Telif hakkı, bir fikri veya sanatsal eserin sahibine, eser üzerindeki kullanım, çoğaltma, dağıtma, değiştirme ve kamuya iletme gibi hakları tanıyan yasal bir koruma sistemidir. Telif hakkı, edebi, bilimsel, müzikal, görsel, işitsel ve yazılı eserler başta olmak üzere birçok farklı türde fikri ürünü kapsar. Bu hak, eser sahibine ekonomik ve manevi haklar sağlayarak, eserinin izinsiz kullanımını engeller ve fikri emeğinin korunmasını güvence altına alır.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, telif hakkı sadece fiziksel kopyalarla sınırlı kalmamış, dijital dünyada da büyük önem kazanmıştır. İnternet, sosyal medya, dijital yayıncılık ve yapay zeka tabanlı içerik üretimi, telif hakkı ihlallerini artıran unsurlar arasında yer almaktadır. Bu nedenle telif hakkı, ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde korunarak, eser sahiplerine yasal güvence sağlanmaktadır. Türkiye’de 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) ve Bern Konvansiyonu, TRIPS Anlaşması, WIPO Telif Hakları Anlaşması gibi uluslararası sözleşmeler, telif hakkının korunmasına yönelik temel düzenlemeleri içermektedir.
Eser sahiplerinin haklarını korumanın yanı sıra, kamu yararı ve bilgiye erişim hakkı gibi konular da telif hakkı düzenlemeleri çerçevesinde dengelenmeye çalışılmaktadır. Özellikle eğitim, araştırma ve bilimsel yayınlar gibi alanlarda adil kullanım ve serbest kullanım istisnaları getirilerek, hem eser sahiplerinin hakları hem de toplumsal fayda gözetilmektedir.

Telif Hakkı ve Fikri Mülkiyet Hukuku
Telif hakkı, temel anlamda fikri mülkiyet hukuku içerisinde tanımlanmış gayri maddi bir haktır. Fikri mülkiyet hukuku, bir bütün halinde telif hakları ve sınai mülkiyet haklarını içine alan bir hukuk dalıdır. Fikri mülkiyet hakları, insan fikir ve sanat mahsullerinin devlet tarafından korunmasını sağlayan haklardır. “Fikri mülkiyet” kavramında yer alan mülkiyet Türk Medeni Kanunu’nda yer alan eşya anlamında olmayıp soyut, mutlak ve inhisarî hakkı ifade etmektedir. Doktrine göre; bir fikri ürünü eşya olmadığı halde mülkiyet kavramıyla ifade etme, fikri ürün üzerinde yer alan mutlak hakkın özel niteliğinin belirtilmesi amacına hizmet etmektedir. Mülkiyet kavramının tercih edilmesinde Fransız ihtilalinin ürünü olan fikri mülkiyet teorisinin etkili olduğu da görülmektedir. Bu teori eser üzerinde malvarlığı yani ayni hakkın var olduğunu belirterek kişisel hakkı göz ardı etmiş yalnızca ekonomik faydayı gözetmiştir. Eser sahibinin eser üzerinde mülkiyet hakkı olduğu düşüncesinden doğan fikri mülkiyet teorisi artık tek başına savunulmasa dahi bu alanda hukuki korumanın oluşumuna ve gelişimine büyük katkı sağladığından fikri mülkiyet hukukunun dönüm noktası olmuştur. Bundandır ki Türk ve uluslararası mevzuat hükümleri “mülkiyet” terimini halen bir gelenek olarak kullanmakta ve teorinin gücü etkisini göstermeye devam etmektedir. Günümüzde ise fikri mülkiyet hakkının sahibine maddi ve manevi yetkiler tanıdığı kabul edilmiş olup Türk hukuku ve uluslararası anlaşmalar ile hak sahibine ikili koruma sağlanmaktadır.
Fikri mülkiyet hakları, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi m. 27 hükmü ile koruma altındadır. Buna göre, “Herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.” Yine ‘Bilim ve sanat hürriyeti’ başlıklı Anayasa m. 27’de yer alan “Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile bu haklar korunmaktadır. Fikri hakların tanınması ve korunması, toplumun kültürel ve bilimsel açıdan zenginleşmesi ve gelişmesine büyük katkı sağlamaktadır. Bu sayede yenilikte bulunanlar da ödüllendirilmiş olur.
Fikri mülkiyet, telif ve sınai hakları içine alan geniş bir kavramdır. Fikri mülkiyet hukukunun bir parçası olan telif hakları Osmanlı’ da “mülkiyeti edebiye”, sınai mülkiyet hakları “mülkiyeti sınaiye” terimleriyle ifade edilirken her iki kavramı içine alan fikri mülkiyet hukuku “mülkiyeti zihniyye” şeklinde ifade edilmiştir. Uluslararası literatürde telif hakları edebiyat ürünlerinin çoğaltılması anlamına gelen “copyright”, sınai haklar “industrial property rights” ve üst başlık olan fikri mülkiyet hukuku ise “intellectual property” kavramıyla karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde sınai haklar ve telif hakları ayrı kanunlarda düzenlenmiştir. Marka, patent, tasarım vb. gibi sınai haklar 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile korunmakta iken telif hakları ise fikir ve sanat eserleri, bağlantılı haklar ile veri tabanı korumasını içine alan 1 Ocak 1952 tarihinde yürürlüğe giren 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile korunmaktadır.
İNTERNETTEN İÇERİK KALDIRMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Telif Hakkı ve Benzer Kavramlardan Farkı
Fikri mülkiyet hakları denildiğinde telif ve sınai mülkiyet hakları bir bütün hâlinde anlaşılmalıdır. Her ne kadar telif hakları ve sınai haklar ayrımı kanun sistematiğinde, uygulamada ve öğretide yapılmış olsa da bu ayrımın yalnızca teorik olarak yapılabileceği, kesin olmadığı ve tarihi sebeplere dayandığı söylenmektedir. Her iki hak kategorisinde de hakkın özü ve meydana getiriliş sürecinde genel olarak fikri emek ön plandadır. Bu ortak nokta ayrımı zorlaştırmaktadır. Telif haklarında korumadan faydalanabilmek için eser sahibinin hususiyeti ve kanunda yer alan eser çeşitlerinden birine dâhil olma şartı aranırken, sınai haklarda teknolojik ve bilimsel bir buluş, tasarım veya meydana getirilen bir yenilik korunmaktadır. Bu durumda sınai haklar bakımından birden fazla kişinin eş zamanlı olarak bu yeniliği ortaya çıkarması mümkün olabilmektedir. İşte bu noktada telif haklarından farklı olarak başvuru önceliğine göre hak sahibi belirlenmektedir. Sınai haklarda korumadan yararlanmada tescil şartı varken telif hakkında ayniyet mümkün olmadığından buna gerek yoktur. Ulusal ve uluslararası mevzuatlarda yapılan telif ve sınai hak ayrımının her ne kadar hakkın özü itibariyle mümkün olmadığı ileri sürülmüş olsa da bu ayrımın öğretide inceleme kolaylığı sağladığını söylemek mümkündür. Yine belirtmek gerekir ki yapısal farklılıklar bu ayrımı mecbur kılmıştır.
Telif Hakkının Gelişimi
Telif hakkı kavramı öğretide tartışmalıdır. Telif hakkını koruyan kanun olan FSEK, adında fikir ve sanat eserleri kavramını tercih etmişken üçüncü bölüm başlığında fikri hak kavramını kullanmıştır. Yargıtay, telif hakkı kavramını sıklıkla kullanmakta iken ( Yargıtay 11. HD. E. 2012/13649, K. 2014/4129, T. 04.03.2014, Yargıtay 11. HD. E. 2019/4042, K. 2020/2236, T. 02.03.2020, Yargıtay 11. HD. E. 2019/4011, K. 2020/2212, T. 02.03.2020.) öğretide telif hakkı, fikri hak, fikir ve sanat eseri üzerindeki haklar, eser sahibinin hakkı ve eser sahipliği hakkı gibi kavramlar tercih edilmektedir.
Günümüzde FSEK ile koruma altında olan haklar, Osmanlı Devleti döneminde telif haklarına ilişkin ilk esaslı düzenleme olan 1910 tarihli Hakkı Telif Kanunu ile korunmaktaydı. Eski kanunun adında yer alan telif kelimesi Prof. Hirsch tarafından “ilmi ve edebi bir eserin vücuda getirilmesi” şeklinde tanımlanmış, sanatsal, musiki ve artistik eserlerin vücuda getirilmesinin “telif” olmadığı eleştirisi yapılmıştır. Aynı eserinde ilmi ve edebi eserlerde yalnızca asıl ürünün meydana getirilmesi anlamında telif kelimesinin kullanıldığını belirterek yeni kanuna isim olarak “fikri haklar” kavramını teklif etmiştir. Telif haklarının düzenlendiği FSEK’ te Prof. Hirsch’ in önerisine uyularak üçüncü bölüm başlığı fikri haklar olarak tercih edilmiş iken, Yargıtay telif hakkı kavramını sıklıkla kullanmakta, öğretide ise kavram sorunu varlığını sürdürmekle beraber sık kullanılan kavram telif hakkı olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğretide telif hakları kavramının günlük dilde edebi eser sahiplerinin hakları için kullanıldığı yönünde eleştiri de mevcuttur. Fikri hak kavramı her ne kadar hakkın mahiyetini daha iyi ifade ediyor olsa da geniş bir ifadedir.
Tasarım, patent gibi sınai hak kategorisine giren hakların da fikri çabanın ürünü olması kavramın karışıklığa sebebiyet vermesini kaçınılmaz kılmaktadır.
Telif Hakkı Kavramı
Telif hakkı, bir kişinin ya da kuruluşun orijinal fikri ürünler üzerindeki mülkiyet hakkını ifade eden hukuki bir kavramdır. Telif hakkı; bilim, edebiyat, müzik, güzel sanatlar ve sinema eserleri gibi fikri ve sanatsal çalışmaların korunmasını sağlar. Bu hak, eser sahibine (müellif, besteci, sanatçı, yönetmen vb.) eserini kullanma, çoğaltma, dağıtma ve umuma iletme gibi münhasır (exclusive) haklar tanır.
Telif hakkı hukuku, ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli mevzuatlarla düzenlenmiştir. Türkiye’de Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) (5846 sayılı Kanun) temel yasal çerçeveyi oluştururken, uluslararası düzeyde Bern Konvansiyonu, TRIPS Anlaşması, WIPO Telif Hakları Anlaşması (WCT) gibi sözleşmeler korunma esaslarını belirlemektedir.
FSEK, fikri haklar başlığı altında telif haklarını düzenlenmiş olmakla birlikte telif hakkının tanımına yer vermemiştir. FSEK’ te telif hakkı tanımı yer almamasına rağmen 1910 tarihli Hakkı Telif Kanunu m. 1 hükmünde “Her nevi mahsulatı fikriye ve kalemiye üzerinde sahiplerinin bir hakkı temellükü vardır. Bu hakka “hakk-ı telif” denir.” şeklinde bir tanıma yer verilmiştir.
Fikri hakları kişinin her türlü fikri çabasıyla meydana getirdiği ürünlerin hukuki korumadan faydalanması, aynı zamanda sahibinin bu korumadan yarar sağladığı haklar şeklinde genel olarak tanımlamak mümkündür. Tanımdan yola çıkarak telif hukukunda koruma kapsamında olan ürünün eser olduğu söylenmelidir. Eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ve fikri emek karşılığında meydana getirilmiş ürünlerdir. Eserin meydana getirilmesiyle birlikte hak doğrudan doğmuş olur, ayrıca tescil işlemine gerek yoktur.
Telif Hakkının Temel Özellikleri
Fikri mülkiyet hakları özelinde telif hakkı, gayri maddi mallar içerisinde yer alan mutlak haklardandır. Telif hakları ve benzer mallar parayla ölçülebilen ve hukuki varlığa sahip haklardandır. Eser sahibinin maddi hakları yanında manevi hakları da FSEK kapsamında koruma altındadır. Fikri haklar manevi hak boyutuyla maddi mallardan ayrılır. Maddi mallarda satım sözleşmesi ile tüm haklar yeni zilyetliğe geçerken gayri maddi hakların satımında sahibinin tasarrufunda kalan birtakım manevi hakların varlığı söz konusudur.
Telif hakkının eser sahibine sağladığı manevi haklar umuma arz hakkı (FSEK m. 14), adın belirtilmesi hakkı (FSEK m. 15), eserin bütünlüğünü koruma hakkı (FSEK m. 16) ve esere ulaşma hakkıdır (FSEK m. 17). Bu haklar devredilemez haklardandır. Telif hakkında koruma kapsamında olan eser, sahibinin yaratıcı zekâsının ürünü olup şekillendiği cisimden ayrı bir değere sahip olan gayri maddi maldır. Telif hakları soyut nitelikli olup burada eser değil eseri oluşturan fikrin ifade ediliş tarzı ve eserin meydana getirilmesi sırasında sarf edilen fikri çaba korunmaktadır.

Telif Hakkı Kapsamında Korunan Eserler
Telif hukukunda korunan ürün, fikri emek sonucu oluşan eserdir. FSEK eser kavramını 1/B-a hükmünde “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini ifade eder.” şeklinde tanımlamıştır. Telif korumasından yararlanabilmenin şartı fikri ürünün eser sayılmasıdır. Eser sayılmanın koşulu ise sahibinin hususiyetini taşıma ve kanunda sınırlı sayıda yer alan eser gruplarından birine dâhil olmadır.
FSEK fikir ve sanat eserleri başlığı altında telif haklarını dört başlık içerisinde toplamıştır. Bunlar ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri ve sinema eserleridir. Kanunumuzda dört başlıktan oluşan eser çeşitleri sınırlı sayıda (numerus clasus) sayılmıştır. Ancak eser türleri altında sayılan örnekler sınırlı sayıda değildir. Bu nedenle kanunda örnek olarak sayılmayan bir ürün, dört eser kategorisinden birine dâhil edilebiliyorsa eser sayılacak ve telif korumasından faydalanabilecektir. Eser türlerinin sınırlı sayıda olmasıyla ilgili olarak FSEK hazırlık çalışmalarında bulunan Prof. Hirsch, bu sınırlandırmanın kanun tekniğinin amacına daha uygun olduğunu ve sınırlandırmada Bern Sözleşmesi’nin esas alındığını belirtmiştir. Eser çeşitlerinin sınırlı sayıda olması, teknolojik gelişmelere bağlı olarak yeni oluşan eser türlerini koruyamayacağı gerekçesiyle eleştirilmektedir. Ayrıca tahmin edilemeyen, kanunda yer alan dört çeşide giremeyen eser türleri için yeni düzenleme zorunluluğu doğacağı ve bunun uzun süreçler alacağı noktasında da eleştiriler mevcuttur. Kanaatimizce de eser türlerinin sınırlı sayıda değil örnek olarak sayılması hızlı gelişen teknolojiye uyumun yakalanmasını kolaylaştırmaktadır.
Telif Hakkı Bağlamında İlim ve Edebiyat Eserleri
Telif hakkı bağlamında korunan eserlerden ilki, ilim ve edebiyat eserleridir. FSEK m. 2 hükmünde “herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler, her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ile bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları, her nevi rakıslar, yazılı koreografi eserleri, pandomimalar ve buna benzer sözsüz sahne eserleri, bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafyaya ait maket ve benzerleri, her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri” ilim ve edebiyat eserleri içerisinde sayılmıştır. Ayrıca aynı madde de arayüzüne temel oluşturan düşünce ve ilkeler de dâhil olmak üzere, bir bilgisayar programının herhangi bir ögesine temel oluşturan düşünce ve ilkelerin eser sayılmayacağı da belirtilmiştir.
Kanun ilgili hükümle ilim ve edebiyat eserlerini üç ayrı bentte düzenlemiştir. Ancak ilim ve edebiyat eserleri üst başlığı altında ayrı bentlerde yer alan eser örneklerinin birbirleriyle ortak noktasının olmadığı yönünde eleştiri mevcuttur. Kanun çalışmalarında bu örnekler belirlenirken gruplama yöntemi ve belli kriterler göz önünde
Telif Hakkı Bağlamında Müzik Eserleri
Telif hakkı bağlamında korunan eserlerden bir diğeri müzik eserleridir. FSEK m. 3 hükmünde musiki (müzik) eserleri, her çeşit sözlü ve sözsüz besteler şeklinde belirtilmiştir. Bu eser türünü, bir içeriği seslerle ifade eden ve kulakla algılanabilir olma özelliğine sahip eserler olarak tanımlamak mümkündür. Musiki eserler gruplandırılırken ifade ediliş şeklinin dikkate alındığı söylenebilir. Diğer eser türlerinden ayırıcı unsuru, sesle ifade edildiğinden kulakla algılanabilir olmasıdır. İşitilen ses, musiki eserin konusunu oluşturmaktadır. Ancak eserde aynı zamanda görsellik unsuru ya da sesle değil nota veya yazı ile ifade edilme söz konusuysa bu hususlar ayrı eser türleri içerisinde korunabilmektedir.
Musiki eserlerde hususiyet denildiğinde seslerin birbirine bağlanışı ve ritmin yaratıcı özelliği dikkate alınır. Bunun yanı sıra ses kaynağının insan, alet, elektronik araç veya doğadaki sesler olmasının bir önemi yoktur. Bu kaynakların seçiminde insan yönetimi ve yönlendirmesinin varlığının aranması gerektiği görüşü vardır113. Ayrıca burada insanın biçimlendirici faaliyetinin ürünü olması aranır. Öğretide insanın fikri emeği olmayan ve programlanan makinenin çıkardığı sesin eser olarak korunamayacağı da belirtilmiştir.
Telif Hakkı Bağlamında Güzel Sanat Eserleri
Telif hakkı korumasından yararlanan bir diğer eser grubu ise; güzel sanat eserleridir. FSEK m. 4 hükmünde düzenlenmiştir. Burada eser türünün estetik değere sahip olma (bedii vasfı haiz) unsuru belirtilmiştir.
İlgili madde de bu türe giren eser örnekleri “1. Yağlı ve suluboya tablolar; her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi, 2. Heykeller, kabartmalar ve oymalar, 3. Mimarlık eserleri, 4. El işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları, 5. Fotoğrafik eserler ve slaytlar, 6. Grafik eserler, 7. Karikatür eserleri, 8. Her türlü tiplemelerdir.” şeklinde sayılmıştır. Yine ilgili hükümde kroki, resim, maket, tasarım gibi ürünlerin endüstriyel model ve resim olarak kullanılmasının fikir ve sanat eseri özelliğini değiştirmeyeceği belirtilmiştir. Şöyle ki, güzel sanat eserlerinin FSEK ile korunmasının aynı zamanda SMK ile korunmasına engel olmayacağı ifade edilmiştir. Örneğin tasarımların hem SMK hem de FSEK kapsamında korunması mümkündür.
Telif Hakkı Bağlamında Sinema Eserleri
Telif hakkı kapsamında korunan bir diğer eser türü ise sinema eserleridir. Sinema eserleri, FSEK m. 5 hükmünde “Her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Görüldüğü üzere burada herhangi bir araçla gösterilebilme yani görsellik ön plandadır. Sinema eserlerinde ifade aracı hareketli görüntüler dizisidir.
Sonuç olarak, dört eser türünün tamamı dikkate alındığında her ne kadar farklı özellikleri esas alınarak gruplandırılmışsa da eser sayılma da son noktanın hususiyet şartını sağlama olduğu görülmektedir. Belirli bir tanımı olmayan bu soyut kavram Yargıtay uygulaması ve öğreti ile anlaşılmaya çalışılmıştır. Ancak sahibinden izler taşıma, yeni olma, orijinallik vb. gibi kavramların soyut olması, somut olaya göre farklılık arz etmesi hususiyet tespitini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle Yargıtay bilirkişiye başvurulmadan hususiyet tespiti yapılmış ilk derece mahkemesi kararlarını eksik bulmaktadır. Hususiyet kavramı üçüncü bölümde ayrıntılı inceleneceğinden şimdilik bu değerlendirme kısa tutulmuştur.

Telif Hakkı İhlali ve Hukuki Yollar
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK), eser sahiplerinin mali ve manevi haklarını koruma altına almakta ve ihlal durumunda çeşitli hukuki yaptırımlar öngörmektedir. Telif hakkı ihlali ile karşılaşan hak sahipleri, ceza davaları ve hukuk davaları olmak üzere iki temel hukuki yola başvurabilirler.
Hukuk Davaları (FSEK m. 66 ve devamı maddeleri)
Telif hakkı ihlali nedeniyle açılabilecek hukuk davaları dört ana kategoriye ayrılmaktadır:
a) Tecavüzün Ref’i (Giderimi) Davası
- Eser üzerindeki mevcut ve devam eden bir telif hakkı ihlali söz konusu olduğunda açılır.
- Mahkemeden, ihlale konu olan fiilin sona erdirilmesi talep edilir.
- Örneğin, bir kitabın veya müziğin izinsiz çoğaltılması ve dağıtımı devam ediyorsa, mahkeme bu durumu durdurma kararı verebilir.
b) Tecavüzün Meni (Önlenmesi) Davası
- Henüz gerçekleşmemiş, ancak gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel bir ihlalin önlenmesi amacıyla açılır.
- Örneğin, bir filmin korsan dağıtımının yapılacağına dair güçlü deliller varsa, mahkemeden bu fiilin önlenmesi istenebilir.
c) Tespit Davası
- Eser üzerindeki mali veya manevi hakların ihlal edilip edilmediğinin belirlenmesi amacıyla açılır.
- Davacı, ihlal olup olmadığının tespit edilmesini talep eder ve bu karar bağlayıcı olur.
d) Maddi ve Manevi Tazminat Davası
- Telif hakkı ihlali nedeniyle uğranılan zararların giderilmesi için açılır.
- Maddi tazminat, ihlal nedeniyle eser sahibinin uğradığı ekonomik kayıpları kapsar.
- Manevi tazminat, eser sahibinin manevi haklarının ihlali nedeniyle uğradığı kişisel zararlar için talep edilir.
Ceza Davaları (FSEK m. 71 ve devamı maddeleri)
Telif hakkı ihlali bazı durumlarda suç teşkil edebilir ve fail hakkında ceza davası açılabilir. FSEK madde 71, telif hakkı ihlalleri için çeşitli cezai yaptırımlar öngörmektedir. Bunlar:
- Eser Sahibinin Haklarına Tecavüz Suçu: İzinsiz çoğaltma, dağıtma, yayımlama gibi fiiller 1 yıldan 5 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılabilir.
- Eseri İzinsiz Çoğaltma veya Kullanma Suçu: Eseri izinsiz olarak ticari amaçla çoğaltan, yayan veya satışa sunanlar hakkında ceza davası açılabilir.
- Bağlantılı Hak Sahiplerinin Haklarına Tecavüz Suçu: Sanatçılar, yapımcılar veya radyo-televizyon kuruluşlarının haklarını ihlal eden kişiler hakkında hapis cezası veya adli para cezası uygulanabilir.
- Tekrar Eden İhlaller: Daha önce ceza almış bir kişinin tekrar aynı suçu işlemesi halinde, cezanın artırımlı uygulanması mümkündür.
İdari Yaptırımlar ve Diğer Hukuki Yollar
Telif hakkı ihlali durumunda, sadece mahkemelere başvurmak yerine farklı idari ve hukuki yollar da değerlendirilebilir:
a) Erişim Engelleme ve İçeriğin Kaldırılması
- İnternet ortamındaki ihlallerde, 5651 sayılı Kanun ve FSEK kapsamında içeriğin kaldırılması talep edilebilir.
- Eser sahibi, BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) ve ilgili platformlara başvurarak ihlal içeren içeriğin kaldırılmasını sağlayabilir.
- YouTube, Instagram, Facebook ve Twitter gibi platformlarda telif hakkı ihlali tespit edilirse, doğrudan platformlara telif hakkı şikayeti yapılabilir.
b) Noter veya E-Posta ile İhtarname Gönderme
- İhlali gerçekleştiren kişi veya kuruma noter onaylı ihtarname veya e-posta ile uyarı göndererek ihlalin durdurulması talep edilebilir.
- Noter Vekalet Ücreti Nedir?
c) Arabuluculuk ve Uzlaşma Yolu
- 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında, taraflar arabulucu yoluyla uzlaşabilir.
- Özellikle maddi tazminat ve sözleşmeye dayalı ihlallerde dava açmadan önce arabuluculuk önerilebilir.
Telif Hakkı İhlalinde Açılabilecek Davalar
Dava Türü | Açıklama |
---|---|
Tecavüzün Ref’i Davası | Manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kimse, tecavüz edene karşı **tecavüzün ref’ini** dava edebilir. İhlal eylemi veya sonuçlarının devam etmesi gereklidir. Amaç, ihlali durdurmaktır. |
Tecavüzün Men’i Davası | Muhtemel bir tecavüzün önlenmesi için açılır. Gerçekleşmiş değil, ancak gerçekleşme tehlikesi bulunan ihlaller için kullanılır. |
Tespit Davası | Mali veya manevi hakların ihlal edilip edilmediğinin belirlenmesi amacıyla açılır. Davanın tarafları için kesin hüküm niteliğindedir. |
Maddi Tazminat Davası | Hak sahipleri, ihlal fiilini gerçekleştirenlerden **rayiç bedelin en fazla üç katını** talep edebilir. Piyasa bedeli dikkate alınarak hesaplanır. |
Manevi Tazminat Davası | Eser sahibinin manevi haklarına zarar veren ihlaller için açılır. Hukuka aykırılık esas alınır ve ihlali yapanın kusurlu olup olmadığı aranmaz. |
Telif Hakkı İhlalinde Ceza Yaptırımları
Fiil | Yaptırım |
---|---|
Eseri hak sahibi izni olmadan işlemek, çoğaltmak, dağıtmak veya umuma iletmek | 1 ila 5 yıl hapis veya adli para cezası |
İzinsiz çoğaltılmış eserleri satmak, kiralamak, ithal etmek veya ticari amaçla kullanmak | 1 ila 5 yıl hapis veya adli para cezası |
Başkasına ait esere kendi adını koymak | 6 ay ila 2 yıl hapis (Eğer eser dağıtılırsa, ceza 5 yıla kadar çıkabilir.) |
Bir eserden kaynak göstermeksizin alıntı yapmak | 6 ay ila 2 yıl hapis veya adli para cezası |
İzinsiz olarak, kamuya açıklanmamış bir eserin içeriğini yaymak | 6 aya kadar hapis |
Bir eserin kaynak bilgisini eksik, yanlış veya aldatıcı şekilde göstermek | 6 aya kadar hapis |
Başkasının adını kullanarak bir eseri çoğaltmak, yaymak veya dağıtmak | 3 ay ila 1 yıl hapis veya adli para cezası |
Detaylı Bilgi İçin: Ceza Avukatı
Telif Hakkı Yargıtay Kararları
İhlal Edildiği Tespit Edilen Fonogramlarda Yer Alan Sanatçının Tanınmışlığına Göre Tazminat Hesabı
Karar İçeriği:
Mahkeme, meslek birliğine üye tüm fonogram yapımcılarını kapsayacak şekilde tarife üzerinden yapılan tazminat hesabının doğru olmadığına karar vermiştir. Tazminatın hesaplanabilmesi için, ihlalin tespit edildiği tarihte dava konusu müzik eserinin yapımcısının portföyü, meslek birliğinden aldığı yetkiler ve seslendiren sanatçının tanınmışlığı gibi unsurlar dikkate alınmalıdır. Bu doğrultuda, yalnızca ilgili yapımcının hakları yönünden tazminat hesaplanmalıdır.
Karar Künyesi:
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
- 2019/382 E., 2021/1409 K. (18/02/2021)
Üç Kat Telif Tazminat Talebinin Borçlar Kanunun Eser Sipariş Sözleşmesi Kapsamında Değerlendirilmesi
Karar İçeriği:
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) m. 68, izinsiz kullanılan eserler için sözleşme yapılmış olsaydı istenebilecek bedelin üç katına kadar tazminat talep edilebileceğini düzenlemektedir. Ancak, davacı, davalı şirkette satın alma müdürü olarak çalışırken, işverenin talebiyle bilgisayar programı hazırlamış ve bu programı davalının bilgisayarlarına kendi rızasıyla kurmuştur. Bu nedenle, taraflar arasındaki ilişkinin eser sipariş sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla FSEK 68. maddesi hükümlerinin uygulanamayacağı kabul edilmiştir.
Karar Künyesi:
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
- 2019/474 E., 2020/26 K.
Üç Kat Telif Tazminatının Hukuki Niteliği (Tecavüzün Ref’i Talebiyle Seçimlik Oluşu)
Karar İçeriği:
Davacı meslek birliği, umuma açık bir süpermarkette telif hakkına sahip müzik eserlerinin izinsiz çalındığını tespit ederek, davalı şirketten FSEK 68. maddesi kapsamında tespit edilen rayiç bedelin üç katı kadar tazminat talep etmiştir. Mahkeme, davacının mali hakkına tecavüzün tespitine, izinsiz kullanım nedeniyle 5.775 TL tazminata hükmedilmesine, bundan sonraki muhtemel ihlallerin önlenmesine ve karar özetinin gazetede yayımlanmasına karar vermiştir. Davalı şirketin temyiz talebi ise Yargıtay tarafından reddedilmiştir.
Karar Künyesi:
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
- 2020/1839 E., 2021/1724 K. (25/02/2021)
Müzik Eserlerinin Umuma Açık Mahallerde Dinletilmesi Suretiyle Gerçekleşen İhlallerde Tazminat Miktarının Tespiti
Karar İçeriği:
Mahkeme, kafe, restoran gibi işletmelerde müzik eserlerinin izinsiz dinletilmesi halinde tazminat miktarının nasıl belirleneceğini incelerken, farklı işletmelere uygulanan lisans bedellerini kıyaslamıştır. Somut olayda, iki farklı kafenin lisans bedelleri üzerinden ortalama bir hesaplama yapılmış ve davalının ödemesi gereken tazminat 1.655,67 TL olarak belirlenmiştir.
Karar Künyesi:
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
- 2019/3070 E., 2020/1941 K. (24/02/2020)
Eserde Değişiklik Yapılması Men Yetkisinin Boyutları
Karar İçeriği:
Davalının yaptığı değerlendirmelerin ve atıfların, davacının eseri üzerinde olumsuz bir etki oluşturmadığı ve eser sahibinin değişiklik yapılmasını yasaklama hakkına aykırılık teşkil etmediği tespit edilmiştir. Mahkeme, davacının eserinin çarpıtıldığı veya hatalı gösterildiği iddiasının da hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar vermiştir.
Karar Künyesi:
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
- 2019/2271 E., 2020/370 K. (14/01/2020)
Uyar-Kaldır Prosedüründe Tebligatın Niteliği
Karar İçeriği:
5846 sayılı FSEK’nin Ek 4. maddesi, meslek birliklerinin telif hakkı ihlallerinde içerik sağlayıcılara usulüne uygun ihtarname keşide etmesini zorunlu kılmaktadır. Somut olayda, davacı meslek birliği, davalı yayın kuruluşuna usule uygun ihtarname göndermediği için dava reddedilmiştir.
Karar Künyesi:
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
- 2019/1433 E., 2019/8234 K. (17/12/2019)
Umuma Arz Selahiyeti, Çoğaltma ve Yayma Haklarının İhlali ile Tecavüzün Ref’i, Meni ve Manevi Tazminat
Karar İçeriği:
Davacıya ait fizik kitaplarının, davalı tarafından izinsiz basıldığı, dağıtıldığı ve satışa sunulduğu tespit edilmiştir. Mahkeme, ihlalin tespitine, kitapların toplatılmasına, çoğaltmanın durdurulmasına ve FSEK 68. maddesi gereğince hesaplanan telif tazminatına hükmedilmesine karar vermiştir.
Karar Künyesi:
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
- 2019/1252 E., 2019/8090 K. (11/12/2019)
Telif Hakkı Davalarında Avukat Desteği
Telif hakkı ihlalleri, hem hukuk davaları hem de ceza davaları açısından ciddi sonuçlar doğurabilen karmaşık hukuki süreçlerdir. Fikri ve sınai mülkiyet hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukattan profesyonel destek almak, hak kaybını önlemek ve etkili bir hukuki süreç yürütmek açısından büyük önem taşır.
Bu noktada, Av. Çağrı Ayboğa, fikri mülkiyet hukuku, telif hakları ve sınaî haklar alanında uzmanlaşmış, derin bilgi birikimi ve deneyimiyle hak sahiplerinin ve eser sahiplerinin en güçlü şekilde korunmasını sağlayan saygın bir hukukçudur. Hukuki strateji geliştirme, dava sürecinin yürütülmesi, telif hakkı sözleşmeleri ve uyuşmazlık çözümleri gibi konularda kapsamlı destek sunarak müvekkillerinin haklarını en etkili biçimde korumaktadır.
TELİF HAKKI AVUKATI DESTEĞİ İÇİN TIKLAYINIZ
Telif Hakkı Davalarında Avukat Desteği Almanın Önemi
Hukuki Değerlendirme ve Danışmanlık:
-
- Eserinizin telif hakkına tabi olup olmadığının tespiti
- Hak ihlali durumunda atılması gereken hukuki adımların belirlenmesi
- Önleyici hukuki tedbirlerin alınması
Telif Hakkı İhlali Davalarının Açılması ve Takibi:
-
-
- Tecavüzün ref’i ve meni davalarının açılması (İhlalin durdurulması ve önlenmesi)
- Maddi ve manevi tazminat taleplerinin en güçlü şekilde sunulması
- İzinsiz kullanılan eserlerin toplatılması ve satışının engellenmesi
-
Ceza Davaları ve Hukuki Yaptırımlar:
-
-
-
- FSEK m. 71-72 kapsamında suç duyurularının hazırlanması
- Savcılık ve mahkeme süreçlerinin yürütülmesi
- Telif hakkı ihlallerinde hapis ve para cezalarının uygulanmasının sağlanması
-
-
Sözleşme Hazırlama ve Hukuki Koruma:
-
-
-
-
- Lisans ve kullanım sözleşmelerinin hazırlanması
- Telif hakkı devir sözleşmelerinin güvenli şekilde düzenlenmesi
- Dijital platformlar ve medya içeriklerinin hukuki korunması
-
-
-