Makalelerimiz

Maddi ve Manevi Tazminat Davası

Maddi tazminat, zarar verici olay meydana gelmeseydi zarar gören hangi durumda bulunacak idiyse o durumun sağlanması amacıyla ödenen tazminattır.

Tam tazmin ilkesi gereğince maddi tazminat, zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi gidermelidir. Fakat Türk hukukunda tazminattan indirim sebeplerinin varlığı sebebiyle tam tazminat ilkesi yumuşatılmıştır.

Manevi tazminat ise, zarar görenin kişilik değerlerinde meydana gelen eksilmenin giderilmesidir. Türk Borçlar Kanunu madde 58’e göre “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.”

Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili maddesi, Borçlar Kanunu ve Medeni Kanunda korunma altına alınmamış diğer kişilik değerlerinin korunması amacına hizmet etmekte olup genel bir hüküm niteliğindedir.

Maddi Tazminat Davası Nedir?

Maddi tazminat davası, hukuka aykırı fiil sebebiyle kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmenin ve zararın giderilmesini amaçlayan davadır. Maddi tazminat davası açmak için gerekli olan şartlar: Hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve ortaya çıkan zarar ile fiil arasındaki uygun illiyet bağıdır.

Maddi Tazminatın Türleri

Maddi tazminatın türleri, çeşitli sınıflandırmalara tabi tutulabilir. Bunlar aynen-nakden tazmin, sermaye veya irat şeklinde tazmin ve geçici ödemeler olarak ayrılmaktadır.

Aynen-Nakden Tazmin

Zararın aynen tazmininde zarar verici durum meydana gelmeseydi zarar görenin malvarlığı, hangi durumda bulunacak idiyse o durum, benzerinin verilmesi veya denk bir durumun sağlanması aracılığıyla aynen tazmin edilmektedir. Nakden tazminde ise zarar verici durum meydana gelmeseydi, zarar gören hangi ekonomik durumda bulunacak idiyse bu durum, para ödenerek sağlanmaktadır.

Sermaye veya İrat Şeklinde Tazmin

Nakden tazminin türlerindendir. Sermaye şeklinde tazminde tüm tazminat tek seferde toplu olarak ödenir. İrat şeklinde tazminde ise tazminat, belli aralıklara bölünerek ödenir. TBK madde 51/1’de göre sermaye eğer irat şeklinde ödenmekteyse zarar verenden bir teminat alınması gerektiği belirtilmiştir.

Geçici ödemeler

TBK madde 76’da geçici ödemeler düzenlenmiştir. İlgili hükme göre “Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir. Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.” Geçici ödemenin yapılması için zarar görenin bu konuda talepte bulunması gerekmektedir. Bu hüküm, zarar göreni koruyucu nitelikte bir hükümdür.

Maddi Tazminattan İndirim Sebepleri

Tazminattan indirim sebepleri TBK madde 51/1 ve 52’de düzenlenmiştir. Tazminattan indirim sebepleri kusurun ağırlığı, zarar görenin kusuru, zarar görenin zararı kabul etmesi, beklenmedik olay, illiyet bağının uzak olması ve tazminatın ödenmesi durumunda zarar verenin yoksulluğa düşmesi olarak sayılabilir.

Zarar Verenin Kusurunun Ağırlığı- Hafifliği

TBK madde 51/1’e göre “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” Bu hükme göre kusur sorumluluğunda hâkim tazminatı, kusurun derecesine göre belirlemektedir. Hâkim indirim yapmak zorunda değildir. Ancak hakkaniyet gereği, zarar verenin kusurunun hafif veya çok hafif olduğu durumlarda tazminattan indirim yapabilir.

Sözleşme sorumluluğunda ise bu konu TBK madde 114/1’de “Borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir.”

Kusursuz sorumlulukta ise kusur, tazminatın bir şartı olmadığından zarar verenin hiçbir kusuru olmasa bile tazminatı ödemekle yükümlüdür, indirim yapılmaz.

Zarar Görenin Kusuru

Zarar görenin kusuruna kusur sorumluluğunda ortak kusur denmektedir. Zarar gören kusuruyla zararın doğmasına yardım edebileceği gibi zararın artmasına da sebep olabilir.

Zarar Görenin Zararı Kabul Etmesi, Zarara Rıza Göstermesi

Zarar görenin hukuka ve ahlâka aykırı rızası tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmektedir. Hukuka uygun olarak verilen rıza, hukuka aykırılık unsurunu ortadan kaldıracağından ödenecek herhangi bir tazminat söz konusu olmayacak.

Beklenmedik Olay

Zarar gören ve zarar verenin iradi davranışlarıyla sebep olmadığı olaylara beklenmedik(umulmayan olay) denmektedir. Hâkim, beklenmedik olayın varlığı halinde hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda uygun miktarda indirim yapabilir.

Tazminatın Ödenmesi Durumunda Zarar Verenin Yoksulluğa Düşmesi

Zarar veren zarara, hafif kusuruyla sebep olmuş ve bu tazminatı ödemesi durumunda yoksulluğa düşecek olursa hâkim, hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde tazminatta indirime karar verebilir.

İlliyet Bağının Uzaklığı

Hem kusur hem de kusursuz sorumlulukta zarar verenin davranışı ile zarar arasındaki illiyet bağının uzak ve zayıf olması tazminattan indirim sebebi olmaktadır.

Manevi Tazminat Davası Nedir?

Manevi tazminat davası TBK madde 56 ve 58’de yer almaktadır. Manevi tazminat davası, kişilik hakkının hukuka aykırı bir davranışla ihlal edilmesinin sonucu oluşan üzüntü, elemin giderilmesi amacıyla açılan bir davadır. Kusurlu veya kusursuz sorumlulukta kişilik hakkının ihlal edilmesi sonucu TBK madde 58, haksız fiile ilişkin hükümler söz konusu olduğunda ise beden bütünlüğünün ihlali ve adam ölmesi durumu için ise TBK madde 56 değerlendirilmelidir.

Zarar sonucu kişilik değerlerinin ihlâli ve duygu durumundaki yıpranmanın derecesini belirlemek çok zor olduğundan manevi tazminat, hakkaniyete uygun olarak hâkimin takdir yetkisi ile belirlenecektir. Bu konuya ilişkin Hukuk Genel Kurulunun 23.6.2004, 13/291-370 sayılı kararı şöyledir:

• “İlk derece mahkemesince annenin maddi tazminat isteminin kabulüne, anne için 90.000,00 TL, büyükanne ve büyükbaba için 20.000,00’er TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuş, … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi davalıların manevi tazminatın miktarına yönelen istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, annenin maddi tazminat isteminin kabulüne, anne için 35.000,00 TL, büyükanne ve büyükbaba için 10.000,00’er TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, hüküm altına alınan manevi tazminatların az olduğunu, müteveffa sigortalının annenin tek çocuğu, büyükanne ve dedenin tek torunu olduğunu, emsal dosyada davacı olan baba ile annenin müteveffa küçükken ayrıldıklarını, müteveffayı davacı annenin büyüttüğünü, büyükanne ve büyükbaba ile aynı adreste birlikte yaşadıklarını ileri sürmüştür. Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hâkimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.

Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.”

Maddi ve Manevi Tazminat Davası Nasıl Açılır?

Yazılı yargılama usulüne tabi olan tazminat davaları, bir dilekçe ile yetkili ve görevli mahkemede açılır. Genel yetkiyi düzenleyen HMK madde 6’ya göre maddi ve manevi tazminat davası, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılır. Maddi tazminat davalarında deliller ile birlikte mahkemeye başvurulması gereklidir. Ancak manevi tazminat davalarında zararın tespiti imkânsıza yakın olduğundan bu konuda alanında uzman bir avukatın görüşünü almak gereklidir.

Maddi ve Manevi Tazminatın Olası Nedenleri

Tazminat davaları, haksız fiil ve sözleşmeye aykırılık sebebine dayanarak açılmaktadır. Ancak bu iki sebep dışında başka sebeplerle de maddi veya manevi tazminat davası açmak mümkündür:

  • Tıbbi malpraktis sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davası
  • Boşanma davası ile beraber açılan maddi ve manevi tazminat davası
  • İş ve trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası
  • Suç işlenmesi sonucu açılan maddi ve manevi tazminat davası
  • Sözleşmenin ihlali sonucu açılan maddi ve manevi tazminat davası

Bazı tazminat sebeplerine ilişkin olarak Yargıtay kararları şunlardır:

  • “Hukuk Genel Kurulu 07.07.2021 Tarih, 2017/1981E. 2021/960K. Sayılı Kararı:

Tıbbi faaliyetinin kusurlu ifası meslek hatası (malpraktis) olarak ifade edilmektedir. Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının 13. maddesine göre malpraktis bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesidir. Malpraktis, komplikasyon kavramından farklıdır. Komplikasyon hekimin tıbbî müdahaleyi gerçekleştirirken her şeyi doğru yapmasına rağmen yine de istenmeyen bir sonucun meydana gelmesidir ve komplikasyonun iyi ve doğru yönetilmiş olması kaydıyla, istenmeyen sonucun ortaya çıkmasında tıp ilminin genel kurallarının kusurlu ihlâli söz konusu olmadığından hekimin sorumluluğu doğmayacaktır.

… Olay anı ve sonrasında yapılan tetkiklere ilişkin tıbbî dokümanlar dosyaya toplamış ancak henüz davacı tarafça delil olarak dayanılan tanık ifadelerine başvurulmamışken dosya bilirkişi incelemesi yapılmak üzere …Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığına gönderilmiştir. Buradan alınan 12.04.2012 tarihli raporda küçüğe yapılan işlemler ve sonrasındaki EMG tetkiki sonuçları, pediyatrik nörolojiyle fiziksel tıp ve rehabilitasyon bölümlerinde yapılan tetkikler sonucu yapılan saptamalar ve bizzat muayenelerindeki gözlem aktarılmış, sonuç bölümünde daha önce bu yönde herhangi bir şikayeti olmayan küçüğün arızasının enjeksiyon sonrası ortaya çıkması nedeniyle uygulanan enjeksiyona bağlı olarak geliştiğinin kabulünün gerektiği, iyileşme sürecinin henüz tamamlanmadığı ifade edilmiştir. Söz konusu rapor düşük ayak durumunun enjeksiyona bağlı olarak ortaya çıktığı kanaatini bildirmiş ise de bu olayda tıbbî personelin sorumluluk gerektirir kusurunun bulunup bulunmadığı konusunda herhangi bir değerlendirme içermemektedir. Devamında aynı yerden alınan 26.04.2013 tarihli ek raporda da yalnızca çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı konusunda inceleme ve değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır.

… Ne var ki dosya kapsamında alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli kabul edilemez. Her iki rapordaki tespite göre dava konusu hasarın enjeksiyondan kaynaklandığı çekişmesiz hâle gelmiş ise de; bunda sorumluluğu gerektirir kusurun mevcut olup olmadığı yukarıda (48 ve 49. bentlerde) yapılan açıklamalar çerçevesinde ortaya konulmamıştır. Bilirkişi raporlarında davacı tarafın iddialarına ve bu yönde dinlenen tanık beyanlarına göre yaşı ve fizikî özelliklerine göre davacı …’a kalçadan enjeksiyon kararında hata bulunduğu iddiası tartışılmadığı gibi varılan sonucun da teknik gerekçeleri tatmin edici ve denetime elverişli şekilde ortaya konulmamıştır. Bu hâlde; sonuç olarak varılan kanaatin dosya kapsamına uygun olup olmadığı denetlenemediği gibi, tarafların iddia ve savunmalarının hukuken karşılandığından da bahsedilemez.”

  • İş kazası nedeniyle açılacak manevi tazminat davalarında bedensel zararın veya maluliyet oranının bir koşul olarak aranmayacağına ilişkin Yargıtay kararı şöyledir:

“Somut olayda, maluliyet oranı % 0 olsa dahi, davacının iş kazası neticesi oluşan rahatsızlık nedeniyle bir ay süre ile raporlu kaldığı görülmektedir. Davacının vücut bütünlüğünün zarara uğramış olduğu, sağlam insana göre maluliyet oranı olmasa dahi üzüntü ve elem duyacağı açıktır. Ayrıca ruh bütünlüğünün ihlali de cismani zarar kavramına dâhildir. Bu çerçevede, manevi tazminatın düzenlendiği BK’nın 47 ve TBK’nın 56.maddesinde belirtilen bedensel bütünlüğün zedelenmesi koşulunun somut olayda oluştuğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca da maluliyetin olmadığı, bacağında basit bir kesi olduğu, geçici ya da sürekli iş göremezlik ödeneği ödenmediği, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilmesinin mümkün bulunduğundan bahisle mahkemece manevi tazminata hükmedilmemesi yersizdir”

Maddi ve Manevi Tazminat Davasında Zamanaşımı ve Süre

Tazminat sebebine bağlı olarak zamanaşımı ve süre değişmektedir.

  • Tazminat sebebi haksız fiil ise TBK madde 72’de yer alan “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” Hükmü uygulanır.
  • Tazminat sebebi suç ise ceza kanununda o suç için öngörülen dava zamanaşımı ve süre uygulanır.
  • Tazminat sebebi boşanma ise, TMK madde 178’e göre tazminat, boşanma davası ile birlikte açılabileceği gibi boşanmanın kesinleştiği 1 yıl içerisinde de açılabilir.
  • Tazminat sebebi sözleşmenin ihlali ise TBK madde 146 uyarınca zamanaşımı ve dava süresi 10 yıldır.
  • Tazminat sebebi trafik kazası ise, Karayolları Trafik Kanunu madde 109 uyarınca, dava zamanaşımı süresi; zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıldır.

Maddi ve Manevi Tazminat Davasını Kimler Açabilir?

Zarar veren fiil kime karşı işlenmişse o kişi maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak TBK madde 56/2’de belirtildiği üzere ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, ölenin veya ağır bedensel zarar görenin yakınları da maddi ve manevi tazminat davası açabilirler.

Ölüm halinde ölenin yakınlarının açtığı bu tazminat davasına, destekten yoksun kalma tazminatı denir. Destekten yoksun kalma tazminatı, yaralanma durumlarında istenemez. İstenebilmesi için yaralanmanın ağır bedensel zarar derecesine ulaşması gerekmektedir.

Maddi ve Manevi Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Maddi ve manevi tazminat davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Her iki tarafın tacir olduğu davalarda ise görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir.

  • Genel yetkiyi düzenleyen HMK madde 6’ya göre genel yetkili mahkeme davalının ikametgâhıdır. Eğer davalı tüzel kişi ise tüzel kişilik merkezinin bulunduğu asliye hukuk mahkemesi yetkili ve görevlidir. HMK madde 7’ye göre davalı birden fazla ise dava, davalılardan birinin yerleşim yerinde açılabilir.
  • HMK madde 1o uyarınca sözleşmenin ihlali nedeniyle açılacak olan tazminat davalarında genel yetkili mahkeme yetkili olduğu gibi, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de yetkilidir.
  • Haksız fiil nedeniyle açılan tazminat davalarında yetkiyi belirlemek için HMK madde 16’yı ele almak gerekmektedir. İlgili hükme göre “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.”

Sözleşme İhlali Nedeniyle Tazminat Davası

Sözleşme ihlali nedeniyle açılan tazminat davası; sözleşmedeki edimlerin eksik ifa edilmesi, edimlerin ifa edilmemesi veya sözleşmeyi haksız feshetme sebebiyle açılan davadır.

Sözleşmeye aykırılık sebebiyle açılan manevi tazminat davası için taraflar arasında bir sözleşme olmalı, taraflar bu sözleşmeye aykırı davranmalı ve zarar görenin kişilik hakkı ihlal edilmiş veya zarar gören üzüntü içerisinde olmalıdır.

Bir sözleşmede taraflar karşılıklı olarak edimlerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Borçlunun edimini yerine getirmemesi veya getirmekten kaçınması TBK madde 125 ve 126 gereği borçlunun temerrüdü hükümlerini gündeme getirecektir. Borçlunun temerrüde düşmesi sebebiyle alacaklıya seçimlik haklar tanınmıştır:

  1. Alacaklı aynen ifa ve gecikme tazminatı talep edebilir.
  2. Alacaklı borcun ifasından vazgeçip müspet zararı talep edebilir.
  3. Alacaklı sözleşmeden dönüp menfi zararı talep edebilir.

Suç İşlenmesi Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası

Kanunda belirtilen suçlardan birinin işlenmesi halinde mağdurun maddi ve manevi zarara uğraması üzerine, bu zararların giderilmesi amacıyla açılan davalara suç işlenmesi nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davası denmektedir.

Suç işlenmesi nedeniyle açılan tazminat davaları, haksız fiile ilişkin zamanaşımına tabidirler.

TBK madde 74 uyarınca

“Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz. Suç işlenmesi nedeniyle açılan tazminat davalarında delil toplanması çok önemli olduğundan her türlü delille ispat, mümkündür.”

Dolayısıyla ceza mahkemesinde aynı fiil sebebiyle açılan davada verilen beraat kararı hukuk hâkimini bağlamaz. Ayrıca hukuk hâkimi, tazminata hükmedebilmek için ceza hâkiminin vereceği kararla bağlı değildir, bu kararı beklemeden de tazminata hükmedebilir.

Suç işlenmesi nedeniyle tazminat davasına örnek:

  • YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E: 2021/18220 K: 2021/6093

“ÖZET:

Taraflar arasındaki haksız eylemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminatın kabulüne, manevi tazminatın kısmen kabulüne dair verilen kararın Yargıtay tarafından incelenmesi davacı vekili, davalı vekili ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

KARAR:

Hükmüne uyulan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 26/03/2014 tarih 2013/9518 Esas 2014/5086 Karar sayılı ilamında özetle “Dava konusu uyuşmazlık ile ilgili olarak, … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2006/354 Esas sayılı dosyası üzerinden yargılamanın (Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 09/04/2012 tarihli bozma kararı üzerine) devam ettiği, kararın henüz kesinleşmediği, ceza davası sonucunun eldeki davayı etkilemesinin söz konusu olduğu, bu nedenle, ceza davasının bekletici mesele yapılması ve buna göre bir karar verilmesi gerektiği” hususlarına değinilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; … 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/377 Esas, 2015/30 Karar sayılı kararı ile önceki kararda direnilmesine, sanık … hakkında ceza tayinine yer olmadığına, sanık … hakkında beraat kararı verildiği, kararın katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12.Ceza Dairesi tarafından bilinçli taksir koşullarının oluştuğu gerekçesi ile bozulduğu, bozma ilamı sonrası Ağır Ceza Mahkemesi tarafından önceki hükümde direnildiği, direnme kararının katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2018/1235-2020/317 Karar sayılı kararı ile “sanıkların istemedikleri ancak öngördükleri ölüm sonucunun meydana gelmesine yol açan eylemlerinin, bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçunu oluşturduğu” gerekçesi ile Ağır Ceza Mahkemesi’nin direnme kararının bozulmasına karar verildiği, Ceza Genel Kurulu kararı sonrası… 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08/12/2020 tarih, 2020/314 Esas, 2020/402 Karar sayılı karar ile davalıların mahkumiyetine karar verildiği dolayısı ile bilinçli taksir durumunun kesinleştiği gerekçesiyle maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir.

Dosya içeriğine, bozmaya uygun karar verilmiş olmasına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 2.090,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, aşağıda dökümü yazılı 59,30 TL temyiz peşin harcının onama harcına mahsubuna, 05/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.”

Maddi ve Manevi Tazminat Davası Nasıl Hesaplanır?

Maddi Tazminatın Hesaplanması

Tazminat, bir zenginleşme aracı değildir dolayısıyla tazminatın en üst sınırı, zararı geçemez. Tazminatın amacı zararı gidermektir. Bu sebeple hâkim, her olayın somut özelliğini göz önüne alarak tazminata hükmetmelidir. Bu husus, TBK madde 51/1’ de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” Şeklinde ifade etmiştir. Hâkim gerek zararın tazmin şeklini gerek tazminatın miktarını hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde belirleyecektir.

TBK madde 51/1’de tazminat miktarı belirlenirken durumun gereği ve kusurun ağırlık derecesinin değerlendirileceği belirtilmiştir. Durumun gereği ve kusurun ağırlığı, tam tazminattan indirim sebeplerini de değerlendirerek maddi tazminatın değerlendirilmesine yardımcı olacaktır.

Manevi Tazminatın Hesaplanması

Kişilik değerlerinin ihlali halinde ödenen manevi tazminatı ekonomik olarak saptamak çok zor olduğundan manevi tazminat belirlenirken hâkime, geniş bir takdir yetkisi bırakılmıştır.

Manevi tazminat hesaplanırken tazminattan indirim sebepleri de uygulanmalıdır.

Bir alacak hakkı olan manevi tazminat hakkında faiz; davanın açıldığı tarihten itibaren değil, zararın meydana geldiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

Bu içerik, Av. Çağrı AYBOĞA ve Stj. Av. Berfin YALNIZ tarafından oluşturulmuştur.

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara