İcra Hukukunda Süresiz Şikayet (İİK 16)
İcra Hukukunda Süresiz Şikayet Yargıtay Kararları (İİK 16)
Süresiz şikâyet, İİK m. 16/II (İcra Hukukunda Süresiz Şikayet İİK 16) çerçevesinde icra dairesi işlemlerinin kamu düzenine aykırı olması, bir hakkın yerine getirilmemesi veya sebepsiz sürüncemede bırakılması hâllerinde başvurulabilen denetim yoludur. Bu kurum, kuralî yedi günlük şikâyet süresinin istisnası olarak, işlemin hukuka aykırılığı zamanla meşrulaşmayacağı için başvuruyu süreye tâbi kılmaz. Özellikle ödeme emrinin tebliğ edilmeden hacze geçilmesi, takip yolunun yanlış seçilip paralel yürütülmesi ya da icra müdürlüğünün kanunen zorunlu işlemi yapmaması gibi durumlarda uygulanır. Bununla birlikte Yargıtay, üçüncü kişi güvenliği ve infaz barışı gerekçesiyle takip sona erdikten sonra dahi bu yolun artık kullanılamayacağı yönünde istikrarlı bir çizgi benimsemiştir. Son kertede süresiz şikâyet, takip ekonomisi ile hukuki güvenliği dengeleyen ve icra sürecini amir hükümlere geri çeken bir güvenlik supabı işlevi görür.
İcra İflas Kanunu Madde 16 – İİK 16; (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.); Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır. Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.
Kaynak: https://mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.3.2004.pdf

Kavram ve Normatif Dayanak
İcra ve İflas Kanunu’nun 16. maddesi, icra dairelerinin kanuna aykırı veya olaya uygun düşmeyen işlemlerine karşı şikâyet yolunu düzenler; kural olarak yedi günlük süre öngörülür. Bunun iki istisnası, (i) bir hakkın yerine getirilmemesi veya sebepsiz sürüncemede bırakılması ve (ii) kamu düzenine aykırılık halleridir; bu iki kategori “süresiz şikâyet” başlığı altında toplanır. Doktrin ve Yargıtay, amir hükümlere aykırılık içeren işlemlerin her zaman şikâyete konu olabileceğini kabul eder. Süresiz şikâyetin kapsamı tahdidi değildir; her olayın hukuki ağırlığı somut olarak değerlendirilir. Takip ekonomisi ile infaz güvenliği birlikte gözetilir.
İcra sistematiğinde süresiz şikâyet, takibin doğru mecrada ilerlemesi için bir güvenlik supabı işlevi görür. Kamu düzeni kavramı zamanla değişebilen, amir hükümlerle korunan ortak yararı ifade eder; bu esneklik, süresiz şikâyetin önceden tam bir katalog hâlinde saptanmasını engeller. Hâkim, somut olayın niteliğine göre denetim yapar.
Kamu Düzenine Aykırılık ve Süresiz Şikâyet
Kamu düzenine aykırılık, yalnızca teknik bir usul kusuru değil; işlemin başından itibaren sonuç doğurmaya elverişsiz hâle gelmesidir. Karşı tarafın rızası dahi hükümsüzlüğü gidermez. Zamanın geçmesi de aykırılığı ortadan kaldırmaz; işte bu nedenle bu tür işlemler süresiz şikâyete tabidir. Örneğin ödeme emri tebliğ edilmeden haciz veya kıymet takdiri yapılması kamu düzenine aykırıdır.
Bununla birlikte “her zaman” ibaresi mutlak bir sonsuzluk da değildir. Öğreti; takibin sonuna kadar, iyi niyetli üçüncü kişi hak iktisap edinceye kadar veya takip bitiminden itibaren bir yıl gibi sınır görüşleri tartışır. Yargıtay’ın genel çizgisi, takip sona erdikten sonra şikâyete gidilemeyeceği yönündedir.
Bir Hakkın Yerine Getirilmemesi (İİK m. 16/II)
“Hakkın yerine getirilmemesi”, icra dairesinin yapmakla mükellef olduğu bir işlemi hiç yapmaması hâlidir. Örneğin usulüne uygun takip talebine rağmen ödeme emrinin düzenlenip tebliğe çıkarılmaması, icra müdürlüğünün eylemsizliğidir. Daire işlem yapmadıkça ihlâl her an yenilenir; bu nedenle başvuru süreye bağlanmaz.
Uygulamada, kambiyo takibinde sahtelik iddiası (HMK m. 209) nedeniyle takibin durdurulmasına ilişkin işlemin kurul(a)maması ya da sürüncemede bırakılması da bu kapsamdadır. Burada icra mahkemesi denetimi, takip ekonomisi ile savunma hakkını birlikte teminat altına alır.
Bir Hakkın Sebepsiz Sürüncemede Bırakılması (İİK m. 16/II)
“Sebepsiz sürüncemede bırakma”, talep üzerine süresinde yapılması gereken bir işlemin makul gerekçe olmaksızın geciktirilmesidir. Örneğin usulüne uygun haciz talebinin ertelenmesi, satış işlemlerinin yapılmaması, istihkak sürecinin işletilmemesi (istihkak davası) gibi. Her iki kavram arasındaki sınır, somut olayın akışına ve gecikmenin gerekçelerine göre çizilir.
Bu hallerde de menfaat dengesi esastır: alacaklının sürat menfaati ile borçlunun güvenceli usul menfaati çatıştığında, icra hakimi gecikmenin haklı sebebe dayanıp dayanmadığını denetler. Şikâyet dilekçelerinde işlem–talep–zaman çizelgesi ve tebligat kronolojisi, ispat yükünü taşımada belirleyici rol oynar.
Süresiz Şikâyetin Süresi: “Her Zaman”ın Sınırı
Kamu düzenine aykırı işlemler zamanla meşrulaşmaz; bu yüzden süreye tabi tutulmaz. Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik eğilimi, takip sona erdikten sonra (örn. satış tamamlanıp dosya kapandıktan sonra) şikâyet yolunun kapandığı yönündedir. Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar alanında da üçüncü kişi güvenliği ile bireysel denetim hakkı dengelenir.
İhalenin feshindeki bir yıllık üst sınır (İİK m. 134/7) kıyasen tartışılsa da, kıyas sınırsız değildir. Nihayetinde denetim, infaza elverişlilik ve hukuki güvenlik ilkeleriyle yürür.
Usulsüz Tebligat, Takip Yolunun Seçimi, Paralel Takip Yasağı
Usulsüz tebligat kural olarak süreli şikâyet konusudur; borçlu öğrenmeden itibaren 7 gün içinde şikâyet ve itiraz haklarını kullanmalıdır. İcra mahkemesi usulsüz tebligat şikâyeti hakkında karar vermeden, icra dairesinin itirazı süresinde sayarak işlem yapması doğru değildir. Takip pratiği açısından bkz. İcra Dosyası Nasıl Kapanır, İcra Dosyası Sorgulama.
Buna karşılık ödeme emri tebliğ edilmeden haciz/kıymet takdiri gibi işlemler kamu düzeni ile ilgilidir ve süresiz şikâyet konusudur. Yine alacaklı, aynı borç için takip yolunu seçtikten sonra (ör. kambiyo) eş zamanlı başka bir yola başvuramaz; ikinci takip paralel takip yasağı kapsamında iptale konu olur. İhtiyati hacizle koordinasyon da önemlidir.
Görev–Yetki ve Usul Notları
Şikâyet, medeni usul anlamında dava değildir; icra–iflas hukukuna özgü bir çaredir. Bununla birlikte icra mahkemesi, işlemin kanuna ve olaya uygunluğunu denetler; kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilir. İlamlı/ilamsız takip ayrımı için bkz. İlamlı ve İlamsız İcra Takibi. Uygulamada kararların “infaza elverişli” yazılması ileride doğacak iade–tazmin risklerini azaltır. Profesyonel destek için: İcra Avukatı.

Yargıtay Kararları (İİK 16)
İcra Hukukunda Süresiz Şikayet Yargıtay Kararları
Ödeme Emri Tebliğ Edilmeden Yapılan İşlemler Kamu Düzenine Aykırıdır
Somut olayda, borçluya ödeme emri tebliğ edilmeden dosyada kıymet takdiri ve satışa yönelik işlemler yapılmıştır. Yargıtay, İİK m.61 gereği ödeme emri tebliğ edilmeden takibin kesinleşmeyeceğini; borçlunun itiraz ve şikâyet haklarını kullanabilmesi için usulüne uygun tebliğ şartının kamu düzeni ile ilgili olduğunu vurgulamıştır. Usulsüz veya hiç tebliğ yokken takibe devam edilemez; bu işlemler süresiz şikâyete tabidir. İcra müdürlüğünün “tamamlayıcı” işlemleri ex officio yapması da kabul edilmemiştir.
Künye: Yargıtay 12. HD, 01.12.2015, 2015/19497 E., 2015/29941 K.
Aynı Borç İçin Takip Yolu Seçildikten Sonra İkinci Bir Yola Başvurulamaz
Alacaklı, aynı borç için önce kambiyo takibi yapıp ardından aynı alacak yönünden ipoteğin paraya çevrilmesi
yoluna gitmiştir. Yargıtay, tercih edilen takip yolunun bağlayıcı olduğunu; aynı borcun paralel biçimde ikinci bir takip yoluna konu edilemeyeceğini belirtmiştir. Kural, kamu düzeni ile ilgilidir ve süresiz şikâyetle ileri sürülebilir. Gerekçe, borçlu aleyhine mükerrer takip riskinin önlenmesi ve cebri icranın dürüstlük kuralına uygun yürütülmesidir.
Künye: Yargıtay 12. HD, 12.11.2019, 2018/11417 E., 2019/16344 K.
Takip Sona Erdikten Sonra Şikâyet Yoluna Başvurulamaz
Yargıtay, süreli veya süresiz şikâyetlerde dahi takip sona erdikten sonra şikâyet yoluna gidilemeyeceği yönünde içtihat geliştirmiştir. Bu yaklaşım, üçüncü kişilerin kazanımlarının ve cebri icranın nihai güvenliğinin korunmasını amaçlar. Kamu düzenine aykırılık hâllerinde dahi, takip sonrasında denetim yolunun kapandığı kabul edilmiştir. Taraflara, şikâyetin zamanında işletilmesinin önemi hatırlatılmaktadır.
Künye: Yargıtay 12. HD, 28.03.2006, 2006/3622 E., 2006/6217 K.
Kesinleşmeden İcra Edilemeyecek İlamların Takibe Konulması Şikâyete Konu Edilir
Kesinleşmeden icra edilemeyecek kararlar alanında, kesinleşme şartına aykırı takibe girişilmesi infaz güvenliği bakımından ağır sakınca doğurur. Yargıtay kararları ve öğretide, icra mahkemesinin kamu düzeni yönünden bu aykırılığı re’sen gözetmesi ve takibi iptal etmesi gerektiği vurgulanır. Süre kaçırılmış olsa dahi, kamu düzeni etkisi güçlü dosyalarda süresiz şikâyet yaklaşımı savunulmaktadır.
Künye: Yargıtay 12. HD, 16.05.2012, 2011/32535 E., 2012/17127 K. (değerlendirme çizgisi)
HMK m. 209 Kapsamında Sahtelik İddiası Takibi Durdurur; İcra Müdürünün Eylemsizliği Süresiz Şikâyettir
Kambiyo senedinde sahtelik ileri sürüldüğünde, HMK m. 209 gereği takip olduğu yerde durur; ayrıca tedbir aranmaz. İcra müdürü durdurma işlemini tesis etmez veya sürüncemede bırakırsa, ilgililer süresiz şikâyet yoluna gidebilir. Bu yaklaşım, takip hukuku ile usul hukuku arasındaki sistemik irtibatı ve savunma hakkının korunmasını teminat altına alır.
Künye: Yargıtay 12. HD çizgisi (HMK m. 209 uygulaması)
Sonuç ve Avukat Desteği
Süresiz şikâyet (İİK m.16/II), icra işlemlerinin amir hükümlere uygun yürütülmesini güvenceye alan temel denetim yoludur. Tebligat, takip yolunun seçimi, paralel takip yasağı, kesinleşme, sahtelik gibi düğüm noktalarında yoğunlaşır. Şikâyetin hangi anda ileri sürüleceği ve takip sonu–üçüncü kişi güvenliği dengesinin kurulması, başvurunun kaderini belirler. Dilekçe tekniğinde infaza elverişlilik ve kronoloji omurgası gözetilmeli; ihtiyaç hâlinde İcra Avukatı desteği alınmalıdır.