HMK

Haksız Fiilden Kaynaklanan Sorumluluk (TBK md. 49)

Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davası

Haksız Fiil Nedir?

Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı, kusurlu bir fiille başka bir kişinin malvarlığına veya şahıs varlığına zarar vermesi sonucunda ortaya çıkan ve hukuki sorumluluk doğuran bir durumdur. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 49. maddesine göre, “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Haksız fiil, sadece zarar verici bir eylemi değil, aynı zamanda bu eylemin hukuka aykırılığını ve zarar ile eylem arasındaki illiyet bağını da gerektirir. Bu unsurların bir araya gelmesiyle, zarar veren kişi sorumlu tutulur.

Haksız fiiller, genellikle kasıt veya ihmal yoluyla işlenir. Kasıt durumunda, fail zarar verici sonucu bilerek ve isteyerek gerçekleştirmiştir. İhmal durumunda ise fail, gereken özeni göstermemiş ve zarar verici sonucu engelleyememiştir. Örneğin, bir sürücünün trafik kurallarını ihlal ederek başka bir araçla çarpışması haksız fiildir. Burada kusur, trafik kurallarına uymama ve dikkat eksikliğidir. Bu fiil nedeniyle meydana gelen maddi zarar (örneğin, aracın tamir masrafları) veya manevi zarar (örneğin, yaşanan psikolojik etkiler) tazminata konu olabilir.

Haksız fiil sorumluluğunun oluşması için bazı temel unsurların bulunması gereklidir:

  1. Hukuka Aykırılık: Fiilin, hukuk düzeni tarafından korunmayan bir duruma sebebiyet vermesi gerekir. Eğer bir fiil hukuka uygunluk nedenlerinden birini taşıyorsa (örneğin, meşru müdafaa), haksız fiil sayılmaz.
  2. Zarar: Haksız fiil sonucunda maddi veya manevi bir zarar meydana gelmiş olmalıdır. Zararın varlığı, sorumluluğun doğması için temel unsurdur.
  3. Kusur: Failin, fiilinden dolayı kusurlu olması gerekir. Kusur, failin davranışının hukuk düzenince kınanmasını ifade eder.
  4. İlliyet Bağı: Meydana gelen zarar ile hukuka aykırı fiil arasında uygun bir sebep-sonuç ilişkisi bulunmalıdır.

Haksız fiiller, aynı zamanda çeşitli türlere ayrılır. Bunlar, kasten işlenen fiiller, ihmal suretiyle işlenen fiiller ve objektif sorumluluk kapsamındaki fiiller olabilir. Örneğin, işverenin çalışanlarının fiillerinden dolayı sorumlu tutulması, objektif sorumluluk kapsamına girer.

Haksız fiiller, günlük yaşamda sıkça karşılaşılan hukuki uyuşmazlıkların temelini oluşturur. Trafik kazaları, iş kazaları, çevreye zarar verme, hakaret, iftira gibi durumlar haksız fiil kapsamında değerlendirilebilir. Bu fiillerden doğan zararların tazmini için zarar gören taraf, maddi ve manevi tazminat talebiyle mahkemeye başvurabilir.

DMCA.com Protection Status

Haksız Fiil Şartları Nelerdir?

Haksız fiilin hukuken geçerli sayılabilmesi ve sorumluluk doğurabilmesi için Türk Borçlar Kanunu’nda belirlenen dört temel şartın bir arada bulunması gerekir. Bu şartlar şu şekilde açıklanabilir:

Hukuka Aykırılık

Haksız fiilin temel unsurlarından biri hukuka aykırılıktır. Hukuka aykırılık, fiilin hukuk düzenince korunmayan bir davranışı ifade eder. Bir fiilin hukuka aykırı kabul edilmesi için yazılı veya yazılı olmayan hukuk kurallarına aykırı olması gerekir. Örneğin, bir kişinin malına zarar vermek, fiziksel saldırıda bulunmak veya kişinin onurunu zedeleyecek bir davranışta bulunmak hukuka aykırıdır.

Ancak bazı durumlarda hukuka aykırılık ortadan kalkabilir. Bu durumlar, “hukuka uygunluk sebepleri” olarak adlandırılır ve aşağıdaki gibidir:

  • Meşru Müdafaa: Kişinin, kendisini veya başkasını bir saldırıya karşı savunması.
  • Zarar Görenin Rızası: Zarar görenin zarar verici fiili kabul etmesi.
  • Kamu Yararı: Toplumun çıkarlarını korumak için bir zarar meydana gelmesi.
  • Kanundan Kaynaklanan Yetki: Kamu otoritelerinin kanundan doğan yetkilerle hareket etmesi.

Hukuka uygunluk sebeplerinden biri mevcutsa, fiil haksız fiil sayılmaz ve fail sorumlu tutulmaz.

Zarar

Haksız fiilin varlığından söz edebilmek için fiilin sonucunda bir zararın meydana gelmesi gerekir. Zarar, maddi veya manevi olabilir:

  • Maddi Zarar: Malvarlığında meydana gelen eksilmeyi ifade eder. Örneğin, trafik kazasında bir aracın tamir masrafları maddi zarar kapsamındadır.
  • Manevi Zarar: Kişinin ruhsal ve duygusal bütünlüğünde oluşan zararları ifade eder. Örneğin, bir hakaret veya iftira nedeniyle kişinin yaşadığı psikolojik sarsıntılar manevi zarardır.

Zararın tazmin edilebilmesi için somut bir şekilde ispatlanması gerekir. Ancak manevi zararın ölçüsü, genellikle hâkimin takdirine bağlıdır.

Kusur

Haksız fiilin gerçekleşebilmesi için zarar verenin kusurlu olması gerekir. Kusur, bir kişinin, fiili nedeniyle hukuken kınanabilir bir davranış sergilemesidir. Kusur genellikle iki şekilde ortaya çıkar:

  • Kast: Zarar verenin, sonucu bilerek ve isteyerek hareket etmesidir. Örneğin, birinin malına zarar verme amacıyla yapılan bir eylem kasıtlıdır.
  • İhmal: Zarar verenin, hukuka aykırı sonucu istememekle birlikte gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle zarar meydana gelmesidir. Örneğin, trafik kurallarına uymayarak kazaya sebep olmak ihmale dayalı bir kusurdur.

Bazı durumlarda kusurun varlığı aranmaksızın sorumluluk doğabilir. Örneğin, işverenin, işçinin verdiği zarardan sorumlu tutulması kusursuz sorumluluğa örnektir.

İlliyet Bağı (Nedensellik İlişkisi)

Haksız fiilin meydana gelen zarar ile arasında bir nedensellik bağı bulunması gerekir. Bu bağ, fiilin zarara yol açtığını açıkça ortaya koymalıdır. Haksız fiil sorumluluğunun doğması için zarar, failin davranışından kaynaklanmalıdır. Eğer zarar, başka bir nedene dayanıyorsa, haksız fiil sorumluluğu oluşmaz.

İlliyet bağı iki temel teoriye göre değerlendirilir:

  • Şart Teorisi: Zararın oluşması için gerekli her fiil, illiyet bağını sağlar.
  • Uygun Nedensellik Teorisi: Zarar ile fiil arasındaki bağın, hayatın olağan akışına ve mantığa uygun olması gerekir.

Örneğin, bir sürücünün hız sınırını aşması nedeniyle meydana gelen kazada, sürücünün kusurlu davranışı ile zarar arasında illiyet bağı kurulabilir. Ancak zarar, beklenmedik bir doğal olaydan kaynaklanıyorsa (örneğin, deprem), illiyet bağı kesilir.

Haksız Fiilden Kaynaklanan Sorumluluk (TBK md. 49)
Haksız Fiilden Kaynaklanan Sorumluluk (TBK md. 49)

Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davası Nedir?

Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışla başka birine zarar vermesi sonucu zarar görenin zararını gidermek amacıyla açtığı hukuki davalardır. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 49. maddesi, haksız fiili “hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren kişinin, bu zararı gidermekle yükümlü olduğunu” belirterek tanımlar. Bu davalar, zarar görenin maddi ve manevi kayıplarını telafi etmeyi amaçlar ve genellikle kusur sorumluluğu ilkesine dayanır.

Haksız fiil, bir kimsenin malvarlığına veya şahsi değerlerine yönelik hukuka aykırı bir eylemle zarar vermesidir. Bu eylem, bir malın zarar görmesi, kişinin yaralanması, ölüm veya manevi değerlerinin ihlali gibi sonuçlar doğurabilir. Haksız fiil sorumluluğu, hukuka aykırı bir fiilin varlığını, zararı, illiyet bağını ve kusuru gerektirir. Örneğin, bir kişinin dikkatsiz sürüş sonucu başka birine çarparak yaralanmasına sebep olması durumunda, bu kişi haksız fiil nedeniyle tazminat ödemekle yükümlü olabilir.

Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davasının Türleri Nelerdir?

Tazminat davaları, temelde maddi ve manevi tazminat davaları olmak üzere iki ana türe ayrılır. Maddi tazminat davaları, zarar görenin fiil nedeniyle uğradığı somut malvarlığı kayıplarını gidermeyi amaçlar. Örneğin, bir trafik kazasında aracın tamir masrafları veya kişinin kazanç kaybı maddi tazminata konu olabilir. Manevi tazminat davaları ise kişinin ruhsal, psikolojik veya duygusal anlamda yaşadığı kayıpları telafi etmeyi amaçlar. Örneğin, bir yakınının ölümü veya onurunun zedelenmesi gibi durumlarda manevi tazminat talep edilebilir.

Ayrıca, sözleşmeden doğan tazminat davaları ve haksız fiil tazminat davaları da türler arasında yer alır. Sözleşmeden doğan davalarda, bir sözleşmeye aykırı davranışın sebep olduğu zararların tazmini talep edilirken, haksız fiil tazminat davalarında hukuka aykırı bir fiilin doğurduğu zararların tazmini istenir.

Haksız Fiilden Kaynaklı Maddi Tazminat Davası

Haksız fiil sonucu maddi kayıp yaşayan bir kişi, bu kayıplarını gidermek amacıyla maddi tazminat davası açabilir. Maddi zararlar, malvarlığında meydana gelen fiili kayıplar ile zarar verici olay gerçekleşmemiş olsaydı elde edilebilecek kazanç kayıplarından oluşur. Örneğin, bir trafik kazasında arabanın tamir masrafı veya kazanç kaybı maddi zarara örnek olarak gösterilebilir.

Maddi tazminat davasında davacı, zararın miktarını ispat etmekle yükümlüdür. Ancak zararın miktarının tam olarak belirlenemediği durumlarda dava belirsiz alacak davası olarak açılabilir. Hakim, somut olayın özelliklerine göre tazminat miktarını belirler. Türk Borçlar Kanunu’na göre, zarar ile haksız fiil arasında illiyet bağının olması ve zarar verenin kusurlu olması gerekir.

Haksız Fiilden Kaynaklı Manevi Tazminat Davası

Haksız fiil sonucunda kişinin manevi değerlerinde zedelenme meydana gelmişse, manevi tazminat talep edilebilir. Manevi tazminat, kişinin yaşadığı elem, keder ve ızdırabı bir nebze de olsa hafifletmeyi amaçlar. Örneğin, bir trafik kazasında yakınını kaybeden bir kişi, manevi tazminat talep edebilir. Ayrıca, hakaret, iftira gibi kişilik haklarına saldırı durumlarında da manevi tazminat davası açılabilir.

Manevi tazminat davalarında tazminat miktarını belirlerken mahkeme, zararın niteliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gibi birçok unsuru dikkate alır. Ancak manevi tazminatın amacı cezalandırma değil, zarar görenin bozulan manevi dengesini kısmen de olsa onarmaktır.

Haksız Fiilde Zamanaşımı Süreleri

Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında zamanaşımı süreleri oldukça önemlidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesine göre, haksız fiil tazminat davalarında zamanaşımı süresi, fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, her hâlükârda fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıldır. Ancak bu süre, ölüm veya yaralanma gibi durumlarda farklılık gösterebilir. Örneğin, cezai sorumluluk gerektiren bir fiilde zamanaşımı, ceza davasının zamanaşımı süresine göre uzayabilir.

Zamanaşımı süreleri, davanın açılabilirliğini doğrudan etkilediği için zarar görenlerin bu süreleri dikkatle takip etmeleri önemlidir. Sürelerin kaçırılması durumunda, mahkeme davayı zamanaşımı sebebiyle reddeder

Haksız Fiil Davası Nerede Açılır?

Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarının nerede açılacağı, davalının ikametgahı, haksız fiilin işlendiği yer veya zararın meydana geldiği yer mahkemelerine bağlıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre, genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Ancak Türk Borçlar Kanunu’nun 73. maddesi, haksız fiil davalarında zarar görenin lehine bir düzenleme getirmiştir. Bu düzenlemeye göre, zarar gören, haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinde veya zararın meydana geldiği yer mahkemesinde de dava açabilir.

Bu esneklik, zarar görenin yargılama sürecinde kolaylık yaşamasını amaçlar. Örneğin, bir trafik kazasında zarar gören kişi, kazanın gerçekleştiği şehirde dava açabilir. Ayrıca, birden fazla failin söz konusu olduğu durumlarda, zarar gören, faillerin herhangi birinin yerleşim yerindeki mahkemeyi seçebilir.

Haksız Fiilden Kaynaklı Tazminat Davası Görevli Mahkeme

Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme, dava konusu zararın türüne göre belirlenir. Eğer tazminat talebi, iki şahıs arasındaysa Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülür. Ancak, tazminat talebi, ticari bir işlemden kaynaklanıyorsa veya taraflar arasında ticari bir ilişki bulunuyorsa, görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olacaktır.

Öte yandan, iş kazası gibi iş hukukundan kaynaklanan haksız fiil davalarında görevli mahkeme, İş Mahkemesi’dir. Görevli mahkemenin doğru belirlenmesi, davanın usulden reddedilmemesi için kritik önem taşır. Mahkeme görevi konusunda tereddüt oluştuğunda, Yargıtay kararları yol gösterici olabilir.

Haksız Fiilden Kaynaklı Tazminat Davası Yetkili Mahkeme

Yetkili mahkeme, dava konusu olaya ve tarafların bulunduğu yere göre değişebilir. Türk Medeni Kanunu’na göre, genel yetki kuralı gereği davalar davalının ikametgahı mahkemesinde açılır. Ancak haksız fiilden kaynaklanan davalarda Türk Borçlar Kanunu, zarar görenin seçimlik hakkı olduğunu düzenlemiştir. Buna göre, zarar gören, fiilin işlendiği yer, zararın meydana geldiği yer veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir.

Örneğin, bir kişi, Ankara’da meydana gelen bir trafik kazası nedeniyle uğradığı zararın tazmini için davayı Ankara’da açabileceği gibi, davalının ikametgahı İstanbul’da ise İstanbul’da da dava açabilir. Bu esneklik, zarar görenin daha hızlı ve kolay bir şekilde hakkını aramasına imkan tanır.

Haksız Fiilden Kaynaklı Tazminat Davası Harç Ücretleri

Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında ödenmesi gereken harçlar, dava türüne ve talep edilen tazminat miktarına göre değişiklik gösterir. Dava açılırken, davacı tarafından başvuru harcı ve nispi harç ödenir. Nispi harç, talep edilen tazminat miktarına göre hesaplanır ve genellikle talep edilen tutarın belirli bir yüzdesidir. Bu oran, yıllık olarak değişen harç tarifesine göre belirlenir.

Davacı, dava sonunda lehine karar verilmesi durumunda ödediği harçları davalıdan tahsil edebilir. Ancak davanın reddedilmesi halinde harçlar iade edilmez. Ayrıca, dava sürecinde bilirkişi incelemesi gibi ek masraflar da doğabilir. Harç ve masraflar hakkında detaylı bilgi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ve Harçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir.

Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davası Kesinleşmeden İcra Edilebilir mi?

Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasında mahkeme tarafından verilen karar, kesinleşmeden icra edilemez. Kararın icraya konulabilmesi için Yargıtay tarafından onanması veya tarafların istinaf ve temyiz yoluna başvurmaması gerekir. Ancak, mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararları, kesinleşmeden uygulanabilir. Örneğin, zarara sebep olan bir aracın satışı mahkeme kararı kesinleşmeden engellenebilir.

Bu kuralın istisnası, mahkeme tarafından “kabul edilebilirlik” veya “geçici icra” kararı verilmesidir. Eğer davalı, temyizden önce davanın haksız olduğunu göstermek için ciddi bir kanıt sunamazsa, mahkeme geçici icraya izin verebilir.

Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davasında Arabuluculuk

Haksız fiil davalarında, taraflar anlaşmazlığı mahkeme yoluna gitmeden çözmek istiyorsa, arabuluculuk sürecine başvurabilir. Ancak haksız fiil davalarında arabuluculuk, zorunlu bir aşama değildir. Taraflar, bu süreci gönüllü olarak tercih edebilirler. Arabuluculuk süreci, mahkeme sürecine göre daha hızlı ve masrafsızdır.

Arabuluculuk anlaşması, taraflarca imzalandıktan sonra bağlayıcı hale gelir. Taraflardan biri, anlaşmaya uymazsa diğer taraf mahkemeye başvurarak, arabuluculuk anlaşmasının icrasını talep edebilir.

Haksız Fiilden Kaynaklı Tazminat Davası Arabuluculuk Zorunlu mu?

Haksız fiil tazminat davaları, Türk hukuk sisteminde arabuluculuk zorunluluğuna tabi değildir. Ancak, iş kazası veya ticari uyuşmazlıklar gibi özel düzenlemelerde arabuluculuk zorunlu olabilir. Örneğin, ticari bir işletme ile zarar gören arasında gerçekleşen bir haksız fiil uyuşmazlığı, Ticaret Kanunu gereği arabuluculuğa tabidir.

Hukuki süreç başlamadan önce arabuluculuk kurumuna başvurmak, taraflar arasındaki sorunları çözebilir ve dava açılmasını engelleyebilir. Arabuluculuk süreci taraflar arasında bir uzlaşı sağlanmasıyla sonuçlanırsa, mahkemeye başvurmaya gerek kalmaz.


Haksız Fiil Kaynaklı Tazminat Davası Belirsiz Alacak Davası Olarak Açılabilir mi?

Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davaları, zarar miktarının tam olarak tespit edilemediği durumlarda belirsiz alacak davası olarak açılabilir. Bu dava türü, zarar görenin ilerleyen aşamalarda tespit edilen zarar miktarını artırmasına olanak tanır. Örneğin, bir trafik kazasında yaralanan kişi, tedavi giderlerini başlangıçta tam olarak bilemeyebilir. Bu durumda, dava belirsiz alacak davası olarak açılabilir.

Belirsiz alacak davaları, zarar görenin hak kaybını önlemek amacıyla özel olarak düzenlenmiştir. Davanın ilerleyen safhalarında kesinleşen zarar miktarı üzerinden talep artırılabilir.

Haksız Fiil Sorumluluğuna Dair Yargıtay İlke Kararları
Haksız Fiil Sorumluluğuna Dair Yargıtay İlke Kararları

Haksız Fiil Sorumluluğuna Dair Yargıtay İlke Kararları

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı

  • Künye: Yargıtay İBK, Esas No: 2017/5, Karar No: 2018/7, Tarih: 06.07.2018
  • Özet: Kararda, objektif hukuka aykırılık tanımlanmıştır. Hukuk düzeni tarafından korunması gereken mal ve şahıs varlıklarına yönelen her türlü hukuka aykırı fiilin, herhangi bir hukuka uygunluk nedeni bulunmadığı takdirde mutlak hak ihlali olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

  • Künye: Yargıtay HGK, Esas No: 2017/90, Karar No: 2018/1259, Tarih: 27.06.2018
  • Özet: Kararda mücbir sebep kavramı ele alınmıştır. Mücbir sebebin, fiilden sorumlu olan kişinin faaliyet veya işletmesi dışında gelişen, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan bir olay olduğu vurgulanmıştır. Mücbir sebep nedeniyle illiyet bağının kesilmesi, sorumluluğun ortadan kalkmasına neden olur.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

  • Künye: Yargıtay HGK, Esas No: 2017/1083, Karar No: 2019/26, Tarih: 29.01.2019
  • Özet: Kast ve kusur kavramları tartışılmıştır. Kast, hukuka aykırı bir fiilin bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesi olarak tanımlanmış, ihmalin ise gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi sonucu meydana gelen hukuka aykırı neticeleri kapsadığı belirtilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

  • Künye: Yargıtay HGK, Esas No: 1968/33, Karar No: 1969/12, Tarih: 11.02.1969
  • Özet: Manevi zarar tanımlanmıştır. Manevi zarar, kişinin manevi varlığında meydana gelen acı, keder ve ızdırap olarak ifade edilmiş ve manevi tazminatın amacının kişilik haklarına verilen zararı hafifletmek olduğu belirtilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

  • Künye: Yargıtay HGK, Esas No: 2013/4-364, Karar No: 2013/1543, Tarih: 06.11.2013
  • Özet: Spor müsabakalarında meydana gelen zararlarda zarar görenin rızası tartışılmıştır. Kararda, sporcuların oyun kuralları dahilindeki müdahalelere rıza gösterdiği, ancak oyun kuralları dışında yapılan fiillerin hukuka aykırı olduğu ve kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği belirtilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

  • Künye: Yargıtay HGK, Esas No: 2014/18493, Karar No: 2016/1428, Tarih: 09.02.2016
  • Özet: Meşru müdafaa konusu işlenmiştir. Meşru müdafaa sınırlarının aşıldığı durumlarda failin kusurlu olmadığı belirtilmiş, ceza mahkemesi tarafından belirlenen bu durumun hukuk mahkemesi kararlarına etkisi vurgulanmıştır.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Kararı

  • Künye: Yargıtay 4. HD, Esas No: 2015/8068, Karar No: 2016/8127, Tarih: 21.06.2016
  • Özet: Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesi kararlarına etkisi ele alınmıştır. Ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararının, meşru müdafaa gibi hukuka uygunluk nedenlerinin belirlenmesinde hukuk hakimini bağlayıcı olduğu ifade edilmiştir.

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Kararı

  • Künye: Yargıtay 10. HD, Esas No: 2018/7385, Karar No: 2020/58, Tarih: 13.01.2020
  • Özet: İş kazalarında mücbir sebep değerlendirilmiştir. Alınan tüm tedbirlere rağmen önlenemeyen olayların mücbir sebep kapsamında değerlendirileceği, ancak işverenin ihmali bulunması durumunda bu savunmanın geçersiz olacağı belirtilmiştir.

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Kararı

  • Künye: Yargıtay 10. HD, Esas No: 2020/9612, Karar No: 2021/2974, Tarih: 09.03.2021
  • Özet: İlliyet bağı ve mücbir sebep ele alınmıştır. İlliyet bağını kesen sebepler arasında zarar görenin kusuru ve mücbir sebep gibi durumlar incelenmiş, mücbir sebebin illiyet bağını kesmesi halinde sorumluluğun ortadan kalkacağı belirtilmiştir.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Kararı

  • Künye: Yargıtay 6. HD, Esas No: 2021/5853, Karar No: 2021/2181, Tarih: 13.12.2021
  • Özet: Covid-19 salgınının, ticari ve ekonomik hayata etkileri değerlendirilmiştir. Kararda, salgının olağanüstü bir durum olduğu ve bu kapsamda sözleşmelere uyarlama taleplerinin değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara