Ceza Hukuku

SAHTE FATURA (NAYLON FATURA) KULLANMA SUÇU VE CEZASI (VUK md. 359)

Faturalar, ticaret hayatında sıklıkla kullanılan belgelerdir. Sahte fatura düzenleme suçu da buna bağlı olarak oldukça sık işlenen bir suç türüdür. Sahte faturaya halk arasına “naylon fatura” da denmektedir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde “naylon fatura”nın kelime anlamı, “Giriş faturası olmayan bir mal için alıcıya verilen ve birini harcama yapmış gibi göstermek amacıyla düzenlenen faturanın halk arasındaki adı” olarak tanımlanmıştır.

“Naylon fatura”, geniş anlamıyla sahte faturadır. Piyasada kullanılan, gerçek alışveriş karşılığı olmayan vb. gibi, hakiki bir işlem sonucunda düzenlenmeyen faturadır. Yasalarımıza göre, naylon faturayı alan da veren de suçludur.

Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu tarafından hazırlanan bu makalede, sahte fatura kullanımına bağlı suçlar değerlendirilmiş, sıkça sorulan “Son Dakika Naylon Fatura Affı” ve “Naylon Fatura Mağdurları Ne Yapmalı?” Gibi sorulara yanıt bulunmaya çalışılmıştır.

Sahte Fatura (Naylon Fatura) Nedir?

Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesi gereğince, sahte belge, var olmayan bir işlem veya durumu varmış gibi göstermek amacıyla düzenlenmiş belgedir. Bir belgenin sahte olarak kabul edilebilmesi için, Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinde belirtilen zorunlu öğeleri barındırması şarttır. Eğer bu öğeler mevcut değilse, söz konusu belge sanki hiç oluşturulmamış gibi kabul edilir ve dolayısıyla sahtecilikten bahsedilemez.

Ayrıca, Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde açıklanan “belge” tanımı faturaları da içerir. Sahte fatura, şeklen Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’na uygun olmakla birlikte, herhangi bir hukuki ilişkiye dayanmayan ve tamamen gerçek dışı bilgilerle düzenlenmiş faturadır. Bu çerçevede, gerçek bir satış veya hukuki işlem olmadan gerçekmiş gibi düzenlenen faturalar sahte fatura olarak değerlendirilir.

Suçun meydana gelmesi için faturada asıl bir sahtecilik yapılması şart değildir. Yalnızca görünüşte sahtecilik yapılması da suçun oluşması için yeterlidir. Faturada tamamen veya kısmen sahtecilik yapılması arasında bir ayrım yapılmamaktadır. Bu bağlamda, tamamen sahtecilik, hiç meydana gelmemiş bir vergi olayının faturada gerçekleşmiş gibi gösterilmesi, kısmen sahtecilik ise gerçek ve gerçek olmayan vergi olaylarının aynı faturada gösterilmesidir. Örneğin, gerçekte alınmayan bir malın alınmış gibi faturada yer alması kısmen sahtecilik olarak kabul edilir.

“Miktar veya mahiyet açısından yanıltıcı belge” ile “kısmen sahte belge” sıklıkla birbiriyle karıştırılır. Miktar veya mahiyet açısından yanıltıcı belge, gerçek bir duruma dayansa da, miktar veya mahiyet yönünden gerçeği yansıtmaz. Örneğin, gerçekten satın alınan bir ürüne ilişkin faturanın miktarının gerçeği yansıtmaması bu kategoriye girer. Kısmen sahte belgede ise, gerçek ve gerçek olmayan durumlar bir arada bulunur ancak sahte kısmı herhangi bir gerçek hukuki ilişkiye dayanmaz. Bu nedenle, kısmen sahte belgede sahtelik, miktar veya mahiyetle sınırlı kalmaz ve daha geniş bir sahtecilik anlamına gelir.

Sahte Fatura (Naylon Fatura) Kullanma Suçu Şartları

213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamında tanımlanan sahte fatura kullanma suçu, bilinçli ve isteyerek sahte düzenlenmiş bir faturanın kullanılmasıyla gerçekleştirilen bir eylemdir. Bu suç, kişilerin sahte faturayı kasıtlı olarak kullanmaları durumunda işlenmiş kabul edilir, yani suçun işlenmesi için kastın varlığı gereklidir. Ayrıca, bu suçun işlenmesi için faturanın bilerek düzenlenmiş olması ve genellikle daha az vergi ödeme gibi belirli amaçlar taşıması gerekmektedir. Suçun oluşabilmesi için faturayı kullanan kişilerin faturayı kendilerinin düzenlemiş olmaları ya da fatura kullanımından sonra bir vergi kaybının ortaya çıkmasının zorunlu olmadığına dikkat çekilir.

Sahte fatura düzenleme veya kullanma suçu için, faturanın gerçek bir faturada bulunması gereken temel özelliklere sahip olması şarttır. Yeterli unsurları içermeyen, dolayısıyla usule uygun düzenlenmemiş kabul edilen bir fatura, sahtecilik suçu kapsamında değerlendirilmez. Örneğin, bir faturada satılan ürünün türü ve miktarı belirtilmemişse, bu fatura sanki hiç düzenlenmemiş gibi kabul edilir ve bu durum sahtecilik suçunun oluşmamasına yol açar. Sahte fatura düzenleme veya kullanma suçu için faturanın aşağıdaki gibi zorunlu unsurları içermesi gerekmektedir (VUK m.230):

  • Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası,
  • Faturayı düzenleyen kişinin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, vergi dairesi ve hesap numarası,
  • Müşterinin adı, varsa ticaret unvanı, adresi, vergi dairesi ve hesap numarası,
  • Mal veya hizmetin türü, miktarı, fiyatı ve toplam tutarı,
  • Malın teslim tarihi ve irsaliye numarası.
  • Bir fatura, bu unsurları içerse bile sahte olarak düzenlenmişse, ilgili kişiler sahte fatura düzenleme veya kullanma suçu sebebiyle yargılanabilir.

Suçun faili, sahte faturayı kullanan kişidir; bu kişi, faturayı hazırlayanın kendisi olmak zorunda değildir. Ancak, sahte fatura kullanımından dolayı ceza, kullanıcıya yöneliktir; fakat bu kuralın istisnaları bulunmaktadır. Örneğin, velayet veya vesayet altındaki kişiler ya da kendileri adına kayyım atanmış kişiler, sahte fatura kullansalar dahi cezalandırılmazlar. Tüzel kişiler söz konusu olduğunda, suçu gerçekleştiren tüzel kişilik değil, tüzel kişilik adına hareket eden gerçek kişiler cezalandırılır. Bu, tüzel kişilere, örneğin belediyelere veya şirketlere, doğrudan hapis cezası uygulanamayacağı anlamına gelir. Ayrıca, bu suç bağlamında iştirak hükümlerinin uygulanması da mümkündür

Sahte Fatura (Naylon Fatura) Kullanma Suçunun Cezası

Sahte fatura düzenleme veya kullanma suçunun cezası 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır (VUK md.359/b).

Tarh edilen vergi ve vergi aslına bağlı olarak kesilen cezanın bulunmadığı durumlarda verilecek ceza yarı oranında indirilir.

Sahte Fatura (Naylon Fatura) Kullanma Suçunda Etkin Pişmanlık

Sahte fatura düzenleme veya kullanımı sonucu ortaya çıkan vergi kaybının saptanması üzerine, bu duruma bağlı olarak hesaplanan vergi, ilave gecikme faizi ve cezaların tamamı, yanı sıra bu tutarlara uygulanan gecikme zammının yarısı, soruşturma aşamasında ödenirse uygulanacak ceza oranı yarıya düşürülür. Eğer bu ödemeler, dava sürecinde ve karar verilene kadar yapılırsa, ceza üçte bir oranında azaltılır.

Eğer hesaplanan vergi ve bu vergiye dayanılarak uygulanan asıl ceza yoksa, uygulanacak cezanın yarısı oranında bir indirim yapılır.

Bu ceza indirimlerinden yararlanabilmek için, vergi mükelleflerinin vergi mahkemesinde dava açmamaları, eğer dava açmışlarsa davadan vazgeçmeleri, hukuki süreçlere başvurmamaları ya da başvurmuşlarsa bu süreçlerden çekilmeleri gerekmektedir. Bu koşulların yerine getirilmesi Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi uyarınca zorunludur.

Sahte Fatura (Naylon Fatura) Kullanma Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme

Sahte fatura kullanma suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Sahte fatura kullanma suçunda yetkili mahkeme ise ilgili vergi dairesinin bağlı bulunduğu ildeki ceza mahkemeleridir.

Sahte Fatura (Naylon Fatura) Kullanma Suçunda Zamanaşımı

Sahte fatura ve naylon fatura suçlarında zamanaşımı 8 yıldır. Yani ilgili hakkında, faturanın düzenlendiği veya kullanıldığı tarihten başlanarak 8 yıl boyunca ceza davası açılmazsa suç zamanaşımına uğrayacaktır.

Fatura alacakları konusunda detaylı bilgi için Fatura Alacaklarında Zamanaşımı ve İcra Takibi” adlı makalemizi okuyabilirsiniz.

Sahte Fatura (Naylon Fatura) Suçu İspatı

Vergi denetimlerinde, ispat yükü ilk olarak vergi makamlarına düşer. Denetimler sonucunda, belgelere dayalı, şüpheye yer bırakmayacak işlemler incelenir ve eğer bu işlemler, ticari ya da teknik gerekliliklerle ve durumun özelliğine uygun olmayan şekilde vergi tabanını artırıyor ya da cezai yaptırım gerektiriyorsa, işte bu noktada ispat yükü mükellefe geçer. Bu, ispat sorumluluğunun devredildiği anlamına gelir.

Belgelerin mükellef açısından geçerli delil olabilmesi için, yasalara uygun şekil ve içerik gerekliliklerini karşılaması şarttır. Belgeler, ekonomik ve teknik gerçekliklerle uyumlu olmalıdır. Mükellefler tarafından düzenlenen ve sunulan belgeler, gerçek bir mal teslimi ya da hizmet sağlamayı doğru bir şekilde yansıttığı sürece kabul edilecektir. Ancak, belgeler gerçeği doğru bir şekilde yansıtmıyorsa, hukuki açıdan forma uygun olsalar dahi, bu belgeler delil olarak değerlendirilmeyecektir.

Şayet vergi denetim memurları tarafından tanzim edilen belgelerde hata olduğunu düşünüyorsanız “Vergi Hataları ve Vergi Hatalarının Düzeltilmesi” adlı makalemizi okuyabilirsiniz.

Son Dakika Naylon Fatura Affı

Adalet Bakanı Yılmaz TUNÇ tarafından müjdelenen 8. Yargı Paketi ile naylon fatura affının gelip gelmeyeceği henüz belli değildir. 8. Yargı Paketi Taslağıyla ilgili detaylı bilgiyi sitemizden edinebilirsiniz.

Naylon Fatura Mağdurları Ne Yapmalı?

Vergi Usul Kanunu’na muhalefetten yargılana bir naylon fatura mağduru, ciddi cezalarla karşılaşabilmektedir. Şayet naylon fatura mağduru olarak ne yapmalıyım? Diyorsanız, bir avukat desteği almak hak kaybına uğramanızı engellemekte ilk adım olacaktır.

Sahte Fatura (Naylon Fatura) Kullanma Savunma Dilekçesi

ANKARA . ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO     :

SANIK                  : Av. Çağrı AYBOĞA

VEKİLİ                  :

ADRES                  :

KONU                          : Tarafımıza verilen süre içerisinde savunmalarımızı ve ibrazı talep edilen defterlerin sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR :

1-) MÜVEKKİLİMİZE YAPILAN USULÜNE UYGUN BİR TEBLİGAT BULUNMAMAKTADIR.

Müvekkilimize söz konusu ibraz için usulüne uygun bir tebligat yapılmamıştır zira tebliğe mazbatası incelendiğinde görüleceği üzere müvekkilimizin vergi dairesinde kayıtlı olan adresi ………………………………………………………. İskenderun’’ adresi olmasına rağmen tebligat ev adresine yapılmış ve müvekkilimize tebliğ edilmemiştir.

Müvekkilimize yapılan bütün tebligatlar bugüne kadar VERGİ TEKNİK RAPORUNDA DA YER ALAN KAYITLI ADRESİ yapılmış olmasına rağmen suça konu söz konusu tebligatın hangi gerekçe ile mernis adresi olan eve yapıldığını anlamak mümkün değildir. Bilindiği üzere kişinin bilinen adresine tebligat yapılmaksızın mernis adresine tebligat yapılması hukuken mümkün değildir ve başlı başına bu tebligat usulsüz tebligat örneğidir.

YARGITAY 21.CEZA DAİRESİ ESAS:  2016/1669 KARAR: 2017/159 KARAR TARİHİ: 16.01.2017

Sanık yapmış olduğu savunmalarında kendisine herhangi bir tebligat yapılmadığını defter belgeleri isteselerdi vereceğini savunmuş olması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından tebligat parçaları sanığa gösterilerek buradaki imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını savunması halinde de tebligat parçalarındaki imzanın ona ait olup olmadığına yönelik bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir.

 2-) İBRAZI İSTENEN DEFTER VE BELGELER İÇİN MUHAFAZA YÜKÜMLÜLÜĞÜNE İLİŞKİN 5 YILLIK KANUNİ SÜRE YEREL MAHKEMECE GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALIDIR.

ZİRA MÜVEKKİLİMİZDEN İBRAZI İSTENEN DEFTERLER 2011 YILINA AİT OLMASINA RAĞMEN İBRAZ 2016 YILI KASIM AYINDA MÜVEKKİLİLİMİZDEN USULÜNE UYGUN OLMAYAN TEBLİĞ İLE DEFTERLERİN İBRAZI İSTENMİŞTİR.

Defter ve belge ibraz yükümlülüğü, muhafaza yükümlülüğü ile birlikte işleyen bir müessesedir. VUK’un defter ve belgeler ile diğer kayıtların ibraz mecburiyetini düzenleyen 256 ncı maddesinde mükelleflerin, defter ve belgelerini “muhafaza süresi içerisinde” yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorunluluğu hüküm altına alınmıştır. Muhafaza süresi ise 253 üncü maddede, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, bu süreden sonraki bir sürede ibrazı talep edilen defter ve belgelerin ibraz edilmemesi durumunda, gizleme ve dolayısıyla kaçakçılık fiilinin oluşması mümkün değildir.

Danıştay 11. Dairenin 07.01.1997 tarih ve E. 1995/5333, K. 1997/54 sayılı Söz konusu kararda beş yıllık zamanaşımı süresinin geçmesinden sonra istenen belgelerin inceleme elemanına ibraz edilmemesi durumunun vergi suçu oluşturmadığı gibi resen takdir sebebi de kabul edilemeyeceğine hükmedilmiştir.

Diğer özellikli durum, ibraz talebinin yapılıp, defter ve belge ibrazı için 15 gün süre verilmesinden sonra, 15 günlük sürenin bitim tarihinin saklama ile ilgili yükümlülüğün son bulduğu bir tarihe rastlamasıdır. Bu durumda da, saklama ve dolayısıyla ibraz yükümlülüğü sona erdiği için mükellef hakkında defter ve belge ibraz etmeme nedeniyle işlem yapmak ve gizleme nedeniyle kaçakçılık suçundan bahsetmek mümkün olmayacaktır.

3-) MÜVEKKİLİMİZE DEFTER VE BELGE İBRAZ TALEBİNİN USULÜNE UYGUN ŞEKİLDE YAPILMAMIŞ OLUP BU DURUM YEREL MAHKEMECE DEĞERLENDİRİLMEKSİZİN HÜKÜM KURULMUŞTUR.

Defter ve belge ibraz etmeme nedeniyle kaçakçılık suçunun oluşması açısından ibraz talebinin usulüne uygun şekilde yapılması gerekmektedir.

VUK’un 139 uncu maddesi uyarınca, vergi incelemeleri esas itibariyle incelemeye tabi olanın işyerinde yapılır. İncelemenin işyerinde yapılması imkânsız olur veya mükellefler isterlerse inceleme dairede yapılabilir. İncelemenin dairede yapılması durumunda defter ve belgelerin daireye getirilmesi mükelleften istenir. İstenilen defter ve belgelerin mazeretsiz olarak getirilmemesi durumunda, defter ve belgeler ibraz edilmemiş sayılır. Yukarıdaki madde hükümlerine göre inceleme dairede yapılacak ise, mükelleften yazı ile defter ve belgeleri daireye getirmesi talep edilecektir. İlgili maddede bu konuda bir süre belirlemesi yapılmadığı için VUK un kanuni ve idari süreleri düzenleyen 14 üncü maddesi uyarınca mükellefe defter ve belgelerin daireye getirilmesi için 15 günden az olmamak üzere süre verilmesi gerekir. Daha kısa süre tayin edilmesi veya sadece sözlü olarak talep edilmesi durumlarında ibraz etmeme nedeniyle kaçakçılık suçunun oluşmasından bahsedilemeyecektir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 11.06.2001 tarih ve E: 2001/5999, K: 2001/6685 sayılı Kararında, mükellefe defter ve belgelerin ibrazı için 15 günden az olmamak üzere süre verilip usulüne uygun tebligat yapılıp yapılmadığı araştırılmadan mahkumiyet kararı verilmesini yasaya aykırı bulmuştur. Aynı Daire, 24.01.2000 tarih ve E: 2000/8141, K: 2000/24 sayılı Kararında; Sanığa defter ve belgelerinin ibrazı için verilen sürenin 213 sayılı Yasa’nın 14. maddesine aykırı olarak 15 günden az tayin edilmiş olmasını nedeniyle müsnet  suçun  yasal  unsurları  itibariyle  oluşmadığından  beraatı  yerine mahkumiyetine karar verilmesini, yasaya aykırı bulmuştur.-

4-) İBRAZ TALEBİNİN YERİNE GETİRİLMEMESİNİN MÜCBİR SEBEBE DAYANMASI DURUMU YEREL MAHKEMECE DİKKATE ALINMAMIŞTIR.

Zira müvekkilimiz söz konusu defterlerini kendisi vekil ile temsil ettirdiği İskenderun 3.Asliye Ceza Mahkemesi ……..E. Sayılı dosyasında olduğunu bilmektedir. Muhasebecisi ve Avukatı aracılığı ile bütün defterlerini ilgili dosyada yer aldığını beyan etmiştir. Söz konusu defterlerin ibrazı noktasında müvekkilimizin söz konusu süreçten haberdar olmamış ve kasıtlı bir eylem içerisine girmemiştir.

5-) İBRAZI TALEP EDİLEN DEFTER VE BELGELERİN NİTELİĞİNE İLİŞKİN GEREKLİ ŞARTLAR MEVCUT OLUP OLMADIĞI BİLİRKİŞİ MAARİFETİ İLE İNCELENMELİDİR.

VUK 359 uncu maddesi uyarınca gizleme suretiyle kaçakçılık suçunun oluşumu için defter ve belgelerin noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olması şartı da aranmaktadır. Defter ve belgelerin varlığı için noter tasdik kayıtları dışında, defter ve belge ibraz etmeyen mükellefin vergi beyannamelerinde verdiği bilgiler veya yeminli mali müşavirce düzenlenmiş rapor eklerinde yer alan tutanaklar ve Ba-Bs formları ile yapılan bildirimler, mükellefin imzasının bulunduğu tutanaklarda yer alan bilgiler de defter ve belgelerin varlığına delil olarak kullanılabilir.

Defter veya belgenin varlığı herhangi bir şekilde ortaya konulamıyorsa, ibraz etmeme fiilinin gerçekleştiğinden bahsedilemez.

Söz konusu belgelerin ve defterlerin varlığı usulüne uygun şekilde ortaya konulmaksızın müvekkilimiz cezalandırılmış olup söz konusu hükmün kaldırılması gerekmektedir.

Zira Yargıtay, defter ve belgeleri gizlemek suçunun oluşması için suça konu defter ve belgelerinin varlığının noter tasdiki ile sabit olması gerektiğini kararlarında vurgulamaktadır.“…1995 ve 1996 yıllarına ait defter ve belgeleri gizlemekten açılan kamu davasında, mükellef kurumun noterden tasdikli defter ve belgeleri olmadığı anlaşılmasına göre bu fiil yönünden müsnet suçun yasal unsurları itibariyle oluşmayacağı…”

SONUÇ VE TALEP          : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz üzere ;

Yasal unsurları gerek usulsüz tebligat gerek 5 Yıllık zamanaşımı süresi gerek ise de suça konu belgelerin niteliği noktasında oluşmayan iddia makamınca iddia edilen suçtan müvekkilimizin beraatine karar verilmesini

Sayın mahkeme aksi kanaatte ise söz konusu hususların uzman bilirkişiler tarafından incelenmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.04.02.2024

                                                                                                          Sanık Müdafii

      Av. Çağrı AYBOĞA

Sahte Fatura (Naylon Fatura)  Kullanma Suçu ve Cezası Hakkında Mahkeme Kararları

Sahte Fatura Yargıtay Kararları 1: 

“16.07.2009 tarihli istem yazısının mali tatile denk gelmesi nedeniyle atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesi gerekirken, sanığın suç kastının bulunmadığından beraat kararı verilmiş ise de, beraat kararı sonucu itibari ile doğru olduğundan katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün isteme aykırı olarak onanmasına” karar verilmiştir” (Yrg. 21. CD)

Karar 2: 

“Suç tarihlerinin sahte fatura düzenleme suçu yönünden düzenlenen son fatura tarihi, sahte fatura kullanma suçu yönünden somut olayın özelliğine göre KDV beyannamesinde indirim konusu yapılan son fatura tarihi gözetilerek belirlenmesi ve her suç için ayrı hüküm kurulmasına hükmetmiştir.  (Yargıtay 11. CD)

Karar 3: 

Sahte fatura düzenleme suçundan yargılama yapılan sanığın tüm aşamalarda atılı suçu kabul etmeyerek imza ve yazıların başkasına ait olduğunu söylemesi karşısında; TCK 37-39 maddeleri uyarınca suça doğrudan birlikte işleyerek iştirak edilebileceği gibi azmettirerek veya yardım etmek suretiyle de iştirak edilebileceğinden, iştirakin niteliğinin belirlenmesi ve VUK 360 maddesine göre suçtan menfaat elde edilip edilmediğinin araştırılması gereğine hükmedilmiştir. Daire 09.07.2020 tarih, E: 2017/862, K: 2020/4330 sayılı ilamında da; sahte fatura düzenleme suçundan dolayı müşavirlik hizmeti veren sanıkların diğer sanıklara ait vergi beyannamelerini verme dışında ne şekilde sahte fatura düzenleme suçuna iştirak ettiklerinin ve VUK 360. maddesi uyarınca suçtan maddi menfaat elde edip etmediklerinin tespiti gerektiğine karar vermiştir. Yargıtay 11 CD, 16.06.2020 tarih, E: 2017/818, K: 2020/3156 sayılı ilamında da sanığın dilekçeyle olay hakkında inceleme yapılmasını sağladığından VUK 371. maddenin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiğine hükmetmiştir. (Yargıtay 11. CD)

Karar 4: 

“Sahte belge düzenleme veya kullanma suçunda, suç tarihinin beyannamenin hazırlanması ya da sunulması ile ilişkilendirilmesi hukuka uygun olmayıp deftere kayıt esas alınmalıdır.” (Yrg. 11. CD)

Karar 5: 

“Keza bir şirketin çalışanı, muhasebecisi veya mali müşaviri olmak, tek başına suça iştirak edildiği anlamına gelmeyecektir. İştirakin varlığına dair somut tespitin yapılması bakımından birçok hususun araştırılması gerekmektedir . Nitekim konuyla ilgili bir Yargıtay kararında şu şekilde karar verilmiştir: “… sahte fatura düzenleme eylemine temsilci dışındaki diğer sanıkların iştirak edip etmediğinin belirlenmesi için, 2009 ve 2010 yılarında anılan şirketin yetkili temsilcisi araştırılıp, suç ve cezaların şahsiliği açısından temsilci dışındaki sanıklar tarafından şirket faaliyetleriyle ilgili beyanname, şirkete ait bir belge düzenlenip düzenlenmediği, müdür veya ortak sıfatıyla şirketten bir maaş ya da pay alıp almadıklarının araştırılması, gerekirse sanıkların imza örnekleri alınarak şirketin kuruluş safhasında vergi dairesi ve ilgili kurumlara sunulan belge asıllarındaki yazı ve imzalar ile düzenlenen sahte faturalardaki yazıların karşılaştırılması için bilirkişi incelemesi yaptırılması, sahte faturaları kullanan şirket yetkililerinden bu faturaları kimden aldıklarının sorulması, yalnızca şirketin muhasebeciliğini yapmanın suça iştirak etmek anlamına gelmeyeceği de gözetilerek R.C.’nin suça iştirakinin tartışılmasından sonra sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekir.” (Yrg. 11. CD)

Sahte Fatura (Naylon Fatura)  Kullanma Suçu İle İlgili Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Sahte fatura kullanma suçu, oldukça ağır bir suçtur. Bu nedenle, bu suçla ilgili herhangi bir sorunuz veya endişeniz varsa bir avukata danışmanız tavsiye edilir.
  • Sahte fatura kullanma suçu, vergi kaçakçılığı suçunun bir şeklidir. Bu nedenle, bu suçla ilgili cezai yaptırımların yanı sıra vergi ziyaı cezası da uygulanabilir.
  • Sahte fatura kullanma suçundan dolayı verilecek cezanın miktarı, sahte faturaların toplam tutarına göre belirlenir. Sahte faturaların toplam tutarı ne kadar yüksek olursa, verilecek ceza da o kadar yüksek olur.

 

Çağrı Ayboğa

Avukat Çağrı Ayboğa, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Ayboğa + Partners Avukatlık Bürosu’nun kurucu avukatlarındandır. Ankara Barosu’na kayıtlı olarak dinamik ve tecrübeli ekibiyle avukatlık mesleğini icra etmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Ara