasal miras payından daima daha azdır.

Mirasbırakan malvarlığı üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilir ve denkleştirme de bu yapılan serbest tasarruflarla ilgilidir.

Her ne kadar serbest tasarruf yetkisi olsa da mirasbırakan, saklı paylı mirasçısının saklı payını ihlal ederse tenkis talebi gündeme gelir. Yani tenkis kanun koyucunun iradesine dayanırken; denkleştirme mirasbırakanın iradesine dayanır.

Örneğin:

Denkleştirme

Mirasbırakan Ahmet çeyiz olarak kızı Elif’e 600.000TL vermiştir. Ölümünde banka hesabında toplamda 1.000.000TL parası vardır.

Ahmet’in diğer kızı Burcu ve eşi Latife halen hayattadır. Bu durumda Ahmet’in altsoyu olan kızı Elif’e yapmış olduğu kazandırma denkleştirmeye tabi olup terekeye dahil edilmelidir. Bu durumda terekenin değeri 1.600.000TL’dir. Eş bu terekenin ¼’ü üzerinde hak sahibi olup terekeden 400.000TL alacaktır. Kalan kısmı kardeşler eşit olarak bölüşecek olup kişi başı 600.000TL alacaklardır.

Elif çeyiz olarak hali hazırda 600.000TL almış olması sebebiyle hakkını almıştır. Bankada kalan 600.000TL diğer kardeş olan Burcu’ya aittir. Denkleştirme sonucu herkes hakkını alabilmiştir.

Tenkis

Mirasbırakan Ahmet çeyiz olarak kızı Elif’e 600.000TL vermiştir. Ölümünde banka hesabında toplamda 200.000TL parası vardır.

Ahmet’in diğer kızı Burcu ve eşi Latife halen hayattadır. Bu durumda Ahmet’in altsoyu olan kızı Elif’e yapmış olduğu kazandırma denkleştirmeye tabi olup terekeye dahil edilmelidir. Bu durumda terekenin değeri 800.000TL’dir.

Eş bu terekenin ¼’ü üzerinde hak sahibi olup terekeden 200.000TL alacaktır. Kalan kısmı kardeşler eşit olarak bölüşecek olup kişi başı 300.000TL alacaklardır. 300.000TL kardeşlerin yasal miras payıdır. Altsoyun saklı payı, yasal miras paylarının ½’sidir. Yani her iki kardeşin de saklı payı 150.000TL’dir.

Mirasbırakan Ahmet ne tür bir tasarruf yapmış olursa olsun çocukları 150.000TL için tenkis talebinde bulunabilecektir.

Somut olayda mirasbırakan 600.000TL’yi çeyiz olarak kızı Elif’e bıraktığı için diğer kızı Burcu saklı payını elde edememiştir. Dolayısıyla Burcu, kardeşi Elif’e tenkis talebiyle dava açabilecektir.

Mirasta Denkleştirmede Olası Anlaşmazlıklar

Denkleştirme işleminde sıkça karşılaşılan anlaşmazlıkların başında hangi mal varlıklarının denkleştirmeye tabi olup olmadığı gelmektedir.

Denkleştirmenin söz konusu olabilmesi için;

  • Altsoya çeyiz, kuruluş sermayesi, malvarlığı devri, borçtan kurtarma gibi karşılıksız kazandırmaların sağlanmış olması,
  • Mirasbırakanın bu karşılıksız kazandırmaları miras payına mahsuben yapmış olması gerekmektedir. Eğer mirasbırakan yapmış olduğu kazandırmaya ilişkin denkleştirme yükümlülüğünü öngörmediğini açıkça belirtirse, lehine kazandırma yapılan denkleştirme ile yükümlü değildir. Kural olarak altsoy harici yasal mirasçılar denkleştirme ile yükümlü değillerdir; ancak miras bırakan bunun aksini belirtebilir.

Mirasçılık sıfatını kaybetmiş olması halinde kişi denkleştirme ile yükümlü değildir. Ancak onun yerine geçen mirasçılar için denkleştirme yükümlülüğü söz konusu olacaktır.

Türk Medeni Kanunu’nun 670. Maddesindeki düzenlemeye göre kazandırmayı alanın altsoyu gerçekte kazandırmayı almamış olsa bile, kazandırmanın miras paylarını aşan kısmını iade ile yükümlüdürler. Bu bakımdan kanun koyucu diğer mirasçıların haklarını korumaya dikkat etmiştir.

Mirasta Denkleştirme Davası

Denkleştirme davası, mirasın paylaşılması davasının bir kısmını oluşturur. Denkleştirme talebi, paylaştırılması davası içinde ileri sürülmelidir. Bununla birlikte ayrıca denkleştirme davası da açılabilir.

Paylaştırmanın tamamlanmasına kadar, denkleştirme talebine sahip olduğunu bile bir kimse talebi ileri sürmemişse, talep hakkından kesin olarak vazgeçtiği kabul edilir.

Dava mirasbırakanın son yerleşim yerinde açılır. Davacı, denkleştirme hakkı sahibi olan mirasçılar; davalı ise mirasbırakanca lehine karşılıksız kazandırma yapılandır.

Miras ortaklığı devam ederken denkleştirme davası açılamazsa da bir tespit davası ile denkleştirmenin varlığı ve miktarı belirlenebilir.

Mirasta Denkleştirmede Zamanaşımı

Denkleştirmeye ilişkin kanun koyucu özel bir zamanaşımı süresi öngörmediğinde genel dava zamanaşımı olan 10 yıl esas alınacaktır.

Mirasta Denkleştirmede Bilirkişi Raporu

Malvarlığı sahibinin artık yaşamıyor olması sebebiyle irade beyanında bulunamaması, mirasçıları bakımından mağduriyetler doğurabilir. Şayet malvarlığı üzerinde yaşıyorken hak ve tasarruf yetkisi sahibi olan kişinin iradesini öğrenmek artık mümkün değildir. Bu bakımdan mirasbırakanın eksik iradesi kanun koyucu tarafından tamamlanır. Bu düzenleme yapılırken kimlerin mirasçı olup olmayacağı, mirasçı olanların ise hangi dereceden, kimlerle birlikte ve haklarının yüzdeliği detaylıca öngörülmüştür.

Denkleştirme davasında bilirkişiler bu hususları dikkatlice inceleyip somut olaya uygularlar. Ancak bu aşamada birçok maddi hata meydana gelebilmekte ve mağduriyetler doğabilmektedir.

Bilirkişi raporlarının detaylı ve karmaşık niteliği sebebiyle incelenmesi ve maddi hatanın tespiti için muhakkak bu hususta uzman bir avukattan yardım alınmalıdır.

Mirasta Denkleştirme Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Türk Medeni Kanunu madde 576 gereğince mirasta denkleştirme davası, mirasbırakanın son yerleşim yeri olan yer mahkemesinde açılır.

Mahkemece re’sen dikkate alınacak olan bu husus kesin yetki olup başka bir yer mahkemesinde davanın açılması mümkün değildir.

Görev bakımından ise genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.

Neden Uzman Desteği Almalısınız?

Miras uyuşmazlıklar genellikle yakın hısım ve akrabalar arasında meydana gelmektedir. Uyuşmazlığın içerisinde ailesel bağların olması sebebiyle taraflar çoğu zaman duygularının yönlendirilmesine maruz kalabilirler.

Bu noktada duygusallık yerine hakkaniyet ve mantıkla hareket eden bir hukukçunun varlığı telafisi imkansız mağduriyetlerin önüne geçmektedir.

Mirasbırakanın ölmesi ve irade beyanında bulunamaması sebebiyle mirasbırakanın eylem ve fiillerinden asıl iradesinin yorumlanması gerekir. Başlı başına bir mesele olan mirasbırakanın iradesini yorumlama ancak alanında uzman hukukçularla mümkündür.

Olası bir davada elde edilen bilirkişi raporunun incelenmesi ve hakkaniyetli bir paylaşımın yapılması yine bu alanda uzman ve ehil avukatların denetimi sayesinde olumlu sonuçlanacaktır.

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara