Muhdesatın aidiyeti davası, özellikle paylı veya elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerindeki yapıların kime ait olduğunun tespiti bakımından son derece önemli ve sıkça başvurulan bir dava türüdür. Bu makalede, “muhdesatın aidiyetinin tespiti davası nedir, kimlere karşı açılır, hangi hallerde açılabilir, görevli ve yetkili mahkeme neresidir, ispat yükü ve bilirkişi incelemesi nasıl işler, harç ve yargılama giderleri nasıl hesaplanır” gibi birçok soruya detaylı ve mevzuata uygun yanıtlar verilmektedir. Ayrıca, tapu sicilinde muhdesatın görünürlüğü, kamulaştırma süreçlerindeki yeri ve muhdesat ile ortaklığın giderilmesi davaları arasındaki ilişki de ele alınmaktadır. Yargıtay’ın güncel içtihatları ışığında derinlemesine incelenen bu çalışma, muhdesatın hukuki niteliği ve uygulamadaki yeri hakkında kapsamlı bilgi sunar.

Davası
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Nedir?
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, bir taşınmaz üzerinde bulunan yapı, ağaç, bağ, kulübe gibi kalıcı unsurların taşınmaz malikinden başka bir kişiye ait olup olmadığının mahkeme yoluyla belirlenmesini konu alan bir tespit davasıdır. Türk Medeni Kanunu m. 718’e göre; yapılar ve bitkiler taşınmazın bütünleyici parçası sayılır ve normal şartlar altında taşınmazın maliki aynı zamanda muhdesatın da malikidir.
Ancak, uygulamada sıklıkla taşınmaz üzerindeki yapıların malik dışındaki kişiler tarafından yapıldığı görülmektedir. Bu kişiler genellikle paydaşlar, aile üyeleri ya da önceki maliklerle özel hukuki ilişki içerisinde olan üçüncü kişilerdir. Böyle bir durumda muhdesatın kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık ortaya çıkar ve bu uyuşmazlığın çözümü, muhdesatın aidiyetinin tespiti davası ile sağlanır. Bu dava, ayni hak doğurmaz ancak mahkeme tarafından verilmiş bir tespit hükmü ile muhdesatın malikliği belirlenir.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Kime Karşı Açılır?
Bu dava, muhdesatın davacıya ait olduğunu kabul etmeyen tapu kayıt maliklerine karşı açılmalıdır. Paylı veya elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda, davalılar arasında tüm hissedarların yer alması zorunludur. Aksi takdirde taraf teşkili eksikliği nedeniyle dava usulden reddedilebilir.
Davacının iddiasını kabul eden taraflara karşı dava açılmasına gerek yoktur. Ancak açıkça bir kabul beyanı yoksa suskunluk, dava edilmek için yeterlidir. Eğer davalı malikler vefat etmişse, onların yasal mirasçıları davada yer almalıdır. Bu bağlamda, taraf teşkilinin eksiksiz yapılması davanın sağlıklı yürütülmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasında Harç ve Yargılama Giderleri Nasıl Hesaplanır?
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, nispi harca tabi bir dava türüdür. Harç, davacının iddia ettiği muhdesat değerinin, kendi hissesi oranındaki kısmı üzerinden hesaplanır. Uygulamada davacılar, başlangıçta düşük değer belirleyerek harcı düşük tutmakta; ancak keşif ve bilirkişi incelemeleri sonucunda belirlenen gerçek değer üzerinden eksik harç tamamlanmaktadır.
Yargılama sonunda kabul edilen değer esas alınarak avukatlık vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaplanır. HMK m. 326 uyarınca; masraflar, davalıların paylarına oranla tahsil edilir. Zemin bedeli, muhdesat değerinden ayrı değerlendirilir ve sadece muhdesatın değeri dikkate alınarak harçlandırma yapılır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir husus da “Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak Kararlar” dır. Muhdesatın aidiyeti bir tespit davası olduğundan, kesinleşmeden icraya konamaz.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasında Görevli Mahkeme
Bu davada görevli mahkeme, taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Görev ve yetki kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen dikkate alınır. Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili ve görevlidir. Dava başka yerde açılırsa, mahkeme yetkisizlik kararı verir.
Görevli mahkemede açılmayan davalar usulen reddedilir. Yetkili mahkemeye gönderilse bile dava süresi uzar. Bu nedenle dava açılmadan önce taşınmazın yeri ve niteliği net olarak belirlenmelidir. Doğru mahkemede dava açmak, usuli işlem hatalarını önler.
Muhdesatın Tapu Sicilindeki Görünümü
Kadastro Kanunu m. 19/2 uyarınca muhdesat, tapu sicilinin beyanlar hanesinde belirtilmelidir. Muhdesatın sahibi, türü, yapım tarihi ve iktisap sebebi tapuda açıkça yazılmalıdır. Ancak uygulamada, bu bilgiler elektronik ortamda tutulmakta ve bazen eksik bildirilmektedir. Bu durum, hak sahipliği konusunda uyuşmazlık doğmasına neden olur.
Muhdesatın beyanlar hanesinde gösterilmemiş olması, onun hukuken mevcut olmadığını göstermez. Yargıtay da bu konuda yerleşik içtihat geliştirmiştir. Davacı, muhdesatın beyanlar hanesine işlenmesini mahkeme kararı ile sağlayabilir. Bu nedenle, muhdesatın tapudaki görünürlüğü delil niteliği taşımaktadır.
Muhdesat Bilirkişi İncelemesi ve İspat Yükü
Davalıların iddialarını çürütmekle yükümlü olan davacı, muhdesatın kendisine ait olduğunu delillerle ispatlamalıdır. Bu deliller; yapı ruhsatı, tanık ifadeleri, fotoğraflar, elektrik/su abonelik belgeleri ve en önemlisi bilirkişi raporu olabilir.
Mahkeme, keşif sırasında uzman bir bilirkişi atar. Bilirkişi, muhdesatın ne zaman, kim tarafından yapıldığını, niteliğini, değerini belirler. Bu rapor, hakimin kararında esaslı yer tutar. Delil yetersizliği halinde dava reddedilir. Bu nedenle ispat yükünün yerine getirilmesi büyük önem taşır.
Kamulaştırma ve Kentsel Dönüşüm Sürecinde Muhdesat Davaları
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davaları genellikle kamulaştırma ve kentsel dönüşüm uygulamaları sırasında açılmaktadır. Çünkü bu süreçlerde, taşınmaz üzerindeki yapıların kime ait olduğu tespit edilmeden, adil bir bedel ödemesi yapılamaz.
Kamulaştırma sırasında, muhdesatın hak sahibine ait olduğu ispatlanırsa, kamulaştırma bedelinden muhdesat değeri ayrılır ve hak sahibine ödenir. Aksi halde, bedel taşınmazın malikine gider. Bu nedenle bu tür kamu müdahalelerinde muhdesat davası açmak zaruridir.
Muhdesatın Aidiyeti Davası Yargıtay Kararları
Muhdesatın Taşınmazdan Ayrı Bir Aynî Hak Oluşturmayacağı
“Muhdesat, taşınmazın bütünleyici parçasıdır. Üzerinde ayrı bir mülkiyet hakkı kurulamaz. Ancak kişisel hak ileri sürülebilir.”
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu, 22.12.1995, E.1994/1, K.1995/3
Muhdesatın Aidiyeti Kararları Kesinleşmeden İcraya Konu Edilemez
“Davacının muhtesat mülkiyetinin tespiti talebi hakkında verilen hüküm, taşınmazın aynına ilişkin olduğundan, karar kesinleşmeden icraya konulamaz.”
Yargıtay 12. HD, 2019/6660
Taşınır Nitelikteki Seralar Muhdesat Değildir
“Çelik iskeletli, cam kaplı, plastik örtülü sera, taşınır nitelikte olup muhdesat sayılmaz. Bu nedenle dava hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmelidir.”
Yargıtay 8. HD, 2016/1489
Tel Örgü Muhdesat Niteliğinde Değildir
“Sökülüp taşınabilen tel örgü, mütemmim cüz sayılmaz. Davacı, aidiyet tespiti talebinde bulunamaz.”
Yargıtay 7. HD, 2013/365
Orman Niteliğindeki Taşınmazda Muhdesat Bedeli Talep Edilemez
“Orman olan taşınmaz üzerine yapılan yapı, muhdesat olarak değerlendirilemez. Bedel talebi hukuka aykırıdır.”
Yargıtay 13. HD, 2003/5965
Kavak Ve Söğüt Gibi Ağaçlar Muhdesat Sayılmaz
“Ekonomik ömrü kısa olan, taşınmazdan ayrılabilen kavak ve söğüt ağaçları taşınır sayılır, muhdesat sayılamaz.”
Yargıtay HGK, 1992/1-137
Kadastro Tespitinde Belirtilmeyen Muhdesat İçin Dava Açılabilir
“Muhdesat tapu tespitinde belirtilmemiş olsa bile, mahkeme kararı ile beyanlar hanesine yazdırılabilir.”
Yargıtay 1. HD, 1989/2226
İzale-İ Şuyu Davası Sırasında Muhdesat İddiası İleri Sürülmelidir
“Paydaşlar arasında ortaklığın giderilmesi davası devam ederken muhdesat iddiası varsa, bu süre içerisinde dava açılmalı, aksi halde muhdesat iddia edilmemiş sayılır.”
Yargıtay 14. HD, 2018/589
Beyanlar Hanesinde Yer Almayan Muhdesat Yok Hükmünde Değildir
“Muhdesat beyanlar hanesine yazılmamışsa da varlığı mahkeme kararıyla sabit olursa hukuken geçerlidir.”
Yargıtay 7. HD, 2010/3385
Zeytinlik Tapulu Taşınmazlarda Zeytin Ağaçları Ayrı Tapuluysa Muhdesat Olmaz
“Eski hukuk düzenine göre ağaçlara ayrı tapu verilmişse, bunlar muhdesat değil bağımsız mal sayılır.”
Yargıtay 14. HD, 2008/4964
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Dava Dilekçesi Örneği
……………. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HÂKİMLİĞİ’NE
DAVACI : [Ad Soyad – T.C. Kimlik No] VEKİLİ : [Avukat Ad Soyad – Baro Sicil No – İletişim Bilgileri] DAVALILAR : [Tüm tapu maliklerinin ad ve soyadları, adresleri]
KONU : Muhdesatın aidiyetinin tespiti talebidir.
AİDİYETİ TESPİTİ İSTENEN MUHDESAT
[İl], [İlçe], [Mahalle/Köy] mevkiinde bulunan, [Ada] ada, [Parsel] parsel numaralı, [m²] yüzölçümlü, tapuda tarla vasfıyla kayıtlı taşınmaz üzerindeki betonarme ev, beton ihata (bahçe) duvarı, tel çit, demir kapılar ve ağaçlar.AÇIKLAMALAR
- Müvekkillerim, yukarıda bilgileri verilen taşınmazda hissedar konumundadır. Taşınmazın diğer hissedarları olan davalılar ile müvekkillerim arasında taşınmazın kullanımı ve yönetimi konusunda uzun süredir süregelen ihtilaflar bulunmaktadır.
- Bu ihtilaflar neticesinde müvekkillerimce taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesi talebiyle [Mahkeme Adı] Sulh Hukuk Mahkemesi’nin [Esas Yılı/Numarası] sayılı dosyası üzerinden bir dava açılmış olup, yargılama hâlen derdesttir.
- Ortaklığın giderilmesi davası kapsamında yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporlarında, taşınmazın bedeli, üzerinde bulunan muhdesatlarla birlikte tespit edilmiştir. Ancak bu tespitler, müvekkillerime ait olan muhdesatların da diğer hissedarlarla paylaştırılmasına yol açmaktadır. Bu sebeple, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın mülkiyetinin tespiti amacıyla işbu davanın açılması zarureti doğmuştur.
- Söz konusu betonarme ev, beton ihata duvarı, tel çit, demir kapılar ve ağaçlar, müvekkillerim tarafından kendi imkânlarıyla yapılmış veya dikilmiş olup; bu muhdesatlar üzerinde davalıların herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu muhdesatların mülkiyeti de müvekkillerime aittir.
- Ayrıca, tapuda hissedar olan [Davalı Adı], Sulh Hukuk Mahkemesi nezdindeki [Dosya No] sayılı dosyanın ../../…. tarihli duruşmasında, muhdesatların müvekkillerime ait olduğunu kabul ve beyan etmiş olup, bu nedenle işbu davada kendisi davalı olarak gösterilmemiştir. Ancak diğer davalıların davaya katılmamış olmaları sebebiyle beyanları alınamamıştır. Bu nedenle mahkemece muhdesat aidiyetinin tespiti konusunda dava açmamız yönünde ara karar ile yetki verilmiştir.
HUKUKİ NEDENLER
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili sair mevzuat hükümleri.
DELİLLER
- Tapu kayıtları
- Kadastro kayıtları
- Ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin dosya
- Bilirkişi raporları
- Keşif ve tanık beyanları
- Fotoğraf, fatura vb. inşaat veya dikim faaliyetine ilişkin belgeler
- Her türlü sair yasal delil
SONUÇ ve İSTEM
Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle;
- [İl], [İlçe], [Mahalle/Köy], [Ada] ada, [Parsel] parsel numaralı taşınmaz üzerinde bulunan betonarme ev, beton bahçe duvarı, tel çit, demir kapılar ve ağaçların (muhdesatın) mülkiyetinin müvekkillerime ait olduğunun tespitine,
- Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine
karar verilmesini saygıyla vekâleten arz ve talep ederim.
Tarih: ../../….
Davacı Vekili
Av. Çağrı AYBOĞA
Muhdesatın aidiyeti davası ne demek?
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, bir taşınmaz üzerindeki yapı, ağaç veya benzeri kalıcı unsurların (muhdesat) kime ait olduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi amacıyla açılan bir tespit davasıdır. Davacı, bu muhdesatın kendisine ait olduğunu ileri sürer ve hukuki olarak bu durumun tespitini ister.
Muhdesatın aidiyeti davası tek başına açılır mı?
Genel olarak hayır. Bu dava ancak güncel hukuki yararın bulunduğu hallerde açılabilir. Örneğin taşınmaz hakkında derdest bir ortaklığın giderilmesi davası, kamulaştırma süreci veya kentsel dönüşüm işlemi varsa, bu durumda dava açılabilir. Aksi halde, hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilebilir.
Muhdesat aidiyetinin tespiti karara çıkmış ne demek?
Bu ifade, açılmış olan muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında mahkemenin karar verdiğini belirtir. Mahkeme, muhdesatın davacıya mı yoksa diğer paydaşlara mı ait olduğuna hükmetmiştir. Ancak karar, kesinleşmeden infaz edilemez ve hukuki sonuç doğurmaz.
Muhdesatın aidiyeti kesinleşmesi gerekir mi?
Evet, muhdesatın aidiyetine ilişkin mahkeme kararı kesinleşmeden hiçbir şekilde icraya konulamaz. Aynı şekilde kararın fer’i sonuçları olan yargılama giderleri ve vekalet ücreti de ancak kesinleşme sonrası tahsil edilebilir. Bu kural, Yargıtay içtihatları ile de sabittir.