Ceza Hukuku

CMK 231: Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

HAGB Nedir? Şartları Nelerdir? Tüm Detaylar Güncel 2024

CMK 231: Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), yapılan ceza yargılaması sonucunda mahkeme veya hâkim tarafından verilen mahkûmiyet hükmünün, sanık hakkında belirli şartların yerine getirilmesi koşulu ile hukuk âleminde sonuç doğurmasının ertelenmesidir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile sanık hakkında uygulanacak denetim süresi içerisinde, sanığın kasıtlı bir suç işlememesi ve denetim süresi kapsamında belirlenecek yükümlülüklere uygun davranması hâlinde mahkûmiyet kararı bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacak ve ayrıca kişi hakkında yürütülen dava düşecektir. Bu yönü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, suç işlediği ilk defa tespit edilen sanığın, cezalandırılması yoluna gidilmesinde ceza adaletinin sağlanması bakımından bir fayda görülmediği hâllerde başvurulabilecek etkili yöntemlerden birisi olmaktadır.

DMCA.com Protection Status  

İçerik

CMK 231 Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması HAGB
CMK 231 Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması HAGB

Detaylı CMK 231 Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması, kısaca HAGB hakkında bilmeniz gereken önemli terimleri aşağıda en çok aranan sorular eşliğinde incelemenizi tavsiye ediyoruz. Bu sayede yazımızdaki tüm terimlerin anlamlarını hakim olabilirsiniz.

İlgili yazımızda geçen terimler ve maddelerin kısa açıklamaları;

İlgili Terimlerin ve Maddelerin Kısa Açıklamaları

CMK 231 Nedir?

CMK 231. madde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenleyen kritik bir hükümdür. Bu madde, sanık hakkında verilen hükmün belirli şartlar dahilinde açıklanmamasını sağlar ve böylece sanığın sabıka kaydı oluşmaz. Ancak bu durum, sanığın denetim süresi boyunca yükümlülüklere uyması koşuluna bağlıdır.

HAGB Kararından Sonra Hükmün Açıklanması ve İstinaf

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sonrası, belirlenen denetim süresi içinde suç işlenirse veya yükümlülüklere uyulmazsa, mahkeme hükmü açıklar. Bu durumda, sanığın başvurabileceği istinaf yolu devreye girer. İstinaf, verilen kararın bir üst mahkeme tarafından yeniden incelenmesi anlamına gelir ve adil yargılanma hakkının bir parçasıdır.

HAGB Bozuldu Ne Yapmalıyım?

HAGB kararı bozulduğunda, hukuki süreç yeniden başlar. Bu durumda, sanık yeniden yargılanır ve dava süreci en baştan itibaren tekrar edilir. Bozma kararı, hukuka aykırı bir işlem tespit edildiğinde verilen bir karardır ve bu durumda savunmanın yeniden hazırlanması önemlidir.

CMK 231/8 ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması 2. Kez Mümkün mü?

CMK 231/8 gereği, bir kişinin aynı koşullarla ikinci kez hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına tabi tutulması mümkündür. Ancak bu durum, suçun niteliğine ve önceki HAGB sürecinde yükümlülüklere uyulup uyulmadığına bağlıdır. Mahkeme, bu konuda geniş bir takdir yetkisine sahiptir.

HAGB 5 Yıl Doldu Ne Yapmalıyım?

HAGB kapsamında belirlenen 5 yıllık denetim süresi dolduğunda, eğer bu süre içinde yeni bir suç işlenmemişse ve yükümlülükler yerine getirilmişse, mahkeme hükmü ortadan kaldırır. Bu durumda, sanık, adli sicil kaydını temizletebilir ve hukuki olarak herhangi bir yükümlülüğü kalmaz.

CMK 231. Maddesi ve Mevzuat

CMK 231. maddesi, Türk hukuk sisteminde sanıkların toplumla yeniden bütünleşmesini amaçlayan önemli bir düzenlemedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanıkların bir şans daha elde etmelerini sağlar ve suçun tekrarı halinde bu hakkın kaybedileceği bilinmelidir. Bu madde, hukuk sistemimizde adaletin sağlanması açısından önemli bir denge unsurudur.

CMK 231 Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB) Nedir?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, CMK’nın “Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlıklı 231’inci maddesinin beşinci fıkrasında;

“Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.”

 Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi hâlinde sanık hakkında beş yıllık bir denetim süresi ve bu denetim süresi kapsamında sanık hakkında çeşitli denetimli serbestlik tedbirleri uygulanacaktır (CMK m. 231/6). Ancak bu denetim süresi iyi hâlli geçirilmez ise, mahkeme ya da hâkim açıklanmasını geri bıraktığı hükmü açıklayacaktır. Bu bağlamda, sanık bu süre içerisinde daha özenli davranmak ve yeni bir suç işlememe yönünde gerekli çabayı sarf etmek zorunda kalacaktır. Bu sürenin iyi hâlli olarak geçirilmesiyle sanık hakkında açılan kamu davası düşecektir. Bu yönüyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, ceza infaz edilmeksizin sanığın ıslah edilmesini amaçlamaktadır.

HAGB Şartları

CMK’da düzenlenen kurumun uygulanma şartlarının hepsinin bir arada bulunması hâli, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesini gündeme getirecektir. Kurumun uygulanmasının kabulü her suç ve ceza bakımından imkân dâhilinde olmayıp her sanık bakımından da bu kurum uygulanamayacaktır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedilebilmesi için aranan şartları; CMK’da yer alan madde hükmü uyarınca “ön şartlar, suça ve cezaya ilişkin şartlar ve sanığa ilişkin şartlar” olmak üzere üç grup hâlinde incelemek gerekmektedir.

HAGB Ön Şartlar

Mahkûmiyet Hükmü Kurulması Mahkûmiyet hükmünün varlığı, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesinde bir ön şart (öncelikli bir şart) olarak mevzuatımızda yer almaktadır (CMK m. 231/5). Mahkûmiyet hükmü kurulmasında sanığın işlediği suçun türü ve bu suç karşılığında öngörülen cezanın alt veya üst sınırının bir önemi bulunmamaktadır.  Burada önemli olan husus sanık hakkında verilen sonuç cezanın adli para cezası ya da iki yıl veya daha az süreli hapis cezası olmasıdır.

CMK’nın 231’inci maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için hükmolunan ceza türleri belirtildikten sonra “Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır.” denilerek sanığın üzerine atılı suçun uzlaşma kapsamında yer alan suçlardan birisi olması hâlinde öncelikle uzlaşma sürecinin uygulanması gerektiği sonucuna ulaşılabilmektedir.

HAGB Suça ve Cezaya İlişkin Şartlar

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanabilmesi için sanık tarafından işlendiği iddia edilen suç türünün bir önemi olmadığı gibi işlenen suça karşılık gelen ceza türünün hapis cezası, adli para cezası ya da her ikisinin birlikte belirlenmesinin de bir önemi olmayacaktır. Burada hapis cezası bakımından öngörülen üst sınır hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasında belirleyici olacaktır. Sanık hakkında hapis cezası ve adli para cezasına birlikte karar verilmiş ve hapis cezasının süresi iki yıl ya da daha az ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu uygulanabilecektir.

Temel kural böyle olmakla birlikte inkılâp kanunlarında yer alan suçlar, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanamayacağı ilk istisnai suç türü olarak belirlenmiştir (CMK m. 231/14). Diğer taraftan bazı özel kanunlarda da çeşitli suç türleri bakımından sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu uygulanamayacaktır.

HAGB Sanığa İlişkin Şartlar

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu hakkında ilk defa mahkûmiyet hükmü verilecek kişiler için gündeme gelecektir. CMK’nın 231’inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendi uyarınca, bu kurumun uygulanabilmesi için sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması gerekmektedir. Türleri bakımından ayrım gözetilmeksizin sanık hakkında daha önceden taksirli suçtan dolayı mahkûmiyet hükmünün bulunması, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.

HAGB Zararın Karşılanması Şartı

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; mağdurun veya kamunun uğradığı zararın giderilmiş olması gerekmektedir (CMK m. 231/6-c). Ceza hukukunda mağdur, suçun maddi konusunun ait olduğu kimse ya da bir suçun işlenmesi neticesinde zarar gören kişi şeklinde tanımlanmakta olup mağdurun zararı ise bu kişilerin işlenen suç dolayısıyla doğrudan doğruya uğramış oldukları zarar olarak belirlenmiştir.

HAGB Kararı Verilemeyecek Suçlar
HAGB Kararı Verilemeyecek Suçlar

HAGB Kararı Verilemeyecek Suçlar

İnkılap Kanunlarının İhlali

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanamayacağı hâller bakımından ilk istisnai suç türü 1982 Anayasasında belirtilen İnkılap Kanunlarında yer alan suçlardır. İnkılap Kanunları; 1982 Anayasası’nın 174’üncü maddesinde Tevhidi Tedrisat Kanunu, Şapka İktisası Hakkında Kanun, Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun, Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikâh esası ile aynı Kanunun 110 uncu maddesi hükmü, Beynelmilel Erkamı Kabulü Hakkında Kanun, Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun, Efendi, Bey, Paşa gibi lakap ve unvanların kaldırıldığına dair kanun ve son olarak bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanun şeklinde yer almaktadır.

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu

İmar kirliliğine neden olma suçunun oluşmasına neden olan fiiller; yapı ruhsatiyesinin ihlali sonucunu doğuracak tutum ve diğer bazı aykırı davranışların gösterilmesine bağlı olarak belirlenmiştir. Ancak burada “yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak ya da yaptırmak” fiilinin icra edilmesiyle oluşan imar kirliliğine neden olma suçunun failleri bakımından etkin pişmanlık sebebinin özel bir hâli öngörülmektedir (TCK m. 184/5). Bahse konu eylem için getirilen etkin pişmanlık hükümleri, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumuna kıyasen, sanığın daha lehine olan bir düzenlemedir. Bu nedenle imar kirliliğine neden olma suçunun bu eylemin icra edilmesiyle işlenmesi sonucu hükmolunacak ceza bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanamayacağı, zira anılan kurumun uygulanması için “zararın giderilmesi” koşulunun arandığı, oysa burada zararın giderilmesi niteliğini taşıyan “imar planına ve ruhsata aykırılığın giderilmesi” durumunda, başka herhangi bir koşul aranmadan TCK’nın söz konusu madde hükmünün uygulanmasının gündeme geleceği ifade edilebilmektedir.

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak

TCK’nın bahse konu suç türünü düzenleyen 191’inci maddesi, 18.6.2014 tarihinde yapılan değişiklik öncesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair özel bir hüküm içermemekteydi. Bu kapsamda değişiklik öncesinde; kullanmak için bu maddeleri satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da bu maddeleri kullanmak suçunun işlenmesi sonucu doğrudan denetimli serbestlik hükümlerine karar verilmekteydi. 18.6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun’un 68’inci maddesiyle TCK’nın 191’inci maddesi yeniden düzenlenerek; bahse konu suç türü bakımından gerçekleşen ceza yargılaması sonucunda artık şartlar mevcut ise fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecektir.

Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Yer Alan Şike ve Teşvik Primi Suçları

Şike ve teşvik primi suçu ve suça ilişkin yaptırımlar hapis ve adli para cezası olarak düzenlenmiş olup bu suçlar kapsamında verilecek mahkûmiyet hükmünün açıklanması, 31.3.2011 tarih ve 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 11’inci maddesinde yer alan “Bu madde kapsamına giren suçlarla ilgili olarak 4.12.2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez.” düzenlemesi uyarınca geri bırakılamayacaktır.

İcra ve İflas Kanununda Yer Alan Suçlar

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda suç oluşturan eylemler Kanun’un 331’inci maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Düzenlemede yer alan şartların gerçekleşmesi hâlinde, dava ve cezanın bütün neticeleriyle sona ereceği hükmünün, kişi hakkında uygulanacak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumuna göre daha lehe bir düzenleme olduğu ifade edilebilmektedir. Şöyle ki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasında sanık beş yıllık bir denetime tabi tutulacak olup İcra ve İflas Kanununda belirtilen bu şartların gerçekleşmesi ile takibi şikâyete bağlı suçlar bakımından dava ve ceza doğrudan düşecektir. Bu nedenle bahse konu suç türleri bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasında ceza adaletinin sağlanması bakımından bir yarar olmadığı ifade edilebilmektedir.

Disiplin Suç ve Cezaları

477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanun’un 63’üncü maddesinin ikinci fıkrasında; …bu Kanunda açıkça belirtilmediği sürece 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerinin disiplin suç ve cezaları hakkında uygulanmaz. hükmüne yer verilmiştir

HAGB Kararının Sonuçları
HAGB Kararının Sonuçları

HAGB Kararının Sonuçları

Mahkûmiyet Hükmünün Sonuç Doğurmaması

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına esas mahkûmiyet kararı sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmayacaktır (CMK m. 231/5-son cümle). Ancak denetim süresi ve denetimli serbestlik tedbirleri sonuçlarına ek olarak katılan vekilinin sanık aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretini tahsil edebilmesi bakımından söz konusu vekâlet ücreti icra takibine konu etmesi ya da açıklanmayan hükmün hukuk mahkemelerinde delil olması sonuçları bertaraf edilemeyecektir. Ayrıca, yargılama giderlerinin sanığa yükleneceği hususu da açık bir şekilde mevzuatımızda yerini almıştır (CMK m. 325).

Denetimli Serbestlik Uygulama Mecburiyeti

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi ile sanık hakkında hükmedilmesi hâkim ya da mahkemenin takdirine bağlı olmayan beş yıllık bir denetim süresi öngörülmektedir. Bu denetim süresinde sanık için öngörülen yükümlülükler ise CMK’da ayrıca belirtilmiştir (CMK m. 231/8). ÇKK’ya göre bu süre çocuklar için üç yıl olarak belirlenmiştir (ÇKK m. 23/1). Denetim süresi içerisinde dava zamanaşımı duracak olup bu süre içerisinde hâkim ya da mahkemenin takdirine bağlı olarak denetimli serbestlik tedbirleri uygulanabilecektir. Ancak öngörülecek denetimli serbestlik tedbirlerinin uygulanma süresi bir yıldan fazla olamayacaktır (CMK m. 231/8).

Seçenek Yaptırımlara Çevirememe

CMK’nın 231’inci maddesinin yedinci fıkrasında; “Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.” hükmü yer alsa da sanığın denetimli serbestlik yükümlülüklerine aykırı davranması hâlinde yeni hüküm kurulurken adı geçen düzenlemenin geçerli olamayacağını belirtmek gerekmektedir. Nitekim sanık hakkında kurulacak yeni hükmün içeriğinde, hapis cezasının ertelenebilmesi ya da seçenek yaptırımlara çevrilebilmesi kararları yer alabilecektir (CMK m. 231/11).

HAGB Kararlarında Zamanaşımı ve Düşme

Zamanaşımı, suçun işlenmesi veya mahkûmiyet hükmü verilmesinin üzerinden belirli bir süre geçmesi durumunda devletin dava açılmasından ya da cezanın infaz edilmesinden vazgeçilmesini önceden kabul etmesi demektir. Dava ve ceza zamanaşımı olarak ikiye ayrılan zamanaşımı müessesesinde, dava zamanaşımının dolması durumunda kamu davası açılamayacak olup açılmış bir kamu davası var ise o dava da düşecektir. Ceza zamanaşımının dolması durumunda ise ceza artık infaz edilemeyecektir. Denetim süresi içinde zamanaşımının dolarak davanın düşmesini engellemek için denetim süresinin başlamasıyla dava zamanaşımı duracaktır (CMK m. 231/8). Sanığın denetim süresi içinde yükümlüklerini yerine getirmemesi, kasıtlı olarak yeni bir suç işlemesi hâlinde zamanaşımı kaldığı yerden yeniden işlemeye başlayacaktır.

HAGB Kararının Açıklanması:

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile ilgili olarak denetim süresinin iyi hâlli olarak geçirilmemesi ise; CMK’da sanık tarafından denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmesi, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranılmaması, zararın giderilmesinin takside bağlandığı durumlarda taksitlerin zamanında ya da tamamen ödenmemesi ve uzlaşma neticesinde verilen edimin yerine getirilmemesi durumları ile açıklanmaktadır. Bu hâllerden birinin gerçekleşmesi durumunda mahkeme hükmü açıklayacaktır. Ancak mahkeme tarafından şartların varlığı hâlinde sanık hakkında öngörülen cezanın yarısına kadar belirlenecek bir kısmının infaz edilmemesine, hapis cezasının ertelenmesine ya da seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verilerek yeni bir mahkûmiyet hükmü de kurabilecektir (CMK m. 231/11).

CMK 231 HAGB Kararına Nasıl İtiraz Edilir
CMK 231 HAGB Kararına Nasıl İtiraz Edilir

HAGB Kararına Nasıl İtiraz Edilir:

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin başvurulabilecek kanun yolu CMK’nın 231’inci maddesinin on ikinci fıkrasında “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.” şeklinde belirlenmiştir. Ancak bu fıkra hükmü Anayasa Mahkemesi’nin 20.7.2022 tarih ve E. 2021/121, K. 2022/88 sayılı Kararı ile iptal edilmiş olup bu kararın, Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır. Bahse konu iptal kararıyla birlikte, uygulamada bir kural boşluğu meydana gelmemesi için yasama organına bu konu hakkında bir düzenleme getirmesi bakımından bir görev ve yetki hâsıl olmuştur.

HAGB İtiraz Kanun Yolu

İtiraz kanun yolu CMK’nın 267 ile 271’inci maddeleri arasında yer almakta olup CMK’da itiraz kanun yoluna hâkim ya da mahkeme kararlarına karşı başvurulabileceği belirtilmiştir (CMK m. 267). Bu düzenlemede, kural olarak hâkim kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebileceği, kanunlarda açıkça yer alması şartıyla da mahkeme kararlarına karşı da itiraz yoluna başvurulabileceği ifade edilmektedir. Nitekim CMK’da itiraz kanun yoluna başvurulabilecek mahkeme kararları, görevsizlik, yetkisizlik, hâkimin ret isteminin reddi, tanıklara ilişkin disiplin hapsi, gözlem altına alma, beden muayenesi, tutuklama ve tutukluluk hâlinin devamı, adli kontrol, iddianamenin iadesi, durma ve nihayetinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması şeklinde açıkça sayılmıştır

HAGB İtiraz Merci ve İtirazın İncelenme Usulü

CMK’da itiraz kanun yoluna dair başvuru süresi yedi gün olarak; başvuru mercii ise kararı veren merci şeklinde belirlenmiştir (CMK m. 268/1). Kararı hakkında itiraz kanun yoluna başvurulan hâkim veya mahkeme, söz konusu itirazı yerinde görürse, kararını düzeltecektir. Aksi hâlde mahkeme tarafından en çok üç gün içinde karar, itirazı incelemeye yetkili olan mercie sevk edilecektir (CMK m. 268/2). Bu hâlde itiraz hakkında karar verecek merciler ise CMK’da belli bir silsile hâlinde belirlenen ilgili hâkimlik ya da mahkemeler şeklinde düzenlenmiştir (CMK m. 268/3).

HAGB Kararlarının Diğer Yargı Yollarına Etkisi

HAGB Kararlarının Hukuk Mahkemelerine Etkisi

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hukuk hâkimini bağlamayacağı yönünde bir içtihat oluşturulmuştur. Bahse konu kararda; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesin bir mahkûmiyet anlamında değildir. Bu sebeple ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığından hukuk hâkimini bağlamayacaktır. …Sonuç olarak maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hâkimini bağlamayacağının kabulü gerekir.” ibarelerine yer verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına bağlı olarak açılacak hukuk davalarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının bağlayıcı olmadığına açıkça yer verilmiştir.

HAGB Kararlarının İdare Mahkemelerine Etkisi

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunda, sanık aleyhine olmak üzere kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmamaktadır. Dolayısıyla söz konusu maddede sayılan suçlar dışında (hakaret, tehdit vb. suçlar) ve bu madde hükmünde tahdidi olarak sayılsa dahi cezası 2 yılı aşmayan bu suçlardan, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen kişinin Devlet memurluğuna atanabileceği görülmektedir. Bu kapsamda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının memuriyet sürecinde de kişi bakımından bir etkisi olmamaktadır. Burada, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı olarak yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik yükümlülüklerine aykırı bir tutum göstermesi nedeniyle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasıyla ve diğer koşulların da bulunmasıyla, bahse konu suçların işlenmesi bakımından kişi kamu görevine giremeyecektir.

Nitekim 23-25 Kasım 2012 tarihinde yapılan Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Müzakere Toplantılarında da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının Devlet memurluğuna atanmada etkisi tartışılmış ve bu Toplantılarda; Hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen kişi bakımından bu kararın ilk atama işleminde değerlendirilmesi durumunda mahkûmiyet hiç meydana gelmemiş olduğundan memuriyete atanma bakımından engel bir durum teşkil etmez. şeklinde bir sonuca varılmıştır.”

Anayasa Mahkemesinin HAGB Düzenlemesine İlişkin İptal Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin l.8.2023’te Resmi Gazetede yayımlanan 2022/120 E., 2023/107 K. sayılı ilamıyla Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Karardaki iptal gerekçeleri şöyle tasnif olunabilir:

  1. Sanığa HAGB’yi kabul edip etmediğinin hangi aşamada sorulacağı bususunda, müsadere uygulamasına ilişkin ve işkence -kötü muamele- suçlarında HAGB’nin uygulanmasını sınırlayacak mahiyette herhangi bir kural bulunmaması/eksikliği.
  2. Kamu görevlilerinin işlediği işkence suçlarında HAGB yönünden kamında sınırlayıcı hüküm bulunmamasının da etkisiyle ortaya çıkan ve bununla birleşen hatalı uygulama.

Mezkur iptal kararında AYM, henüz CMK sistemine göre yargılamanın hüküm aşamasına gelinmeden, istinaf kamın yolundan feragat anlamını da taşıyan HAGB’yi kabul iradesinin sanığa sorulmasının, bu hususta hukuk devleti ilkesi ve bunun bir yansıması olan kanunilik ile ölçülülük ilkeleri (AY m.13) yönünden Anayasal geçerlilik koşullarını sağlamadığına işaret etmiştir.

Bu doğrultuda kararda; “Mevcut durumda sanığın HAGB’yi kabule ilişkin irade beyanının ne zaman sorulacağı konusunda yasal bir düzenlemenin bulunmaması nedeniyle, sanığa hakkında HAGB kararı verilmesini isteyip istemediğinin yargılamanın sona ermesinden önce sorulması mümkündür. Bu durum ise henüz hakkında kurulmuş bir mahkumiyet hükmü bulunmayan sanığın mahkumiyet tehdidinin varlığı karşısında savunmasız duruma sokmakta ve henüz doğmamış olan istinaf kanun yoluna başvuru hakkından peşinen feragat etmeye zorlamaktadır. Bu itibarla sanığa HA GB ‘yi kabul edip etmediğine yönelik sorunun mahkumiyet hükmünün ardından sorulmasına yönelik bir usule ilişkin güvencenin bulunmaması nedeniyle kuralın kanunilik şartını sağlamadığı, ayrıca sanığa aşırı bir külfet yüklediği ve ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (prg. 44)” denilmiştir.

CMK 231 HAGB Kararının Memuriyete Etkisi
CMK 231 HAGB Kararının Memuriyete Etkisi

HAGB Kararının Memuriyete Etkisi

HAGB kararının memuriyete etkisinin zaman içerisinde yargı kararlarında nasıl bir seyir izlediğini de ele almakta kanuni izahı için elzem görmekteyiz. Bu bağlamda, HAGB kararının memuriyete engel teşkil etmediği düşüncesinin hâkim olduğu 2008 tarihli Danıştay kararı ile aksi düşüncenin hâkim olduğu Danıştay kararlarının dayandırıldığı argümanlar birlikte değerlendirilecektir.

Danıştay’ın 12. Dairesi’nin 09.07.2008 tarihli kararına konu olayda, bir polis memurunun görevine devam ettiği sırada hakkında dolandırıcılık suçundan mahkûmiyet kararı verilip kesinleştiği, ancak daha sonra HAGB kurumunun yürürlüğe girmesi ile “lehe kanunun geriye yürümesi ilkesi” gereği sanık hakkında daha önce verilen mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının ertelenmesine karar verildiği görülmektedir. Kararda, her ne kadar öncesinde mahkûmiyet hükmü memuriyete alımda aranan mahkûm olmama şartının kaybedilmesi anlamına gelmekte ise de daha sonra söz konusu mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının ertelenmesine karar verildiği ve bu kararın ilgili mahkûmiyet hükmünün hukuki sonuç doğurmamasını ifade ettiği anlaşıldığından artık bu aşamada davacının memur olma şartını yitirdiğinden söz edilemeyeceği ifade edilmiştir.

Eski dönemlerde verilen pek çok Danıştay kararında aynı görüşün hâkim olduğunu, bununla birlikte Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun yeni tarihli bir kararında da aynı düşüncenin hâkim olduğunu görmekteyiz. Söz konusu kararda, PTT memuru olarak görev yapan sanık hakkında zimmet suçundan mahkûmiyet kararının açıklanmasının ertelenmesine karar verilen bir dosyada, mahkemece bu kararın mahkûmiyeti ortadan kaldırmayacağı gerekçesi ile memuriyete yeniden atanma talepli başvurunun reddine karar verilmiş olup söz konusu karar, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca HAGB kararının hukuki sonuç doğurmadığı, bu nedenle de memuriyete engel teşkil etmediği gerekçesi ile bozulmuştur.

Danıştay’ın özellikle son zamanlarda verdiği kararlara baktığımızda ise görüş değişikliğinin olduğunu ve HAGB kararının memuriyete engel bir durum olarak değerlendirildiğini görmekteyiz. Bu anlamda Danıştay 8. Dairesi’nin 2020 tarihli kararında, ertelemenin bir çeşidini teşkil eden HAGB kararının beraat anlamına gelmediğini, sanık hakkında hükmolunan mahkumiyet kararını askıya alıp belli bir süre sanığı denetim altında tuttuğunu, bu süre içerisinde yükümlülüklerini ihlal eden veya kasten yeni bir suç işleyen sanık hakkındaki mahkumiyet kararının açıklanabileceğini, polislik mesleğinin özelliği gereği, sabıkası ve kötü hali olmayan kişilerce bu mesleğin yürütülebileceğini, bu bağlamda kanun maddesinde yer alan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi” ibaresi de göz önünde bulundurulduğunda sanık hakkında hükmolunan HAGB kararının memuriyete engel teşkil edeceği değerlendirmesinde bulunulmuştur.

 

 

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara