Aile HukukuMakalelerimiz

Velayet Davası

Velayet davası; müşterek çocuğun/çocukların velayeti kendisinde olmayan eşin diğer eşe karşı açtığı, dayanağını Türk Medeni Kanunu’ndan alan, eşlerin boşanma sürecinde sıkça karşılaşılan ve oldukça önem arz eden bir Aile Hukuku davasıdır.

Velayet Nedir? Velayet Kavramının Kapsamı

Velayet, küçüklerin ve bazı durumlarda kısıtlı çocukların gerek kişiliklerinin gerek mallarının korunması ve onların temsili konusunda kanunun ana babaya yüklediği ödevler ile bu ödevlerin gereği olan hakların tümünü kapsamlı bir şekilde ifade eden bir kavramdır.

Velayet Davası Nedir?

Anne ve babanın, çocuklar üzerinde velayet hakkı adında kanunla düzenlenmiş bir hakkı mevcuttur. Velayet hakkının kanunda düzenlenmesinin sebebi; anne/babaların çocukların bakımından, korunmasından, eğitiminden, temsilinden, bedensel ve ruhsal sağlığının iyi durumda olmasından sorumludurlar.

Çocukların üstün menfaati için uygulamada genellikle boşanma sürecinde çocukların velayetinin kime kalacağı hususunda uyuşmazlık yaşayan anne veya baba tarafından açılmaktadır. Mamafih eşlerin boşanma sürecinde ve sonrasında; müşterek çocuğun/çocukların üstün menfaatinin korunması, sürekliliği veya sağlanması aile mahkemelerinin de öncelikle gözettiği hususlardandır.

Velayet Davasının Şartları

Velayet davası açabilmek için gerekli şartlar kanunda sınırlı sayıda sayılmış olup aşağıdaki gibidir:

Velayet Davası Şartları

Dava esnasında/bitiminde çocuğun velayetine ilişkin verilmiş olan kararlar nihai veya değiştirilmesi mümkün olmayan kararlardan değildir.

TMK m. 183’deki şartların varlığı halinde velayete sahip olmayan eşin velayet davası açarak çocuğun velayetini alabilmesi mümkündür. Ancak önemle belirtmek gerekir ki kanunda sayılan işbu şartların varlığı velayetin değişmesi için salt tek başına yeterli değildir.

Örneğin; velayete sahip ebeveynin yeniden evlenmesi durumunda velayet hakkını haiz olmayan babanın bu sebebi öne sürerek çocuğun velayetini kazanması mutlak değildir.

Bu örnekten devam edecek olursak; bu durumun varlığı halinde yeniden evlenmiş olmanın yanında yeni evliliğin müşterek çocuğun psikolojisini, üstün menfaatini, bakımını, eğitimini vs. olumsuz etkilemiş olması aranmaktadır.

Şayet yeniden evlenme olgusunun yanında müşterek çocuğun bahsi geçen minvalde üstün menfaati olumsuz etkileniyorsa bu durumda velayetin değiştirilmesi gündeme gelebilecektir.

Velayet Davası Nasıl Açılır?

Velayet davası, kanunda sayılan şartlara uygun dava dilekçesi ile açılabilir. Bu şartlara örnek olarak dava dilekçesi; içerdiği bilgilerle tam ve eksiksiz, hukuka uygun, delillerle desteklenmiş, gerekçeli bir dilekçe olmalıdır.

Hazırlanan bu dava dilekçesi ile adliyeye giderek ön bürodan velayet davası açabilirsiniz. Şayet bir uzman velayet avukatından yardım almak isterseniz; vekalet verdiğiniz avukatınız sizin adınıza hazırladığı dava dilekçesi ile UYAP Avukat Portal sistemi üzerinden velayet davanızı açabilir.

Velayet Davası Ne Kadar Sürer?

Adalet Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu hedef süre formuna göre velayet davasının net sonuçlanma süresi 209 gün olarak kabul görmektedir. Ancak velayet davası ikame ettiğiniz mahkemenin; durumu ve iş yükü vb. nedenlerden dolayı sürecin uzayıp/kısalması gündeme gelebilir.

Velayet Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Velayet davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleri’dir. Şayet bulunulan ilde Aile Mahkemesi kurulmamışsa bu davaya “Aile Mahkemesi Sıfatıyla” Asliye Hukuk Mahkemeleri bakmakla görevlidir.

Velayet davasında yetkili mahkeme için kanunda öngörülmüş kesin yetkili bir mahkeme yoktur. Yetkili mahkeme, genel yetki kurallarına istinaden davalının yerleşim yerindeki ilgili mahkeme olarak kabul görmektedir. Aynı zamanda velayet davası açmak isteyen davacı, kanunun sağladığı kolaylıktan ötürü kendisinin ikamet ettiği yerde de dava açabilme hakkına sahiptir.

Velayet Davasında Çocuğun Dinlenmesi

Velayet davası sürecinde hüküm kurulmadan evvel çocuğun dinlenmesi oldukça önem arz etmektedir. Yargıtay yerleşik içtihatına göre; velayet düzenlemesinde asıl olan çocukların yararıdır ve bu düzenlemede ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir.

Çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi de mümkündür. Bu nedenle, müşterek çocuğun velayeti konusunda mahkemece görüşünün alınması, bu görüşün değerlendirilmesi ve gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

Boşanma davası hükmünün kanun yoluna götürülmesi halinde ilgili daire tarafından, velayetine karar verilen çocuğun beyanın alınıp alınmadığına, çocuğun 8 yaşından büyük olup olmadığına yönelik tespitler yapılır.

Yine içtihatlar ışığında; velayet davasında velayeti ebeveyne verilecek olan çocuğun 8 yaşından büyük olması halinde mahkeme tarafından dinlenmesi gerekmektedir. (Yargıtay HGK- K.2018/1278).

Anlaşmalı Boşanma Sonrası Velayet Davası

Çekişmeli boşanma davalarında çocuğun/çocukların velayeti mahkeme tarafından, anlaşmalı boşanma davalarındaysa çocuğun anne-babası tarafından ortak bir kararla belirlenir.

Velayet, nafakalar, mal tasfiyesi vb. hususlarda anlaşmaya vararak boşanan eşlerden her biri, anlaşmalı boşanma davası sonrasında vuku bulan durumlardan ötürü (TMK m.183) velayet davası açabilirler.

Başka bir deyişle, velayet hakkı lehine kararlaştırılan eşin çocuk üzerindeki velayet hakkı her ne kadar anlaşmalı boşanma sonucu olsa da mutlak değildir.

Velayetin Değiştirilmesi Davası Nedir?

Velayet davası velayetin değiştirilmesini ifade ederken velayetin kaldırılması başka bir dava türüdür. Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK m. 183’de açıklanmış olup yukarıda da detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

Velayetin kaldırılmasında ise velayet görevinin ağır bir şekilde ihmal ediliyor olması, velayet hakkının ağır bir şekilde kötüye kullanılıyor olması gündeme gelmektedir.

Müşterek çocuğun üstün menfaatinin korunması maksadıyla hükmedilmiş önlemlerden sonuç alınamaz yahut bu önlemlerin yetersiz kalacağı önceden anlaşılırsa hakim velayetin kaldırılmasına karar verir.

Velayetin Değiştirilmesi Davası

Boşanmada Velayet Hangi Durumlarda Babaya Verilir?

8 yaşından ufak olan çocukların bakım ve gözetimi için mahkemelerin eğilimi genellikle çocuğu anneden ayırmamak yönünde olsa da; annenin yaşam biçiminin, gelirinin, ikamet ettiği yerin şartlarının çocuğun bedensel ve zihinsel gelişimini olumsuz olarak etkileyebilecek durumda olması halinde mahkeme çocuğun velayetinin babaya verilmesine karar verebilir.

Geliri Olmayan Ebeveyne Velayet Verilir Mi?

Taraflardan birinin gelirinin olmaması veya karşı tarafa nispeten daha az olması salt tek başına velayetin karşı tarafa verilmesini gerektirmemektedir. Zira geliri olmayan taraf nafaka talep ederek müşterek çocuğun bakım ve giderleri için gereken parayı karşı taraftan temin edebilir. Dolayısıyla gelir durumu salt tek başına velayetin değiştirilmesini gündeme getirmeyecektir.

Velayet Davası Açmak İçin Gerekli Evraklar Nelerdir?

Velayet davasını ikame etmek için dava dilekçesi ile eldeki delillerin mahkemeye sunulması gerekmektedir. Boşanma davaları ile beraber görülen velayet hakkında ise ayrıca bir dava açılmadığı için herhangi bir davaya ve evraka ihtiyaç yoktur. Velayet davasını avukat aracılığıyla açmak isteyen şahısların noter aracılığıyla vekaletname çıkartması gerekmektedir.

Velayet Davasında Çocuğun Yaşı Önemli Midir?

Yukarıda da izah ettiğimiz üzere 8 yaşından büyük çocukların velayet davasında görüşleri alınmalıdır. Çocuğun vereceği beyanlar velayet davası açısından ciddi manada önemlidir. Dolayısıyla çocuğun yaş faktörü işbu davada önem teşkil eder.

Boşanma Davasından Önce Velayet Davası Açılabilir Mi?

Bu sorunun cevabı kesinlikle hayır olacaktır. Zira boşanmadan önce müşterek çocuğun velayeti, ortak bir şekilde anne ve babadadır. Bu durumda boşanmadan önce velayete ilişkin yapılabilecek tek bir şey mevcuttur: Geçici Velayet.

Velayet davasında geçici velayet talep edilerek dava sonuçlanana kadar tedbiren çocuğun velayeti talep eden tarafa geçebilir. Ancak bu durum tamamen mahkemenin insiyatifine kalmıştır.

Evlilik Dışı Doğan Çocuğun Velayeti Ne Olur?

Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti kural olarak anneye aittir. Annenin velayet hakkı için herhangi bir işleme gerek yoktur. Zira bunun sebebi anneyle çocuğun arasındaki soybağını kuran hususun doğum olmasıdır.

Şayet evlilik dışı doğan çocuğun annesi ile babası evlenirse, tıpkı genel evlilik müessesi hükümleri sonucunda, ortak velayet, herhangi bir işlem gerekmeksizin gündeme gelecektir. Lakin evlilik dışı doğan çocuğun anne babası evlenmezse, çocuğun velayet hakkını isteyen babanın TMK m. 295 gereği çocuğu tanıması gerekmektedir.

Babanın tanıma işleminin yapabilmesi için çocuğun daha önceden başka bir erkek ile arasında soy bağı ilişkisi kurulmamış olması zorunludur. Şayet böyle bir soy bağı ilişkisi varsa babanın ilk yapması gereken mevcut soy bağını kaldırmak için gerekli işlemleri yapmaktadır.

Çocuğun Velayetini Alan Ebeveyn Yurtdışına Yerleşebilir Mi?

Velayet hakkına sahip olan ebeveyn, yaşayacağı şehri belirlemekte serbesttir. Şehir değişiklikliği kural olarak tek başına velayet hakkının kaybına yol açmaz. Ancak diğer ebeveynin kişisel ilişki kurma hakkını engellemek amacıyla çocuğun yerleşim yeri değiştirilirse bu durumda velayet hakkı kaybedilebilecektir. Bu tür taşınma durumlarında çocuğun durumu değerlendirilir.

Belirtmek gerekir ki; Yargıtay içtihatlarıyla çocukların alıştıkları çevreden ayrılmaması ilkesi benimsenmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi – Karar: 2021/431).

Buna göre

“… Davalı-karşı davacı babanın ise kendisine yeni bir aile düzeni kurmuş olması ve çocukların alıştıkları çevreden ayrılmaması ilkeleri bir arada değerlendirildiğinde ortak çocuklar Hasan ve Ahmet Emre’nin velayetlerinin davacı-karşı davalı anneye verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle davalı-karşı davacı babaya verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yönüyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir…”

Eğer bu taşınma durumu çocuğun üstün menfaatini zedeleyecek nitelikteyse velayetin değiştirilmesine karar verilebilecektir. Ancak mahkeme, taşınmadan dolayı çocuğun menfaatinin tehlikede olmadığı kanaatinde olursa velayetin değiştirilmesi gündeme gelmeyecek, velayeti kendisinde bulunmayan ebeveyn ile çocuğun kişisel ilişki kurma hükümlerinin revize edilmesiyle yetinilecektir.

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara