Ceza Hukuku
Trend

Yalan Tanıklık Suçu (TCK 272) Yalan Şahitlik

Yalan Tanıklık Suçu ve Cezası - TCK 272

Yalan tanıklık veya yalan şahitlik suçuna ilişkin düzenlemelere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” adlı kısmında “Adliyeye Karşı Suçlar” adlı 2. bölümünde 272, 273 ve 274. maddelerinde yer verilmiştir. Bu çalışmamız kapsamında da yalan tanıklık suçuna ilişkin düzenlemeler çerçevesinde tanık kavramı, tanık delili, tanığın hak ve yükümlülükleri, yalan tanıklık suçunun maddi ve manevi unsurları, doktrindeki görüşlerden ve yüksek mahkeme içtihatlarından yararlanarak ayrıntılı olarak incelenmeye çalışılmıştır.

DMCA.com Protection Status

İçerik

Yalan Tanıklık (Şahitlik) Suçu Nedir?

Yalan tanıklık suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Adliyeye Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Bölüm’ünün 272. maddesinde yer almaktadır. Bu maddede suçun temel şekli ile nitelikli halleri, 273. maddesinde şahsi cezasızlık halleri ve cezanın azaltılmasını gerektiren sebepler, 274. maddesinde ise etkin pişmanlık hükümleri düzenlenmiştir.

Suçu oluşturan haksız ve cezalandırılabilir davranışın kanundaki soyut tanımı tipiklik olarak adlandırılmaktadır. Bir davranışın tipe uygun olabilmesi için kanunda yer alan maddi ve manevi unsurları sağlaması gerekmektedir. Maddi unsur ve manevi unsur tespit edildikten sonra da hareketin hukuka aykırılığı araştırılır. Bir suçun haksızlık teşkil edebilmesi için fiilin hem tipik hem de hukuka aykırı olması gerekmektedir. TCK sistematiğinde suçun unsurları maddi unsurlar, manevi unsurlar ve hukuka aykırılık unsuru şeklinde üçe ayrılmaktadır. Çalışmamızın bu bölümünde de öncelikle suç ile korunan hukuki değer incelendikten sonra, bu ayrıma göre suçun unsurları incelenmiştir.

Yalan Tanıklık Suçu (TCK md. 272) Yalan Şahitlik https://ayboga.av.tr/yalan-taniklik-sucu-tck-md-272/
Yalan Tanıklık Suçu (TCK md. 272) Yalan Şahitlik https://ayboga.av.tr/yalan-taniklik-sucu-tck-md-272/

Yalan Tanıklık – Sıkça Sorulan Sorular

Soru Cevap

Türk Ceza Kanunu’nun 272. maddesine göre, yalancı tanıklık suçu işleyen kişi 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılır. Eğer tanıklık, bir kişinin mahkumiyetine veya beraatine sebep olmuşsa, ceza 4 yıldan 7 yıla kadar artırılır.

Yalancı tanıklık, çelişkili beyanlar, tanığın önceki ifadeleriyle uyumsuzluklar, diğer delillerle çelişen beyanlar veya somut kanıtlar aracılığıyla ispat edilebilir. Bilirkişi incelemesi ve teknik deliller de bu süreçte kullanılabilir.

Evet, yalancı tanıklık suçu işlendiğinde, mağdur veya savcılık tarafından suç duyurusunda bulunularak dava açılabilir. Bu suç, kamu davasına konu olduğu için savcılık re’sen soruşturma başlatabilir.

Yalan beyanda bulunma, hukuki veya idari süreçte kişileri yanıltma amacı taşıyorsa, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir. Eğer kamu görevlisini yanıltmaya yönelikse, ceza artırılabilir.

Hukuk mahkemelerinde tanıkların gerçeğe aykırı beyanda bulunması, yalancı tanıklık suçu kapsamına girer. Ceza mahkemelerindeki gibi cezalandırma söz konusu olabilir ve ayrıca tazminat davalarına yol açabilir.

Yalancı şahitlik, tanığın önceki beyanlarıyla çelişkili ifadeleri, diğer tanıkların ifadeleri, teknik deliller (kamera kayıtları, ses kayıtları vb.) ve uzman bilirkişi incelemeleri ile ispat edilebilir.

Yalan tanıklık yapan kişi hakkında, Cumhuriyet Savcılığı’na veya en yakın kolluk kuvvetine suç duyurusunda bulunulabilir. Suç duyurusu, dilekçe ile veya elektronik ortamda e-Devlet üzerinden yapılabilir.

Yalan Tanıklık (Şahitlik) Suçunun Cezası

Yalan tanıklık suçu, hukukun adil işleyişini doğrudan etkileyen bir suç olup, Türk Ceza Kanunu’nun 272. maddesinde düzenlenmiştir. Yalan tanıklık suçunun en temel cezası 4 aydan 1 yıla kadar hapistir. Bu suçun temel ve nitelikli halleri ile neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış şekilleri, uygulanacak cezaların belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır.

Yalan Tanıklık Suçunun Temel Cezası

Yalan tanıklık suçunun temel hali, tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde, hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması durumunda meydana gelir. Bu suçun cezası:

  • 4 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır. (TCK 272/1)

Yalan Tanıklık Suçunun Nitelikli Halleri ve Cezaları

Bazı durumlarda yalan tanıklık suçunun cezaları artırılmaktadır. Nitelikli haller şunlardır:

  • Mahkeme huzurunda veya yemin ettirerek tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde yalan tanıklık yapılması:
    • 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası. (TCK 272/2)
  • Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturması veya kovuşturması sırasında yalan tanıklık yapılması:
    • 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası. (TCK 272/3)

Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Haller ve Cezaları

Yalan tanıklık sonucu, tanıklık yapılan kişi hakkında belirli koruma tedbirleri veya mahkumiyet kararları verilirse, cezada artırıma gidilir:

Tanıklık sonucu gözaltı ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa:

  • Cezalar yarı oranında artırılır. (TCK 272/4)

Yalan tanıklık sonucu kişi hakkında gözaltı veya tutuklama kararı verilmişse:

Yalan tanıklık nedeniyle kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkum olmuşsa:

  • 20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezası verilir. (TCK 272/6)

Tanıklık sonucu verilen hapis cezasının infazına başlanmışsa:

  • Cezada ek artırıma gidilir. (TCK 272/7)

Yalan tanıklık nedeniyle kişinin hapis cezası dışında bir adli veya idari yaptırım uygulanmışsa:

  • 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilir. (TCK 272/8)

Şahsi Cezasızlık ve Etkin Pişmanlık 

Bazı durumlarda, yalan tanıklık suçuna ilişkin cezada indirim yapılabilir veya hiç ceza verilmez:

  • Üstsoy, altsoy, eş veya kardeşini korumak amacıyla yalan tanıklık yapılmışsa:

Hakim cezada indirim yapabilir veya hiç ceza vermeyebilir. (TCK 273)

  • Tanık, hüküm verilmeden önce gerçeği söylerse:

Hiç ceza verilmez. (TCK 274/1)

  • Hüküm kesinleşmeden önce gerçeği açıklarsa:

Verilecek cezada 1/3 ila 2/3 oranında indirim yapılır. (TCK 274/2)

Yalan Tanıklık Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli para cezası (https://ayboga.av.tr/adli-para-cezasi/), hapis cezası yerine veya hapis cezası ile birlikte uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Yalan tanıklık (yalancı şahitlik) suçu nedeniyle verilen hapis cezası, belirli koşullar sağlandığında adli para cezasına çevrilebilir. Bu durum, failin cezaevine girmesini engelleyerek para cezası ödeyerek cezanın infazını tamamlamasına olanak tanır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) (https://ayboga.av.tr/hukmun-aciklanmasinin-geri-birakilmasi-hagb-cmk-231/), sanık hakkında verilen cezanın belirli bir denetim süresi boyunca sonuç doğurmamasını ve bu süre içinde belirli koşullar yerine getirildiğinde cezanın tamamen ortadan kaldırılmasını sağlayan bir ceza muhakemesi kurumudur.

Yalan tanıklık suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında HAGB kararı verilebilir. Eğer sanık belirlenen denetim süresi boyunca suç işlemez ve yükümlülüklere uyarsa, dava düşer ve ceza hiçbir hukuki sonuç doğurmaz.

Hapis Cezasının Ertelenmesi

Hapis cezasının ertelenmesi, mahkemenin belirlediği cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçmesi anlamına gelir. Yalan tanıklık suçu nedeniyle verilen hapis cezası, sanığın sabıkasız olması ve cezanın belirli bir sınırın altında kalması durumunda ertelenebilir.

Erteleme kararı verildiğinde, sanık belirlenen süre boyunca suç işlemez ve yükümlülüklerini yerine getirirse, hapis cezası infaz edilmez ve mahkumiyet hukuki sonuç doğurmaz.

Bu uygulamalar, cezanın bireyselleştirilmesine olanak tanırken, failin yeniden suç işlememesini teşvik etmeyi amaçlar. Detaylı Bilgi İçin Bkz: https://ayboga.av.tr/kisa-sureli-hapis-cezasina-secenek-yaptirimlar/

Yalan Tanıklık Suçunda Korunan Hukuki Değer

Suçun adliyeye karşı suçlar bölümünde düzenlemesinden hareketle, yalan tanıklık suçunun işlenmesinin devletin gerçeği araştırarak yürüttüğü adalet faaliyetine saldırı niteliği taşıması nedeniyle, bu suçla korunan yararın adaletin sağlanması toplumsal yararı ile adalet mekanizmasına duyulan güven olduğu ifade edilmektedir. Devletin üç temel fonksiyonundan biri olan yargı ile maddi gerçeğe ulaşma ve böylece toplumda adaletin tecelli edileceğine duyulan güvenin muhafazası sağlanmaktadır. Gerçeğe aykırı şekilde tanıklık yapılması halinde de maddi gerçeği ortaya çıkarılmasına engel olunmuş ve adaletin hatalı bir şekilde gerçekleşmesi söz konusu olacağından yalan tanıklık suçu ile bu tehlikenin önüne geçilmek istenmektedir.

İnfaz Hesaplama Programı için Tıklayınız!

Yalan Tanıklık Suçunun Benzer Suçlarla Mukayesesi

Suç Türü Tanımı Failin Durumu İşlenme Şekli Kast Türü Özgü Suç Olup Olmadığı Ceza
Yalan Tanıklık (TCK 272) Yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı tanıklık yapılması. Tanık sıfatına sahip kişilerce işlenebilir. Gerçeği saklamak veya gerçeğe aykırı beyan vermek. Genel kast yeterlidir. Özgü suçtur, yalnızca tanıklar tarafından işlenebilir. 1 yıldan 3 yıla kadar hapis (nitelikli halleriyle artar).
İftira (TCK 267) Bir kişiye işlemediği bilinen bir suçun isnat edilmesi. Herkes tarafından işlenebilir. Yetkili makamlara ihbar, şikâyet veya basın yoluyla isnat. Özel kast gereklidir. Özgü suç değildir. 1 yıldan 4 yıla kadar hapis (nitelikli halleriyle artar).
Suç Üstlenme (TCK 270) Gerçeğe aykırı olarak suç işlediğini veya suça katıldığını bildirmek. Herkes tarafından işlenebilir. Yetkili makamlara suç işlediğini bildirme. Genel kast yeterlidir. Özgü suç değildir. 6 aydan 2 yıla kadar hapis.
Yalan Yere Yemin (TCK 275) Hukuk davalarında tarafın, gerçeğe aykırı olarak yemin etmesi. Hukuk davalarında davacı veya davalı olan kişiler tarafından işlenebilir. Mahkeme önünde yemin ederek gerçeğe aykırı beyanda bulunma. Genel kast yeterlidir. Özgü suçtur, yalnızca davacılar ve davalılar tarafından işlenebilir. 1 yıldan 5 yıla kadar hapis.
Gerçeğe Aykırı Bilirkişilik veya Tercümanlık (TCK 276) Görevlendirilen bilirkişinin veya tercümanın gerçeğe aykırı rapor veya çeviri yapması. Bilirkişiler ve tercümanlar tarafından işlenebilir. Gerçeğe aykırı rapor veya tercüme. Genel kast yeterlidir. Özgü suçtur, yalnızca bilirkişiler ve tercümanlar tarafından işlenebilir. 3 yıldan 7 yıla kadar hapis.
Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme (TCK 281) Gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek için suç delillerini yok etme, değiştirme veya gizleme. Herkes tarafından işlenebilir. Suçun delillerini saklamak, değiştirmek, yok etmek. Özel kast gereklidir. Özgü suç değildir. 6 aydan 5 yıla kadar hapis.
Suçluyu Kayırma (TCK 283) Suç işleyen bir kişiyi araştırma, yakalanma veya hükmün infazından kurtarma. Herkes tarafından işlenebilir. Suç işleyeni saklamak veya kaçmasına yardım etmek. Özel kast gereklidir. Özgü suç değildir. 6 aydan 5 yıla kadar hapis.

Yalan Tanıklık Suçunun Maddi Unsurları

Fail

TCK m. 272’ye göre ise yalan tanıklık suçunun faili “gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimse” olarak belirtilmiştir. Ancak gerçeğe aykırı beyanda bulunan tanığın fail olabilmesi için tanık dinlemeye yetkili makam önünde tanığın dinlenmesine başlanmış olması gerekmektedir. Failin yetkili kurum veya kişi önünde verilen beyanın tanık sıfatı ile verilmesi gerektiğinden yargılama sürecinde önce şüpheli olarak yalan beyanda bulunup daha sonra tanık olarak dinlenirse suç oluşmaz.

Hareket

Yalan tanıklık suçunda da adliyenin yanlış yöne sevk edilmesi, yalan tanıklığın hükmü etkileyerek bir zarara sebep olması gerekmemekte olup soyut tehlike suçlarındandır. Suçun kanuni tanımında netice yer almadığından, fiilden bağımsız olarak netice aranmadığından ve suçun oluşması için fiilin gerçekleştirilmesi yeterli görüldüğünden sırf hareket suçu kategorisine girmektedir. Yalan tanıklık suçu, suçu oluşturan yalanın söylendiği veya gerçeğin gizlendiği anda tamamlanmasıyla meydana geldiğinden ani hareketli suçlardandır. Yalan tanıklık suçunda netice, suçun unsuru olmadığından bir kişinin yalan tanıklık nedeniyle hapis cezasına mahkum olması halinde mütemadi suç kategorisine girmeyip, neticesi devam eden ani suç olacaktır.

Konu

Yalan tanıklık suçunda hareketin konusunun “hakkında beyanda bulunulan olay” olduğu yönünde de görüşler mevcuttur. Yalan tanıklık suçunun sadece soruşturulan konu hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğu takdirde gerçekleşeceği, bu konu haricindeki açıklamaların suç olmayacağından hareketle konunun “soruşturma veya kovuşturma çerçevesinde aydınlatılmak istenen vaka” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak kanaatimizce de yalan tanıklık suçunda maddi gerçeğe ulaşılması engellendiğinden hareketin konusunun “maddi gerçek” olduğu söylenebilir.

Suçun işlenmesiyle hareketin konusu zarar görmekte veya tehlikeye sokulmaktadır. Hareketin konu üzerindeki bu etkisine göre tehlike suçu ve zarar suçu ayrımı yapılmakta, hareketin gerçekleşmesiyle suçun konusu üzerinde bir zarar meydana geliyorsa zarar suçu, suçun konusu üzerinde zarar getirme tehlikesi oluşturan suçlar ise tehlike suçu olarak tanımlanmaktadır. Zarar suçu, neticenin arandığı suçlar bakımından söz konusu olup tehlike suçları neticenin aranmadığı suçlardır. Tehlike suçları ile hukuki değerleri daha etkili koruma amacının gözetildiğinden zararın meydana gelmesi aranmamıştır.

Mağdur

Bazı suçlarda toplumu oluşturan herkesin yanı sıra belirli kişiler de mağdur olabilmektedir. Yalan tanıklık suçu da bu suçlardan biridir. Yalan tanıklık suçunda sadece belirli bir kişi değil, maddi gerçeğin ortaya çıkmasında toplumdaki bireylerin tamamının menfaati olduğundan, toplumu oluşturan herkes mağdurdur. Bu suçla korunan birden fazla hukuki değerin olduğu görüşü uyarınca suçun işlenmesiyle geniş anlamda mağdur olan toplumu oluşturan kişilerin yanı sıra kendisi aleyhine yalan tanıklıkta bulunulan kişi de dar anlamda mağdur olmaktadır. Suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri (TCK m. 272/4-8) ve etkin pişmanlık halleri de (TCK m. 274) aleyhine yalan tanıklık yapılan kişilerin de mağdur kabul edilmesi gerektiğini destekleyen düzenlemelerdir.

Yalan Tanıklık Suçunun Manevi Unsuru

Yalan tanıklık suçu doğrudan kastla işlenebilir. Suçun taksirli hali düzenlenmediğinden taksirle işlenmesi de mümkün değildir. Ancak tanık tam olarak bilmediği veya hatırlayamadığı hususlarda gerçek dışı olabileceğini öngörerek beyanda bulunursa suçun olası kastla da işlenebileceği savunulmaktadır. Bizim de katıldığımız görüşe göre ise tanık, beyanda bulunarak açıkladığı bilgilerin doğruluğundan şüphesi olmasına rağmen bu şüphesini belirtmeden beyanda bulunması halinde olası kastla değil, doğrudan kastla hareket etmiş olacaktır.

Yalan tanıklık suçunun işlenmesi için suçun maddi unsurunda yer alan suç tanımına göre tanık, tanık dilemeye yetkili makam önünde olduğunu bilerek ve isteyerek, tanıklık yaptığı konu ile ilgili olarak yalan söylemeli, gerçeği gizlemeli veya gerçeği inkar etmelidir. Tanık maddi vakıanın ortaya çıkarılmasında etkili olacağını bildiği bir bilgiyi bildiğini gizlediği takdirde ihmali davranışla da suçu işleyebilir. Tanığın kastı olmadan, gerçeğe aykırı olsa bile, zaman içinde hafızasında kalan bilgileri yanılarak gerçeğe aykırı olarak beyan ettiği takdirde de kastından söz edilemez.

Tanık unutma, yanlış algılama gibi nedenlerle hataya düşerse kastının bulunmadığı kabul edilir.

Adli Sicil Kaydı Sildirme Nasıl Yapılır? Detaylı Rehber

Yalan Tanıklık Suçunun Şartları

Yalan tanıklık suçu, bir kimsenin mahkeme veya yetkili bir makam önünde kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunması olarak tanımlanır. Türk Ceza Kanunu’nun 272. maddesinde düzenlenen bu suç, adil yargılamayı doğrudan etkileyen ve hukuki güvenliği zedeleyen ciddi bir fiildir. Yalan tanıklık suçunun oluşabilmesi için belirli unsurların bir arada bulunması gerekmektedir.

Gerçeğe Aykırı Beyanda Bulunulması

Yalan tanıklık suçunun temel unsuru, tanığın bilerek ve isteyerek gerçeğe aykırı beyanda bulunmasıdır. Bu, aşağıdaki şekillerde gerçekleşebilir:

  • Gördüğü veya duyduğu olaylar hakkında yanlış bilgi vermek,
  • Gerçeği inkar etmek ve bilgisini saklamak,
  • Olmayan bir olayı olmuş gibi anlatmak veya olmuş bir olayı olmamış gibi aktarmak,
  • Gerçeği çarpıtacak şekilde kaçamaklı ve yanıltıcı cevaplar vermek.

Tanığın ifadeleri, adli mercilerin kararlarını doğrudan etkilediğinden, bu tür kasıtlı hareketler yalan tanıklık suçunu oluşturur.

Beyanın Yetkili Makam Önünde Verilmesi

Yalan tanıklık suçunun oluşabilmesi için gerçeğe aykırı beyanın, tanık dinlemeye yetkili bir makam veya kişi önünde verilmesi gerekmektedir.

  • Mahkemeler, savcılıklar ve hâkimler gibi yargı organları önünde verilen ifadeler suç kapsamında değerlendirilir.
  • Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen adli soruşturmalarda tanıklık yapan kişi gerçeğe aykırı beyanda bulunursa, suçun unsurları oluşur.
  • Disiplin soruşturmaları veya idari merciler önünde verilen gerçeğe aykırı ifadeler ise, yargı makamı tarafından dinlenmemişse yalan tanıklık suçu kapsamında değerlendirilmeyebilir.

Ancak, tanık resmi olarak dinlenme yetkisi olmayan bir kişi veya makam önünde gerçeğe aykırı beyanda bulunursa, suçun maddi unsuru gerçekleşmeyeceğinden yalan tanıklık suçu oluşmaz.

Yalan Beyanın Hukuka Aykırı Bir Fiile İlişkin Olması

TCK 272. maddesi, yalan tanıklık suçunun gerçekleşmesi için tanıklığın hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında yapılmış olmasını şart koşmaktadır.

  • Adli soruşturmalarda verilen yalan tanıklık, suçun oluşması için yeterlidir.
  • Kabahatler ve disiplin suçlarına ilişkin soruşturmalarda verilen yalan ifadeler de suç kapsamında değerlendirilebilir.

Ancak, hukuka aykırı olmayan bir işlem veya olayla ilgili verilen yalan beyan, yalan tanıklık suçunu oluşturmaz.

Tanıklığın Usulüne Uygun Olarak Gerçekleşmesi

Tanıklığın usulüne uygun olarak gerçekleştirilmesi, yalan tanıklık suçunun oluşması için önemlidir.

  • Tanığın usulüne uygun şekilde çağrılması önemlidir. Ancak, mahkeme huzurunda tarafların hazır bulundurduğu tanıklar da dinlenebilir. Bu nedenle, usulsüz çağrıya rağmen tanıklık yapılması halinde dahi yalan tanıklık suçu oluşabilir.
  • Tanığa tanıklık görevinin önemi anlatılmalıdır. CMK m. 53 gereği, tanığa gerçeği söylememesi halinde cezalandırılacağı hatırlatılmalıdır. Ancak, bu bilgilendirmenin eksik yapılması yalan tanıklık suçunun oluşmasına engel değildir, sadece cezanın belirlenmesinde etkili olabilir.
  • Tanıklıktan çekinme hakkı bulunan kişilere bu hakkın hatırlatılması gerekir. Eğer bu bildirim yapılmazsa, tanığın verdiği yalan beyan suç oluşturmayabilir.

Yalan Tanıklık Suçunda Cezayı Ağırlaştıran Nedenler

Cezayı artıran durumlar, suçun nitelikli halleri olarak adlandırılır. Yalan tanıklık suçunda bu haller TCK m. 272/2-3 ve devamında düzenlenmiştir.

  1. Mahkeme Huzurunda veya Yemin Ettirerek Yapılan Yalan Tanıklık (TCK 272/2)
    • Tanık, mahkeme huzurunda veya yemin verdirme yetkisi olan bir makam önünde yalan beyanda bulunursa ceza artar.
    • Yemin verilmiş olması gerekmez, yetkili makamın bulunması yeterlidir.
    • Ceza: 1 yıldan 3 yıla kadar hapis.
  2. Üç Yıldan Fazla Hapis Cezasını Gerektiren Suçun Soruşturması veya Kovuşturması Kapsamında Yalan Tanıklık Yapılması (TCK 272/3)
    • Suçun soruşturma veya kovuşturma aşamasında üç yıldan fazla hapis cezası gerektiren bir suç hakkında yalan tanıklık yapılması halinde ceza artar.
    • Sanığın lehine veya aleyhine olmasının önemi yoktur.
    • Ceza: 2 yıldan 4 yıla kadar hapis.

Yalan Tanıklık (Şahitlik) Suçu Yargıtay Kararları

Duyduğunu Anlatan Tanığın İfadelerindeki Kısmi Çelişki Yalan Tanıklık Suçu Oluşturmaz

Cumhuriyet savcısı huzurunda verdiği ifadede mağdurun kendilerine iğfal edildiğini söylediğini beyan etmesine rağmen, kamu davası sırasında mahkemede, soruşturma sırasında savcıya verdiği ifadeden farklı olarak mağdurun kendilerine iğfal edildiğine ilişkin bir şey söylemediğini, sözlü olarak taciz edildiğini söylediğini beyan etmesi nedeniyle, sanığın mahkeme huzurunda yalan tanıklık yaptığı iddia edilen olayda, sanığın tanık olarak bilgisine başvurulan olayı bizzat görmemesi, olayın mağduru olan A.’dan duyduklarını aktarması, mağdur A.’nın olayı sanığa anlattığı sırada sanığın yanında bulunan tanıkların da mağdurun mahkeme aşamasında verdiği şekilde ifade vermeleri ve olayı bizzat görmeyen, mağdurdan duyduklarını aktaran sanığın savcılıkta ve mahkemede verdiği beyanları arasındaki kısmi çelişkinin de yorum farkı olarak değerlendirilebilecek mahiyette olması nedeniyle yalancı şahitlik suçu meydana gelmez.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu – 2015/154

Kolluk (Jandarma, Polis vs.) Tanık Dinleme Yetkisine Sahip Değildir

5237 sayılı TCK’nın 272. maddesinde düzenlenen yalan tanıklık suçunun oluşması için tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde ya da mahkeme veya yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapılmasının zorunlu bulunması ve ceza soruşturmasında 5271 sayılı CMK hükümleri uyarınca kolluğun yeminli tanık dinleme yetkisinin bulunmaması karşısında, sanığın kasten basit yaralama, silahla tehdit suçlarından başlatılan soruşturma kapsamında, 14.10.2011 tarihinde kollukta tanık sıfatıyla verdiği ifade de olayı görmediği halde kuru sıkı tabanca ile ateş edildiğini söylemesi şeklinde gerçekleşen eyleminde yalan tanıklık suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi – 2021/2757

Olay Hakkında Bilgisi Bulunmadığını Söylemek Yalan Tanıklık Suçu Oluşturmaz

5237 sayılı Kanun’un 272. maddesinde yasaklanan fiil, gerçeğe aykırı tanıklık yapmaktır. Gerçeğe aykırı tanıklık, yalan söylemek veya tanıklığın konusunu oluşturan hususlar hakkında bilgiyi bilerek kısmen veya tamamen saklamak, gizlemek, gerçeğe uygun beyanlara gerçeğe aykırı hususlar eklemek şeklinde yapılabilir. Yalan söylemek deyimi, tabii olarak gerçeği inkar etmeyi de kapsar. Suçun oluşumu için, gerçeğe aykırı tanıklığın, tanıklık yapılan olgu ve olaylara ilişkin olması gerekir. Tanığın, beyanda bulunduğu maddi olguları bilerek ve isteyerek değiştirmesi, çarpıtması, olduğundan farklı göstermesi, gizlemesi bu suçu oluşturur. Olay ya da olgulara ilişkin olarak tanığın kendisinden ya da başka bir sebepten kaynaklanan yanlış izlenim ve duyumları, dalgınlığı, unutkanlığı yahut olayın üzerinden belirli bir zaman geçmesi nedeniyle olguların az ya da yanlış hatırlanması neticesinde gerçekle uyumlu olmayan beyanlarda bulunması, yalan tanıklık suçunu oluşturmaz. Somut olayda, sanığın, diğer sanık hakkında tehdit suçundan yürütülen soruşturma ve kovuşturma aşamalarında olaya ilişkin bilgisinin olmadığına dair beyanda bulunması eyleminin, sanığın savunmasının aksine tanıklık yaptığı olguları bilerek ve isteyerek gizlemek suretiyle üzerine atılı suçu oluşturduğuna dair mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla, beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle sanık hakkında kurulan hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi – 2021/2411 E., 2023/2408 K.

Yalan Tanıklık Suçu Nedeniyle Oluşan Zararın Tespiti

5271 sayılı yasada belirtilen zarar kavramının ölçülebilir, belirlenebilir (somut) maddi zarara ilişkin olup, manevi zararı kapsamadığı yargılamaya konu yalan tanıklık suçunda dosyaya yansıyan ve talep edilen bir zararın bulunmadığı gözetilerek, sabıkasız sanık hakkında takdiri indirim uygulanıp, cezası seçenek yaptırıma çevrilmesine rağmen zarar giderilmediğinden şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi – 2012/19119

Savcılıkta “Aynen Tekrar Ederim” Demek Yalan Tanıklık Suçu Oluşturabilir

Sanıklar hakkında düzenlenen iddianamede sadece kollukta verdikleri ifadeleri yönünden dava açılmadığı ve sanıkların savcılık ifadelerinde kollukta verdikleri ifadeyi aynen tekrar ederim beyanında bulundukları dikkate alındığında mahkeme tarafından savcılıkta verilen ifadeler irdelenmeden sadece kollukta verilen ifadelerin yalan tanıklık suçunu oluşturmayacağından bahisle hatalı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozma nedenidir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi – 2019/18198 E., 2021/4289 K.

Yalan Tanıklığın Kamera Kaydıyla İspatlanması

Olay günü, katılanın trafikte yol verme meselesi nedeniyle tartışma yaşadığı şahıs tarafından sopa ile darp edilmesi ve katılana küfür edilmesi nedeniyle soruşturmaya başlandığı, olay yerinde bulunan sanığın tanık olarak alınan ifadesinde somut delil olan kamera kayıt görüntülerine aykırı olarak katılana sopa ile vurulmadığı ve küfür edilmediğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Katılanın 13.07.2015 tarihinde alınan doktor raporunda, sol taraf uyluk arka yan tarafta morluk, kızarıklık mevcut olup yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olduğunun belirtildiği tespit edilmiştir. Olay anını gösterir kamera kayıt görüntülerinin mahkeme tarafından duruşmada da izlendiği ve görüntü içeriğinin zapta geçirildiği, buna göre sanığın olay yerinde bulunduğu, temyiz dışı sanığın aracından aldığı sopa ile katılana vurduğu ve sanığın da bu şahsı engellemeye çalıştığının belirtildiği tespit edilmiştir. Katılan ifadesi, sanık anlatımı, doktor raporu, olay anını gösterir kamera kaydı görüntüsü ve tüm dava dosyası kapsamından, sanığın olay yerinde olduğu ve gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olduğu anlaşıldığından beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi – 2021/16638 E., 2023/5507 K.

 

 

 

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara