Tutuklama Kararına Karşı İtiraz Kanun Yolu Nedir?
İster soruşturma isterse kovuşturma aşamasında verilmiş olsun tutuklama kararına karşı, itiraz yoluna gidilebilecektir. Çünkü, CMK m.101/5’de tutukluluk, tutuklama talebinin reddi, tutukluluğun devamı, tutukluluğun devamı talebinin reddine ilişkin kararlar aleyhine itiraz olanağı verilmiştir.
İtiraz, hâkim kararları ile yasanın belirttiği durumlarda, mahkeme kararlarına karşı açık olan ve verilen bu kararların hukuki ve maddi yönden denetimini sağlayan bir kanun yoludur (CMK m. 267/1). Anayasa m.19/8’de düzenlenen özgürlük sınırlanmasının hukukiliğini denetlemeye dair düzenleme göz önüne alındığında, itiraza dair hakkın aynı anda anayasal hak olduğu ifade edilebilecektir. Kural olarak, mahkeme kararları aleyhine gidilebilecek kanun yolu, istinaftır. Ancak, özellikle kovuşturma aşamasında yapılan tutuklama kararları, tutuklamanın temel hak ve özgürlükler açısından taşıdığı önemden dolayı, istisna tutularak itiraz olanağı getirilmiştir (CMK m. 267, 101/5, 248/5-8).
Tutuklama Kararına Kimler İtiraz Edebilir?
CMK m. 260/1’de kanun yollarına başvurma hakkı olanlar gösterilmiştir. Kanun’un 262. maddesinde ise ayrıca “şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ya da eşinin de tutuklama kararına itiraz edebileceği” düzenlenmiştir. Kovuşturma aşamasında mahkemenin kendiliğinden tutuklama kararı vermesi durumunda, Cumhuriyet savcısı sanığın serbest yargılanması gerektiğini düşünüyorsa, sanık lehine itiraz yoluna gitmesinde bir engel yoktur. Özellikle soruşturma safhasında Cumhuriyet savcısı, şüphelinin lehine olan delil ve durumları da dikkate almak zorundadır. Şüpheli veya sanığın tutuklanması, katılanın lehine olduğundan, katılanın itiraz kanun yoluna gidememesi gerekir. İstisnai durumlarda, şüpheli ya da sanığın tutuklanması, katılanın aleyhine olabilir. Örneğin, katılanın şüpheli veya sanığın maddi ya da manevi desteğine ihtiyacı varsa bu durumda, itiraz kanun yoluna gidebilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Tutuklama Kararını Hangi Mahkeme İnceler?
İtiraz incelemesini, kararı veren mahkeme ve sonra da itiraz mercii olan mahkeme yapacaktır. İtirazı inceleyecek merciiler CMK’nın 268/3 maddesinde gösterilmiştir. Ancak 8/7/2021 tarihli ve 7331 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle ile CMK m. 268/3-b’de itiraz usulü ve inceleme mercilerini düzenleyen maddesi değiştirilmiş ve dikey denetim usulüne dönülmüştür. Böylece “Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrole ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi hâkimine ait” olduğu şeklinde düzenleme yapılmıştır. Şayet hakkınızda adli kontrol kararı verildiyse “Adli Kontrol Kararına İtiraz Dilekçesi” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz. Kovuşturma aşamasında asliye ceza mahkemesi tarafından verilecek tutuklama kararına karşı itiraz, ağır ceza mahkemesine yapılacaktır. Kovuşturmada ağır ceza mahkemesi tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir (CMK m.268/3-c).
Daha önce yalnızca ret kararlarına karşı itiraz olanağı varken, 696 sayılı KHK ile 2018 yılında CMK m.104/2’de yapılan değişiklikle, kovuşturma aşamasında mahkemelerin salıverme kararlarına karşı itiraz hakkı getirilmiştir. Bu değişiklik, hukuk devleti açısından önemli bir geriye gidiştir. Bu değişiklik, kanaatimizce yargılamayı yürüten ve delillerle temas eden asliye ceza veya ağır ceza mahkemelerinin yargısal takdirlerini göz ardı edecek ve adliyede çalışma barışının bozulmasına neden olabilecektir.
Kanun yolu incelemesi başladıktan sonra da tutukluluk durumuna itiraz olanaklıdır. Bu halde dosya, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a geldiğinde salıverilme talebi hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi, Yargıtay ilgili dairesi ya da Yargıtay Ceza Genel Kurulunca dosya üstünden yapılacak incelemeden sonra verilecektir. Bu kararın re’sen verilmesi de olanaklıdır (CMK m. 104).
Tutukluluğa Karşı İtirazın İncelenmesi
“Hâkim veya mahkeme tarafından verilen tutuklama kararına karşı itiraz, ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutuklu bulunan şüpheli veya sanık, zabıt kâtibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek” de itiraz kanun yoluna başvurabilecektir (CMK m.263).
“Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltecek; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderecektir” (CMK m.268/2). Yine CMK’nın 271/1. maddesine göre prensip olarak itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Merci gerekli gördüğü takdirde, Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafii veya vekili de dinleyebilir. Doktrinde itiraz kanun yolunda merciin yapacağı incelemelerin dosya üstünden değil de duruşmalı yapılması gerektiği belirtilmektedir. Şayet şüpheli/sanık hakkında verilen tutuklama kararının ardından takipsizlik yahut beraat kararı verilirse “Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davası” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz. AİHM, tutuklamanın hukuka uygun olup olmadığı incelemesi ve silahların eşitliği ilkesinin sağlanması için incelemenin, mutlaka duruşmalı olarak hâkim önünde gerçekleşmesi gerektiğini belirtmektedir.
Tutukluluk Kararına İtiraz Dilekçesi Örneği (2025)
TUTUKLAMA KARARINA İTİRAZ DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ
……. SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
TUTUKLAMAYA
İTİRAZ EDEN SANIK :
VEKİLİ : Av. Çağrı AYBOĞA
SUÇ : 6136 ve 2521 sayılı yasalara muhalefet
SUÇ TARİHİ :
DAVACI : KH.
KONU : Nöbetçi Sorgu hakimliğinin verdiği tutuklama kararının kaldırılmasına, müvekkilin tahliyesine karar verilmesi talebimizdir.
AÇIKLAMALAR :
- Müvekkilim ………. hakkında, ………..Nöbetçi Sorgu hakimliğinin ../…. sorgu sayılı ve ../../…. tarihli kararı ile tutuklama kararı verilmiştir. Müvekkilimin üzerinde, bir adet bıçak bulunmuştur. Müvekkilimin yaşı çok küçüktür. Bıçağı yolda oynarken bulmuştur. Çocukluğunun verdiği merakla saklamıştır. Kullanmamıştır, böyle bir amacı olmamıştır.
- Müvekkilim gerek kendisini tutuklayan polisler ile birlikte gittiği karakolda ve gerekse tutuklanmadan sonra yollandığı cezaevinde korkmuştur. Bu tecrübe bir daha bu tür bir suçu işlememesi için yeterlidir. Yaşça reşit olmamış müvekkilim için- hele de böylesine bir bulundurma suçundan- cezaevinde bulunmak, süre uzadıkça zararlı da olabilir.
- Müvekkilimin işlediği suçtan kimse zarar görmemiştir. Müvekkilimin yaşı, sabıkasız olması, adres ve ikamet sahibi olması da göz önünde bulundurulmalıdır. Halen öğrenci olan müvekkilim hakkında tutukluluk halinin sürmesi, tahsiline de zarar verecektir.
- Suç ile ilgili ceza verilse bile paraya çevrilebilecektir. Müvekkilimin yukarıda sayılan nitelikleri de dikkate alınarak, tutukluluk halinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ederiz.
Sanık Müdafii
Av. Çağrı AYBOĞA
Tutuklama Kararına Karşı İtiraz Kanun Yolunda Avukat Desteğinin Önemi
Tutuklama kararına karşı itiraz sürecinde, avukat desteği almak hem özgürlük haklarının korunması hem de yargılama sürecinin adil ve etkin şekilde yürütülmesi açısından büyük önem taşır. Tutuklama kararı, bireyin özgürlüğünü kısıtlayan en ağır tedbirlerden biridir ve bu karara karşı yapılan itirazlarda hukuki bilgi ve deneyim büyük rol oynar. Bir avukat, müvekkilinin haklarını ve özgürlüklerini savunarak hukuka aykırı bir tutuklama kararı varsa bunun kaldırılması için itiraz dilekçesi hazırlar, kanıtları etkili bir şekilde sunar ve sürecin tüm aşamalarını titizlikle takip eder. Ayrıca, avukatlar itiraz sürecinde, savunmanın etkinliğini artırmak adına anayasa, ceza muhakemesi kanunu ve diğer ilgili mevzuat çerçevesinde müvekkilinin haklarını en iyi şekilde savunur. Bu sayede, haksız yere verilen bir tutuklama kararının kaldırılması veya tutuklama tedbirinin daha hafif önlemlerle değiştirilmesi mümkün olabilir.