İletişimin Tespiti, Dinlenmesi, Denetlenmesi ve Kaydedilmesi (CMK md. 135)
İletişimin (Telefon Görüşmelerinin) Kayda Alınması Şartları
Telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti, dinlenmesi, denetlenmesi ve kaydedilmesi; delil elde etme ve yer tespitine yönelik bir koruma tedbiridir. Bu tedbir kapsamında iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi, mobil telefon yerinin tespiti ve iletişimin tespiti yer alır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135-138. maddeleri ve ilgili yönetmeliklerle düzenlenen bu tedbirler, etkin bir soruşturma ve kovuşturma sürecinin yürütülmesi açısından kritik öneme sahiptir. Bu yazıda, telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi tedbirine ilişkin usul ve esaslar ile ilgili yargı kararlarını ele alacağız.
Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi: Kapsam ve Uygulama
Telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi, delil elde etmeyi ve yer tespitini amaçlayan çok yönlü bir koruma tedbiridir. Bu tedbir, etkin bir soruşturma ve kovuşturma sürecinin yürütülmesi amacıyla, haberleşme özgürlüğüne geçici bir müdahaleyi gerektirir. Bu sebeple tedbir kapsamına şu unsurlar girmektedir:
- İletişimin dinlenmesi ve kayda alınması,
- Sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi,
- Mobil telefon yerinin tespiti,
- İletişimin tespiti.
İletişimin denetlenmesi, hem adli hem de önleyici amaçlarla uygulanabilmektedir. Adli amaçlı dinleme, suç işlendiği şüpheleriyle delil elde edilmesi amacına yönelikken, önleyici dinleme ise potansiyel bir suçun işlenmesini önleme ve istihbarat amaçlarını taşır. Önleyici dinleme, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu (PVSK) Ek-7, Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanunu Ek-5 ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 6. maddelerinde düzenlenmiştir.
Bu tedbirler, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (“CMK”) m. 135 ila 138 arasında ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiştir. Aynı zamanda Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Dinlenmesi ve Kayda Alınmasına Dair Usul ve Esaslar ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Yönetmelik”te de detaylandırılmıştır. Ancak bu yönetmelik, Danıştay tarafından 2017 yılında yetki unsurundaki hukuka aykırılık nedeniyle iptal edilmiştir. Bu yazıda, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi konusunu, hukuki, teknik ve uygulamaya yönelik yönleriyle ele alacağız.
İletişimin Denetlenmesi Kapsamına Giren Tedbirler
İletişimin Dinlenmesi ve Kayda Alınması
Telekomünikasyon yoluyla yapılan konuşmalar ve diğer iletişimlerin uygun teknik araçlarla dinlenmesi ve kayda alınması işlemidir. İlgili yönetmelikte “iletişim içeriğine müdahale” olarak tanımlanır (Yönetmelik m. 3/h).
İletişimin Tespiti
Bu tedbir, iletişimin içeriğine müdahale etmeksizin, iletişim araçlarının kimlik bilgileri, arama/aranma bilgileri ve yer bilgisi gibi unsurlarının tespitini ifade eder (Yönetmelik m. 3/i).
Sinyal Bilgilerinin Değerlendirilmesi
Haberleşmenin iletimi veya faturalama amacıyla işlenen verilerin değerlendirilmesine yönelik bir işlemdir. Bu işlem, şebeke üzerinden yapılan tüm sinyal işlemlerini kapsar (Yönetmelik m. 3/p).
İletişimin Tespiti Kararı Alınması İçin Gerekli Şartlar Nelerdir?
- Kuvvetli Şüphe: Suç işlendiğine dair somut delillere dayalı kuvvetli bir şüphe bulunmalıdır.
- Başka Delil Elde Etme İmkânının Bulunmaması: Başka bir yöntemle delil elde edilemiyorsa bu tedbire başvurulur.
İletişimin Tespiti Şartları Nelerdir? | |
---|---|
İletişimin tespiti, telefonlar açısından HTS kayıt bilgilerinin elde edilmesinden ibarettir. Yani, bir telefona ait aranan-arayan kayıtlarının ve bu kayıtlara ilişkin geçmişte yapılan görüşmeleri ne kadar sürdüğünün belirlenmesidir. E-posta (e-mail) açısından ise kimin kimlerle iletişim kurduğunun tespit edilmesidir. | |
İletişimin tespiti, geçmişe yönelik olup iletişimin içeriğine müdahale edilmeden arayan/aranan kişi ve arama süresi bilgilerinin tespit edilmesinden ibarettir. | |
Şart | Açıklama |
Hakkında İletişimin Tespiti Yapılacak Kişi | 5271 sayılı CMK m.135’e göre sadece şüpheli veya sanığa ait iletişimin tespitine karar verilebilir. Şüpheli, soruşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kişiyi; sanık, kovuşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade eder (CMK m.2). Şüpheli veya sanık dışında kalan üçüncü kişiler hakkında iletişimin tespiti tedbiri uygulanamaz. Müşteki (şikayetçi) hakkında iletişimin tespiti tedbiri Cumhuriyet savcısının CMK m.160 vd. maddelerinde yer alan genel yetkileri çerçevesinde uygulanabilir. |
Suça İlişkin Şartlar | İletişimin tespiti kararı herhangi bir suç ile ilgili alınabilir, suç sınırlaması yoktur. İletişimin dinlenmesi, kayda alınması veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi tedbirlerine, ancak belirlenen katalog suçlarla ilgili başvurulmasına rağmen iletişim tespiti tedbirine TCK’da yer alan herhangi bir suç ile ilgili başvurulabilir. |
Savcılık veya Hakim Kararı Şartı | Şüpheli ve sanığın telekomünikasyon yoluyla yaptığı iletişimin dinlenmesi, kayda alınması veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi tedbirlerine soruşturma aşamasında hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında davaya bakan mahkemenin kararı ile başvurulabilir. Savcılık veya mahkeme kararında, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodu, tedbirin türü, kapsamı ve süresi belirtilir. |
Diğer Şartlar | İletişimin tespiti tedbiri için diğer tedbirlerde aranan “somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebepleri” bulunması ve “başka yoldan delil elde etme imkanının bulunmaması” şartları aranmamaktadır. İletişimin tespiti, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için gerekli ise başvurulabilecek bir tedbirdir. İletişimin tespiti kararı mutlaka kişi ve süre yönünden sınırlanmalıdır. Aksi takdirde hukuka aykırı karar ile elde edilebilecek delil de hukuka aykırı delil olacaktır. |
Katalog Suçlar ve İstisnai Durumlar
Katalog Suçlar
CMK m. 135/8’de belirtilen katalog suçlar, tedbirlerin uygulanabileceği alanı sınırlandırmıştır. Bu suçlar arasında şu örnekler yer alır:
- Kasten öldürme (TCK m. 81-83),
- Uyuşturucu madde ticareti (TCK m. 188),
- Rüşvet (TCK m. 252),
- Anayasal düzene karşı suçlar (TCK m. 309-316),
- Kaçakçılıkla mücadele kanunu kapsamındaki suçlar.
İstisnai Durumlar
Mobil telefon yerinin tespiti ve iletişimin tespitine ilişkin tedbirlerde katalog suç sınırı bulunmamaktadır. Bu durum, genellikle sanık ya da şüpheli dışındaki kişiler hakkında da uygulanabilme esnekliği sağlar. Ancak bu tür tedbirlerin uygulanmasında orantılılık ilkesi kritik bir rol oynar.
İletişimin Tespiti Kapsamında Alınan Kayıtların Yok Edilmesi
Tedbir kapsamında alınan kayıtlar, belirli hallerde yok edilmelidir. Bu durumlar şu şekilde sıralanabilir:
- Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi,
- Beraat kararı verilmesi,
- Hâkim tarafından tedbir kararının onaylanmaması.
Yok etme işlemi, soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından denetlenir ve bu işlemler tutanağa bağlanır.
Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi Kararı
Yetkili Merciler
- Soruşturma aşamasında: Kararı hakim verir. Ancak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı karar verebilir; bu karar, 24 saat içinde hakimin onayına sunulmalıdır.
- Kovuşturma aşamasında: Yetkili merci, mahkemedir.
Karar İçeriği
Kararda aşağıdaki unsurlar yer almalıdır (CMK m. 135/4):
- Yüklenen suçun türü,
- Tedbir uygulanacak kişinin kimliği,
- Telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespit edici kod,
- Tedbirin kapsamı, süresi ve türü.
Süre
Hakim kararıyla tedbir en fazla 2 ay için uygulanacaktır. Bu süre, gerektiğinde 1 ay daha uzatılması mümkündür. Örgütlü suçlarda ise toplamda 3 ayı geçmemek üzere her defasında 1 ay uzatılması mümkündür.
Mobil Telefon Yerinin Tespiti
CMK m. 135/5 uyarınca, şüpheli veya sanığın yerinin tespiti için mobil telefon bilgileri kullanılabilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı, aksi durumda ise hakim kararıyla uygulanır. Süreler, diğer tedbirlerle paralel olarak düzenlenmiştir.
Tesadüfen Elde Edilen Deliller
İletişimin denetlenmesi sırasında yürütülen soruşturma dışında bir suçun işlendiği şüphesini uyandıran deliller elde edilirse:
- Eğer bu delil katalog suçlardan birine ilişkinse kullanılması hukuka uygundur. (CMK m. 138/2).
- Aksi halde hukuka aykırı delil niteliğinde olup hükme esas alınamaz.
Sonuç
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi, yalnızca belirli şartlar dahilinde uygulanabilecek bir tedbirdir. Hukuka uygun şekilde uygulanmadığında, elde edilen deliller yargılamada dikkate alınamaz. Yargıtay kararları da bu alandaki uygulamalara ilişkin önemli kriterler belirlemiştir. Bu nedenle, iletişim denetimi tedbirlerinin uygulanmasında mevzuata ve hukuki sınırlamalara dikkat edilmesi gerekir.
Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesine İlişkin Yargıtay Kararları
Müşteki Telefonunun İletişiminin Tespiti
Yargıtay 13. Ceza Dairesi – Karar No: 2011/6986
Özet:
5271 sayılı CMK’nın 135. maddesi, iletişim tespiti tedbirinin şüpheli veya sanık hakkında uygulanabileceğini öngörmektedir. Müştekinin telefonuna yönelik bir tedbire ise kanun kapsamında yer verilmemiştir. Ancak, müştekinin telefonuyla yapılan görüşmelerin kimle, ne zaman ve hangi süreyle yapıldığı gibi bilgilerin Cumhuriyet savcısı veya mahkemeler tarafından genel soruşturma ve delil toplama yetkisi kapsamında talep edilebileceği ifade edilmiştir. Bu yetki, iletişimin denetlenmesi tedbiri kapsamında değil, genel soruşturma yetkisi çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Detay:
Mahkeme, müştekinin telefonunun iletişim tespiti uygulamasına dahil edilmesine yönelik itirazı kabul etmek yerine reddetmiştir. Yargıtay, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesine dayanarak bu kararı bozmuş ve müşteki telefonunun genel soruşturma yetkisi çerçevesinde ele alınması gerektiğine hükmetmiştir.
Tesadüfen Elde Edilen Deliller
Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar No: 2019/10643
Özet:
Telefon dinlemesi sırasında elde edilen deliller, eğer katalog suçlardan birine ilişkin değilse, bu delillerin hukuka uygun olmadığı ve yargılamada delil olarak kullanılamayacağı belirtilmiştir. Tesadüfen elde edilen delillerin kullanılabilmesi için 5271 sayılı CMK’nın 135/6. maddesinde belirtilen katalog suçlardan birine ilişkin olması zorunludur.
Detay:
Sanıklar hakkında alınan iletişim denetimi kararı, katalog suçlardan olan suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkindir. Ancak, telefon görüşmelerinden elde edilen delillerin başka bir suçla ilgili olduğu belirlenmiştir. Yargıtay, katalog suçlar dışındaki suçlara ilişkin elde edilen delillerin CMK 138/2’ye aykırı olduğuna ve hükme esas alınamayacağına hükmetmiştir.
Üçüncü Kişiler Hakkında İletişimin Tespiti
Yargıtay Ceza Genel Kurulu – Karar No: 2011/222
Özet:
CMK 135. maddesi, iletişim tespitine yalnızca şüpheli veya sanık hakkında izin vermektedir. Şüpheli veya sanık sıfatını taşımayan üçüncü kişiler hakkında bu tedbir uygulanamaz. İletişimin tespiti tedbiri, ancak şüpheli veya sanığın iletişim bilgileriyle sınırlıdır.
Detay:
Somut olayda, bir baz istasyonundan hizmet alan tüm kullanıcıların iletişim kayıtlarının çıkarılması talep edilmiştir. Yargıtay, bu talebin üçüncü kişilerin iletişim özgürlüğünü ihlal edeceğini belirterek, tedbir kararının hatalı olduğuna karar vermiştir. Yargıtay, iletişim tespitine yalnızca şüpheli veya sanık sıfatını taşıyan kişilerin dahil edilebileceğine hükmetmiştir.
Baz İstasyonu Verilerinin Değerlendirilmesi
Yargıtay Ceza Genel Kurulu – Karar No: 2015/60
Özet:
Baz istasyonlarından alınan veriler, kişilerin aynı yerde bulunduğuna veya birlikte hareket ettiğine dair kesin bir delil oluşturmaz. Bu veriler, somut diğer delillerle desteklenmediği sürece hükme esas alınamaz.
Detay:
Sanıkların cep telefonlarının aynı baz istasyonundan sinyal verdiği tespit edilmiştir. Yargıtay, baz istasyonu sinyallerinin bir arada bulunma gibi sonuçlara dayanak olmayacağına hükmetmiştir. Yargıtay, bu tür delillerin, suçun sübutunda yetersiz olduğunu ve daha somut delillerle desteklenmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Sabit ve Ankesörlü Telefon Kullanımı
Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar No: 2019/6842
Özet:
Ankesörlü telefonlardan yapılan aramalar, diğer delillerle desteklenmedikçe tek başına suç bağlantısını kuramaz. Bu delillerin hukuka uygun ve kesin nitelikte olması gerekir.
Detay:
Sanıkların, sabit ve ankesörlü telefonlardan yapılan görüşmelerle örgütle irtibatlı oldukları iddia edilmiştir. Yargıtay, bu tür delillerin başkaca somut delillerle desteklenmemesi durumunda, tek başına mahkûmiyete esas alınamayacağını ifade etmiştir. Özellikle, sabit ve ankesörlü telefonlardan yapılan aramalar, sadece zamanlama veya frekansa dayalı olarak hükme esas alınamaz.
Cep Telefonlarının Aynı Baz İstasyonundan Sinyal Vermesi
Yargıtay 8. Ceza Dairesi – Karar No: 2018/6262
Özet:
Cep telefonlarının aynı baz istasyonundan sinyal vermesi, sanıkların birlikte hareket ettiğine dair kesin bir delil teşkil etmez. Bu tür veriler ancak diğer delillerle desteklendiğinde hükme esas alınamalıdır.
Detay:
Somut olayda, sanıklar hakkında baz istasyonlarından alınan sinyaller delil olarak gösterilmiştir. Yargıtay, baz istasyonu verilerinin kapsamlı bir değerlendirme yapılmadan tek başına mahkûmiyet delili olarak kullanılamayacağını belirterek, diğer delillerin eksik olduğunu ifade etmiştir.
Hukuka Aykırı İletişimin Tespiti ve İkrar
Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar No: 2019/9699
Özet:
Hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen iletişim tespit tutanaklarına dayanılarak alınan ikrarlar, delil sayılamaz. Delil, ancak hukuka uygun yöntemlerle elde edildiğinde geçerlilik kazanır. Bu tür deliller ancak yan delillerle desteklendiğinde geçerli olur.
Detay:
Sanıkların suçlarını itiraf ettiği bir telefon görüşmesi kaydının, hukuka aykırı şekilde elde edildiği tespit edilmiştir. Yargıtay, hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin, sanığın ikrarı da dahil olmak üzere, yargılamada kullanılamayacağını ifade ederek kararı bozmuştur.