Ceza HukukuMakalelerimiz

Taksirle Yaralama Suçu ve Cezası (TCK md. 89)

Anayasanın 17/2. maddesi bireyin vücut bütünlüğünün dokunulmazlığını düzenlemiş ve koruma altına almıştır. Bu anlamda bireyin vücudunun fiziki yapısı yanında, sağlığı veya algılama yeteneği de koruma altındadır. Beden bütünlüğüne yönelik saldırılar kasten de (TCK m. 86) olsa, taksirle de (TCK m. 89) olsa suç olarak düzenlenmiştir. Bu çalışmada taksirle yaralama suçu detaylı şekilde ele alınmıştır.

Taksirle Yaralama Suçu Nedir? (TCK 89)

Taksirle yaralama suçu TCK’nın 89. Maddesinde düzenlenmiştir.

Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2 )Taksirle yaralama fiili, mağdurun; a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, b) Vücudunda kemik kırılmasına, c) Konuşmasında sürekli zorluğa, d) Yüzünde sabit ize, e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.

(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, d) Yüzünün sürekli değişikliğine, e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.

(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.

Maddenin birinci fıkrasında taksirle başkasının vücuduna acı vermek, sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmak eylemi yaptırıma bağlanmıştır. Taksirli davranışın, maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki sonuçlardan birisine neden olması hali için daha ağır cezalar öngörülmüştür. Dördüncü fıkrasında da eylemin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde cezanın alt ve üst sınırları özel olarak düzenlenmiştir. Beşinci fıkrada ise, taksirle yaralama soruşturulması ve kovuşturulması düzenlenmiştir. Buna göre, taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Bununla birlikte, taksirle yaralamanın birinci fıkrada düzenlenen şekli hariç, bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaksızın soruşturma ve kovuşturma yapılacaktır.

Taksirle Yaralama Suçunun Unsurları

I. KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Taksirle yaralama suçuyla korunan hukuksal değer, bireyin beden bütünlüğü, sağlığı ve algılama yeteneğidir.

II. SUÇUN KONUSU

Bu suçun maddi konusu somut olaydaki canlı bireyin bedeni ve sağlığıdır.

III. FAİL

Taksirle yaralama suçu fail bakımından herhangi bir özellik göstermez. Herkes bu suçun faili olabilir.

IV. MAĞDUR

Taksirle yaralama suçunun mağduru yaşayan bir insan olabilir. Henüz doğup da anne karnından tamamen ayrılmamış cenin bu suçun mağduru olamayacağı gibi, beyin ölümü gerçekleşmiş olan bir kimse de bu suçun mağduru olamayacaktır.

Mağdurluk ve faillik aynı kişide birleşmeyeceğinden, suçun mağduru fail dışında bir kimse olacak, kişinin kendisini yaralamaya yönelik eylemleri kural olarak bu suçu oluşturmayacaktır. Bununla birlikte istisnai olarak kişinin kendi beden bütünlüğüne yönelik eylemleri suç olarak düzenlenmiştir.

V. TİPE UYGUN EYLEM

Taksirle yaralama suçu bir “zarar” suçudur. Failin gerçekleştireceği taksirli davranışın TCK’nın 89. maddesinde öngörülen “vücuda acı verme”, sağlığın” veya “algılama yeteneğinin” bozulması sonuçlarından birisine sebep olması gereklidir. Bu sonuçlardan birisini meydana getirecek hareket bakımından ise herhangi bir sınır getirilmemiştir. Dolayısıyla taksirle yaralama suçu “serbest” hareketli bir suçtur. Failin, başka bir kimsenin vücuduna acı verecek, sağlığı veya algılama yeteneğinin bozulmasına sebep olacak herhangi bir hareketi taksirle gerçekleştirmiş olması yeterlidir.

VI. MANEVİ UNSUR

Taksirle yaralama suçunda manevi unsur, “taksir” olarak düzenlenmiştir.

TCK’nın 22. maddesinin 2. fıkrasında taksir, “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir” şeklinde tanımlanmıştır. TCK md. 22/3 fıkrasında ise, kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hali bilinçli taksir olarak tanımlanmış ve suçun bilinçli taksirle işlenmesi, taksire göre cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.

Taksirle yaralama suçunun meydana gelmesi bakımından, failin eylemini taksirle veya bilinçli taksirle gerçekleştirmiş olması arasında, eylemin yaptırımı dışında bir fark bulunmamaktadır. Suçun bilinçli taksirle gerçekleştirilmesi halinde, Kanunda taksirle yaralama suçuna öngörüle ceza üçte birden yarısına kadar artırılacaktır (TCK m. 22/3).

Taksirle Yaralama Suçunun Cezası 2024

Taksirle yaralama suçunun temel şeklinin (fıkra 1) cezası üç aydan bir yıla kadar hapis olarak öngörülmüştür. Maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hallerden birisinin meydana gelmesi halinde birinci fıkraya göre belirlenen ceza yarısı oranında artırılacaktır. Üçüncü fıkrada yer alan cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hallerden birisinin meydana gelmesi halinde ise birinci fıkraya göre belirlenen ceza bir kat artırılacaktır. Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olması halinde cezanın alt ve üst sınırları altı aydan üç yıla kadar şeklinde özel olarak düzenlenmiştir. Eylemin bilinçli taksirle işlenmesi halinde 89. maddenin ilgili fıkrasına göre belirlenecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılarak ceza belirlenecektir.

Yaralama Suçunda Basit Taksir ve Bilinçli Taksir Ayrımı

Taksirle yaralama suçunun meydana gelmesi bakımından, failin eylemini taksirle veya bilinçli taksirle gerçekleştirmiş olması arasında, eylemin yaptırımı dışında bir fark bulunmamaktadır. Suçun bilinçli taksirle gerçekleştirilmesi halinde, Kanunda taksirle yaralama suçuna öngörüle ceza üçte birden yarısına kadar artırılacaktır (TCK m. 22/3).

TCK bilinçli taksiri kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi olarak tanımlanmıştır. Öğreti ve Yargıtay’ın kabulüne göre, fail kanuni tanımdaki sonucun meydana gelebileceğini öngörmekte, ancak bu sonucun meydana gelmesini istememekte ve gerçekleşmemesi için de bütün gayretini göstermektedir; bununla birlikte failin bütün gayretine rağmen öngörülen, ancak gerçekleşmesini istemediği sonuç meydana gelmektedir. Bir olayda failin bilinçli taksirle hareket ettiğinin kabulü için, somut olayda failin, öngördüğü sonucu istemediğini gösteren somut dayanakların varlığı gereklidir. Failin öngördüğü sonucu istememesinin dayanağı, talih, bilgi, yetenek, deneyim vb. sebepler olabilir. Yargıtay da kararlarında taksir ve bilinçli taksiri ayırmak bakımından benzer kriterleri kullanmaktadır.

Taksirle Yaralama Suçunda Tazminat Sorumluluğu

“Bir kişi, taksirle yaralanma sonucu hem fiziksel hem de psikolojik zarar gördüyse, maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Bu durumda, kişinin taksir sonucu yaşadığı psikolojik sıkıntılar, stres ve duygusal etkilenmeler nedeniyle manevi tazminat davası açabilir.”

Taksirle Yaralama Suçunda Suçun Özel Görünümleri

Taksirle Yaralama Suçunda Teşebbüs

TCK’nın 35/1. Maddesi ancak kasten işlenen suçlarda teşebbüse imkân tanımıştır. Buna göre taksirle gerçekleştirilen davranışlarda sorumluluğu meydana gelen sonuç belirleyecektir. Kişinin gerçekleştirdiği dikkat ve özen yükümüne aykırı iradi davranış başka bir kimsenin yaralanmasına sebep olmadıkça taksirle yaralama suçuna ilişkin herhangi bir sorumluluk doğmayacaktır.

TCK’nın 89. maddesinde düzenlenen vücuda acı verme, sağlık veya algılama yeteneğinin bozulmasına neden olma sonuçlarından birisine dahi sebep olmayan dikkat ve özen yükümüne aykırı iradi davranıştan dolayı herhangi bir sorumluluk söz konusu olmayacaktır.

Taksirle Yaralama Suçunda İçtima

TCK taksirle yaralama suçunu düzenlediği 89. maddenin 4. fıkrasında özel bir suçların içtimaı haline yer vermiştir. Buna göre, taksirli davranış birden fazla insanın yaralanmasına neden olmuş ise fail, fıkradaki alt ve üst sınırlara göre cezalandırılacaktır.

Hükme göre: “Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Aslında burada tek bir taksirli davranışla birden fazla kişinin yaralanmasına neden olunması sebebiyle aynı neviden fikri içtima (TCK m. 43/2) hükümleri gündeme gelebilecekken, Kanun Koyucu bu ihtimallerin gerçekleşmesi halini kendisi özel olarak düzenleme yolunu seçmiştir.

Taksirle Yaralama Suçunda İştirak

TCK’nın taksiri düzenleyen 22. maddesinin 5. fıkrası birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda herkesin kendi kusurundan dolayı sorumlu olacağını düzenlemek suretiyle, taksirle işlenen suçlarda iştirakin de mümkün olamayacağını kabul etmiştir. Yine suça iştirakte bağlılık kuralını düzenleyen TCK’nın 40. maddesi de suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı bir fiilin varlığını aramıştır. Bu sebeple birden fazla kişinin taksirli davranışı, bir veya birden fazla kimsenin yaralanması açısından nedensellik değeri taşıyorsa, bu sonuca sebep olan davranışları gerçekleştiren herkes kendi kusurlu davranışına göre cezai anlamda sorumlu tutulacaktır.

Taksirle Yaralama Suçunda Cezasızlık Sebepleri

TCK’nın 22. maddesinin 6. Fıkrasında şahsi cezasızlık sebebi düzenlenmiştir. Hükümde

“Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.”

düzenlemesine yer verilmiştir.

Bu hükmün uygulanabilmesi için faille mağdur arasında bir akrabalık ilişkisinin varlığı gerektiği gibi meydana gelen sonucun failin kişisel ve ailevi durumu itibariyle mağduriyetine sebebiyet vermesi gereklidir.
Failin meydana gelen sonuç itibariyle acı ve elem duymadığı durumlarda bu halden yararlandırılması mümkün olmayacaktır.

Failin ailesi dışında bir kimsenin taksirli davranıştan dolayı doğrudan mağdur olması veya failin ailesinden bir kimse yanında üçüncü bir kişinin da mağdur olması durumunda bu hükmün uygulanması kabul edilmemektedir.
Bu halin mevcut olduğunun mahkemece saptanması halinde cezasızlık kararı verilmesi zorunlu olup; mahkemeye bu konuda bir takdir yetkisi tanınmamıştır.

Eylemin bilinçli taksirle gerçekleştirilmesi halinde ise verilecek cezada indirime gidilebilir. Bu halde Kanun Koyucu mahkemeye bir takdir yetkisi tanımış olup, indirim yapılması zorunlu değildir.

Taksirle Yaralama Suçunda Şikayet

Taksirle yaralama suçu kural olarak şikâyete bağlı olarak soruşturulabilir ve kovuşturulabilir. Bununla birlikte birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmiş olması halinde şikâyet aranmaz (TCK m. 89/5).

Taksirle Yaralama Suçunda Zamanaşımı ve Uzlaştırma

CMK’nın 253/1-b, 2. maddesi uyarınca taksirle yaralama suçu için şüpheli ve mağdur arasında uzlaştırmaya başvurulabilir. Düzenlemede herhangi bir ayırım yapılmadığından bilinçli taksirle gerçekleştirilmiş ve dolayısıyla re’sen soruşturulan ve kovuşturulan yaralama halinde de uzlaştırma mümkündür.

Taksirle Yaralama Suçunda HAGB

Eğer bir kişi taksir sonucu başkasının yaralanmasına neden olursa ve bu suç için verilen ceza alt sınırda kalırsa, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı alınabilir. Ancak, eğer suç bilinçli taksirle işlenmişse ve ceza iki yıldan fazla olacaksa, HAGB kararı uygulanamaz.”

Taksirle Yaralama Suçunda Adli Para Cezası

Kanun Koyucu, taksirli suçtan dolayı hükmolunacak hapis cezası uzun süreli de olsa, diğer koşulların da varlığı halinde, adli para cezasına çevrilebileceğini kabul etmiştir. Belirtmek gerekir ki, bilinçli taksirle işlenen suçlarda bu imkânı tanımamıştır (TCK m. 50/4). Uygulamada asıl mahkûmiyet, çevrilmiş olan adli para cezası olarak kabul edilecektir (TCK m. 50/5).

Taksirle Yaralama Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık hükümleri kural olarak kasten işlenebilen suçlarda uygulanır. Taksirle yaralama suçu taksirle işlendiği için etkin pişmanlık kurumu uygulanmaz. Ancak fail, yargılama esnasında pişmanlık gösterirse bu durum cezada indirim sağlayabilir.

Soruşturma ve Kovuşturma Süreçleri

Taksirle yaralama suçu (Türk Ceza Kanunu Madde 89), uzlaşma kurumu uygulanmasını gerektiren suç türlerindendir. Bu tür suçlar için, hem soruşturma hem de kovuşturma süreçlerinde ilk adım olarak uzlaştırma prosedürü izlenir. Eğer taraflar arasında bir uzlaşma sağlanamazsa, soruşturma veya kovuşturma sürecine devam edilir. Buna ek olarak TCK md. 89/1 kapsamındaki taksirle yaralama suçunun kovuşturulması şikayetin varlığına bağlıdır.

Gözaltı ve Tutukluluk Hali

Gözaltı, bir şüphelinin özgürlüğünün geçici olarak kısıtlandığı bir süreçtir. Savcının kararıyla veya jandarma eylemiyle başlatılabilir. Taksirle yaralama suçu söz konusu olduğunda, şüphelinin yakalanmasıyla gözaltı süreci başlar ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre 24 saat sürebilir. Cumhuriyet Savcısı, taksirle yaralama suçundan şüphe duyduğunda, şüpheliyi bu süre zarfında gözaltına alma yetkisine sahiptir.

Diğer yandan, tutuklama, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda en ciddi koruma tedbiridir. CMK’nın 100. maddesi uyarınca, suçla ilgili somut deliller ve tutuklama sebepleri varsa, şüpheli veya sanık tutuklanabilir. Ancak, vücut dokunulmazlığını kasten ihlal etmeyen ve hapis cezası üst sınırı 2 yılı aşmayan suçlar, taksirle yaralama dahil, genellikle tutuklama kararı gerektirmez.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Taksirle yaralama suçunda görevli mahkemenin tespiti oldukça önemlidir. 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı “Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la yapılan değişiklik sonrasında, Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 11. maddesi çerçevesinde, taksirle yaralama suçuna ilişkin yargılamalar bakımından görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Taksirle yaralama suçlarında yetkili mahkeme ise, suçun işlendiği yer mahkemesidir.

Taksirle Yaralama Suçunda Örnek Şikayet Dilekçesi

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

MÜŞTEKİ :

VEKİLİ : Av. Çağrı AYBOĞA

ŞÜPHELİ :

SUÇ : Taksirle Yaralama Suçu (TCK 89)

SUÇ TARİHİ VE YERİ : 02/01/2024

KONU :

AÇIKLAMALAR

Müvekkil, 02/01/2024 tarihinde lazer epilasyon için ….estetik’in bulunduğu adrese gitmiştir. Yapılan işlemde aşırı derecede ağrı ve sızı duyduğunu, neredeyse bayılacağını belirtmesine rağmen işlemi yapan müvekkilimizi susturarak işlemine devam etmiştir.

İşlem neticesinde müvekkilimizin kollarında ve bacaklarında çok ciddi yanıklar oluşmuş dayanılamayacak ağrı ve sızıdan ötürü hemen doktora gitme ihtiyacı hissetmişitir. (Fotoğraflar ektedir)

Yapılan muayenede kolları ve bacaklarındaki ekstansörlerinde yuvarlak lazer başlığı ile uyumlu boyutta eritemli 2. derece yanık oluşmuştur. Estetik sadece muayene ücretini ödemeyi kabul etmiştir ( Hastane raporu ektedir ve konuşmalar ektedir)

Müvekkilimiz olayın ilk 5 günü ağrı ve sızıdan uyuyamamıştır. Olayın gerçekleştiği tarihten şikayet tarihine kadar ki süre zarfında vücudunda izler kalmış ve müvekkilimizin psikolojisi bozulmuştur.

Tüm bu sebepler göz önüne alındığında işlemi gerçekleştiren kişi dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmemiştir ve TCK 89 hükümleri neticesindeki taksirle yaralama suçunun maddi ve manevi koşullarını oluşturmuştur.

HUKUKİ SEBEPLER : TCK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER : Tanık, yemin, video kaydı, fotoğraf görüntüleri, mesajlar ve ilgili her türlü yasal delil.

SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheli hakkında soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımla vekâleten arz ve talep ederiz.

Müşteki Vekili

Av. Çağrı AYBOĞA

Uzman Avukat Desteği Almanın Önemi!

Taksirle yaralama suçu, meydana getirdiği gerek cezai sorumluluk gerekse tazminat sorumluluğu açısından oldukça önemlidir. Şayet taksirle yaralama suçundan mağdur olduysanız yahut hakkınızda taksirle yaralama suçundan kaynaklı bir dava açıldıysa Ankara Ceza Avukatı desteğine başvurmanızı öneririz.

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara