5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu md.104’te; “Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu” düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre; “Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş (15) yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Maddenin ikinci fıkrasındaki “Fail mağdurdan beş yaştan daha büyük ise, şikâyet koşulu aranmaksızın, cezası iki kat artırılır” hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Suç, faili, mağduru, maddi unsuru ve şikâyet hakkı gibi konularda tartışmalıdır. Bu tartışmalara yönelik olarak öğreti görüşleri ve Yargıtay kararları ele alınacaktır.

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunun Cezası
TCK m.104 çerçevesinde reşit olmayanla cinsel ilişki suçu kapsamında işlenen fiillerin cezası “altı aydan iki yıla kadar” hapis cezasıdır. TCK m.61 hükümleri çerçevesinde belirlenen sonuç ceza miktarı bir yıl veya daha az hapis cezası ise hüküm, TCK m.50’ye göre adli para cezasına veya diğer tedbirlere çevrilebilir. Aynı şekilde belirlenen sonuç ceza miktarı bir yıl veya daha az hapis cezası ise hüküm, TCK m.51’e göre hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanabilir. Ayrıca verilen mahkûmiyet ile birlikte TCK m.53’de yer alan hak yoksunlukları şeklindeki güvenlik tedbirleri ile suçun işleniş şekline uyar tarzda diğer güvenlik tedbirlerine hükmedilebilecektir.
Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar Aşağıdaki Gibidir:
Suç Türü | Tanımı ve Açıklaması | İlgili Kanun Maddesi |
---|---|---|
Cinsel İstismar Suçu | 15 yaşını doldurmamış çocuklara karşı cinsel amaçlı bedensel temas içeren fiiller ile 15-18 yaş arası çocuklara hile, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen sebeplerle yapılan fiiller. | TCK Madde 103 |
Cinsel Saldırı Suçu | Reşit bireylere veya 15-18 yaş arası mağdurlara, cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen sebepler olmaksızın cinsel amaçla bedensel temasla gerçekleştirilen fiiller. | TCK Madde 102 |
Cinsel Taciz Suçu | Bedensel temas olmadan, mağdurun yaş fark etmeksizin sözlü, yazılı veya başka türlü cinsel içerikli davranışlarda bulunma (örneğin laf atma, sözlü rahatsız etme gibi). | TCK Madde 105 |
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki | 15-18 yaş aralığındaki bir çocukla, çocuğun rızası olsa dahi cinsel ilişkiye girilmesi halinde oluşur. | TCK Madde 104 |
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Korunan Hukuki Değer
5237 Sayılı TCK ile bu suçlar “Kişilere Karşı İşlenen Suçlar” içerisinde ve “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiş ve böylece korunan hukuksal yararın, çocuğun cinsel dokunulmazlığı ve gelişimi olduğu belirlenmiştir. Bu suçla 15 yaşını tamamlamış ancak 18 yaşını doldurmamış kişilerin cinsel bütünlüğü korunmaktadır. Ceza Kanunu reşit olmayanlara tam bir cinsel özgürlük tanımamış, 15 yaşını tamamlamış çocuğun temyiz kudretine sahip olsa da henüz cinsel ilişkinin hukuki ve fiili sonuçlarını tam olarak algılayamayacaklarını kabul etmiştir. Dolayısıyla temyiz kudretine sahip olsa bile 15 yaşını tamamlamış çocuğun da cinsel bütünlüğü kanun koyucu tarafından korunmak istenmiştir.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunun Konusu
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun konusu, üzerinde cinsel anlam içeren fiiller gerçekleştirilen çocuğun vücudu ve cinsel bütünlüğüdür.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Fail Kimdir?
Suçun faili konusunda kanun metni herhangi bir özellik belirtilmemiştir. Ancak öğretide failin yaşı, kanuni yollarla erginliğini kazanmış olması ve cinsiyeti bakımından tartışma bulunmaktadır. Aslında bu husus suçun mağduru ve suçun maddi unsuru ile de doğrudan bağlantılıdır. Belirtilmesi gereken bir diğer husus da TCK m.104’ün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen ikinci fıkrasındaki faile ait özelliktir. TCK m.104/2’de “Fail mağdurdan beş yaştan daha büyük ise, şikâyet koşulu aranmaksızın, cezası iki kat artırılır.” hükmü yer almaktayken, Anayasa Mahkemesi tarafından 25.02.2006 tarih ve 26091 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan karar ile bu düzenleme iptal edilmiştir.
Fail ile Mağdurun Her Birinin Onbeş Yaşını Doldurmuş Çocuk Olmaları Bakımından Tartışmalar
Burada tartışılması gereken bir başka konu ise, cebir, şiddet ve hile olmaksızın kurulan cinsel ilişkinin taraflarının her ikisinin de 15 yaşını bitirmiş çocuk olması halinde suçun failinin kim olacağıdır. Bu sorun madde metninde tam olarak çözülmüş değildir. Madde metninden bu gibi hallerde her iki çocuğun da hem fail hem de mağdur olabileceği sonucu ilk bakışta ortaya çıkmaktadır. Öğretide bir görüşe göre aynı fiilde tarafların hem fail ve hem de mağdur olması ve her iki çocuk bakımından mağdur ve fail sıfatı birleştiğinden bu çocukların TCK m.104’e göre cezalandırılmalarında tereddüt oluşacaktır. Diğer görüşe göre ise; cinsel ilişkinin taraflarının her ikisinin de 15–18 yaşları arasında olmaları halinde her iki taraf da birbirlerini şikâyet etme hakkına sahiptir ve her ikisi de m.104 hükmü ile cezalandırılacaklardır. Öğretide bir diğer görüşe göre ise; “onbeş yaşını doldurmuş olmakla birlikte henüz onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin birbiriyle olan cinsel ilişkileri ceza hukukunun müdahale alanı dışında kalmaktadır. Bu grup yaş küçükleri arasındaki cinsel ilişki sorunu, ancak toplum ve aile disiplini çerçevesinde çözümlenebilir.” Son olarak belirtmek gerekir ki öğretide, fail ya da mağdurun cinsiyeti önemli olmaksızın taraflardan hangisi cinsel ilişki bakımından diğerini ikna etmişse fail olarak; ikna edilen ise mağdur olarak kabul edileceği ileri sürülmüştür.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Mağdur Kimdir?
Suçun konusunda kanun metni özel bir düzenleme getirmiştir. Buna göre TCK m.104’deki suçun mağduru 15 yaşını doldurmuş çocuktur. Ancak öğretide mağdurun evli olup olmaması, diğer kanuni usullerle erginliğini kazanmış olması, cinsiyeti ve reşit bir kadının bir kız çocuğuna sair bir organ veya cisim sokması bakımından tartışma bulunmaktadır. Yukarıda belirttiğimiz üzere aslında bu husus suçun faili ve suçun maddi unsuru ile de doğrudan bağlantılıdır.
Mağdurun Evlilik ya da Diğer Kanuni Usullerle Erginliğini Kazanmış Olması Bakımından Tartışmalar
Çocuğun, reşit olan eşi ile cinsel birliktelik yaşaması halinde mağduriyet gerçekleşmez. Rüşte, evlenme ile sahip olan kişinin reşit olan eşiyle yaşayacağı cinsel ilişki bakımından bir sorun yoktur; bu durumda fiil hukuka uygundur ve herhangi bir suç oluşturmaz. Çünkü kişiye evlenme ile verilen rüşt, evlilik içerisindeki cinsel ilişkileri de kapsamaktadır. Aynı şekilde cinsel ilişkinin taraflarının 18’den küçük olmakla birlikte her ikisinin de evlenmelerine müsaade edilmişse (örneğin her ikisi de 17 yaşındadır), bu durumda bu evlilik içinde yaşanan cinsel ilişkiler TCK m.104 tipi kapsamında değerlendirilemeyecektir.
Acaba evlenme ile ya da mahkeme kararı ile rüştünü (erginliği) kazanan 18 yaşını henüz doldurmamış bir kişi eşi dışında 18 yaşını tamamlamış bir kişiyle kendi rızasıyla bir cinsel ilişki kurarsa TCK m.104’de belirtilen suçun mağduru olacak mıdır? Kanaatimizce madde metni mağduru medeni durumu itibariyle değil yaş itibariyle belirlemiştir. Evlenme ile rüştünü elde eden kişi sadece eşi bakımından, evliliğin bütün sonuçları bakımından haklara ve yükümlülüklere tabi olmaktadır. Diğer kişiler bakımından ise kanunda sadece yaş ayrımı yapıldığı ve evlenme hukuka uygunluk sebebi sadece eş ile yaşanan cinsel ilişkiler bakımından geçerli olduğu için fiil yine suç olma özelliğini sürdürecek ve evlenme ile ya da mahkeme kararı ile rüştünü (erginliği) kazanan 18 yaşını henüz doldurmamış kişi m.104’deki suçun mağduru olabilecektir.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Fiil Unsuru
Suçun maddi unsuru cebir, tehdit ve hile olmaksızın cinsel ilişki yaşanmasıdır. Eğer cebir, tehdit ve hile vasıtalarıyla bu cinsel ilişki elde edilmişse artık 104. maddeye göre değil, somut olayın özelliğine göre m.103 hükümlerine göre hareket etmek gerekir. Cinsel ilişki kavramı 765 Sayılı TCK döneminde hem Yargıtay kararlarında hem de öğretide“aktif failin tenasül organını kadının vücuduna normal (anal) veya anormal (vajinal) yoldan, erkeğin vücuduna ise anormal (anal) yoldan sokması” olarak tanımlanmıştı. Buradaki “Cinsel İlişki” kavramını; iki karşı ya da aynı cinsin üreme organlarının “duhul” niteliğinde birbirleri ile birleşmesi ya da anal veya oral yoldan cinsel organın duhulü olarak değerlendirmek gerekir. Bu durumda bir erkek ile bir bayanın yaşayacağı birleşme (vajinal, anal ya da oral yoldan) veya bir erkeğin başka bir erkekle yaşayacağı birleşme (anal ya da oral yoldan) cinsel ilişki olarak kabul edilmelidir.
Yukarıda suçun mağduru kısmında da belirttiğimiz üzere, kanaatimizce 16–18 yaş arasında bir kız çocuğunun cebir, tehdit ve hile olmaksızın anal ve/veya vajinal bölgesine yapay penis ve/veya sair bir cisimle duhulde bulunulması, 16–18 yaş arasında bir erkek çocuğunun cebir, tehdit ve hile olmaksızın anal bölgesine yapay penis ve/veya sair bir cisimle duhulde bulunulması, TCK m.104’de düzenlenmiş “Reşit Olmayanla Cinsel İlişki” suçunu oluşturacaktır. Suçun eylem unsurunu oluşturan “cinsel ilişki” teriminin gerçekleşmesinde ilişkinin taraflarından birininin veya tamamının cinsel doyuma ulaşmış olması, cinsel duyguların tatmin edilmiş olması ya da fiziki bir boşalma gerçekleşmiş olmasına gerek duyulmaksızın suç gerçekleşmiş olacaktır.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçuna İlişkin Diğer Unsurlar
1. Suça Etki Eden Haller
5237 Sayılı TCK m.104’ün ilk halinde var olan ikinci fıkrasında; “suçun failinin, mağdurdan beş yaştan daha büyük olması halinde, faile verilecek cezanın iki katına kadar artırılacağı” öngörülmekteydi. Ancak bu hüküm Anayasa’daki eşitlik ilkesine aykırı bulunarak Anayasa Mahkemesi’nin 23/11/2005 tarih ve E: 2005/103, K: 2005/89 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Gerçekten de kanun koyucunun hangi nedenlerle böyle bir hükme yer verdiği anlaşılamamakta ve haklı olarak eleştirilmekteydi. Madde metninin ilk halinde öngörülen ve Anayasa Mahkemesi’nin belirtilen kararı ile iptal edilen bu nitelikli hal dışında başka bir nitelikli hal bulunmamaktadır.
2. Hukuka Aykırılık Unsuru
Kanun bu suçta mağdurun rızasının geçerli olmayacağını açıkça belirtmiştir. Gerçekten de maddede, cinsel ilişkiye girme hususundaki rıza beyanları muteber kabul edilmemiş, böyle bir rızaya dayansa bile onbeş yaşını bitirmiş bir çocukla gerçekleştirilen cinsel ilişki suç sayılmıştır. O halde çocuğun rızası TCK m.104 bakımından bir hukuka uygunluk nedeni oluşturmayacaktır.
Suçun niteliği gereği meşru savunma gibi hukuka uygunluk sebeplerinin TCK m.104 kapsamındaki fiiller bakımından ortaya çıkması mümkün gözükmemektedir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere evlilik içi cinsel birliktelikler medeni kanun hükümleri kapsamında hukuka uygunluk sebebine tabi olacaklardır. Ancak medeni kanun esaslarına göre yapılmayan evlilikler (geleneklere göre yapılan evlilikler, dini nikâhlar, fiili birlikte yaşamalar, nişanlılık süreci) içerisinde yaşanan cinsel ilişki fiili hukuka uygun hale getirmeyecektir.
3. Suçun Manevi Unsuru
Bu suç ancak kasten işlenebilir. Suçun oluşmasında özel kast aranmamakta olup genel kast yeterlidir. O halde şehvet maksadı ya da şehevi hisleri tatmin amacı kast bakımından önemsizdir, bulunmasa da cinsel ilişkiye yönelik bilme ve isteme kastı oluşturacaktır.
Kanunun açık bir düzenleme ile özel olarak belirtmediği sürece genel kast ile işlenen suçlar hem doğrudan hem de olası kastla işlenebilir. TCK m.104 anlamında da kanun açık bir yasaklama öngörmediği için suçun olası ve/veya doğrudan kastla işlenmesi mümkün olacaktır. Kastın hem cinsel ilişkiye, hem mağdurun yaşına hem de rızaya (cebir-tehdit-hile kullanılmadığına) yönelik olması gerekir. Failin, cinsel ilişki yaşadığı diğer tarafın yaşının 18’den küçük olduğunu veya rızasının varlığını bilmesi gerekir. Bilmiyorsa, örneğin 19 yaşında olduğunu veya rızasının var olduğunu zannediyorsa failin ceza sorumluluğu olup olmadığını hata hükümlerine (TCK m.30/1) göre belirlemek gerekir.
Bir diğer önemli husus da resmi nikâh olmaksızın, geleneklere göre yapılan düğün törenleri sonucu taraflarından birisi 15 yaşını doldurmuş çocuk olan evli çiftin karı-koca oldukları düşüncesiyle cinsel ilişkiye girmeleridir. Acaba burada eşi 15 yaşını doldurmuş çocuk olan diğer eşin TCK m.104 anlamında kastı söz konusu mudur? Kanaatimizce burada 18 yaşını doldurmuş olan failin, 15 yaşını doldurmuş çocuk olan diğer eşin yaşı, rızası ve yaşayacaklarının cinsel ilişki olduğu hususunda bilmesi ve bunu bilerek cinsel ilişkiyi gerçekleştirmek istemesi yeterlidir. Dolayısıyla kast unsuru oluşmuştur. Evlenme niyeti veya geleneklere uygun düğün ritüeli sonucu cinsel ilişkide suç işleme kastının bulunmadığını kabul etmek mümkün değildir.
4. Zincirleme Suç Hükümleri Bakımından (TCK m.43)
5237 Sayılı TCK’nın ilk şeklinde cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçları bakımından zincirleme suç hükümlerinin uygulanması yasaklanmıştı. Belirtilen yasak 29.06.2005 tarih ve 5377 sayılı Kanunun 6’ncı maddesiyle kaldırılmıştır. Ancak hemen belirtelim ki reşit olmayanla cinsel ilişki suçu bakımından TCK’nın gerek kabul edildiği gerekse yürürlüğe girdiği dönemden beri zincirleme suç hükümlerinin uygulanması bakımından herhangi bir yasak bulunmamaktaydı. O halde TCK m.104 reşit olmayanla cinsel ilişki suçu zincirleme suça konu olabilecektir.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçundan Açılan Bir Dosya Nasıl Düşer?
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan açılan bir kamu davasının belli şartlar altında düşmesi veya cezai sonuçlarının ortadan kalkması mümkündür. Aşağıda detaylı bir şekilde reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun hangi durumlarda cezalandırılmadan ortadan kalkacağı ele alınmıştır.
1. Şikayetten Vazgeçme
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmeden önce yürürlükte bulunan TCK m.104/2 kapsamındaki fiillerin takibi şikâyete bağlı (https://ayboga.av.tr/sikayete-tabi-suclar/) olmayıp resen soruşturulacak ve kovuşturulacaktı. 5237 Sayılı TCK m.104/1’in takibi ise şikâyete bağlıdır.
Öğretide madde düzenlemesinden şikâyet hakkına kimin sahip olduğunun anlaşılamadığı ileri sürülerek haklı bir eleştiri getirilmiştir. Kanaatimizce burada şikâyet hakkına sahip olan kişi 15 yaşını tamamlayan ve cinsel ilişki de bulunulan çocuktur
2. Af
TCK m.104 reşit olmayanla cinsel ilişki suçu genel af ve/veya özel affa uygundur. Hakkında af kanunu çıkarılması yasaklanan suçlardan birisi değildir.
3. Dava Zamanaşımı
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu bakımından dava zamanaşımı süresi TCK m.66/1-e hükmü gereğince “sekiz” yıldır. Dava zamanaşımının kesilmesine ilişkin TCK m.67/2’de düzenlenen hususların gerçekleşmesi halinde bahse konu dava zamanaşımı süresi en fazla yarısına kadar uzayacaktır (TCK m.67/4). Bu halde sekiz yıllık dava zamanaşımı süresi kesilmelerle birlikte dört yıl daha uzayıp en fazla “oniki” yıl olacaktır.
4. Ön ödeme
TCK m.75/1 hükmüne göre; Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı üç ayı aşmayan suçlar hakkında ön ödeme müessesesi uygulanabilir. TCK m.104 reşit olmayanla cinsel ilişki suçu ise hapis cezasının üst sınırının iki yıl olması nedeniyle TCK m.75 hükmü kapsamı dışındadır ve ön ödeme uygulanamayacaktır.
5. Uzlaşma
Reşit olmayanla cinsel ilişkiye girme suçunun takibi şikâyete bağlı olmasına karşın, bu suçla ilgili uzlaşma hükümleri uygulanmaz. Çünkü 5560 Sayılı Kanun ile değişik CMK m.253/3. maddesinde, “cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda uzlaşma hükümleri uygulanmaz” hükmü yer almaktadır. CMK m.253’ün ilk şeklinde böyle bir yasağa yer verilmiş değildi. Aynı kanun ile kaldırılmazdan önce TCK m.73/8 hükmüne göre; “…soruşturulması veya kovuşturulması şikâyete bağlı olan suçlarda…” uzlaştırma gerçekleştirilebilmekteydi. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu da takibi şikâyete bağlı bir suç olması hasebiyle CMK’nın yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihi ile 06.12.2006 tarihleri arasında işlenmesi halinde uzlaşma hükümlerine tabi olmaktaydı. O halde gerek 765 Sayılı TCK döneminde işlenen m.416/son kapsamındaki fiiller gerekse belirtilen tarihler arasında işlenmiş olan TCK m.104 kapsamındaki fiiller hakkında, sonradan yasaklanmış olsa bile uzlaşma hükümleri uygulanabilecektir. Nitekim Yargıtay da aynı görüştedir.
6. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Suçun cezası iki yıl ve daha az hapis niteliğinde olabileceği için suçtan mahkûmiyet halinde koşulları var ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkündür. Nitekim Yargıtay kararları da bu yöndedir. Ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için CMK m.231/6’daki şartların gerçekleşmesi gerekir.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Yargıtay Kararları
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Yaş Sınırı ve Şikâyet Unsuru Ayrımı
TCK’nın 103. maddesi, 15 yaşını doldurmamış veya fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yetisi gelişmemiş çocuklara yönelik her türlü cinsel davranışı cinsel istismar suçu sayarken; cebir, tehdit veya hile olmaksızın 15 yaşını bitirmiş çocukla rızaen girilen cinsel ilişki, 104. madde kapsamında değerlendirilir ve şikâyete bağlıdır.
Künye: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2020/203 E., 2022/194 K.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Şikâyet Yokluğu Düşme Sebebidir
Mağdure 15 yaşını doldurduğu halde rızasıyla sanıkla cinsel ilişkiye girmiş, ancak şikayetçi olmamıştır. Şikâyete bağlı bu suç bakımından şikâyet yokluğu nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmelidir.
Künye: Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2016/1407 K.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Mağdure Sanıktan Şikayetçi Olmadıysa Dava Düşer
Mağdure, sanıktan soruşturma aşamasında şikâyetçi olmadığını beyan etmiştir. Eylem, TCK 104/1 kapsamında olup şikâyete tabi olduğundan, şikâyet yokluğu nedeniyle davanın düşmesi gerekir.
Künye: Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2015/10479 K.
Reşit Olmayan Mağdurenin Şikâyet Hakkı Varken Babasının Vazgeçmesi Yeterli Değildir
Mağdurenin bizzat şikâyet hakkı bulunduğu halde yalnızca babasının beyanına dayanılarak düşme kararı verilmesi hukuka aykırıdır; mağdurenin beyanı alınmalıydı.
Künye: Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2015/6190 K.
Mağdurenin Velisinin Şikâyetten Vazgeçmesi, Cezai Takibi Engellemez
15 yaşını dolduran mağdurenin bizzat şikâyet hakkı varken yalnızca velisinin şikâyetçi olmasıyla yetinilmesi ve mağdureden şikâyet beyanı alınmaması eksik incelemedir.
Künye: Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2014/11126 K.
Oral Seks Fiili Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Sayılamaz
Sanığın mağdura oral seks yaptırması fiili, cinsel ilişki sayılmadığından, TCK 104. madde kapsamında reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturmaz; bu nedenle mahkûmiyet yerine beraat kararı verilmelidir.
Künye: Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2019/13133 K.
Parmakla Cinsel Organa Temas Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunu Oluşturmaz
Sanığın 15 yaşını doldurmuş mağdurenin cinsel organına parmağını sokması, cinsel ilişki boyutuna varmadığından TCK 104 kapsamında değerlendirilemez ve sanığın beraati gerekir.
Künye: Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2014/5373 K.
Zekâ Geriliği Nedeniyle Mağdurenin Vazgeçmesi Geçerli Değildir
Mağdurenin olaydan bağımsız zekâ geriliği, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasını engelleyecek düzeyde olup, şikâyetten vazgeçmesi geçersiz sayılmalı ve yargılama devam ettirilmelidir.
Künye: Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2015/11817 K.
Bipolar Bozukluk Bulunan Mağdure ile Cinsel İlişki, Rızaya Dayalı Olsa Bile 104. Madde Uygulanır
Sanığın, hukuki anlamı algılayamayacak düzeyde bipolar bozukluğu bulunan 16 yaşındaki mağdure ile cinsel ilişkisi, cebir ve tehditle gerçekleşmemişse TCK 104 kapsamında değerlendirilmelidir.
Künye: Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2021/1754 K.
Rızayla Cinsel İlişki Hürriyeti Kısıtlama Suçunu Oluşturmaz
Mağdure, sanığın evine rızasıyla gitmiş ve orada kendi isteğiyle kalmıştır. Rızaya dayalı birliktelik hukuken kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu oluşturmaz; yalnızca TCK 104 kapsamında değerlendirme yapılmalıdır.
Künye: Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2015/6166 K.
Evlenme Vaadi, Hile Sayılmadı ve Suç Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Olarak Değerlendirildi
Suça sürüklenen çocuğun evlenme vaadinin, mağdurenin iradesini ortadan kaldıracak ölçüde bir hile olmadığı kabul edilmiş; eylemin reşit olmayanla cinsel ilişki suçu kapsamında olduğu belirlenmiştir.
Künye: Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2015/5994 K.
Rızayla Cinsel İlişki Sonrasında Şikâyet Süresinin Aşılması Düşme Sebebidir
Mağdure sanıktan cinsel ilişkinin sona erdiği tarihten 6 aydan uzun süre sonra şikâyetçi olduğundan, süresinde şikâyet bulunmadığı gerekçesiyle davanın düşmesi gerekir.
Künye: Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2014/11959 K.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Sıkça Sorulan Sorular
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Şikayete Bağlı Mı?
TCK m.104’e göre, 15-18 yaş aralığındaki çocuklarla rızaya dayalı cinsel ilişki, reşit olmayanla cinsel ilişki suçu kapsamındadır. Bu suç, şikâyete bağlıdır.
Yani mağdurun veya ailesinin şikâyeti olmadan soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
Ancak eğer mağdur 15 yaşından küçükse ya da rıza iradesi yoksa (zorla, kandırarak, tehdit ederek vs.) bu durumda suç, şikâyete bağlı olmaksızın re’sen soruşturulur ve suça “çocuğun cinsel istismarı” denir (TCK 103).
Reşit Olmayanla Cinsel İlişkiye Girme Suçu Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?
TCK 104 kapsamında işlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Yani suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl içinde dava açılmazsa, ceza yargılaması yapılamaz.
Ancak eğer suç, 15 yaşından küçük bir çocukla işlenmişse ve TCK 103 kapsamında değerlendirilirse, zamanaşımı süresi 15 yıldan fazla olabilir.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişkiye Girme Suçu Para Cezasına Çevrilebilir Mi?
Hayır. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu (TCK 104), cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapis olan bir suçtur.
Bu suçta verilen ceza, genellikle para cezasına çevrilmez, çünkü mahkemeler bu tür suçlarda caydırıcılık amacıyla hapis cezasını uygular. Ayrıca mağdurun yaşı, failin yaşı, aralarındaki yaş farkı ve ilişki biçimi gibi unsurlar cezanın bireyselleştirilmesinde rol oynar.
18 Yaşından Küçük Biriyle Sevgili Olmak Cezası
15-18 yaş arasında bir bireyle sevgili olmak tek başına suç değildir. Ancak bu ilişki cinsel içeriğe dönüşürse ve şikayet olursa, TCK 104 kapsamında reşit olmayanla cinsel ilişki suçu oluşabilir.
Eğer yaş farkı çok fazlaysa veya mağdurun rızası yoksa, bu durumda suçun niteliği değişebilir ve TCK 103 (cinsel istismar) kapsamında değerlendirilerek çok daha ağır cezalara hükmedilebilir.
Reşit Olan Biriyle İlişkiye Girmenin Cezası Var mıdır?
Hayır, iki taraf da reşit (18 yaş üstü) ve ilişki rızaya dayalı ise, bu durumda Türk Ceza Kanunu açısından bir suç oluşmaz.
Ancak taraflardan biri evli ise, başka suçlar (örneğin zina, özel hayatın ihlali, boşanma davalarında kusur gibi) gündeme gelebilir. Ayrıca toplum düzenine aykırı davranışlar bazı özel alanlarda idari yaptırımlara neden olabilir.
Kendi Rızasıyla İlişkiye Girmek Suç mu?
İki taraf da 18 yaşın üzerindeyse ve rızaları varsa, bu ilişki suç değildir.
Ancak taraflardan biri 18 yaşından küçükse, durum değişir. 15 yaş altındaysa, rıza geçersiz sayılır ve bu durumda fail çocuğun cinsel istismarı (TCK 103) suçuyla yargılanır.
15-18 yaş arasında ise, rızaya dayalı olsa bile şikayet olursa TCK 104 kapsamında suç oluşabilir.
18 Yaş Altı Biriyle Konuşmak Suç mu?
Hayır, sadece konuşmak, mesajlaşmak suç değildir. Ancak bu iletişimin içeriği cinsel, yönlendirici veya rahatsız edici nitelikteyse, bu durumda çocuğun cinsel istismarı, cinsel taciz veya kişisel verileri hukuka aykırı işlemek gibi suçlar gündeme gelebilir.
İnternette tanışma, flört etme gibi durumlarda da dikkatli olunmalıdır. Çocuğun yaşını gizlemesi cezai sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Türkiye’de Cinsel Rıza Yaşı Kaçtır?
Türkiye’de cinsel rıza yaşı 15’tir.
Bu yaşın altındaki kişilerle cinsel ilişki, rıza olsa bile hukuken geçersizdir ve çocuğun cinsel istismarı suçu oluşur (TCK 103). 15 yaş ile 18 yaş arasındaki ilişkiler ise şikâyet olması durumunda suç sayılır (TCK 104).
Yani 15 yaşından küçük çocukla hiçbir şekilde cinsel ilişki kurulamaz; 15-18 yaş arası içinse yaş farkı, rıza ve şikayet olup olmadığı dikkate alınır.