İdare Hukuku

Vazife Malulü Nedir? Vazife Malullüğü Şartları Nelerdir?

Vazife Malulü, Şartları ve Güncel Bilgiler

Vazife malulü ve vazife malullüğü, işçilere sağlanan iş kazası ve meslek hastalığı sigortasının, kamu görevlileri açısından karşılık bulan halidir. Özellikle devlet askerlerinin, vatani hizmetleri sırasında meydana gelen olaylar nedeniyle malul olmaları, vazife malullüğü sigortasının en çok işlerlik kazandığı ve uygulandığı alandır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yürürlükten kalkan 5434 sayılı emekli Sandığı Kanunu’ndan farklı olarak vazife malulü sayılabilmenin kapsamı genişletilmiştir. 

Vazife Malulü Nedir? Vazife Malullüğü Şartları Nelerdir?
Vazife Malulü Nedir? Vazife Malullüğü Şartları Nelerdir?

Vazife Malullü Nedir? Vazife Malullüğü Tanımı

5510 sK vazife malûllüğü tanımını yaparken 5510 sK m. 25’teki malûllük tanımından yararlanmıştır. Kanundaki tanıma göre; “… 25’inci maddede belirtilen malûllük; sigortalıların vazifelerini yaptıkları sırada veya vazifeleri dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu idaresine ait başka işleri yaparken bu işlerden veya kurumlarının menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da idarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşü sırasında veya işyerinde meydana gelen kazadan doğmuş olursa, buna vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara da vazife malûlü denir”(5510 sK m. 47/1-c.2).

Tanımda görüldüğü gibi, adî malûllük için gerekli olan işgöremezlik durumu vazife malûllüğü için de geçerlidir. Aradaki fark vazife malûllüğünün görevle ilgili olarak ortaya çıkmasıdır. Kamu görevlilerinin (5510 sK’da 4-c’li) adî malûllük sigortasından yararlanmaları için ise malûliyet oranı, çalışma güçlerini en az %60 oranında yitirmek ve vazifelerini yapamayacak derecede meslekte kazanma güçlerini yitirmek olarak belirlenmiştir (5510 sK m. 25/1).

DMCA.com Protection Status

Vazife Malullüğünün Şartları Nelerdir?

Vazife Malullüğünde 1. Şart: 5510 Sayılı Kanunun 4 (C) Bendi Kapsamında Sigortalı Olmak

5510 SK’ya göre vazife malullüğü hükümlerinden yararlanacak olan memur ve kamu görevlileri kanunun 1. fıkrasının c bendine göre sigortalı olan çalışanlardır.

Vazife Malullüğünde 2. Şart: Malül Olmak

Vazife malûlü olabilmek için sigortalının öncelikle “malûl” olması gerekir (5510 sK m.47/1-c.2). “Malûl” kelimesi, Arapça “illet” anlamına gelmektedir, Türkçe karşılığı ise “hastalık, sakatlık” olarak ifade edilir. Malûliyet, çalışma hayatı bakımından, çalışma gücünün sürekli biçimde kısmen veya tamamen kaybedilmesi sonucunu doğuran sağlık bozukluğu halidir. Esasen malûliyet kavramının, çeşitli şekillerde ve farklı mevzuatlar açısından farklı tanımlamalarının yapılması mümkündür. Malûllüğün tanımı 5510 sK’da yapılmamıştır.

Eski Kanun döneminde malûl sayılmak için çalışma gücünün yitirilip yitirilmediği ölçü olarak belirlenmişti, malûliyet bir oranla ifade edilmemişti. Önemli olan unsur, malûliyetin derecesi değil, kişinin vazifesini yapamayacağı derecede olmasıydı. 5510 sK’ya göre malûl sayılabilmenin ölçütü 4-c’liler bakımından, çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünün kaybedilmesidir (5510 sK m. 25 ve MTİY m. 10). O halde konumuz açısından malûllük, sosyal güvenlik sistemi tarafından kendisine malûllük yardımları sağlanabilen düzeydeki sakatlık olarak adlandırılabilir. Sosyal güvenlik sistemimizde malûl sayılmak için çalışma gücü kaybı ve meslekte kazanma gücü kaybı unsurları ölçüt olarak alınmıştır.

Vazife Malullüğünde 3. Şart: Malûllüğün Belirli Durumlarda Meydana Gelmiş Olması

Vazife malûllüğüne yol açan ve 5434 sK’da bulunmayan bir diğer sebep de işyeriyle ilgili olan araçlarda meydana gelen kazalardır. Hükmün kapsamına idarece sağlanan ve işyerine gidip gelmek için kullanılan araçlar girmektedir. İdare tarafından sağlanan ve işyerine gidip gelmek için kullanılan araç işyerinden sayılır. 5510 sK’da “sigortalının … idarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi veya işten dönüşü sırasında … meydana gelen kazalar” (iş kazasında karşılığı m. 13/e) vazife malûllüğü sayılmıştır (m. 47). Hükümde sadece işe geliş ve dönüş sırasında meydana gelen kazalardan bahsedilmiştir. 

5510 sK’da çalışmanın ve işin mahiyetiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın işyerinde meydana gelen kazalar sigortalıyı vazife malûlü yapmaya yetecektir. Gerçekten söz konusu durum 5510 sK m. 47’de “işyerinde meydana gelen kazadan doğmuş olursa” şeklinde ifade edilmiş, bilinçli olarak ve eski düzenlemeden farklı olarak kazanın işle ve çalışma konusuyla bağlantılı olup olmaması dikkate alınmamıştır. 5434 sK’da ilgili düzenleme şu şekildedir; “Fabrika, atölye ve benzeri işyerlerinde, işe başlamadan evvel iş sırasında veya işi bitirdikten sonra, o işyerinde husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri gelen kazadan doğmuş olursa buna vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara vazife malûlü denir” (m. 45/ç).

Vazife malûllüğünün ilk sebebi olarak, sigortalının “vazifelerini yaptıkları sırada meydana gelen kazalar” sayılmıştır (5510 sK m. 47/1). Sigortalının vazifesini yaptığı sırada meydana gelen kaza deyimi, işçiler ve bağımsız çalışanlar açısından iş kazasını belirlemek için başvurulan “işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle” (5510 sK m. 13/1-b) ifadesine karşılık gelmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki vazife sırasında meydana gelen kazanın vazife malûllüğüne sayılabilmesi için, kazanın vazife sırasında meydana gelmiş olması yeterli olup vazife nedeniyle ortaya çıkmış olması gerekmez. Görevi ile ilgili olma koşulu çok dar yorumlanamaz. Bu hususta “geçici görevlendirmeler” sırasında gerçekleşen malûliyetler de vazife malûliyeti olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca malûliyet sonucunu doğuran olayda sigortalının kusurlu olup olmaması önemli değildir. Askerî personeller bakımından vazifeye hazırlık niteliğindeki (örn: sabah sporları, eğitim koşusu gibi) eylemler esnasında veya vazife sırasında gerçekleşen olay nedeniyle fakat vazife sonrasında meydana gelen malûliyetlerin de bu kapsamda sayılması gerekir.

Genel Af Çıkacak Mı?: Genel Af Yasası 9. Yargı Paketi Güncel – Af Çıkacak mı? 2024

Vazife Malulü Sayılmayı Engelleyen Haller
Vazife Malulü Sayılmayı Engelleyen Haller

Vazife Malulü Sayılmayı Engelleyen Haller

Kanunda vazife malûllüğünü doğuran sebeplerden sonra, 5434 sK’da olduğu gibi (5434 sK m. 48) vazife malûllüğünü engelleyen durumlar sayılmıştır. Hükme göre, “Vazife malûllükleri; a) Keyif verici içki ve her çeşit maddeler kullanmaktan, b) Kanun, tüzük ve emir dışında hareket etmiş olmaktan, c) Yasak fiilleri yapmaktan, ç) İntihara teşebbüsten, d) Her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlamak veya zarar verme amacından, doğmuş olursa bunlara uğrayanlar hakkında vazife malûllüğü hükümleri uygulanmaz” (5510 sK m. 47/2). Sigortalının maruz kaldığı malûllük bu hallerden biri nedeniyle doğmuş ise, sigortalı vazife malûlü değil, diğer şartlar da mevcutsa adî malûl sayılır (5434 sK m. 48). Kanunda belirtilen bu hallerin aslında “kimsenin kendi kusuruyla veya meşru olmayan bir duruma dayanarak hak edinemeyeceği” kuralının sonucu olduğu söylenebilir.

Vazife Malullüğünün Tespiti Ve Kuruma Bildirilmesi

Kamu idareleri vazife malûllüğüne sebep olan olayı, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine veya kendi mevzuatına göre yetkili mercilere derhal, Kuruma da en geç onbeş iş günü içinde bildirmekle yükümlüdür. Kuruma bildirim, aynı süre içerisinde sigortalılar veya hak sahiplerince de yapılabilir. Vazife malûllüğüne sebep olan olaydan kamu idarelerinin yetkili mercilerinin haberdar edilmemiş olması hali dışında; ilgililerin bildirimi, kamu idarelerinin bildirim sorumluluğunu ortadan kaldırmaz (5510 sK m.47/3).

Maddede kolluk kuvvetlerine veya yetkili mercilere bildirim süresinin ne olduğu belirtilmemiş ise de derhal sözcüğüne yer verildiğinden bildirimin hiç vakit geçirilmeden yapılması gerekir. Sigortalıların veya hak sahiplerinin ise aynı süre içinde Kuruma bildirmeleri zorunlu olmayıp ihtiyaridir. Kuruma bildirim süresi olan 15 günlük sürenin ne zaman başlayacağı ise aynı maddenin dördüncü fıkrasında belirtilmiştir.

Buna göre;

Kuruma bildirim süresi; a) Vazife malûllüğüne sebep olan olayın meydana geldiği tarihten, b) Hastalıklarının sebep ve mahiyetleri dolayısıyla haklarında vazife malûllüğü hükümleri uygulanacaklar için, hastalıklarının tedavisinin imkânsız olduğuna dair düzenlenen kati raporun onay tarihinden, c) Esirlik ve gaiplik hallerinde ise, bu hallerin sona erdiği tarihten, başlar (5510 sK m. 47/4). Kamu idarelerince (kurum, kuruluşlar ve tüzel kişiler) bildirimin yapılmaması halinde ise aylık asgari ücret tutarında idari para cezası öngörülmüştür (5510 sK m. 102/g).

Vazife Malullüğü Aylığının Başlangıcı

Vazife malulüne sağlanacak temel edim vazife malullüğü aylığıdır. “Süresi içerisinde bildirimde bulunulan vazife malullüğü aylıkları, sigortalının ölüm ya da malûliyeti sebebiyle göreviyle ilişiğinin kesildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren bağlanır. Ancak, 3713 sayılı Kanun kapsamında vazife malûlü olduğuna karar verilenlerden, sınıf veya görev değiştirerek çalışmaya devam edenlere ise görevden ayrılmalarına ve başkaca bir müracaata gerek kalmaksızın sınıf veya görev değiştirerek çalışmaya başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır” (5510 sK m. 47/5). Kanun ifadesinde her ne kadar ölen sigortalıdan bahsedilse de burada ifade edilmek istenilen şey, sigortalının ölümü üzerine hak sahiplerine bağlanacak ölüm aylığının sigortalının ölüm tarihini izleyen aybaşından itibaren başlayacağıdır.

Vazife Malullüğü Aylığının Hesaplanması

Vazife malullüğü aylığının hesaplanmasında 5510 sK’nın yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin 29’uncu maddesi ile m.47/7 hükmü uygulanır. Öncelikle sigortalının ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranı (her 360 gün için %2’dir) çarpılarak bağlanacak aylık miktarı bulunur (m. 29/1 ve 3). Prim ödeme gün sayısı 10800 güne kadar olanlara 10800 gün üzerinden, 10800 günden fazla olanlara, toplam prim ödeme gün sayıları üzerinden aylık bağlanır. Daha sonra vazife malûllüğünün derecesine göre kanunda belirtilen oranda ek zam uygulanır. (m.47/7).

Vazife malûllüğünün derecesi daha önce bahsi geçen Vazife Malûllüklerinin Nevileri ile Dereceleri Hakkında Nizamnamedeki cetvelde belirtildiği gibidir.

Vazife Malullüğü Aylığı Alanların Yeniden Çalışması

Vazife malullüğü aylığı alıp da tekrar çalışmaya başlayanları iki grupta incelememiz gerekir. İlk grupta imtiyazlı vazife malûlleri diyebileceğimiz ve ikinci gruptakilere göre avantajlı konumdaki sigortalıları ele alalım. Bunlar harp malûlleri, 3713 sK kapsamında vazife malûlü olanlar, 2330 sK kapsamında vazife malûlü olanlar ile terörle mücadele nedeniyle vazife malûlü olan er ve erbaşlardır.

5510 sK m. 5/c bendi bu konuya açıklık getirmektedir. Hükme göre;

  1. Harp malûlleri, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre vazife malullüğü aylığı bağlanmış malûllerin, 4’üncü maddenin a ve b bentleri kapsamında sigortalı olarak çalışmaya başlaması halinde; 3713 sK’ya göre vazife malullüğü aylığı alanlar ile vazife malullüğü aylığı alan er ve erbaşların ise 4’üncü maddenin (c) bendi kapsamında sigortalı olması halinde aylıkları kesilmez.
  2. Aylıkları kesilmeden 4’üncü maddenin (c) bendi kapsamında çalışan sigortalılar hakkında uzun vadeli sigorta hükümleri; 4’üncü maddenin (a) ve (b) bentleri kapsamında çalışanlar hakkında ise iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanır.
  3. İş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulananların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmayı istemeleri halinde, bu isteklerini Kuruma bildirdikleri tarihi takip eden ay başından itibaren, haklarında uzun vadeli sigorta kolları da uygulanır.
  4. Bu fıkra kapsamına girenlerden ayrıca genel sağlık sigortası primi alınmaz (5510 sK m. 5/c). Zira bu kişiler zaten aldıkları aylıklar nedeniyle sağlık korumasından yararlanmaktadırlar (5510 sK m. 60).

Görüldüğü gibi hüküm kapsamında olan harp malûlü ve vazife malûlü kişiler sosyal güvenlik destek primi ödemeksizin ve aylıkları kesilmeden yeniden çalışabilmektedirler.

İnfaz hesaplama yapmak için tıklayınız: İnfaz Hesaplama Programı | Yatar Hesaplama | Güncel 2024

Muvazzaf, Yedek Ve Gönüllü Erler İle Yedek Subay Öğrencilerinin Vazife Malullüğü

Hükümler birlikte değerlendirildiğinde 5434 sK hükümlerine tabi olarak vazife malûllüğü aylığına hak kazanacak olan kişiler 5434 sK’nın 56’ncı maddesinde belirtilen muvazzaf, yedek ve gönüllü erler ile yedek subay okulu öğrencileridir.

Görüldüğü gibi, erlerin silah altında bulundukları esnada veya celplerinde ve terhislerinde (serbest sevkler dahil) sevkleri sırasında, yedek subay okulu öğrencilerinin, gerek okulda gerek okuldan evvelki hazırlık kıtasında vazife malûlü olmaları söz konusudur. Ayrıca bu kişiler açısından 5434 sK m. 45’te belirtilen kamu görevlilerinin vazife malûlü sayılma şartları da gerçekleşmelidir (5510 sK geçici m. 18).

Vazife Malullüğünün Benzer Kurumlarla Karşılaştırılması
Vazife Malullüğünün Benzer Kurumlarla Karşılaştırılması

Vazife Malullüğünün Benzer Kurumlarla Karşılaştırılması

A. Vazife Malullüğü ile Harp Malullüğünün Karşılaştırılması

Kanun belirli nitelikteki askeri personelin harp sırasında vazife malûlü olmalarını harp malûllüğü olarak nitelendirmiş ve özel düzenlemelerle koruma altına almıştır. Ancak sigortalının harp malûlü olabilmesi için önce vazife malûlü olabilmesi gerekir. Harp malûlü sayılabilen kişiler vazife malûllüğündeki gibi 4-c kapsamında çalışanları değil; sadece 4-c kapsamında belirli nitelikte askeri personel ve erler ile Türk silahlı kuvvetlerince görevlendirilen diğer 4-c kapsamındaki asker olmayan kamu görevlileridir. Şöyle ki;

Subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er ile Türk Silâhlı Kuvvetlerince görevlendirilen 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalılardan;

a) Harpte fiilen ateş altında,

b) Harpte, harp bölgelerindeki harp harekât ve hizmetleri sırasında, bu harekât ve hizmetlerin sebep ve etkileriyle,

c) Harpte veya harbe hazırlık devresinde her çeşit düşman silâhlarının etkisiyle,

d) Askerî harekâtı gerektiren iç tedip ve sınır hareketleri sırasında, bu hareketlerin sebep ve etkisiyle,

e) Barışta veya olağanüstü hallerde, emir veya görev ile uçuş yapan uçucularla hangi meslek ve sınıftan olursa olsun emirle görevli olarak uçakta bulunanlardan uçuşun havadaki ve yerdeki sebepleriyle ve yine emir ve görev ile dalış yapan dalgıçlarla, hangi meslek ve sınıftan olursa olsun emirle görevli olarak denizaltı gemisinde veya dalgıç kıtasında bulunanlardan denizaltıcılığın veya dalgıçlığın çeşitli sebep ve etkileriyle,

f) Anayasanın 92’nci maddesi veya Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler uyarınca Türk Silâhlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesini gerektiren durumlarda, birliklerin bulundukları yerlerden hareketlerinden itibaren yurt içinde, yurt dışında, yabancı ülkelerde veya yurda dönüş sırasında, vazife malûlü olanlara harp malûlü denir” (6191 sK ile değişik m. 47/8).

Ayrıca 6353 sK ile getirilen ek madde uyarınca, “iç güvenlik veya istihbarat görevi ifa eden kamu kurum ve kuruluşlarınca yerine getirilen uçuş veya dalış hizmetleri sırasında, uçuşun havadaki ve yerdeki veya dalgıçlığın çeşitli sebep ve tesiri ile malûl olanlar ile hayatını kaybedenler” hakkında da harp malûllüğü hükümleri uygulanacaktır.

Görüldüğü gibi harp malûllüğü askeri meslek yürüten kişilerin yararlanabileceği bir haktır. Askeri meslek yürüten kişiler uçuculuk, dalgıçlık ve denizaltıcılık yapan kişilerden ibarettir. Ayrıca bu kişiler sadece harpte değil, harp dışında barışta ve olağanüstü hallerde de şartları varsa harp malûlü sayılabilmektedirler.

Harp malûllüğü aylığının hesaplanmasında da bazı özel farklılıklar vardır. 5510 sK’ya göre harp malûlü sayılanlardan, “uzman erbaş ve sözleşmeli erbaş ve erlere bulundukları kademenin üç ilerisindeki kademenin, uzman jandarmalara bulundukları rütbenin bir üst rütbesinin aynı kademesinin; astsubaylarla yarbay rütbesine kadar (yarbay hariç) bir üst rütbenin aynı kademesinin, yarbaylara albay, albaylara kıdemli albay, kıdemli albay ile general ve amirallere bir üst rütbenin, bu Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunan sigortalılara ise bir üst derecesine veya kademesine karşılık gelen prime esas kazancı üzerinden aylık bağlanır”(6191 sK ile değişik m. 47/IX).

Ayrıca harp malûllerine, aylıklarına ek olarak malûllük derecelerine göre “Harp malûllüğü zammı” verilmektedir (m. 47/9). Harp malûllerine tanınan bu ek zam, örnek fedakârlık ve cesaret göstererek harekatın başarıyla sonuçlanmasını sağlayanlarda %25 artırılmaktadır (m. 47/12).

Harp malûllerine ve çocuklarına aylık dışında Emekli Sandığı Kanununun halen yürürlükte bulunan hükümlerine göre çeşitli hizmet yardımları sağlanmıştır. Bu yardımlar şu şekildedir;

a. Eksilen vücut organlarının tamiri veya gerekiyorsa yenisinin yapımı (5434 sK m. 65/a).

b. Yurt dışında parasız tedavi imkanı (5434 sK m. 65/b).

c. Toplu ulaşım vasıtalarında indirimli tarifeyle ve öncelikli bilet temini (5434 sK. m. 65/c).

ç. Harp malûlleri yurdunda parasız barınma (5434 sK. m. 65/ç).

d. Çocukların resmi okullarda parasız okutulması (5434 sK. m. 65/d).

e. Tütün, Tütün Mamülleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünce satışı yapılan ürünlerin bayiliği, başka isteyenlere tercihan, harp malûllerine verilir (3480 sK m. 5).

Harp malûlleri yukarıda belirtilen aylık ve ek yardımlarla vazife malûllerinden bir kat daha ileriye götürülerek çok daha avantajlı bir konuma getirilmiştir.

Vazife Malullüğü ile Adî Malullüğün Karşılaştırılması

Vazife malûllüğü adî malûllüğün özel bir türü olarak düşünülmüştür. Adî malûliyet sigortası 4-a (bağımlı çalışanlar), 4-b (bağımsız çalışanlar) ve 4-c’li (kamu görevlileri) çalışanların hepsinin yararlanabileceği ortak bir sigorta kolu olmasına karşılık adî malûllüğün bazı sebepler ve belli koşullarda gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkan ve sadece kamu görevlilerinin yararlanabileceği sigorta kolu vazife malûllüğüdür.

Adî malûliyet aylığından yararlanabilmek için ortaya çıkış sebebi veya başkaca sebepler dikkate alınmaksızın 4’üncü maddenin (a) ve (b) bentleri kapsamında çalışanların çalışma gücünü veya İKMH sonucu meslekte kazanma gücünü en az %60 oranında kaybetmeleri, 4’üncü maddenin (c) bendine tabi olarak çalışanların ise çalışma gücünü en az %60 oranında kaybetmeleri veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybetmeleri gerekir (5510 sK m. 25). Oysa vazife malûlü sayılabilmek için, burada belirtilen malûliyete (çalışma gücünü %60 oranında kaybetmek veya vazife yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybetmek) ek olarak malûliyetin; 1. Sigortalının vazifesini yaptığı sırada veya 2. Vazife dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu idaresine ait başka işleri yaparken bu işlerden veya 3. Kurumlarının menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da 4. İdarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi veya işten dönüşü sırasında veya 5. İşyerinde meydana gelen kazadan doğmuş olması gerekir (5510 sK m. 47).

Malûl sayılan kişinin adî malûllük sigortasından yararlanabilmesi için tamamlanması zorunlu olan 10 yıllık sigortalılık ve 1800 gün prim ödeme (5510 sK m. 26) vazife malûllüğü sayılmak için gerekmez. Ayrıca adî malûllükten farklı olarak, vazife malûllerine 29. maddeye göre hesaplanacak olan temel aylığa malûllük derecesine göre zam uygulanır (5510 sK m. 47/7).

Bu konuda detaylı bilgilendirme için: Malulen Emeklilik Maaşı Şartları ve Başvurusu yazımıza göz atabilirsiniz!

Vazife Malullüğünde Avukat Desteği

Vazife malûllüğü kurumu, 5510 sK açısından yalnızca 4-c’li sigortalılara tanınmış bir hak olup, sigortalıyı vazifeleri ile ilgili iş kazasına uğraması sonucunda oluşan malûllük riskine karşı korumak için getirilmiş bir güvencedir. 5510 sK 4-c kapsamında sigortalı olan kamu görevlilerinin malûl olması hali (%60 oranında çalışma gücü kaybı ve vazifelerini yapamayacak derecede meslekte kazanma gücüne uğramaları) görevle ilgili belirli şartlarda gerçekleşmişse bu kişilere vazife malûlü denmekte ve vazife malûllüğü aylığına hak kazanmaktadırlar. Vazife malullüğü başvurusunda bulunmak veya reddedilmiş bir vazife malullüğü durumu için dava açmak istiyorsanız avukat desteğine müracaat etmelisiniz.

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara