Ceza HukukuMakalelerimiz

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu ve Cezası (TCK md. 109)

Kişiyi Hürriyetten Yoksun Kılma Suçu, bir kimsenin hukuka aykırı bir şekilde bir yere gitmek veya bir yerde kalmak yönündeki serbest iradesini güvence altına almıştır.

AİHS’nin 5. maddesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 19. maddesi kişi güvenliğinin korunması için devlete pozitif yükümlülük yüklemiştir.

TCK’nın 109 ve 111. maddeleri arasında yapılan düzenleme ile müstakil bir suç olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile kişinin serbest hareket etme özgürlüğü evrensel hukuk normlarına uygun olarak güvence altına alınmıştır.

Makalemizde, kişiyi hürriyetten yoksun bırakma suçu bütün detayları ile incelenmiş ve Türk Hukuk Sistemindeki uygulaması tartışılmıştır.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Nedir?

5237 sayılı TCK’nın İkinci kısmında Kişilere Karşı Suçlar bölümünde Yedinci Bölüm başlığı altındaki Hürriyette Karşı Suçlar Bölümünde 109. maddesinde Kişiyi Hürriyetten yoksun kılma başlığı altında düzenlenmiştir.

Buna göre,

(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Bu suçun:

a) Silahla,

b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,

f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.

(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlı para cezasına hükmolunur.

(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.

(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”

biçiminde düzenlenmiştir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma (Hürriyeti Tahdit) Suçunun Şartları

TCK’daki düzenlemesinden hareketle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (hürriyeti tahdit) suçunun oluşması için belli şartların arandığı görülmektedir. Bu şartlar;

  • Kast: Failin hareket özgürlüğünü kısıtlama eylemini kasıtlı olarak gerçekleştirmesi gerekmektedir. Yani fail, kişinin hareket özgürlüğünü kısıtlamayı isteyerek ve bilerek yapmalıdır.
  • Hareket Özgürlüğünün Engellenmesi: Suçun işlenmesi için öncelikle bir kişinin hareket özgürlüğünün kısıtlanmış veya engellenmiş olması gerekmektedir. Bu, kişinin istediği şekilde dolaşımını sınırlayan fiziksel veya zihinsel engellerle sağlanabilir.
  • Somut Tehdit veya Zorlama: Hürriyeti tahdit suçu, somut bir tehdit veya zorlama kullanılarak gerçekleştirilirse ortaya çıkar. Bu tehdit veya zorlama, kişinin kendi iradesi dışında hareket etmesine neden olur.
  • Hukuka Aykırılık: Suçun işlenmesi için hareket özgürlüğünün engellenmesi veya kısıtlanması hukuka aykırı olmalıdır. Yani, bu tür bir kısıtlama veya engelleme yasal bir dayanağa sahip değilse suç ortaya çıkar.
  • Gerçek Zarar veya Tehdit: Hareket özgürlüğünün gerçekten engellenmesi veya kısıtlanması gerekmektedir. Sadece korkutmak veya tehdit etmek suçun unsurlarını oluşturmaz.
  • Tahdit Süreci: Bazı hukuki sistemlerde, hürriyeti tahdit suçunun gerçekleşmesi için belirli bir süre gerekebilir. Bu süre, kişinin hürriyetinin ne kadar süreyle engellendiğine veya kısıtlandığına bağlı olarak değişebilir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Unsurları

A. Suçun Maddi Unsurları

1. Fail ve Mağdur

Bu suçun düzenlendiği TCK 109 maddesinde farklı bir özellik aranmadığından dolayı suçun faili herkes olabilir.
5237 sayılı TCK’da bu suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle (109/3.d) veya bu suç altsoy, üstsoy veya eş tarafından (109/3.e) işlenirse artırım nedeni olmaktadır. Aynı şekilde suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi halinde de cezadan artırım öngörülmüştür.

Yasada kişilere bağlı olarak müstakil suç düzenlemesine gidilmemiştir.

Suçun mağduru da; herkes olabilmektedir. Hatta kişinin isnat yeteneğine sahip olup olmadığına bakılmaksızın her insan bu suçun mağduru olabilmektedir. Başka bir deyişle mağdur, teknik araçlarla veya bir başkasının yardımı ile hareket edebilen bir kişi olsa bile, hareket serbestine sahip herhangi bir kimse olabilmektedir.

2. Fiil

Hürriyetten yoksun kılma suçu, bir kimsenin bir yere veya bir yerde kalma yönündeki serbest iradesini engellemeye veya sınırlamaya yönelik tüm eylemleri kapsamaktadır. Bu bakımdan seçimlik hareketli bir suçtur.
Kişinin uykuda veya sarhoşluk sebebi ile davranışları yönlendiremeyeceği bir durumda olduğu hallerde kendine geldiğinde hareket etme yönünde irade oluşturma yeteneğine sahip bulunan kişi herhangi bir sınırlamayla karşılaşması halinde bu durum suç olarak tanımlanmıştır. Sarhoşluğun etkisinin geçmesi suçun oluşumu için koşul olmayıp bu durumda bulunan bir kişinin iradi olarak hareket edebilme yeteneği kazanması ile engellenmesi halinde engelleme fiili bu bağlamda suç olarak değerlendirilmelidir.

Hürriyetten yoksun bırakılan kişi aynı zamanda hürriyeti kısıtlanan kişi de olabilmektedir. Örneğin, cezaevinde hükümlü veya tutuklu olan ve bu nedenle hürriyetten yoksun bırakılan kişinin cezası infaz edilirken tuvalete kilitlenmesi, kendi odasından havalandırmaya çıkışına izin verilmeyecek şekilde tutulması, ranzaya bağlanması gibi durumlarda bu kişiler de suçun mağduru oldukları gibi bu eylemleri gerçekleştiren kişiler açısından fiilleri suçun unsuru olmaktadır.

Bir kimsenin elini ayağını bağlamak, bir kimseyi ağaca bağlayıp bırakmak, bir kimseyi belirli bir yerden ayrılmasını engellemek amacıyla narkoz ile bayıltmak, aynı amaçla birini hipnotize etmek, denizde yıkanmakta olan bir kimsenin evine dönmesini engellemek için elbiselerini saklamak, uydurma haberlerle ve hileli işlemleri ile kişinin gitmek istediği yere gitmesini engellemek, gibi eylemler bu suçun oluşturan fiiller olarak saymak mümkündür.

3. Suçun Konusu

Bu suçun konusu ile korunan hukuki değer, yasadaki düzenleme itibariyle örtüşmektedir. suçun konusu belirli bir kimsenin bir yere gitme veya bir yerde kalma hürriyetini oluşturduğu ve esas olan kişinin fiziki hareketinin kısıtlanarak hareket hürriyetinin engellenmesidir. Ancak fiziki hareket kısıtlaması her zaman bu suçun işlendiği anlamına gelmez. Kişinin belirli bir yere, belirli bir konforla gitmesinin engellenmesi bu suçu oluşturmaz. Çünkü bir yerde kalma veya ayrılma yönündeki özgürlüğüne engel bir durum değildir.

4. Hareket-Sonuç ve Nedensellik Bağı

Bu suçun temel hareket unsuru bir kişinin kendi özgür iradesi dışında hareket özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Hürriyetten Yoksun Kılma Suçu, bir kişiyi bir yere gitmek veya bir yerde kalmak şeklinde iki türlü işlenebildiğinden seçimli hareketli bir suç olduğu kabul edilmelidir. Burada, aynı zamanda neticesi harekete bitişik bir suçtur. Yine bir yere gitme veya kalma durumunu engelleyecek hareketler sayılmadığından serbest hareketli bir suç olarak da kabulü gereklidir.

Burada fiil. kişi tarafından direk veya dolaylı hareketler ile işlenebileceği gibi aynı zamanda hem icra-i hareketler ile hem de ihmali hareketler ile işlenmesi mümkündür. Ancak doktrinde bazı yazarlar ihmali bir hareketle suçun işlenebileceğine dair yasada açıkça bir düzenleme bulunmadığından ve ihmali hareketin ceza sorumluluğuna yol açabilecek tüm suçları kapsayıcı genel bir düzenlemeye, genel hükümler içerisinde yer verilmediğinden bu durumda failin cezalandırılamayacağı ileri sürülmüştür.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Nitelikli Halleri

Genel Olarak

Kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma suçunun temel şeklinin işlenmesinde, kimi durumlarda suçun işlenmesinde bazı araçların kullanılması, suçun belli kişilere yönelik veya belli kişiler tarafından işlenmesi. suç işlenme amacı. sonucu nedeniyle ağırlaşmış hali veya suçun işlenmesinde cebir, tehdit veya hile kullanılması hallerinde nitelikli hal olarak kabul edilerek ceza artırımı yapılmak suretiyle uygulanması gerektiği yönünde yasamızda düzenleme yapılmıştır. Kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçunun ağırlatıcı nedenleri olarak düzenlen bu durum, 765 sayılı TCK’dan farklı olarak ayrı kanun maddelerinde ayrı birer suç olarak düzenlenmeyerek bir ceza maddesinde düzenleme yoluna gidilmiştir. Buna göre,

a. Fiili İşlemek İçin veya İşlediği Sırada Cebir, Tehdit, Hile Kullanılması

Türk Ceza Kanunu’nun 109/2 maddesine göre bu filli işlemek için cebir, tehdit veya hile kullanılması suretiyle işlenmesi halinde cezanın artırılarak hüküm olunacağı düzenlenmiştir. Bu üç hususu vasıta kılma nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Aslında bu nitelikli hal ile iki ayrı ceza maddelerinde düzenlen hususların biri diğerinin ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenerek bileşik bir suç oluşturulmuştur. Cebir, tehdit veya hile kullanmak suretiyle kişinin hürriyetinden yoksun bırakılması nitelikli hale getiren unsurlar olarak düzenlenmiştir.
Cebirden maksat TCK 108 maddesinde düzenlenen cebir suçunun oluşumu gereklidir. Mevcut yasa maddesinde cebir tanımı yapılmamıştır. Tehdit. manevi cebir olarak değerlendirilmektedir. TCK 108. maddesinin kanuni gerekçesinde cebire maruz kalan kişinin fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisi ile belirli bir yön veya şekilde davranmaya ve Cebire maruz kalan kişinin üzerinde fiziki güç kullanılarak ve bu fiziki gücün doğurduğu acı hissi ile belli bir davranışa zorlanması söz konusudur. Suçun cebir kullanılarak işlenmesi halinde suçun nitelikli hali uygulanacaktır.

Cebir, failin mağdur üzerinde maddi bir zor kullanmasıdır. Fiilin beden bütünlüğüne bir saldırı olarak anlaşılmalıdır. Mağdur üzerindeki bu maddi zor suçun işlendiği sırada işlenmesi yeterlidir. Cebrin başlangıçta mağdurun direncini kırmaya elverişli olması yeterli olup eylemin devamı süresince yapılması şart değildir.-
Kişinin silahla korkutularak ve darp edilerek götürülmeye çalışırken, mağdurun kaçarak kurtulması olayında da silah ve cebirle kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmaya teşebbüs olduğu kabul edilmelidir.

Tehdit, yöneldiği kişiye konu itibari ile objektif olarak mağduru korkutmaya elverişli bir kötülük bildirimi ile kişinin hürriyetinin sınırlanmasına katlanmak zorunda bırakılması veya hürriyeti sınırlanmış vaziyette iken bu durumun devamının korkutma suretiyle sağlanmasıdır. Buradaki tehdit TCK 106 maddesinde düzenlenen tehdidi oluşturacağı açıktır. Başka bir deyişle tehdit, kişiye yönelik kötülüğü ileride gerçekleştirileceği yönünde korkutulmak suretiyle eylemi gerçekleştirmektir.

Hile, bir şahsın belirli bir beyanda, davranışta bulunmasını sağlamak amacıyla yapılan ve o kişide yanlış bir kanı oluşturan veya var olan yanlış kanıyı güçlendiren ve devam ettiren kasti. aldatıcı ve yanıltıcı davranışlardan oluşmaktadır.

Hileli işlemin kullanıldığı durumlarda, mağdur gerçek durumu bilmiş olsaydı kendisinden beklenen davranışı yapmayacağı bir durum söz konusu ise, hileli işlem ile bir kişinin bir yerde kalmak veya ayrılmak durumu oluşmuş ise hürriyetten yoksun bırakma suçu oluştuğu kabul edilmelidir.

b. Suçun Silahla işlenmesi

Türk Ceza Kanunu’nun tanımlar başlıklı 6/1.f maddesinde “silah deyiminden;

1) Ateşli silahlar,

2) Patlayıcı maddeler,

3) Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,

4) Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,

5) Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı, nükleer radyoaktif kimyasal biyolojik maddeler”

oldukça geniş tutulan sayılı şekilde verilen unsurlar ile silah tanımı yapılmıştır. Kişiyi Hürriyetten Yoksun Kılma Suçunun yukarıda yazılı aletlerden herhangi birinin kullanılarak işlenmesi halinde nitelikli hal olarak işlendiği kabul edilir.

Fiili işlediği sırada sırf kişi üzerinde silah bulunması suçun nitelikli hali açısından yeterli kabul edilmemelidir. Fail, fiili gerçekleştirmek için silahın onun korkutucu etkisinden faydalanarak eylemde bulunması halinde suç oluşur. Bu faydalanmanın ne şekilde gerçekleştiği önemli değildir. Failin eylemi sırasında üzerinde silah bulunması yeterli olmayıp, üzerindeki silahı göstermek ve mağduru korkutucu etkisi ile korkutarak suçu işlemiş ise nitelikli hal oluşur.

c. Suçun Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi

Burada kişi hürriyetini sınırlama eyleminin birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi gereklidir. Başka bir deyişle aslında TCK 37 maddesi anlamında iştirak halinde suçun işlenmesi düzenlenmiştir. Yasa maddesi gerekçesinde, birden fazla kişi tarafından bu suçun birlikte işlenmesi halinin müşterek failliğe karşılık gelindiği açıkça belirtilmiştir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma fiilinin birden fazla kişinin katılımı ile birlikte işlenmesi hallerinde müşterek failliğin şartlarının oluşup oluşmadığı her olayın özellikleri göz önünde bulundurularak ve her bir failin suçun işlenişine olan katkısı fonksiyonel anlamda değerlendirilerek belirlenmelidir.

Birden fazla failin birlikte suçu işlediklerinden bahsedebilmek için birlikte hareket ederek üzerine hakimiyet kurmaları gereklidir. suça sonradan katılan ve yardım eden konumunda bulunan kişi mevcut ise doğrudan iştirak iradesinden bahsedilemez. Failin suçu işlemeye azmettiren kişi olması veya TCK 39 maddesindeki yardım eden sıfatıyla eyleme katılımının olması halinde suçun nitelikli hal ile işlendiğinden bahsedilemez.

d. Suçun Belirli Kişilere Karşı işlenmesi

Suçun üst soy, alt soy ve eşe karşı işlenmesi halinde kişiyi hürriyetten yoksun bırakma suçunun nitelikli hali kabul edilerek ceza artırımı ön görülmüştür.

Üst soy, alt soy hısımlığı; birinin diğerinin sulbünden gelmesi ile olan hısımlıktır. Doktrinde genel olarak bu adlandırılma ile, düz çizgi hısımlığı olarak nitelendirilmiştir. Buna göre biri diğerinden türeyen kimseler arasındaki hısımlık bu kapsamdadır. Anne, baba, çocuklar ile yukarı ve aşağı istikamette aralarında bağ bulunan dedeler, torunlar, nineler de üst ve alt soy kapsamındadır.

e. Suçun Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeni ile İşlenmesi

5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 6/1.c maddesine göre Kamu Görevlisi deyiminden, kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yolu ile yada herhangi bir suretle, sureli veya geçici olarak katılan kişi kamu görevlisi olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşumu için kişinin kamu görevlisi olması yanında, yerine getirdiği kamu görev nedeni ile işlenmesi halinde de uygulama alanı bulunmaktadır.

Burada kamu görevlisi mağdur pozisyondadır. Eylemin doğrudan kamu görevlisine yönelmese bile görevinden dolayı yakınlarına karşı bu suçun işlenmesi halinde de bu bend uygulanacaktır. Örneğin hakime kızan bir şahsın oğlunu kaçırıp bir yerde tutması eyleminde olduğu gibi kişinin yapmış olduğu görevinden dolayı yakınlarının hürriyetten yoksun kılma suçuna maruz kaldığı halde de uygulanacaktı.

Eylemin gerçekleştiği dönemde, kişinin kamu görevinin sona ermiş olması halinde bile uygulanır. Burada önemli olan, suçun görev nedeniyle işlenmiş olmasıdır.

f. Suçun Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuzu Kötüye Kullanmak Suretiyle işlenmesi

Bu suçu işleyen kişinin salt kamu görevlisi olması yeterli değildir. Kamu görevlisi olmanın kendisine sağladığı kolaylık ile başkalarını etkileyebilme gücünün kötüye kullanılarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakması durumunda bu madde uygulanacaktır. Kişinin nüfuzunu ve görevini kötüye kullanmaksızın suç işleme anında kamu görevlisi olan kişilerden olan kişi olması nitelikli hal oluşturmaz. Çünkü ayrıca nüfuzun kötüye kullanılması gereklidir. Failin yerine getirdiği kamu görevinin suç işlenmesinde özel bir kolaylık sağlaması ve kamu görevi nedeniyle mağdur üzerinde egemenliği kurabilecek durumda olması zorunludur.

– Herhangi bir yasal dayanağı olmaksızın kişinin karakolda gözaltında tutulması, hakim kararı olmaksızın cezaevine konulması durumunda, eylemin gerçekleştiren kamu görevlisinin görevinden doğan nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiğinden kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmanın nitelikli hali olarak kabul edilmektedir.

Kişinin gerçekte kamu görevlisi olmadığı halde, kendisini kamu görevlisi gibi gösterip suçu işlemesi durumunda TCK 109/2 maddesindeki hile ile suçun işlenmesindeki nitelikli hali olur.

g. Suçun Cinsel Amaçla işlenmesi

Suçun cinsel amaç ile işlenmesi durumu, esas itibari ile kişiyi hürriyetten yoksun bırakmanın cinsel saldırı, cinsel istismar, cinsel taciz niteliğindeki fiillerin gerçekleştirilmesine imkan sağlamak için icra edildiği halleri kapsamaktadır .. Eski TCK’nın 429 ve 430. maddelerine göre şehvet hissi veya evlenmek maksadıyla bir kişiyi kaçırmak veya alıkoymak ayrı bir suç olarak düzenlenmiş iken, yeni TCK’da cinsel amaç ile kişi hürriyetinden yoksun kılma eylemi suçun nitelikli hali olarak kabul edilerek cezadan artırım nedeni olarak düzenlenmiştir. Burada kişinin bir yerde cinsel amaç ile tutulması halinde bu bend uygulama alanı bulacaktır. Esas itibariyle, failin cinsel amaçla suçu işlemiş olması halinde nitelikli hal kabul edilerek cezası artırılacaktır.

Cinsel amaçtan maksat, failin eylemi işlerken kendi cinsel arzularını tatmin gayesi ile hareket etmesidir. Evlenme amacıyla bu suçun işlenmesinde evlenmenin cinselliği de içermesi nedeni ile artırım nedeni olarak uygulanması gerektiği ancak kimi muhalefet şerhlerinde evlenmenin cinsel amaç taşımadığı, kaba şehevi amaçla evlenme amacının aynı olmadığına dair görüş savunulmuş ise de buna katılmamız mümkün değildir.

h. Neticesi Sebebiyle Suçun Ağırlaşmış Hali

TCK 109/6 maddesine göre kişi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesi amacıyla gerçekleştirilen cebir eylemi soncunda kasten yaralamanın 87 maddesinde düzenlenen neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin meydana gelmesi halinde cebir ile kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun yanında ayrıca TCK 87 maddesinde düzenlenen suçundan da cezalandırma yoluna gidilmelidir.

ı. Suçun, Mağdurun Ekonomik Bakımından Önemli Bir Kaybına Neden Olması

TCK 109/ 4 maddesinde Hürriyetten yoksun kılma suçunda, işlenen suç neticesinde mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybının olması halinde, fail hakkında ayrıca bin güne kadar adli para cezası uygulanacaktır. Burada suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali söz konusudur. Bu nedenle failin neticeye yönelik olarak kastının olması aranmamaktadır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, mağdurun olayda meydana gelen ekonomik zararı ile failin hareketi arasında illiyet bağlantısının bulunması aranmaktadır.

Failin zararı isteyip istememesinin bir önemi yoktur. buna karşılık ekonomik zararın en azından öngörülebilir olması aranmaktadır. Ayrıca bu hükmün uygulanabilmesi için mağdurun ekonomik kaybının önemli miktarda olması gereklidir.

Ekonomik miktarın önemli olup olmadığı hususu hakim tarafından takdir edilecektir. Bu değerlendirme de, mağdurun durumu dikkate alınarak yapılacaktır.

B. Suçun Manevi Unsuru

Kişiyi Hürriyetten Yoksun Kılma Suçunun manevi Unsuru Genel Kast’tır bunun için özel bir saik aranmamaktadır. Bu suçun manevi unsuru failin, mağdurun mağduru kişisel özgürlüğünden yoksun bırakmaya yönelik hareketleri gerçekleştirmeyi istemesini ve bilmesini içeren genel kast olduğu, suçun basit halinin oluşumu için özel kast aranmadığı gerek doktrinde gerekse uygulama da kabul edilen görüştür.

Burada esas kural. failin suç sayılan bir sonucu bilmesi ve istemesi bu suretle harekette bulunmasında kastın varlığı için yeterlidir. Özel kast aranmaz.

Bu suç olası kast ile de işlenebilen suçlardandır. Bu durumda TCK m.21/2 uyarınca tayin edilen cezadan indirim yapılır. Suçun Taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Şikayet Süreci

Bu suçta şikayet süreci, mağdurun veya suçtan zarar görenin savcılığa yahut karakola müracaat etmesiyle başlar. Kural olarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun takibi şikayete bağlı değildir. Dolayısıyla bu suçla ilgili başlamış bir soruşturmada mağdurun şikayetini geri çekmesi kamu davasının açılmasını engellemez.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Cezası

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezası, suçun ağırlığına göre değişmektedir. Buna göre suçun basit halinin işlenmesi durumunda, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Bu suçun:

a) Silahla,

b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,

f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır. Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır. Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” şeklinde cezalara yer verilmiştir.

Hakkınızda kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçundan dolayı bir şikayette bulunulması halinde Ankara Ceza Avukatı desteği almanızı tavsiye ederiz.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda HAGB

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması , suçu sabit görülen sanığa ceza verilme kararının açıklanmayarak 5 yıl boyunca askıda kalmasına denir. Dolayısıyla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 2 yıldan daha az hapis cezası alan bir sanığın bu ceza hükmü diğer şartların da mevcut olması durumunda açıklanmayarak ertelenebilir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Etkin Pişmanlık ve Denetimli Serbestlik

V. Etkin Pişmanlık

TCK’nın 110. maddesine göre, Hürriyetten Yoksun Kılma suçunda, ” … tamamlanan suçu işleyen kişiyi suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce, mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın onu kendiliğinden güvenli bir yere serbest bırakacak olursa cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

Buna göre, Hürriyetten Yoksun Kılma suçunda Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için;

1- Öncelikle suçun tamamlanmış olması gereklidir. Suç tamamlanmasından önce kişinin pişmanlık duyarak kendiliğinden vazgeçmesi durumunda TCK m.36’da düzenlenen Gönüllü Vazgeçme söz konusu olmaktadır.

2- Fail. hürriyetinden yoksun bıraktığı kişiyi herhangi bir dış zorlama olmaksızın kendiliğinden serbest bırakılmalıdır. Şayet bir başkasının ya da güvenlik kuvvetlerinin baskıları sonucu veya yetkili devlet organlarının baskıları ve müdahalesi sonucu, mağduru bırakmışsa bu durumda etkin pişmanlıktan yararlanamaz. mağdurun iknası sonucu bırakılması halinde de bu hüküm uygulanmalıdır. Mağdurun, suç Faillerinin elinden kaçarak ve kendi imkanları ile kurtulması halinde burada, kendiliğinden bırakmadan söz edilemez.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda denetimli serbestlik, suçun işlendiği tarihe göre değişmektedir. Buna göre suç, 20.03.2023 tarihinden önce işlenmişse 3 yıl ve 31.07.2023 tarihinden önce işlenenler açısından ise 5 yıldır. Denetimli serbestlikten yararlanma durumu ise özel olarak kişilerin dosyalarına göre değişmektedir. Denetimli serbestlikten yararlanma durumu için Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun uzman avukatlarından destek alabilirsiniz.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

MÜŞTEKİ : Murat Ö………… (T.C No : )

adres

VEKİLİ : Av. Çağrı AYBOĞA

adres

ŞÜPHELİ : Hayriye İ….( T.C No: )

SUÇ : Kasten Yaralama, Tehdit, Hakaret,Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma

SUÇ TARİHİ : XX/XX/2023

İSTEK : Şüpheli hakkında ivedilikle adli soruşturma icrasıyla atılı suçtan cezalandırılmaları için görevli/yetkili mahkeme nezdinde kamu davası açılması isteğinden ibarettir.

OLAYLAR :

Ekte sunulan vekaletname uyarınca yakınan vekiliyim.(Ek-1)

Hayriye İ…vekil edenin uzaktan akrabası olur. Müvekkil’in Hayriye İ…’nin kızı olan Leyla İ…. ile 7 yıldır ilişkisi vardır. Hatta vekil edem ile Leyla İ…. bir süredir evlilik planı yaptıkları için 24/03/2022 tarihinde Adana’dan İstanbul’a beraber giderek B……. Belediyesinden 26/04/2022 tarihine nikah için gün bile almışlardır.
Tarafıma verilen bilgi ve belgelere göre; Söz konusu olay, 29/03/2022 sabahı müvekkil Murat Ö……’ın nişanlısı olan Leyla İ….. ile yüzyüze konuşmak için Leyla İ….’nin Be. Mahallesi D…. B…..Bulvarı T… Apartmanında bulunan evinin altına gitmesi ve apartmanlarının girişinde Leyla İ…..’nin annesi olan Hayriye İ….ile karşılaştıkları anda Hayriye İ….. tarafından müvekkile “Siktir git şerefsiz, neden geldin?” diye bağırmaya başlamasından sonra müvekkilin “Nişanlım Leyla ile konuşmak istediğim için geldim.” cevabını vermesi üzerine Hayriye İ….. vekil edenin üzerine yürümüş ve boğazını sıkarak vekil edene engel olmaya çalışıp “Siktir git, Şerefsiz, Dümbük, Piç,” gibi vekil edenin onuruna, şeref ve haysiyetine yönelik sözler sarf etmiştir. Bu olaylar yaşanırken Hayriye İ…… nin diğer kızlarından Ebru İ…..de evinden aşağı inerek vekil edene karşı “Dümbük” diye bağırmaya başladıktan sonra Ebru İ….. ile Hayriye İ…. beraber vekil edenin üzerine saldırmışlardır. Kendisinin sadece Leyla İ…. ile konuşmak istediğini söylemesine rağmen şüpheli tarafça suç oluşturan bu eylemlere devam edilmiştir.
Bu olay tam apartmanın girişinde olmuş ve Hayriye İ…. vekil edenin boğazına sarılmasına rağmen vekil eden ellerini yukarıya kaldırıp hiçbir hamle yapmamış ve darp edilmiştir. Zaten olayın yaşandığı yerleri gören kameralar incelendiğinde de vekil edenin Hayriye İ…..’ye hiçbir şekilde el kaldırmadığının, temasta bulunmadığının ve üzerine yürümediği görülecektir. Ayrıca apartmanın orada ismini sonradan öğrendiğimiz kuaför işletmesi olan S….. bey de bu konuya tanıklık etmiştir. Gerek görürseniz tanık olarak bile dinlenirse olayın aslı ve neler yaşandığı ortaya çıkacaktır.

Müvekkil olay yerinden ayrıldıktan sonra Hayriye İ…., kızı olan Leyla İ….’ye “Murat benim üzerime yürüdü, darp etmeye çalıştı.” şeklinde konuşmuş ve Leyla İ….’yi dolduruşa getirmiştir. Leyla İ….’de bu duruma sinirlenip vekil edeni aramıştır. Vekil eden aslında olayın öyle olmadığını söyleyip ve yüzleşmek için tekrardan nişanlısının evine gitmiştir. Zile bastıktan sonra kapıyı açmalarını ve yüzleşmek istediğini söylemiştir. Müvekkil kapının arkasından neden Leyla’ya yalan söyleyip onu dolduruşa getirdiği şeklinde soru yöneltmiş fakat evlerinin içerisinden sürekli Murat Ö……’a karşı küfürler ederek, onuruna, haysiyetine hatta vekil edenin fiziksel özelliklerine varana kadar hakaretlerde bulunmuşlardır. Sonra evlerinin kapısı aralanıp kapı açıldıktan sonra vekil eden asansörün önündeyken Hayriye İ…. ve kızı Ebru İ….. vekil edene saldırmışlardır. Kendini korumak amacıyla onları itekleyen Murat Ö…… Leyla’nın kendisine sarılmasıyla hareketsiz kalmış ve Hayriye İ…. ile Ebru İ…. yine durmadan kasten yaralama eylemine devam etmişlerdir. Vekil eden hiçbir şekilde onların evinin içerisine girmemiş ve bu olay evin kapısının önünde asansör boşluğunda yaşanmıştır. Murat Ö….. vücudunun birçok bölgesine darbe aldığı için olay yerinden ayrıldıktan sonra Adana Çukurova Devlet Hastanesine giderek darp raporu almıştır. Almış olduğu darp raporunu da dosyaya sunuyoruz. (Ek- 2)

Bu olaylar yaşanmadan bir gün önce, Leyla İ…. ve müvekkil nikah için gün almaya gittikleri İstanbul’dan 28/03/2022 günü uçakla Adana’ya dönmüş, sonrasında sabah saat 05:00’te Leyla İ…..’yi evine bırakmak için Leyla İ…..’nin ikamet ettiği T… apartmanının önüne gitmişlerdir. Vekil eden ve kendilerini havaalanından almak için gelen E…. T…, Leyla İ….’nin bavullarını eve götürmesi için apartman önüne kadar eşlik ettiği esnada Hayriye İ…. apartman giriş kapısına gelerek ortada hiçbir şey yokken, yolun kenarında aracının yanında duran müvekkil Murat Ö….’a “Piç,Şerefsiz,Siktir git” gibi kelimeler kullanmıştır. Müvekkil de Hayriye İ….’nin yanına giderek “Yenge senin derdin ne? , Bak 26 nisanda nikah var.” şeklinde söylemde bulunmuş, apartmanın dış kapı diyafonundan Ebru İ….. de “Dümbük, dümbük” diye bağırmaya başlamıştır. Leyla İ…. bu esnada annesini susturmaya çalışmıştır. Hayriye İ…. ve Ebru İ…. ile vekil edenin herhangi bir fiziki teması olmamış ve vekil eden ile E…. T….., araçlarına ilerleyerek Leyla İ…..’nin evinin bulunduğu mevkiden uzaklaşmıştır.

Müvekkil Murat Ö…… ile nişanlısı Leyla İ…..’nin ilişkilerinin bu duruma gelmesinin sebebi Leyla İ…’nin annesi Hayriye İ…..’dir. Geçtiğimiz 2.5 yıl içerisinde sürekli vekil edenin fiziksel özelliklerine ve onuruna dokunacak küfürler ederek tahrik etmeye çalışmıştır. Vekil eden buna rağmen Hayriye i….’yi arayarak kendisine kaç defa “Aile olalım, Biz akrabayız, Sen bize bir büyüklük yap ve yol göster.” demesine rağmen müvekkil Murat Ö….’ın yakın akrabalarını arayıp “Senin oğlunu cezaevine attıracağım, hapislerde çürüyecek, Bu ilişki olmaz.” diyerek ailesinin huzurunu bozmuş ardından müvekkilin eski eşini ve kızını arayarak “Babana söyle ya Leyla ya Ben.” diyerek kızına baskı kurmuştur. Ardından vekil edenin kız kardeşlerini sürekli arayarak şahsıyla ilgili asılsız iddialarda bulunmuştur. “Kızımı para ile kandırdı, benim kızım onu istemiyor.” şeklinde beyanlarda bulunmuş ve müvekkil hakkında “Sapık, sübyancı ve şerefsiz” gibi kelimeler kullanarak vekil edeni ve ailesini manevi açıdan yıpratmıştır.

Hayriye İ….. bir keresinde vekil eden Murat Ö…..’ı evine çağırarak “Leyla İ…..’nin evde bulunmadığı anda seninle konuşacağım, gel.” demiş ve vekil eden evlerine gitmiştir. Müvekkil davet üzerine gittiği evin içine girdikten sonra Ebru İ…..’nin de evde olduğunu görmüş ve Hayriye İ….. evin kapısını içeriden kilitleyerek Murat Ö…..’ı hürriyetinden yoksun bırakmak suretiyle içeride alıkoyup tarafına ağza alınmayacak küfürler etmiş, “Sen benim kızımı satıp, para mı kazanacaksın.” şeklinde ahlak dışı söylemlerde bulunmuştur. Müvekkil kapıyı açmalarını söylediğinde ise açmayacaklarını söyleyip Murat Ö……’ı zorla evde tutmuşlardır. Kızı Ebru İ….. de bu esnada evde olup polis çağırmış ve polisler geldiğinde Hayriye İ…. kapıyı açıp, “Benim evime zorla girdi.” diyerek müvekkil hakkında şikayetçi olmuştur. Karakola gidildiğinde alınan beyanlardan sonra müvekkilin Hayriye İ…..’ye karşı herhangi bir fiziksel temasının olmadığı ve evin içerisine zorla girilmediği hususunda kanaat oluşunca Hayriye İ…. vekil edenden şikayetçi olmamıştır.

Her birey dilediği şekilde serbestçe hareket etme özgürlüğüne sahiptir. Kişinin kendi özgür irade ve arzusuna uygun yere gitmesi veya herhangi bir şekilde yer değiştirmesi başkası tarafından engellendiğinde hürriyeti tahdit suçunun “bir yere gitmek hürriyetinden yoksun bırakma” biçimi işlenmiş olur. Hayriye İ….. TCK’nun 109. Maddesi uyarınca “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma” suçunu işlemiştir. Müvekkil Murat Ö……’ın herhangi bir fiziksel teması ve hakaretinin olmamasına ve ikametlerine izinsiz girmemesine karşın Hayriye İ…. tarafından zorla alıkoyulduğundan dolayı da Hayriye İ…..’den şikayetçiyiz. Bu olay da önceki polis tutanaklarında da mevcuttur.

Müvekkil Murat Ö…. 2 çocuk babasıdır. Halen de eski eşi ile medeni bir şekilde görüşmeye devam eden aynı zamanda çocuklarını ve eski eşini kimseye muhtaç etmeyen, bu zamana kadar yüz kızartıcı bir durumla karşılaşmayan bir vatandaştır. Kendisi sadece Leyla İ…..’yi çok sevdiği ve sevildiği için bir yuva kurmak istemiştir. Tüm akrabaları, ailesi ve çevresindeki yakın arkadaşları da şahittir ki Hayriye İ….’nin vekil edene ve kendi kızı Leyla İ…..’ye karşı sürekli bir engel çıkarmıştır. Asılsız iddialarla vekil edeni suçlamaya çalışmış kendisi ile ailesini manevi açıdan yıpratmıştır ve yıpratmaya da devam etmektedir.

Tüm bu hususlar göz önüne alındığında Hayriye İ…..’den şikayetçi olma durumumuz hasıl olmuştur.

Tüm bu açıklamalar ışığında vekil edene saldıran, tehdit ve hakaret eden, hürriyetinden yoksun bırakan şüpheli Hayriye İ…. isimli kişi hakkında kasten yaralama, hakaret, tehdit ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından soruşturma yürütülmesini ve kamu dava davası açılmasını isteme gereğim hasıl olmuştur.

DELİLLER : Kamera kaydı, darp raporu, tanık beyanları vs her türlü delil

TALEP ve SONUÇ : Yukarıda kısaca açıklanan nedenlerle, müvekkile saldıran, tehdit ve hakaret eden şüpheli Hayriye İ….. isimli kişi hakkında kasten yaralama, hakaret, tehdit, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından soruşturma yürütülmesini ve kamu dava davası açılmasını sayın savcılığınızdan saygılarımla arz ve talep ederim.

XX/XX/2023

Avukat

Çağrı AYBOĞA

Ekleri : 1- Vekaletname

2- 29/03/2022 tarihli Darp Raporu

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Adli Para Cezasına Çevrilir Mi?

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda adli para cezası, hapis cezasına ek olarak düzenlenmiştir. Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma Suçu Şikayete Tabi Mi?

Kural olarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun takibi şikayete bağlı değildir. Dolayısıyla bu suçla ilgili başlamış bir soruşturmada mağdurun şikayetini geri çekmesi kamu davasının açılmasını engellemez.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma Suçunda Zamanaşımı

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunda genel zamanaşımı 8 yıldır. Yani suçun ve suçlunun öğrenilmesinden itibaren açılan soruşturma 8 yılda sonuçlanmalıdır. Ancak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun yukarıda sayılı nitelikli hallerinin gerçekleşmesi halinde zamanaşımı 15 yıl olarak uygulanacaktır.

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara