MakalelerimizTicaret Hukuku

Ticari Davalar

Ticari Davalar

Ticari hayatın içerisinde sirküle olan paraların, tüccarların ve ticari işletmelerin işlemlerindeki sürat ve güvenlik ihtiyacından ötürü kanun koyucu bu konuda düzenlemeler yaparak çeşitli hükümler öngörmüştür.

Türk Hukuk sisteminde, ticaret hayatına ilişkin hükümler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu kanundaki hükümlerle, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı (örneğin; Türk Medeni Kanunu) özel hükümler, ticari hükümlerdir.

Ülkemizde dava olunan şeyin değeri veya miktarı dikkate alınmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla, aksine düzenleme bulunmadıkça, özel görevli ihtisas mahkemesi olan Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli kılınmıştır. Özel kanun hükümlerinin, açıkça ticaret mahkemelerini görevlendirdiği hallerde de dava, değer veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülür.

Örneğin; İcra İflas Kanunu md. 154/4 uyarınca iflas davaları ticaret mahkemelerinde görülür. Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin bulunmadığı yerlerde ise bu davalara bakmakla “Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla” Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Tabii ki dava konusu miktarla ilgili sınırlamalar da göz önünde bulundurulmalıdır. Ticari davalar, Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun uzmanlık alanlarından biri olup büromuz bu hususta vatandaşlarımıza danışmanlık hizmeti vermektedir.

Ticari Davalar
Ticari Davalar

Ticari Dava Çeşitleri

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre ticari dava çeşitleri üç çeşittir. Bunlar; mutlak ticari davalar nispi ticari davalar ve özel kanun hükümleri gereğince mutlak ticari sayılan davalardır. Ticari davaların birden fazla çeşidinin olması; dava konusu değer, davanın tarafları ve davanın niteliklerinden ileri gelmektedir.

Mutlak Ticari Davalar

Mutlak ticari davalar da kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Bu tür davaların bir kısmı, TTK’nın md. 4/1’ de altı bent halinde sayılan hususlardan kaynaklanır. Buna göre;

Türk Ticaret Kanunu madde 4.1.

“- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;

a) Bu Kanunda,

b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,

c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,

d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,

e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,

f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.”

TTK md. 4/1’deki a-f bentleri arasında sayılan hususlardan doğan davaların, mutlak ticari dava sayılması, bu işlemlerin ‘’öz ticaret hayatına mahsus olup ayrı bir ihtisas cephesi arzetmeleri’’nden ileri gelmektedir.

Yukarıdaki maddeyi incelediğimiz takdirde a bendinde sayılan hususlardan doğan davaların mutlak ticari davalar olduğunu görmekteyiz. Peki nedir bu davalar?

Bu davalar; tarafların sıfatlarına, uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın, ticari dava olarak kabul etmektedir.

Örneğin; at arabasıyla bir memurun ev eşyalarını taşıyan esnafın, memurdan nakliye ücretini tahsil edemediği takdirde açacağı dava ticari dava sayılır. Zira esnafın yapmış olduğu bu taşıma işi TTK’de m. 850 vd. düzenlenmiştir. Veya trafik kazası sebebiyle maruz kaldığınız maddi zararın sigorta şirketince tazmin edilmesi için açmanız gereken dava da ticari dava sayılır. Zira TTK.md. 1478’de bu husus açık bir şekilde belirtilmiştir.

Aynı maddenin b bendinde sayılan hususlar ise, TMK’nin 962-969 maddeleri arasında düzenlenen hükümler gereğince; rehin karşılığında ödünç para vermenin, esas itibariyle esnaf seviyesinin üzerinde, bir ticari işletme çerçevesinde yürütülecek faaliyet olarak görülmesinden kaynaklanmaktadır.

Aynı maddenin c bendine göre de; malvarlığının veya işletmenin devralınmasıile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesini düzenleyen,rekabet yasağını düzzenleyen, yayın sözleşmesini düzenleyen, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen, komisyon sözleşmesini düzenleyen,ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülenleri düzenleyen, havaleyi düzenleyen, saklama sözleşmelerini düzenleyenhususlar gereğince bu tür uyuşmazlıklarda açılacak davaların mutlak ticari dava olduğu kabul edilmektedir.

Aynı maddenin d bendi “Fikri Mülkiyet Hukukuna ilişkin mevzuattan doğan davalar”ın da mutlak ticari davalar olduğunu söylemektedir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na göre Fikri Mülkiyet Hukukuna ilişkin davalardaki görevli ihtisas mahkemesi Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri’dir. Lakin bu kanunun 4. Maddesinin hükümet gerekçesi uyarınca bu konudaki davaların ihtisas mahkemelerinde görülüyor olması bu davaların ticari dava sıfatını haiz olmalarına halel getirmemektedir.

Aynı maddenin e bendi ‘’Borsa, Sergi, Panayır ve Pazarlar ile Antrepo ve Ticarete Özgü Diğer Yerlere İlişkin Hükümlerden Doğan Davalar’’ın mutlak ticari dava olduğunu söylemektedir.

Örneğin; 1984 senesinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Umumi Mağazalar Tüzüğü’nün 22. Maddesine göre umumi mağaza işleticisi aleyhine açılacak sorumluluk davası da mutlak ticari davadır.

Aynı maddenin son bendi olan f bendi ‘’Bankalara, Diğer Kredi Kuruluşlarına, Finansal Kurumlara ve Ödünç Para Verme İşlerine İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan Davalar’’ın mutlak ticari dava olduğunu söylemektedir. Buna göre; bankaya yatırılan mevduatın çekilmesi konusunda banka ile tasarruf sahibi bir memur arasında çıkan uyuşmazlık da mutlak ticari dava sayılmaktadır.

Nispi Ticari Davalar (Her İki Taraf İçin Ticari Sayılan Hususlardan Doğan Davalar)

TTK md. 4/1;

“her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının”

ticari dava olarak kabul edileceği hükmünü amirdir.

Nispi ticari davaların dayanağı, TTK md. 4/1’de izah edildiği üzere

“her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır.”

hükmüdür.

Yani bir uyuşmazlık her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgiliyse tarafların tacir sıfatına bakılmaksızın ticari dava ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işi sayılmaktadır.

Adım Adım Ticari Davalar

Danışanlarımız tarafından tarafımıza sıkça sorulan sorulara binaen makalemizin bu kısmında; Ticari davalarda arabuluculuk zorunlu mudur? Ticari davalarda süreç ne şekilde işler? Ticari dava açtıktan sonra neler olur? Ticari dava aşamalarında hangi hususlara dikkat etmek gerekir? vb. minvaldeki sorulara ilişkin detaylı bir cevap verilecektir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre ilk derece mahkemesi sıfatını haiz mahkemeler arasındaki tek toplu mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Diğer ilk derece mahkemelerinde mahkeme salonunda sadece 1 adet hâkim bulunmaktayken Asliye Ticaret Mahkemeleri’nde 3 adet hâkim bulunmaktadır.

Salt ticaret hukuku alanı üzerinde ihtisas yapmış 3 adet hakimin karşısında usulen veya esasen yapılabilecek en ufak hata veya ihmal tarafınıza çok büyük maddi manevi mağduriyetler yaşatabilmektedir.

Dolayısıyla toplu mahkeme (3 hakimli) olan ticaret mahkemelerinde yapacağınız işlemlerin usulen ve esasen sarsılmaz, hataya yer vermeyecek mahiyette olması ciddi önem arz etmektedir. Dolayısıyla ticari davanızı uzman bir avukat vasıtasıyla yürütmeniz naçizane tavsiye olunur.

Her ne kadar Asliye Ticaret Mahkemeleri 3 adet hâkimi olsa da hakimler, ticari yargı davalarında uzmanlık gerektiren özel ve teknik bilgilere ihtiyaç duyabildiklerinden ötürü bir bilirkişiden oy ve görüş alınmasına karar verebilirler.

Örneğin; bir ticari alacak davasında tarafların ticari defterleri pek tabii çok önemli bir delil teşkil edecektir. Böylesine kuvvetli delil gücü olan ticari defterler, mahkeme kararıyla, uzman bir muhasebeci bilirkişiye incelettirilerek herhangi bir usulsüzlük olup olmadığı hakkında kendisinden görüş istenebilir.

Ayrıca ticari dava ve işlere ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde en önemli delil olan bilirkişi raporunun yanı sıra ticari defterler, kıymetli evrak, yazışma kayıtları, fotoğraf ve videolar, tanık beyanları gibi her türlü yasal delil ileri sürülebilmektedir.

Ticari Davaların Şartları

Yukarıda da izah ettiğimiz üzere bir davanın ticari dava sayılabilmesi için gerekli olan şartlar şunlardır;

a) Uyuşmazlık yaşayan her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir hukuk davası ve çekişmesiz yargı işleri

b) Tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın;

  • TTK’de öngörülmüş hususlardaki,
  • TMK’nin 962-969 maddelerinden doğan hususlardaki,
  • TBK’nin 202-203, 444-447, 487-501, 515-519, 532,545, 547-554, 555-560, 561-580 maddelerinden doğan hususlardaki,
  • Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuattan doğan hususlardaki,
  • Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden doğan hususlardaki,
  • Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin hükümlerden doğan hususlardaki,

Hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.

Dolayısıyla saymış olduğumuz bu şartlardan birinin veya birkaçının gerçekleştiği durumlarda açmış olduğunuz dava ticari dava kabul edilecektir. Ancak herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.

Ticari Davalarda Arabuluculuk

Türk Ticaret Kanunu’nda bazı ticari uyuşmazlıklar hakkında dava yoluna başvurulmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu mevcuttur. Yani konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri için dava açmadan önce zorunlu olarak arabulucuya başvurmak gerekmektedir.

Arabulucuya başvurmadan işbu davanın açılması halinde ise dava şartı olan zorunlu arabuluculuğun yokluğu nedeniyle davacıya eksikliği gidermesi için belirli bir süre mehil verilir. Davacı, işbu dava şartını, kendisine verilen mehil süre içerisinde yerine getirmezse açmış olduğu dava usulden reddedilir.

Bu arabuluculuk faaliyetinin zorunlu olmasının sebebi; mahkemeler üzerindeki iş yükünün bir nebze de olsa da hafifletebilmesi, tarafların sulhe teşvik edilmesidir. Eğer ki taraflar, arabuluculuk sürecinde anlaşırlarsa bu anlaşma tutanağa geçirilir ve tıpkı mahkeme kararı gibi “ilamlı icra”ya konularak bu tutanak hakkında işlemler başlatılabilir.

Şayet taraflar arabuluculuk faaliyetinde anlaşamazlarsa bu husus da tutanağa geçirilir ve artık mahkeme nezdinde yargılama başlar.Arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlayamamış olan taraflar artık konuyu yargıya taşıyarak görevli Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne başvurmaktadırlar.

Ticari Davalarda Görevli Mahkeme

Arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlayamamış olan taraflar bilahare konuyu yargıya taşıyarak görevli Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne başvurmaktadırlar.Ticari davalarda görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri (istisnalar hariç) olduğundan bahsetmiştik. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde ise işbu ticari dava “Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla” Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılabilmektedir.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açmış olduğunuz bu davanın dava dilekçesinin başlığında şayet ‘’Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla’’ ibaresini kullanmadıysanız, TTK hükümleri; salt bu başlıktan ötürü görevsizlik kararı verilmesine engel olmakta, çeşitli mağduriyetler yaşamanızın önüne geçmektedir. Evleviyetle belirtmek gerekmektedir ki Asliye Ticaret Mahkemeleri özel görevli ihtisas mahkemeleridir. Yani ticaret mahkemeleri salt ticaret hukukuna ilişkin alanlarda uzmanlaşmış mahkemelerdir.

Ticari davalardaki yetkili mahkeme ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 5. ve 6. maddelerinde; davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olarak belirlenmiştir. Yerleşim yeri kavramını ‘’bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer’’ şeklinde tanımlamamız mümkündür.

Ticari Davalarda Zamanaşımı Kavramı

Özel hukuk yargısında açılan davalar gibi ticari davaların da kanunda belirtilen zamanaşımı süreleri/kuralları mevcuttur. Ve ticari hükümler koyan kanunlarda öngörülen zamanaşımı süreleri TTK m.6 gereğince kanunda aksine sözleşme yoksa sözleşme ile değiştirilemez.

Türk Ticaret Kanunu’nda 6 ay, 1 yıl, 2 yıl , 3 yıl , 5 yıl ve 10 yıldan oluşan çeşitli zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.

Her somut olayın muhteviyatına göre farklılık gösteren bu zamanaşımı sürelerinin doğru tespit edilmesi oldukça önem arz etmektedir. Zira zamanaşımına girmiş bir alacak hakkına karşı ileri sürülen zamanaşımı defi uyarınca mahkeme, zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle talebinizi reddedebilecektir.

Ticari Davalar Yargılama Usulü

TTK md. 4/2

“Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.”

hükmünü amirdir.

Şöyle ki dava konusu uyuşmazlığın en fazla 500.000,00 TL olduğu durumlarda basit yargılama usulü uygulanarak işbu dosya hızlı bir şekilde karara bağlanmaktadır.

Basit yargılama usulüne tabii dava ve işlerde sadece dava dilekçesi ve cevap dilekçesi olmak üzere 2 çeşit dilekçeler teatisi aşaması mevcuttur. Yani dava konusu 500.000,00 TL’nin altında olan ticari dava ve işlerde “Cevaba cevap” ve “İkinci cevap” dilekçelerinin teati aşaması söz konusu değildir. Bu yüzden de basit yargılama usulüne tabii olan ticari dava ve işlerde dosyanın karara bağlanması daha kısa bir süre içerisinde gerçekleşmektedir.

Zira basit yargılama usulünde; ön inceleme ve tahkikat aşamaları da birleştirilmekte, azami üç aşamada tahkikatın ikmali tamamlanmaktadır. Lakin dava konusu 500.000,00 TL’nin üzerinde olan ticari dava ve işler ise yazılı yargılama usulüne göre görülmektedir.

Yazılı yargılama usulünün uygulandığı ticari dava ve işlerde ise dosyanın karara bağlanması daha uzun sürmekte, dosyadaki dilekçeler teatisi ve tahkikat aşaması daha uzun süreye yayılmaktadır.

Ticari iş karinesi nedir?

Türk Ticaret Kanunu md. 19/1 ‘’Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır.’’ hükmü gereğince tacirlerin her işlem ve fiili ticaridir. Ancak aynı maddenin ikinci cümlesinde ise bir istisna getirilerek gerçek kişi tacirin işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını karşı tarafa açıkça bildirdiği ya da somut olayın özelliklerinin, işin ticari sayılmasına elverişli olmadığı hallerde borcun adi (normal) borç olacağı diğer bir deyişle ticari borç olmayacağı asıldır.

Örneğin; bir fabrikatörün evinde kullanmak üzere bir elektrik süpürgesi almasının ticari iş olarak sayılması mümkün değildir. Yine aynı şekilde bir manifaturacının da evinde kullanmak üzere buzdolabı alması ticari iş sayılamaz. Bu durumlarda açılacak davalarda; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’a göre gerçek kişi tacir olan birey tüketici sayılacak ve bu uyuşmazlıkta TKHK hükümleri uygulanacaktır.

Ticari davalar ne kadar sürer?

Ticari uyuşmazlıkları çözmekle yetkili olan Asliye Ticaret Mahkemeleri, hüküm verme süresi olarak genellikle ortalama 10-12 aylık bir hedef süre öngörmektedir. İşbu süreç içerisinde harcanan emek ve vakitten tasarruf etmek isteyen vatandaşlarımıza, Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu olarak, hak ihlallerine neden olabilecek hukuki hata veya ihmallerin önüne geçilmesi adına hukuk bürolarından danışmanlık hizmeti almalarını naçizane tavsiye ederiz.

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara