İcra HukukuMakalelerimiz

Tasarrufun İptali Davası

Nedir? Taraflar Kimlerdir? Dilekçe Örneği, Yargıtay Kararları

Tasarrafun İptali Davası Nedir?

Borçlunun malvarlığı değerleri üzerinde doğrudan yahut dolaylı etki edecek nitelikte fiil ve işlemlerde bulunarak alacaklıların cebrî icra işlemlerini zorlaştırması yahut alacaklıların zararına yol açması veya alacaklılardan bir kısmının diğerlerine nazaran kayrılmasına sebep olması halinde alacaklıların “tasarrufun iptali davası” açma yoluna başvurmaları mümkündür.

 

Tasarrufun İptali Davası
Tasarrufun İptali Davası

Alacaklılar, tasarrufun iptali davası açarak borçlunun fiil ve işlemleri sebebi ile alacaklıların cebrî icra sahası dışına çıkmış bulunan mal veya hakları yeniden kendi cebrî icra sahaları içerisine çekerek alacaklarını tahsil etme imkânını elde edebileceklerdir.

Makalemizde, tasarrufun iptali davasının açılmasından mahkeme tarafından verilecek nihaî kararla sonuçlanmasına kadar devam eden yargılama sürecini bütün yönleriyle ele almaya çalışacağız. Bu kapsamda tasarrufun iptali davası bağlamında ortaya çıkabilecek birçok meseleyi bu konuda doktrinde ileri sürülen görüşleri ve Yargıtay’ın yaklaşımını da nazara alarak değerlendireceğiz.

Tasarrufun İptali Davalarında Taraflar Kimlerdir?

Tasarrufun İptali Davalarında Taraflar Kimlerdir
Tasarrufun İptali Davalarında Taraflar Kimlerdir

İİK’nın 282. madde hükmünde; tasarrufun iptali davasında davalıların kimler olabileceği düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre tasarrufun iptali davası, “borçlu ve borçlu ile hukukî muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları” aleyhine açılabilecektir. Görüldüğü üzere; tasarrufun iptali davası birden fazla davalıya karşı açılacak olmakla beraber bu davalılardan birisi pek tabii borçlu olarak bulunmaktadır. İİK’nın 282. madde hükmü de nazara alınarak denilebilir ki tasarrufun iptali davası, tasarrufun iptali davasına konu edilen mal üzerinde tasarrufta bulunan borçlu ve üçüncü kişi ile bunların mirasçıları aleyhine açılabilecektir. İİK’nın 282. madde hükmündeki düzenlemeden anlaşılabileceği üzere tasarrufun iptali davasının davacı alacaklı tarafından bu kişilere karşı beraberce açılması gerekmektedir

Tasarrufun İptali Davasının Şartları

Kanun koyucu İİK’nın 277/1. madde hükmü kapsamında yaptığı düzenleme ile “aciz vesikası”nı tasarrufun iptali davası bakımından özel dava şartı olarak öngörmüştür. Söz konusu düzenlemeye göre alacaklının tasarrufun iptali davası açabilmesi için elinde borçlu hakkında alınmış aciz vesikası bulunması gerekmektedir.

Yargıtay’a göre; borçlu hakkında kesinleşmiş bir icra takibinin bulunması, davacının gerçek bir alacağının olması ve iptale konu tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleştirilmiş olması tasarrufun iptali davası bakımından aranması gerekli diğer özel dava şartlarıdır. Yargıtay, mahkeme tarafından tasarrufun iptaline ilişkin sebeplerin somut olayda gerçekleşip gerçeklemediği ele alınmadan evvel mahkeme tarafından genel dava şartlarının yanı sıra bu özel dava şartlarının bulunup bulunmadığının da araştırılması gerektiği, ancak genel dava şartları ile birlikte bu özel dava şartlarının da bulunması halinde davanın esasına girilerek iptal sebeplerinin incelenebileceği görüşündedir.

Tasarrufun İptali Davasında Hak Düşürücü Süre

İİK’nın 284. madde hükmünde tasarrufun iptali davası bakımından hak düşürücü süreye ilişkin özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre; alacaklının tasarrufun iptali davası açma hakkı, iptali talep edilecek tasarrufun gerçekleştiği tarihten itibaren beş sene geçmekle düşecektir. Zaten İİK’nın 284. madde hükmünün kenar başlığında “hak düşürücü müddet” ifadesi kullanılmış olup madde metninden de söz konusu müddetin hak düşürücü bir süre olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu düzenlemenin istihkak davasına karşı açılabilecek tasarrufun iptali davaları bakımından da nazara alınması zorunlu olup bu halde de davacı tarafından beş senelik hak düşürücü sürenin geçirilmemiş olması gerekmektedir.

Tasarrufun İptali Davalarında Görevli Mahkeme

İİK’nın 277. ve devamı madde hükümlerinde yapılan düzenlemelere bakıldığında ise tasarrufun iptali davasına bakmakla görevli mahkeme hususunda özel bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir. Nitekim İİK’nın 281/1 madde hükmünde yapılan düzenlemede sadece “mahkeme” ibaresine yer verildiği, tasarrufun iptali davasına bakmakla görevli mahkeme yönünden HMK’nın 2/1. madde hükmünün aksine bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda tasarrufun iptali davasına bakmakla genel mahkemelerin görevli bulunduğunu söylemek yerinde olacaktır. HMK ve İİK’da yer verilen düzenlemeler bir arada ele alındığında tasarrufun iptali davasına bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır.

Tasarrufun İptali Davası İyi Niyetli 3. Kişi

Tasarrufun iptali davasında da borçlu ile üçüncü kişi arasında “şekli anlamda mecburî dava arkadaşlığı” olduğu hususunun mahkeme tarafından re’sen dikkate alınması gerekli olup bu yönü ile davalı taraftaki eksiklik giderilmeden davanın esasına girilmesi mümkün değildir. İstihkak davasına karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasında da takip borçlusu ile üçüncü kişinin “şekli anlamda mecburî dava arkadaşı” olduğu hususunun mahkeme tarafından re’sen dikkate alınması gerektiğinden davalı taraftaki eksiklik giderilmeksizin yine davaya devam edilmesi mümkün değildir. Ankara Avukat

Tasarrufun iptali davası, aralarında mecburî dava arkadaşlığı bulunan bu kişilerden başka dava konusu mal üzerinde üçüncü kişi ile tasarrufta bulunmuş dördüncü kişi (veya dördüncü kişi dışında olmak üzere tasarrufun iptali davasına konu mal üzerinde kronolojik sıra ile tasarrufta bulunan diğer kötü niyetli kişiler) aleyhine de açılabilecektir.

Tasarrufun iptali davasıyla iyi niyetli kişilerin hakları ihlâl edilemeyeceğinden, üçüncü kişi ile tasarrufta bulunan dördüncü kişinin iyi niyetli olması halinde bu kişiye (veya dördüncü kişi dışında olmak üzere tasarrufun iptali davasına konu mal üzerinde kronolojik sıra ile tasarrufta bulunan diğer iyi niyetli kişilere) karşı husumet yöneltilmesi de mümkün olmayacaktır. Diğer bir ifade ile borçlu ile tasarruf muamelesinde bulunan üçüncü kişi tasarrufa konu malı bir diğer dördüncü kişiye devretmiş ve fakat bu dördüncü kişi iyi niyetli ise bu kişi aleyhine tasarrufun iptali davası açılamayacak veya davanın açılmış olması halinde dava reddedilecek; buna karşılık ancak kötü niyetli ise dördüncü kişi hakkında tasarrufun iptali davası açılabilecek veya davanın açılmış olması halinde davanın kabulüne karar verilebilecektir.

Tasarrufun İptali Davası Dilekçe Örneği

Tasarrufun İptali Davası Dilekçe Örneği
Tasarrufun İptali Davası Dilekçe Örneği

ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE

İHTİYATİ TEDBİR TALEPLİDİR.

DAVACI :

VEKİLİ : Av. Çağrı AYBOĞA

DAVALI :

DAVA KONUSU : Tasarrufun iptali

AÇIKLAMALAR :

  1. Borçlunun, müvekkilime olan borcunu ödememesi nedeni ile .. tarihinde .. alınan ihtiyati haciz kararına istinaden borçlu adına .. sayılı dosyasıyla esasa ilişkin icra takibine geçilmiş bulunulmaktadır..
  2. İhtiyati haciz kararının alındığı ve takibe geçildiği gün olan 10.09.2021 tarihinde borçlu sahibi bulunduğu ..numarasında kayıtlı taşınmazı diğer davalıya satmış ve tapuda devir işlemlerini yapmıştır.
  3. Daha sonrasında ilgili davalıya yapılan ödeme emri tebligatları ile 06.10.2021 tarihinde mernis adresinde yapılan haciz işlemleri, davalı tarafın dava konusu taşınmazda ikamet etmeye devam ettiği tespit edilmiş bulunmaktadır. Davalının devredilen taşınmazda ikamet ettiği ödeme emrinin yapıldığı tebligat parçası ve haciz tutanağıyla da sabittir.
  4. Davalı taraf ..tutarında .. tanzim ile .. vade tarihli senette haiz alacağımızı elde etmemizi engellemek kasıyla üzerine kayıtlı taşınmazı .. tarihinde damadı olan …. Tarafa devretmiş bulunmaktadır.
  5. muvazaalı yapılan tasarruf işlemleri alacaklı olan müvekkilimizin Alacağını elde etmemesi adına yapılan işlemlerdir.
  6. Yapılan satış ve buna bağlı olarak yapılan devir işlemi borçlunun alacaklıya olan borcunu ödememek kastı ile yapılmış ve kötü niyetli bir işlemdir. Dolayısıyla bu işlemin iptali için bu davayı açma zarureti hâsıl olmuştur.

DELİLLER : Tapu kaydı, keşif, tanık listesi ve sair yasal delillerin tümü.

HUKUKİ SEBEPLER : İİK. md. 277-280 ve ilgili mevzuat.

TALEP SONUCU : Yukarıda kısaca açıklanan nedenlerle; öncelikle dava konusu taşınmazın yargılama sırasında üçüncü şahıslara devredilmemesi açısından, taşınmaz kaydına ihtiyati tedbir konulmasına…. numarasında kayıtlı taşınmazın satışının iptaline, yargılama harç ve masrafları ile vekâlet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini, davacı vekili olarak saygılarımla arz ve talep ederim. …/…/…

Davacı Vekili

Av. Çağrı AYBOĞA

Tasarrufun İptali Davası Yargıtay Kararları

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ, 25.09.2023 T. 1872/9668

Tasarrufun iptali davasını açacak kişilerin; elinde geçici veya kati aciz belgesi bulunan alacaklılar ile -borçlu iflas etmiş ise- iflas idaresi ya da iflas idaresi tarafından dava kendisine devredilmiş olan alacaklılar olabileceği- Gemi devrine ilişkin tasarrufun iptali istemine ilişkin yargılamada borçlunun iflas kararının kesinleştiği, alacaklı-davacının iflas idaresinden bu davayı takip için davacı şirketten yetki alıp almadığının netleştirilmesi gerektiği; alacaklının yetki aldığı takdirde davayı takip edeceği aksi halde davanın iflas idaresi tarafından devam ettirilerek iflas idaresi temsilcisi tarafından görüleceği ve verilecek kararın iflas idaresi lehine veya aleyhine kurulması gerektiği-

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU, 05.07.2023 T. 4-174/711

Tasarruf konusu olan taşınmaza ilişkin pay, (dava dışı kişi tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesiyle), üçüncü kişinin mülkiyetinden Kanun gereği çıktığından, tasarrufun iptali davasının İİK 283/2. uyarınca otomatik olarak bedele dönüşeceği, bu düşünülmeden, infaz kabiliyeti olmayacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- “Dava konusu taşınmazın ihtiyati hacizle yükümlü olarak devredildiği, taşınmazın tapuda hâlen hakkındaki iptal koşullarının oluştuğu hususu kesinleşen davalı üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu, hakkındaki dava taraf sıfatı yokluğu yönünden reddedilen ve bu yönde verilen karar kesinleşen kimsenin malik olduğu taşınmaz üzerindeki ihtiyati haczin davalı hakkındaki davanın kabulü ile kesin hacze dönüştüğü, davacı alacaklının alacağını, tasarrufun iptali kararıyla ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi üzerine taşınmazın cebri icra yoluyla satışı ile tahsil edebileceği” şeklindeki görüşün ise HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ 07.06.2023 T. 1703/7598

Aciz vesikasının dosyada bulunmadığına dair eksikliğin karar kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında giderilmesinin mümkün olduğu- Davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinin ibrazından sonraki dilekçe ekinde davacı tarafından İcra Müdürlüğü dosyasından davalı borçlu aleyhine düzenlenmiş “borç ödemeden aciz vesikasının” dosyaya ibraz edildiği görülmüş olduğundan davanın esasına girilerek İİK’nun 277-279 ve 280 koşullarının tartışılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ, 31.05.2023 T. 14221/7266

Dava konusu tasarruf, takip konusu borçtan önce yapıldığından tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddi’ne karar verilmesi gerekeceği-

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ, 20.03.2023 T. 17071/3970

Tasarrufun iptali davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md.) bulunması ve davanın iptali istenen tasarruftan itibaren beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerektiği- Davacı tarafından davalı borçlu hakkında yapılan icra takibinde aciz vesikası bulunmadığı gibi, İİK’nun 105. maddesinde belirtildiği şekilde borçlunun adresinde yapılmış haciz de bulunmadığı anlaşılmakla; mahkemece ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara