Ceza HukukuMakalelerimiz

Müstehcenlik Suçu ve Cezası (TCK md. 226)

Müstehcenlik suçu, Türk Ceza Kanunu‘nda genel ahlaka karşı suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Müstehcenliğin edep ile ilgili bir kavram olduğunu, müstehcenlik ile ahlakın değil adabın korunduğunu, edep ve ahlakın farklı kavramlar olduğunu ifade etmek gerekir. Zira ahlakın cinsiyetle bir ilgisi yoktur. Ahlakı yaratan, kurallarını belirleyen üretim biçimleridir. Ancak ahlak kavramı ile müstehcenlik kavramı yakından ilişkilidir.

TCK’da sistematik olarak müstehcenlik suçu genel adaba değil, genel ahlaka karşı işlenen suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Kanun koyucu bu sistematik düzenleme ile müstehcenlik ve genel ahlak arasındaki bağlantıyı vurgulamıştır.

Müstehcenlik Nedir?

Müstehcen, Arapça’dan Türkçe’ye geçmiş olup sözlük anlamı ile açık saçık, edebe aykırı, yakışıksız anlamına gelir. Müstehcen Arapça lisanında yer alan “Hücnet” kelimesinden türemiştir. “Hücnet” kelimesi sözlüklerde; “Soysuzluk, karışıklık, bayağılık, aşağılık, kötü davranış” olarak tarif edilmektedir. Bu tarife bağlı olarak aynı sözlüklerde “müstehcen” kelimesi; “ayıp, terbiyesizce, iğrenç, açık saçık, edepsizcesine, edebe aykırı, yakışıksız” olarak açıklanmaktadır. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2014/14-603 E., 2015/66 K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere adaba aykırılık cinsel adaba aykırılıktır. 7 Ocak 1958’de Paris Mahkemesi sadece sadist hislere ve şiddet zevkine yönelmiş olan, ancak cinsellik içermeyen sahnelerde müstehcenlik bulunmadığına karar vermiştir.

Müstehcenlik Suçu Nedir?

Müstehcenlik suçu, 5237 sayılı TCK’da, “Genel Ahlaka Karşı Suçlar” başlığının yedinci bölümünde 226. maddesinde düzenlenmiştir. Müstehcenlik suçunun düzenlenmesinde, 756 sayılı TCK’da olduğu gibi 5237 sayılı TCK da genel ahlak ve hayasızca hareketler kavramına atıfta bulunmuştur.

5237 sayılı TCK’da yapılan düzenlemeyle çocukların, bu tür suçlara karşı korunmasına ilişkin yeni suç tipleri de eklenmiştir. Bu sebeple 5237 sayılı TCK’da bulunan bu hüküm, 1117 sayılı Kanunu da kapsamakta olan geniş bir düzenlemedir. Görüldüğü üzere 1117 sayılı Kanun ve TCK m. 226 olmak üzere Türk hukuk sisteminde aynı hukuki değeri koruyan iki farklı yasal düzenlenme bulunmaktadır. Bu halde 5237 sayılı TCK’nın 1117 sayılı Kanun hükümlerin çakışması halinde 5237 sayılı TCK hükümleri uygulanır.

TCK m. 226 geniş bir düzenlemedir ve yalnızca çocukları değil yetişkinleri de koruma altına almıştır. Söz konusu madde hükmü şöyledir;

“(1) a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten,

b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten,

c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden,

d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren,

e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan,

f) Bu ürünlerin reklamını yapan,

Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.

(2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

(7) Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz”.

Uluslararası Hukukta Müstehcenlik Suçu

Devletlerin ikili veya çok taraflı tedbirler alması önem arz etmektedir. Özellikle Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 34. maddesinde sayılan suç tiplerinin işlenme oranı günümüzde artmıştır. Çocuk fahişeliği, çocuk pornografisi ve buna ait materyallerin dolaşımı artık uluslararası düzeyde yapılmakta olup bu materyallerin dolaşımı dahi cinsel istismarın bir türüdür.

Bu maddelerin hayata geçirilmesine yönelik 8 Eylül 2000 tarihinde New York’ta Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyari Protokol imzalanmıştır. Protokol 1., 2/c., 3/1., 3/1-c. Ve 3/3. maddeleriyle ülke içinde ve ülke dışında, ferdi veya örgütlü bir biçimde işlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın çocuk pornografisinin üretimini, dağıtımını, yayılmasını, ithalini, ihracatını, sunumu, satışını veya kasıtlı zilyetliğini yasaklamıştır. Bu hareketlerin suç ve ceza yasalarının tam anlamıyla kapsamı içine girdiğini garanti etme ve fiillerinin vahametini dikkate alan uygun cezalarla cezalandırılabilir suçlar haline getirmeyi taraf devletler kabul etmişlerdir. Bu sözleşme onaylanarak 4755 sayılı Kanun ile yürürlüğe girmiştir.

Uluslararası Çocuk Çalışma Örgütü tarafından kabul edilen 182 sayılı Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Sözleşmesi’nin 1 ve 3/b maddeleriyle çocukların pornografik yayınların üretiminde veya pornografik gösterilerde kullanılması yasaklanmıştır. Bu ürünlerin tedariki veya sunumu yasaklanmış ayrıca ürünlerin ortadan kaldırılmasını temin edecek ivedi ve etkin tedbirleri alma yükümlülüğü taraf devletlere yüklenmiştir.

Birleşmiş Milletler çerçevesinde 2000 yılında “Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne Ek İnsan Ticaretinin Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol” imzalanmıştır. Bu protokol ile kişilerin istismar amaçlı temini, bir yerden bir yere taşınması, devredilmesi, barındırılması veya teslim alınması yasaklanmıştır. Bu protokol 4804 sayılı Kanun ile kabul edilmiştir.

Müstehcenlik Suçu ile İlgili Düzenlemeler

TCK m. 226/1’de kanun, müstehcen şeylerin satışına mahsus yerlerin olduğunu kabul etmiştir. Bu ürünlerin üretimine ve bu yerlerde satışına izin vermiştir. Bunun sebebi, düşünce özgürlüğüne ve insanın kendini ifade etme özgürlüğüne saygı duyulması, insanların cinsel dünyasındaki özgürlüğü, insanların ticaret özgürlüğüdür. Zira üretilen bir malı, herkes istediği gibi alıp satabilmelidir. Bu açıdan hukuk düzeni, toplum düzenini ve çocukların gelişimini düşünürken bir yandan ise insanların kendisini ifade etme, eser verme ve ticaret özgürlüğünü korumalıdır. Bu sebeple getirilen bazı koruyucu hükümlerde bu iki menfaatin dengelemesi amacıyla suçun alenen işlenmesi aranmıştır. Bu durumda hareket, alenen işleniyorsa toplumun ar ve haya duyguları daha önemli kabul edilmiştir. Ancak hareket, kapalı ve herkesin giremeyeceği yerlerde işleniyorsa bu durumda kişinin araştırma, görme, öğrenme, cinsel arzu ve merakını tatmin özgürlüğü daha üstün tutulmuştur.

Yayınlayan veya yayınlamasına aracılık eden kişi cezalandırılmıştır. Bu fıkranın yaptırımı 1. fıkradan daha fazladır. Ayrıca bu ürünlerin yayınlanmasına aracılık eden kişiler de cezalandırılmıştır. Bu fıkrada korunan hukuksal değer 1. fıkra ile aynıdır. Ancak 2. fıkrada daha fazla yaptırım öngörülmesinin sebebi basın ve yayın yoluyla müstehcen ürünün kısa zamanda geniş kitlelere ulaşabilme özelliğinin olmasıdır. Zira basın ve yayın yoluyla bu ürünün daha az maliyetle ve daha az süre de daha fazla kişiye ulaştığı gerçeği açıktır. Ancak suç tipinin ve kanuni düzenleme sistematiğinin kolay incelenebilmesi açısından burada ayrı bir kanuni düzenleme yerine bu husus nitelikli unsur olarak düzenlenebilirdi.

TCK m. 226/3’te tanımlanan suçta korunan hukuki değer 1. ve 2. fıkralarda olduğu gibi genel ahlaktır. Ancak 3. fıkradaki müstehcen ürünler çocukları konu alan ürünler olduğundan bu fıkrada korunan bir diğer hukuki değer ise çocuk hakları, çocuğun korunması, çocuğun yüksek yararı kapsamında cinsel varlığı, fiziksel ve ruhsal bütünlüğüdür.

Madde gerekçesinde ifade edildiği üzere, Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 34/c maddesi; “sözleşmeye taraf devletler, çocukların, pornografik nitelikteki gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini önlemek amacıyla her türlü önlemi almayı kabul etmişlerdir” hükmü gereği çocuklar korunmuştur.

TCK m. 226/3’te pornografi veya çocuk pornografisi sözcüklerine yer verilmemiştir. Ancak korunan hukuki değer göz önüne alındığında pornografi ve çocuk pornografisinin suç olduğu açıktır. Çocuğun, pornografik ürünün veya benzeri hareketleri içeren ürünün konusu olması suç haline getirilmiştir. TCK m. 226/3’te aynı zamanda genel ahlak da korunmaktadır. Zira yalnızca bu ürünlerde kullanılan çocuk zarar görmemekte, bu ürünlere maruz kalan kişiler de zarar görmektedir. Şöyle ki, bu ürünlerdeki hareketlerin tahrik etme özelliği ve taklit edilme ihtimali vardır. Bu durum, hem ürüne konu olabilecek çocukları hem de ürüne maruz kalacak toplumun korunmasını zorunlu kılmaktadır. Bu açıdan 1. fıkra için yapılan açıklamalar 3. fıkra için de geçerlidir.

TCK m. 226/3 açısından gerçek bir çocuğun varlığı şart değildir. Gerçek çocuk olmadan çocuk pornografisi üretilmişse, burada korunmak istenen hukuki değer nedeniyle, hareket halen suç olarak kabul edilmektedir. Çünkü bu tarz ürünler ile çocuklar çeşitli cinsel hareketlerde bulunmaya teşvik edilmekte, çocukların cinsel ilişki de kullanılabileceği vurgulanmakta, çocuklara cinsel ilişki eğlenceli bir olay olarak gösterilmektedir. Bu hallerde çocukların cinsel hareketlere katılımının sıradanlaştırılması tehlikesi mevcuttur.

TCK m. 226/4’te toplumdaki herkesin korunması ön plandadır. Fıkrada konu alınan parafilik davranış şekilleri çok farklıdır. Madde metninde, “şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde yapılan cinsel davranışlar” sayılmış ve bu davranış şekillerine ek olarak “veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlar” ifadesine yer verilmiştir.

Parafili, ruhsal bozukluk olduğu kabul edilen bir cinsel eğilimidir. Burada cinsel heyecan için olağandışı, tuhaf fantezi davranışlar mevcuttur ve pedofili, zoofili, nekrofili, cinsel sadizm ya da sadomazoşizm gibi eğilimler bu kapsamdadır217. Parafilik davranış şekillerinin taklit edilme potansiyeli mevcut olduğundan, yalnızca çocuklar değil, yetişkinler de korunmak istenmiştir. Bu sebeple toplumun genel ahlakı ile sağlığının korunması için madde gerekçesinde de belirtildiği üzere mutlak yasak getirilmiştir. Parafilik olarak kabul edilen davranışlar sağlık bilimciler tarafından tasnif edilmiş, yaklaşık 549 parafilik eğilim belirlenmiştir. Ancak bu davranışlar zamanla değişmektedir. Örneğin; homoseksüellik parafilik davranış olarak kabul edilmekte iken artık parafilik davranış olarak kabul edilmemektedir
.
TCK m. 226/5’te, üçüncü ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi cezalandırılmıştır. Bu fıkra açısından da yine korunan hukuksal değer, çocukların bedensel gelişim ve ruhsal sağlığı ile toplumun genel ahlakıdır.

Müstehcenlik Suçunun Unsurları

Müstehcenlik suçu, TCK m. 226’da 7 fıkra halinde düzenlenmiştir.

TCK m. 226/1’de; “Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri vermek ya da bunların içeriğini göstermek, okumak, okutmak veya dinletmek; Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen göstermek, görülebilecek şekilde sergilemek, okumak, okutmak, söylemek, söyletmek; Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz etmek; Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz etmek, satmak veya kiraya vermek; Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak vermek veya dağıtmak; Bu ürünlerin reklamını yapmak” suç olarak kabul edilmiştir.

TCK m. 226/2’de; “Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlamak veya yayınlanmasına aracılık etmek” suç olarak kabul edilmiştir.

TCK m. 226/3’te; “Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanmak; Bu ürünleri ülkeye sokmak, çoğaltmak, satışa arz etmek, satmak, nakletmek, depolamak, ihraç etmek, bulundurmak ya da başkalarının kullanımına sunmak” suç olarak kabul edilmiştir.

TCK m. 226/4’te; “Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üretmek, ülkeye sokmak, satışa arz etmek, satmak, nakletmek, depolamak, başkalarının kullanımına sunmak veya bulundurmak” suç olarak kabul edilmiştir.

TCK m. 226/5’te; “Çocukların, temsili çocuk görüntülerinin veya çocuk gibi görünen kişilerin kullanıldığı müstehcen ürünler ile şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlamak veya yayınlanmasına aracılık etmek ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlamak” suç olarak kabul edilmiştir.

Hareketin şekline göre suçlar; serbest hareketli ve bağlı hareketli suçlar olarak ayrılır. Kanunda, suçun hangi hareketler ile oluşacağı belirtilmişse bağlı hareketli, belirtilmemişse serbest hareketli suç oluşur221. TCK m. 226 açısından madde metninde suçu oluşturan hareketler belirtilmiştir. TCK m. 226 düzenlemesi bağlı hareketli suçtur. Suçun oluşumu için gerekli hareketler madde metninde sayılanlardır. Bu hareketlerin dışındaki bir hareketin varlığı halinde suç oluşmayacaktır.

Hareketin sayısına göre suçlar; tek hareketli suçlar, birden fazla hareketli suçlar olarak ayrılır. Suç tanımında birbirinin alternatifi, birbirinden bağımsız olarak sayılan hareketlerden birisiyle işlenebilen suçlara “seçimlik hareketli suç” denir.

TCK m. 226 bakımından da madde metninde belirtilen hareketler, seçimlik hareketlidir. Hareketlerden birinin yapılması suçun gerçekleşmesi için yeterlidir. Seçimlik hareketlerden birden fazlası yapılmış olsa bile tek bir suç oluşur.

Suçun oluşumu açısından suçlar, zarar ve tehlike suçu olarak ayrılmaktadır. Zarar suçunda, hareket ile hareketin konusu zarara uğratılmaktadır. Kanun koyucu tarafından bazı hukuki değerlerin daha fazla korunabilmesi için zarar değil, zarar tehlikesi aranmıştır. TCK m. 226 düzenlemesi de tehlike suçudur. Düzenlemede bir zararın varlığı aranmamış, kanuni tanımdaki hareketin yapılmış olması suçun oluşumu bakımından yeterli görülmüştür. Bu bakımdan müstehcen ürünün kişinin veya çocuğun, kişiliğinin gelişimine veya karakterine etki edip etmemesi suçun oluşumu açısından önemsizdir. Tehlike suçu, somut ve soyut tehlike suçu olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Müstehcenlik Suçunun Cezası 2024

Genel müstehcenlik suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 226. maddesine göre çeşitli eylemlerle işlenebilen bir suçtur. Müstehcenlik suçunun cezası, 2024 yılında 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır. İlgili maddede belirtilen seçimlik hareketler şunlardır:

  • Müstehcen Ürünleri Alenileştirme:

Müstehcen içerikli görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri herkesin görebileceği şekilde sergilemek, okumak veya söylemek bu suçu oluşturur. Örneğin, bir kitabı kamusal bir alanda okumak veya müstehcen resimleri sergilemek bu kapsamda değerlendirilir. Bu eylemin cezası 6 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır.

  • Müstehcen Ürünleri Satma veya Kiraya Verme:

Müstehcen ürünlerin satışını veya kiralanmasını yapmak, bu ürünleri uygun olmayan yerlerde satışa sunmak da müstehcenlik suçunu oluşturur. Bu eylemin cezası yine 6 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır.

  • Müstehcen Ürünlerin Reklamını Yapma:

Müstehcen ürünlerin televizyon, radyo, gazete, internet veya sosyal medya gibi çeşitli kanallar aracılığıyla reklamını yapmak da bu suça dahildir. Bu suçun cezası 6 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır.

  • Basın Yayın Yoluyla Müstehcenlik Suçu:

Müstehcen içerikli görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yoluyla yayımlayan veya yayımlanmasına aracılık eden kişilere altı aydan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası verilir.

  • Şiddet İçeren veya Doğal Olmayan Cinsel Davranışlara İlişkin Müstehcenlik Suçu:

Şiddet içeren, hayvanlarla, ölü insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin içerikleri barındıran ürünlerle ilgili eylemler de müstehcenlik suçunu oluşturur. Bu tür eylemlerin cezası bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır.

Son olarak, müstehcenlik suçları nedeniyle tüzel kişilere özel güvenlik tedbirleri uygulanabilir. Bu, dernekler, vakıflar, şirketler gibi kuruluşlar için geçerlidir.

Çocuklara Karşı İşlenen Müstehcenlik Suçu ve Cezası

Çocuklara yönelik müstehcenlik suçları ve cezaları, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 226. maddesinde belirtilen şu şekildedir:

  • Müstehcen Ürünleri Çocukların Görüp Duyabileceği Şekilde Alenileştirme:

Çocukların müstehcen içeriklere maruz kalmasını sağlayacak şekilde hareket etmek bu suçu oluşturur. Bu, müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin çocukların erişebileceği veya görebileceği yerlerde sergilenmesi, okunması veya dinletilmesi şeklinde gerçekleşebilir. Bu suçun cezası 6 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır.

  • Müstehcen Ürünlerin Üretiminde Çocukların Kullanılması:

Çocukları müstehcen içerik üretiminde kullanmak ciddi bir suçtur. Çocuğun rızası veya bilgisi olup olmaması önemli değildir. Örneğin, bir çocuğun çıplak fotoğraflarını çekmek veya cinsel içerikli bir video kaydetmek bu suçu oluşturur. Bu suçun cezası 5 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır.

  • Çocukların Kullanıldığı Müstehcen Ürünleri Ülkeye Sokma, Çoğaltma, Satma, Depolama, Bulundurma ve Kullanıma Sunma:

Çocukların kullanıldığı müstehcen ürünleri ithal etmek, çoğaltmak, satmak, depolamak, bulundurmak veya başkalarının kullanımına sunmak bu suç kapsamındadır. Bu eylemlerin cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır.

  • Şiddet İçeren, Hayvanlar, Ölü İnsan Bedeni veya Doğal Olmayan Yoldan Yapılan Cinsel Davranışlara İlişkin Ürünlerin Çocuklara Ulaşmasını Sağlamak Suretiyle Müstehcenlik Suçu:

Şiddet içeren, hayvanlarla, ölü insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin içerikleri çocuklara ulaştırmak, yayınlamak veya yayınlanmasına aracılık etmek bu suçu oluşturur. Bu suçun cezası 6 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır.

  • Çocukların Kullanıldığı Müstehcen Ürünlerin Çocuklara Ulaşmasını Sağlama: Çocukların kullanıldığı müstehcen ürünlerin içeriğini basın ve yayın yoluyla yayınlamak, yayınlanmasına aracılık etmek veya çocukların bunları görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlamak da 6 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

TCK 226/6 maddesine göre, müstehcenlik suçlarından dolayı tüzel kişilere (dernek, vakıf, şirket vb.) özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.

Müstehcenlik Suçunda Cezayı Artıran Haller

Müstahcenlik suçunda cezayı artıran hallerden biri olarak avukatlar, sağlık ocağında görev yapan hekimler, belediye veya nüfus müdürlüğünde hizmetli, aşçı, marangoz, şoför vb. kadrolarda daimi olarak istihdam edilen kamu hizmeti yükümlüleri kamu görevlisi olarak kabul edilmiştir. Kamu görevlisi olarak kabul edilen ve TCK m. 226’dan sorumlu tutulan fail hakkında TCK m. 266’nın uygulanabilmesi için, görevlinin suçun işlenmesi sırasında kullandığı ürünleri görev gereği olarak elinde bulundurması gerekir. Örneğin görevi gereği görüntü almaya yarar cihazları elinde bulunduran kamu görevlisi olan polis tarafından bu cihazların müstehcen ürünün çocuğa gösterilmesinde veya çocukların, temsili çocuk görüntülerinin, çocuk gibi görünen kişilerin kullanıldığı müstehcen ürünün üretiminde kullanılması halinde TCK m. 266 gereği verilecek ceza üçte bir oranında arttırılır.

TCK m. 226 bakımından yapılabilecek bir eleştiri, fuhuş, dilencilik, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarında olduğu gibi suçun, örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesinin nitelikli hal olarak kabul edilmemesidir.

İnternetten veya Sosyal Medya Üzerinden Müstehcenlik Suçu Nasıl İşlenir?

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/19285 E. , 2021/1817 K.

Çocukların kullanıldığı müstehcen görüntülerin internet üzerinden yayınlanması halinde fail TCK m.226/5 hükümleri gereği cezalandırılmalıdır.

TCK’nın 226. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun üçüncü fıkrasında müstehcenliğe karşı çocukları korumaya yönelik iki ayrı suç tanımına yer verilmiştir. Bunlardan birincisi; müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması suretiyle oluşmaktadır. İkinci suç ise, bu ürünlerin ülkeye sokulması, çoğaltılması, satışa arzı, satışı, nakli, depolanması, ihracı, bulundurulması ya da başkalarının kullanımına sunulması fiillerinden birinin işlenmesiyle oluşmaktadır.

Beşinci fıkraya göre; üç ve dördüncü fıkralardaki suçların konusunu oluşturan ve müstehcenlik bakımından mutlak yasak kapsamına giren ürünlerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması, yayınlanmasına aracılık edilmesi ya da çocukların görmesinin, dinlemesinin veya okunmasının sağlanması, ayrı bir suç oluşturmaktadır.

Bu açıklamalar ışığında, çocukların kullanıldığı müstehcen içerikli görüntülerin internet ortamında yayınlandığı olayda, suça sürüklenen çocuğun, çocukların kullanıldığı müstehcen içerikli görüntüleri facebook adlı sosyal paylaşım sitesinden paylaşması şeklindeki eyleminin TCK’nın 226/5. fıkrasına uyduğunun gözetilmemesi hukuka aykırı görülmüştür.

Müstehcenliğin Yasal Olduğu Haller Nelerdir?

Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 226. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçu, belirli durumlar altında yasal olarak kabul edilir ve bu durumlarda suç hükümleri uygulanmaz. Yasal olarak kabul edilen müstehcenlik durumları şunlardır:

  • Kişisel Alanın Korunması:

Bir kişinin özel yaşam alanında, yani kişisel mahremiyetine ait ortamda gerçekleşen müstehcenlik faaliyetleri suç teşkil etmez. Örnek olarak, bir kişinin kendi evinde erotik veya pornografik film izlemesi bu kapsamda değerlendirilir ve müstehcenlik suçu oluşturmaz.

  • İzin Verilen Yerlerdeki Müstehcen Ürünlerin Satışı ve Gösterimi:

Yasal olarak belirlenen ve uygun görülen yerlerde müstehcen ürünlerin satılması, satışa sunulması veya gösterilmesi suç sayılmaz.

  • Sanatsal ve Edebi Değer Taşıyan Eserler:

Çocukların kullanılmadığı ve çocuklara ulaşması engellenen müstehcen içerikli görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünler eğer sanatsal veya edebi bir değer taşıyorsa, bu durumda TCK 226/7 maddesi gereğince müstehcenlik suçu uygulanmaz.

  • Bilimsel Eserler:

Bilimsel nitelikteki eserlerin içerdiği müstehcenlik, TCK 226/7 maddesine göre suç sayılmaz. Bilimsel amaçlarla yapılan çalışmalarda müstehcen içeriklerin kullanılması bu kapsamda değerlendirilir.

Bu hükümler, müstehcenlik suçunun uygulanmasında bazı istisnaları belirtir ve bu istisnalar kapsamında gerçekleşen faaliyetler suç olarak kabul edilmez. Hakkınızda müstehcenlik suçundan kaynaklı bir takibat varsa Ankara Ceza Avukatı hizmetinden faydalanabilirsiniz.

Müstehcenlik Suçunda Cezanın Adli Para Cezasına Çevrilmesi

Müstehcenlik suçunun sabit görülmesi halinde hapis cezasına ek olarak adli para cezasına da hükmolunabilir. Müstehcenlik suçundan dolayı verilen hapis cezası 1 yılın altında olursa verilen hapis cezası TCK md. 52 uyarınca adli para cezasına çevrilebilir.

Müstehcenlik Suçunda Cezanın Ertelenmesi ve HAGB

Müstehcenlik suçunda cezasının ertelenmesi ve HAGB kurumları, verilen cezanın 2 yıldan az olması durumunda gündeme gelir. CMK md. 231 ve TCK md. 51 hükümerinde öngörülen şartlar gerçekleşmesi halinde müstehcenlik suçundan verilen ceza ertelenebilir ve HAGB kararı verilebilir. Ancak bu durumda ilgili kişi hakkında denetim tedbiri uygulanacaktır.

Müstehcenlik Suçu Şikayet Süresi ve Zamanaşımı

Müstehcenlik suçu ile ilgili olarak işlenen fiillerin tümü, şikayete bağlı olmayan suçlar arasında yer alır. Bu suçlarla ilgili yapılan bildirimler, ihbar olarak değerlendirilir ve bu nedenle şikayet olarak kabul edilmezler. Müstehcenlik suçu için belirlenen özel bir şikayet süresi bulunmaz. Bu suçun zamanaşımı süresi ise 8 yıldır. Bu, müstehcenlik suçunun işlenmesinden itibaren 8 yıl içinde yasal takibatın başlatılması gerektiği anlamına gelir. Bu süre zarfında herhangi bir yasal işlem başlatılmazsa, suç zamanaşımına uğrar ve takibi mümkün olmaz.

Müstehcenlik Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme

Müstehcenlik suçunda yetkili mahkeme, suçun işlendiği yer mahkemesidir. Müstehcenlik suçunda görevli mahkeme ise Asliye Ceza Mahkemesi’dir.

Müstehcenlik Suçunda Erişim Engeli

5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”un 8. maddesi gereğince, internet üzerinde müstehcenlik suçu oluşturduğu yeterli şüphe uyandıran yayınlara erişimin engellenmesine karar verilebilir.

Erişimin engellenmesine ilişkin kararlar genellikle adli organlar tarafından alınır. Soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hakimi, kovuşturma aşamasında ise mahkeme bu kararı verebilir. Acil durumlarda, yani gecikmesi sakıncalı hallerde, Cumhuriyet savcısı da erişimin engellenmesine karar verebilir.

Müstehcenlik suçu gibi özel durumlar için ise, erişimin engellenmesi kararı yargı kararı olmaksızın da idari yoldan alınabilir. Bu durumda, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) gibi idari bir kurum, yargı kararı olmadan da erişimi engelleme kararı alabilir. Bu, müstehcenlik suçu için özel bir istisna teşkil eder ve TİB’in bu konuda kendiliğinden hareket etme yetkisi bulunur.

Müstehcenlik Suçunda Kovuşturma Usulü

Müstehcenlik suçlarının şikayete tabi olmaması dolayısıyla kovuşturma usulünde herhangi bir şikayet aranmaz. Suçun oluştuğuna dair bir şüphe varsa Cumhuriyet Başsavcılıkları re’sen soruşturmaya başlarlar.

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara