Dilekçeler

Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre bilirkişi raporları, ilgililere tebliğ edilerek 2 hafta içerisinde bilirkişi raporuna itiraz veya beyan sunmaları için imkan verilmektedir.

Bu imkan sayesinde; davanın seyrini etkileyecek olan bilirkişi raporunda eksik, aleyhe olan hususlara ilişkin açıklama yapılarak ek rapor alınmasını veya dosyaya mübrez bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesini isteyebilmek olanaklı hale gelmektedir.

Bilirkişi Kimdir?

TDK’ye göre ‘’bilirkişi’’ terimi;  belirli bir konudan iyi anlayan ve bir anlaşmazlığı çözümlemek için kendisine başvurulan kimse, uzman, ehlihibre, ehlivukuf anlamlarına gelmektedir. Hukukta ise ‘’bilirkişi’’ terimi  hakim veya savcının hukuki bilgisi dışında, çözümü uzmanlık, özel veya teknik bilgi gerektiren durumlarda başvurulan, o konunun uzmanı kişilere verilen addır.

Bilirkişiler konunun uzmanı şahıslar olabileceği gibi, o konu ile ilgili kurumlar da olabilir. Bir davada çözümü hakim tarafından bilinmeyen, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde oy ve görüşüne başvurulan kişi/kurum olan bilirkişi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. vd. maddelerinde düzenlenmiştir.

Yüksek Mahkeme, özel ve teknik bilgi kavramını geniş yorumlamakta ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde çözümü adına özel ve teknik bilgi gerektiren her konuda bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulması gerektiğine yönelik emsal kararlar vermektedir. Hukukumuzda bu kadar önemli bir yere sahip olan bilirkişi ve kendisinin hazırladığı raporlar yargılamaya ışık tutarak yön vermektedir.

Bilirkişi Raporunun Bağlayıcılığı

6100 sayılı HMK’ye göre özel hukuk uyuşmazlıklarında kural olarak 2 çeşit delil vardır: Kesin delil ve takdiri delil. Kesin deliller; senet, kesin hüküm ve yemin olmak üzere kural olarak 3 adet olup hakimi bağlayan ve vakıanın kesin olarak ispat edilmesine yarayan delillerdir.

Takdiri deliller ise; tanıki bilirkişi, keşif ve HMK md. 192’ye göre kanunda düzenlenmemiş delillerdir. Takdiri deliller, kesin delillerin aksine hakimi bağlamayan deliller olup hakimde kanaat oluşmasına yardımcı olan delillerdir. Hakim; takdiri delil olan bilirkişinin hazırladığı raporlarla bağlı değildir, serbestçe takdir eder. Şayet rapor yeterli derecede kanaat verici bulunmazsa hakim, ek rapor isteyebilir.

Ek olarak tarafların itiraz etmesi, raporun yetersiz olması durumlarında da hakim yeni bir bilirkişi raporu isteme imkanına sahiptir. Bilirkişi veya bilirkişi heyeti, hukuki değerlenirme yapamaz. Bilirkişinin görevi, uyuşmazlığa ilişkin teknik kısımları açıkladıktan sonra hukuki değerlendirmeyi yapacak olan hakim veya savcılara oy ve görüş sunmaktır.

Sonuç olarak hakim, bilirkişi raporunu yanlış veya yetersiz bulursa bilirkişi raporunun kısmen veya tamamen aksi yönünde karar verebilir. Ayrıca bazı durumlarda hakimin bilirkişiye başvurması zorunludur.

Örneğin; akıl hastalığı sebebine dayanarak açılan boşanma davasında, hayvan alım satımında hayvanın ayıplı olmasından ötürü açılan davada bilirkişiye başvuru zorunludur.

Bilirkişi Raporuna Nasıl İtiraz Edilir?

Bilirkişi raporuna itirazı haklı kılacak sebeplere örnek olarak şu sebepler gösterilebilir:

  • Görevlendirilen bilirkişinin herhangi bir uzmanlığı ve teknik bilgiyi haiz olmamasına rağmen rapor hazırlayarak mahkemeye sunması
  • Bilirkişinin hazırlamış olduğu raporda tarafsız ve bağımsız davranmamış olduğuna yönelik bir şüphenin mevcut olması
  • Bilirkişi raporunda mutlaka yer verilmesi gereken gerekçe bölümünün yazılmamış olması
  • Bilirkişi raporunda mevcut olan teknik bilgilerin hatalı olması

Pek tabii bilirkişi raporlarına itiraz sebepleri bu sebeplerle sınırlı değildir. Örnek olarak saymış oldduğumuz bu sebeplerin yanı sıra somut olayın ve uyuşmazlığın koşullarına göre bilirkişi raporlarına itiraz sebepleri meydana çıkabilmektedir.

Mahkemenin kararı üzerine bilirkişinin hazırlamış olduğu rapor, davanın taraflarına tebliğ edilir. İlgililer, raporun tebliğinden itibaren 2 hafta içinde rapora itiraz etme hakkına sahiptir.

Bilirkişi raporuna itiraz edilmesi dilekçe kanalıyla sağlanır. Bilirkişi raporuna itiraz eden ilgili/ilgililer, bilirkişi dilekçesine itiraz dilekçelerinde rapora kısmen veya tamamen itiraz edilmesini gerekçeli olarak açıklamalıdır. Zira hiçbir gerekçe göstermeksizin salt “itiraz ediyorum” şeklinde bir düşünce ile hazırlanmış itiraz dilekçesi mahkemece kabul edilemez nitelikte sayılacaktır.

Bilirkişi Raporuna İtiraz Süresi

Bilirkişi raporunun birer örneği, duruşma gününden önce taraflara tebliğ edilir. Bilirkişi raporuna itiraz ve beyan süresi 2 haftadır.

İşbu rapora karşı itiraz ve beyan süresi, raporun tebliğinden itibaren işlemeye başlar. 2 haftalık sürenin son gününün tatil gününe denk gelmesi halinde 2 haftalık sürenin son günü, sürenin son günü olan tatil gününü takip eden ilk mesai günü olacaktır.

Bilirkişi Raporuna İtiraz Edilmemesi Durumu

Bilirkişi raporuna itiraz etme hakkı tanıyan HMK, hak sahiplerinin herhangi bir hak kaybı yaşamaması adına raporda yer alan eksiklere veya hatalara itiraz edebilme imkanı sağlamıştır.

2 haftalık itiraz süresinın kaçırıldığı veya itiraz sunulmadığı durumlarda ilgilinin aleyhinde olan hususlar, itiraz edilmediği için doğal olarak giderilmeye çalışılmayacak ve aleyhte olan bir eksiklik ile hak kaybı yaşanması kuvvetle muhtemel olan bir karar verilebilecektir.

Bilirkişi Raporuna İtiraz Nereye Yapılır?

Bilirkişi raporu, yukarıda da belirttiğimiz üzere hakim veya savcı kararı doğrultusunda uygulama alanı bulmaktadır. Dolayısıyla bilirkişi raporlarına karşı itiraz, dosyayı bilirkişiye tevdii eden mahkemeye yapılır.

Bilirkişi Raporuna Kaç Kez İtiraz Edilebilir?

Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna yasal süresi içerisinde ancak bir kere itiraz edilebilmektedir. Tarafların itirazları doğrultusunda alınan her rapora karşı ayrı bir itiraz hakkı doğmaktadır. Diğer bir deyişle tarafların dosyaya mübrez her bilirkişi raporuna karşı tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde 1 kez itiraz hakkı bulunmaktadır.

Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi Nasıl Yazılır?

Bilirkişi raporuna itiraz edilmesi dilekçe kanalıyla sağlanır. Bilirkişi raporuna itiraz eden ilgili/ilgililer, bilirkişi dilekçesine itiraz dilekçelerinde rapora kısmen veya tamamen itiraz edilmesini gerekçeli olarak açıklamalıdır.

Zira hiçbir gerekçe göstermeksizin salt “itiraz ediyorum” şeklinde bir düşünce ile hazırlanmış itiraz dilekçesi mahkemece kabul edilemez nitelikte sayılacaktır.

Bilirkişi raporuna itiraz edecek olan ilgili, rapordaki bilgilerin ve hesapların (Örn; alacak kalemleri) doğruluğunu teyit etmeli, herhangi bir hata/ihmal varsa bu durumu dilekçesinde gerekçeli bir şekilde izah ederek itiraz konusu yapmalıdır.

Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi Örneği

ANKARA …. İŞ MAHKEMESİNE

DOSYA NO : ……. E.

DAVACI : ….

VEKİLİ : Av. Çağrı AYBOĞA

DAVALI : TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sağlık Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi

KONU : ….. tarihinde tarafımıza tebliğ olan bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarımızın sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR :

Sayın mahkemenizin yukarıda esas numarası yazılı dosyası ile ikame edilen davada, …. tarihinde tarafımıza tebliğ olan bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarımızı sunma zaruretimiz hasıl olmuştur.

Öncelikle bu rapordaki olası hesap hatalarını ve aleyhe hususları kabul etmemekle birlikte;

1.DAVA DİLEKÇESİ EKİNDE DE İBRAZ ETMİŞ OLDUĞUMUZ; MÜVEKKİLİN ÇALIŞMA SAATLERİNİ GÖSTERİR ÇİZELGE (EK-1), BİLİRKİŞİCE DİKKATE ALINMAMIŞ OLUP HATALI BİR ŞEKİLDE, MÜVEKKİLİN FAZLA MESAİ ÜCRETİNE HAK KAZANMADIĞI TESPİT EDİLMİŞTİR.

Bilirkişice yapılan incelemeler neticesinde, hem tarafımız hem de dosyadaki tanık beyanları uyarınca müvekkilin çalışma saatleri izah edilmiştir. Müvekkilin çalışma biçimi şöyledir; hafta içi saat 08:00’den 18:00’e kadar, gececi olduğunda ise hafta içi saat 18:00’den 08:00’e kadar, Cumartesi ise saat 08:00’den 13:00’e kadar, Pazar günleri ise 18:00’den 08:00’e kadar (Cumartesi veya Pazar mesaisinde 08:00-18:00 saatlerinde çalışan o hafta sonunda bir gün izinli). Bunun dışında, müvekkil ayda 7 gün üst üste icapçı olarak görevlendirildiği zamanlarda gece nöbetçi sıfatıyla çağrıldığında da hastaneye gitmektedir. Müvekkil, Dini ve Resmi tatil ve zamanlarında da işverenin çağırması durumunda çalışmıştır. Tüm bu faktörler ele alındığında müvekkilin fazla çalışma ücretine hak kazandığı ve Sayın bilirkişice kabulü mümkün olmayan bir tespitin yapıldığı barizdir. Şöyle ki;

Ekte sunmuş olduğumuz ve davalı işverence düzenlenmiş çalışma çizelgesindeki (EK-1) koyu gri renkli olan kutucuklar nöbet tutulan haftayı göstermektedir. İşverence düzenlenmiş çalışma çizelgesinden de görüleceği üzere müvekkilin mesai saatleri haftalık 45 saatlik mesai sınırını fazlasıyla aşmaktadır. Zira işbu çizelge incelendiği takdirde müvekkilin aylık çalışma saatinin 190 ile 210 saat arasında olduğu bariz bir şekilde görülecektir. Lakin müvekkilin fazla mesai yaptığını gösteren somut delilimize rağmen , bilirkişice, müvekkilin fazla mesai alacağına hak kazanmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişice yapılmış olan işbu hatalı tespitin kabulü mümkün olmamakla birlikte işbu tespit yerleşik Yargıtay uygulamasına da aykırılık teşkil etmektedir. Konuyla alakalı emsal Yargıtay kararlarına bakacak olursak;

  • Yargıtay 9. H.D. – 2007/40862 Esas, 2009/17766 Karar, 23.06.2009 Tarih

“..Günlük çalışma süresinin onbir saatten fazla olamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğinden, tespit edilen fazla sürelerin denkleştirmeye tabi tutulmaması, onbir saati aşan çalışmalar için zamlı ücret ödenmesi gerekir.Yine işçilerin gece çalışmaları Yasanın 69 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca günde yedibuçuk saati geçemez. Yasada belirtilen bu süre günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın bir sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa dahi, günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararı bu yöndedir…”

  • Yargıtay 9. H.D. – 2016/30119 Esas, 2020/14681 Karar, 04/11/2020 Tarih
  • Yargıtay 9. H.D. – 2006/6973 Esas, 2006/2758 Karar, 18/10/2006 Tarih
  • Yargıtay 9. H.D.- 2016/19455 Esas, 2020/6892 Karar, 01/07/2020 Tarih
  • Yargıtay 9. H.D. – 2016/19263 Esas, 2020/6833 Karar, 01/07/2020 Tarih

“Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçinin bu iddiasını ispatla yükümlü olduğu Yargıtayca kabul edilmiş, ilke kararı olarak istikrarlı uygulama haline gelmiştir. İş hukukunda çalışma olgusunu, bu kapsamda fazla mesai yaptığını, tatillerde çalıştığını iddia eden işçi, karşılığı ücretin ödendiğini de işveren kanıtlamalıdır.”

Müvekkil ile aynı işyerinde çalışmış olan davalı yan tanıkları fazla mesai yaptıklarını ve bunun karşılığında davalı işverence kendilerine fazla mesai ücreti ödendiğini beyan etmişlerdir. Müvekkilin çalışma saatlerini gösteren iş yeri çalışma çizelgesine göre aylık çalışma süresi 180 saatin hayli üstünde olan müvekkile herhangi bir fazla mesai ücreti ödenmemiş olup yerleşik Yargıtay uygulamasına göre işbu hususun ispat yükü davalı yandadır. Müvekkilin fazla mesai yaptığını ispatlayacak iş yeri çalışma çizelgesini ibraz etmemize rağmen ,bilirkişice, salt davalı yanın tanık beyanlarına istinaden yapılmış olan işbu tespitin kabulü mümkün olmayıp yapılan bu tespit hukuka aykırılık teşkil etmektedir.

2.BİLİRKİŞİCE, MÜVEKKİLİN HAFTALIK ÇALIŞMA SAATİNİN 45 SAATİ GEÇMEDİĞİ HESAPLANMIŞ OLUP İŞBU DEĞERLENDİRMENİN KABULÜ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Dava dilekçesi ekinde de ibraz etmiş olduğumuz ve müvekkilin haftalık çalışma saatlerinin 45 saatlik sınırı aştığını bariz bir şekilde gösteren iş yeri çalışma çizelgesine (EK-1) rağmen bilirkişi, özellikle davalı taraf tanıklarının vermiş olduğu beyanları dikkate alarak somut olaya aykırı bir değerlendirme yapmıştır.
Müvekkilin aylık çalışma saatlerinin 190 ile 210 saat arası olduğunu gösteren iş yeri çalışma çizelgesine rağmen, bilirkişice, gerçeği yansıtmayan hatalı bir tespit yapılmıştır. Yerleşik Yargıtay uygulamasına bakacak olursak;

  • Yargıtay 22. H.D. – 2013/ 17784 Esas, 2014 / 8483 Karar, 17.04.2014 Tarih

“Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.”

Dava dilekçesinde ibraz etmiş olduğumuz iş yeri çalışma çizelgesinin somut delil olduğu bariz bir şekilde açıktır. Yargılama aşamasının başlangıcından itibaren; iş yeri çalışma çizelgesini yani müvekkilin fazla mesai yaptığını gösteren çizelgeyi somut delil olarak haiz olan tarafımızca işbu sebepten mütevellit herhangi bir tanık gösterme ihtiyacı vuku bulmamıştır. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Lakin yukarıda da defaatle belirtmiş olduğumuz üzere tanık beyanlarından da önce tarafımızın haiz olduğu somut bir delil bulunmaktadır (EK-1).

İbraz etmiş olduğumuz somut delil bilirkişice dikkate alınmamış olup salt davalı yan tanık beyanlarına istinaden müvekkilin fazla mesai ücreti alacağına hak kazanmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişinin işbu tespitinin kabulü mümkün olmayıp hukuka aykırılık teşkil etmektedir.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenler ve daha önceki beyanlarımızı tekrar ile, Sayın Bilirkişi tarafından tanzim edilen raporun aleyhimize olan kısımlarını kabul etmediğimizi beyanla davanın kabulüne, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederiz. …

Davacı Vekili

Av. Çağrı AYBOĞA

Ek-

Müvekkilin çalışma saatlerini gösterir çizelge

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara