Yağma (Gasp) Suçu ve Cezası (TCK md. 148)
Yağma veya Gasp Suçu, Cezası ve Şartları Hakkında Tüm Detaylar
Türk Ceza Kanunu’nun 148., 149. ve 150. maddelerinde düzenlenen yağma (gasp) suçu, malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında sayılmaktadır. Halk arasında gasp olarak da bilinen yağma suçu, cebir veya tehdit kullanılarak, failin başkasının malvarlığı üzerinde haksız bir iktisap elde etmesidir. Bileşik bir suç olması, birçok hukuki değerin korunmasını da beraberinde getirmiştir. Yağma suçunu oluşturan araç hareketler ile suçla korunan hukuki değerler birlikte göz önüne alındığında, malvarlığına yönelik gerçekleştirilen diğer suçlara oranla, daha tehlikeli ve yaptırımı itibarıyla da ağır sonuçlara sebebiyet veren bir suç olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından, ülkemizde işlenen suçlara ilişkin yayımlanan soruşturma ve kovuşturma aşaması grafiklerine bakıldığında, diğer suçlara nazaran malvarlığına karşı suçların daha fazla işlendiği sonucuna ulaşılmıştır. Yine malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında da yağma suçunun önemli bir yer tuttuğu istatistiki verilerle saptanmıştır.
Yağma (Gasp) Suçu Nedir?
Yağma (gasp) suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Özel Hükümler başlıklı ikinci kitabının, Kişilere Karşı Suçlar başlıklı ikinci kısmının, Malvarlığına Karşı Suçlar başlıklı onuncu bölümünün 148., 149. ve 150. maddelerinde düzenlenmiştir. TCK’nın 148/1. maddesinde yağma suçunun basit hali, 148/2. maddesinde senedin yağması suçu, 149. maddesinde yağma suçunun ağırlaştırıcı nitelikli unsurları, 150. maddesinde ise suçun daha az cezayı gerektiren hafifletici nitelikli halleri düzenlenmiştir. Ayrıca 168. maddede, yağma suçlarına da uygulanacak olan etkin pişmanlık hükümleri yer almaktadır.
Buna göre yağma suçunun temel hali, TCK’nın 148. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:
“(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ileride böyle bir senet haline getirilebilecek bir kâğıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir.
(3) Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de yağma suçunda cebir sayılır.”
Yağma (Gasp) Cezası Nedir?
TCK’nın 148/1. maddesi uyarınca, yağma (gasp) suçunun temel halinin işlenmesi halinde, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. Aynı kanunun 148/2. maddesinde, senedin yağması suçunu işleyen fail hakkında da altı yıldan on yıla kadar hapis cezasının verileceği düzenlenmiştir. Yağma suçunun, kanunda belirtilen nitelikli hallerden biriyle işlenmesi durumunda, on yıl ile on beş yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür. Şayet, suçun işlenmesi esnasında birden fazla nitelikli hale başvurulmuşsa, aynı kanunun 61/4. maddesi gereği, hâkime üst sınırdan ceza tayini konusunda takdir hakkı verilmiştir.
Yağma (Gasp) Suçunun Maddi Unsurları
Maddi unsur, suçun meydana gelmesi için gerçekleşmesi gereken hareketlerin yer aldığı kanuni düzenlemedeki unsurlardır. Yağma suçunun maddi unsurları ise suçun konusu, fiili, faili, neticesi ve mağduru olmak üzere alt unsurlardan oluşmaktadır.
Yağma Suçunun Konusu
TCK’da, malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında yağma suçuna da yer verilmiştir. Bu kapsamda malvarlığına karşı işlenen bir suç olması itibarıyla, suçun konusunu da mallar oluşturmaktadır. Nitekim TCK m. 148/1’de de suçun konusunu malların oluşturduğu belirtilmiştir.
Senedin yağması suçunun konusu ise, borç doğurucu bir senettir.
Yağma Suçunda Fail
Yağma suçu, istisnai nitelikte hükümler içeren, özel bir suçtur. Suçun özel yapısına rağmen, faili bakımından herhangi bir özellik bulunmamaktadır. Yani yağma suçu, faili bakımından mahsus bir suç değildir. Zira suç, herkes tarafından işlenebilen genel nitelikte bir suçtur. O halde, kanun hükmünde belirtilen tipiklik unsurlarını gerçekleştiren herkes suçun faili olacaktır.
Yağma Suçunda Mağdur
TCK’nın 148. maddesinde, “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle…” denilmek suretiyle, suçun mağdurunun herkes olabileceği ifade edilmiştir. Bu nedenle yağma suçu, mağduru bakımından herhangi bir özellik arz etmez.
Yağma Suçunda Hareket
Yağma suçu tehdit veya cebir kullanımına bağlı olarak gerçekleştirilen bileşik hareketli, seçimlik ve icrai nitelikte bir suçtur. Yağma suçu, hareketin sayısına göre seçimlik hareketli bir suçtur. Zira tipiklikte birden fazla hareket belirtilmiştir. Suçun oluşması için düzenlemede yer alan bütün hareketlerin gerçekleşmesine gerek olmadığından, seçimlik hareketlidir. Başka bir ifadeyle, kanunda belirtilen bağımsız nitelikteki hareketlerden birinin yapılmasıyla suç oluşur.
Hareketin şekline göre ise, yağma suçu icrai hareketli bir suçtur. Kanunda belirtilen hareketlerin yapılması ile suçun oluşacağı hüküm altına alınmıştır. Böylece yasak olan hareketler gerçekleştiğinde suç oluşacağından, icrai bir suçtur. Hareketin önemine göre yapılan sınıflandırmada, bağlı hareketli bir suçtur. Zira yağma suçu her hareketle işlenemez, ancak kanunda belirtilen hareketlerle işlenebilmektedir. Ayrıca suçun tamamlanması ile mağdurun aktif malvarlığında eksilme meydana geldiği için de bir zarar suçudur. O halde, yağma suçunun oluşması ile hareketin yöneldiği konu zarar görmektedir.
Yağma suçu, amaç ve araç hareketlerden oluşan bileşik hareketli bir suçtur. Buna göre cebir yahut tehdit kullanmak, suçun araç hareketlerini; malın teslimini veya alınmasını sağlamak ise, amaç hareketlerini oluşturur.
Yağma Suçunda Netice
Gerek madde gerekçesi gerek doktrindeki hâkim görüş göz önüne alındığında, neticenin gerçekleşmesi için malın mağdurun zilyetliğinden çıkması yeterli olup, failin malı götürmesinin şart olmadığı kanaatindeyiz. Zira zilyetliğin el değiştirmesi, suçun tamamlanması için yeterli olmaktadır. Nitekim Yargıtay da araç hareketlerle malı alan failin henüz olay yerindeyken malı iade etmesi halinde, yağma suçunun oluştuğunu kabul etmiştir. Bu da göstermektedir ki, suçun oluşabilmesi için failin malı götürmesinin bir önemi bulunmamaktadır.
Yağma (Gasp) Suçunda Manevi Unsur
Yağma suçu, failin kasti hareketleri neticesinde oluşan bir suçtur. Suçun oluşması için, kastın gerçekleşmesi gerekir. Kanunda, suçun taksirle işlenmesine ilişkin bir hüküm yer almadığından, suç taksirle işlenemez. Bununla birlikte, yağma suçunun hem neticesiz bir suç olması hem de faydalanma kastının varlığı itibarıyla, olası kastla işlenemeyeceği kanaatindeyiz. Fail, isteyerek ve bilerek suçun kanuni tanımındaki maddi unsurların hepsini birlikte kapsayan kastıyla suçu gerçekleştirir.
Failin kastı, cebir ya da tehdit kullanımı neticesinde, malın alınmasını ya da teslim edilmesini içerir. Bu nedenle, malın alınmasına ya da teslim edilmesine yönelik olmayan hareketlerin gerçekleştirilmesi halinde suç oluşmayacaktır. Örneğin, mağdurun malına zarar vermek amacıyla, cebir kullanan faile yağma suçundan dolayı ceza verilmeyecektir.
Yargıtay da “Yağma, başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan…” kararıyla, yağma suçunda faydalanma kastının olduğunu açıkça ifade etmiştir. Yargıtay’ın diğer bir kararında, “Failin, mal sahibinin malını dilediği şekilde kullanabilme olanağı ve fiilden yoksun bırakıp, mal edinme ve/veya maldan yararlanma kastı ile hareket etmesi, yağma suçunun oluşumu için yeterli olacaktır. Manevi unsur mal edinme, faydalanma kastıdır. Yani failin, haksız sahiplenme düşüncesi içinde başkasına ait olduğunu bildiği bir maldan yararlanmak niyetinin bulunması halinde ise, özel kast da gerçekleşmiş olacaktır. Cebir, tehdit maldan faydalanmak için değilse, yani başka maksat için kullanılmış ise, yağma suçu oluşmaz.” denilerek faydalanma kastının varlığı vurgulanmıştır.
(Yargıtay CGK T 13.11.2018, E 2017/1147, K 2018/519)
Senedin Yağması Suçu (TCK md. 148/2)
Senedin yağması, daha önce de ifade ettiğimiz üzere ayrı bir suç değildir. Malın yağması ile aynı maddede, fakat farklı fıkrada düzenlenmesi onun özel bir işleniş şekli olduğunu göstermektedir. Senedin yağmasındaki amaç fiiller, malın yağmasına nazaran farklılık göstermektedir.
TCK’nın 148/2. maddesinde, “…kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kâğıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi…” şeklinde düzenleme ile amaç fiiller seçimlik olarak belirtilmiştir.
Buna göre araç fiiller; senedin alınmasına, imza ettirilmesine veya imha edilmesine yönelik olarak gerçekleştirilir.
➢ “Borç altına sokabilecek bir senedin verilmesine mecbur etmek” ile kastedilen, mağdur veya bir başkasını borç altına koyabilecek senedin, araç fiillerin etkisi ile faile verilmesine zorunlu kılınmaktır. Senet önceden düzenlenmiş olabileceği gibi, o anda da düzenleniyor olabilir. Zararın gerçekleşmesi şart olmamakla birlikte, zararı meydana getirebilecek nitelikte senedin varlığı aranır.
➢ “Var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan vesikayı vermeye mecbur etmek”, failin borçlusu olduğu bir senedin hükümsüz kaldığını gösteren vesikayı, araç fiillerin etkisi ile mağdura düzenleterek, kendisine verilmesini sağlatmaktır. Daha önce senet düzenlenmişse imzalayıp, düzenlenmemişse de düzenleyip imzalayarak faile verilir. Böylece senet, hukuki boyutta değerini kaybeder.
➢ “Borç doğurucu senedin alınmasına karşı koymamaya mecbur etme”, mağdurun veya bir başkasının borçlusu olduğu senedin, araç fiillerin etkisi ile mağdurdan alınmasıdır. Yani araç hareketlerin yöneltildiği mağdurun, senedin alınmasına direnememesidir. Söz konusu senet, önceden düzenlenmiş olabileceği gibi o anda da düzenleniyor olabilir.
➢ “İleride senet haline getirilebilecek kâğıdın imzalanmasına mecbur etme”, henüz senet vasfını taşımayan bir kâğıdın, ileride bu vasfı taşıyabilir hale getirilmesine yönelik olarak araç fiillerin etkisi ile mağdura imzalattırılmasıdır.
Yağma Suçunun Nitelikli Halleri
Yağma suçunun nitelikli halleri, TCK’nın 149. ile 150. maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre m. 149’da, suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri ile kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri, m. 150’de ise suçun daha az cezayı gerektiren nitelikli halleri düzenlenmiştir.
Yağma Suçunun Silahla İşlenmesi
Yağma suçunun silahla işlenmesi, cezanın artırılmasını gerektiren bir nitelikli haldir. Yağma suçunun araç unsurunun varlığı, suçun silahla işlenmesi ile gerçekleşir. Bu noktada silahın, tehdit etmek veya cebir kullanmak amacıyla kullanılmasının önemi yoktur. Nitelikli halin uygulanabilirliği için mağdura yöneltilen silahın, onda meydana getirdiği korkutucu etkiden faydalanılarak suçun işlenmesi yeterlidir.
Kanun metninde ifade edildiği üzere, kullanılan silahın yağma suçunun işlenmesine elverişli olması gerekir. Söz gelimi balta, makas, bıçak, orak, kimyasal maddeler, demir, elektrik kablosu, testere şeklindeki aletler de elverişliliği sağladığı takdirde silah olarak kabul edilir. Benzer şekilde, gaz tabancası veya oyuncak tabanca kullanımı neticesinde mağdurda korku meydana gelmişse, suçun silahla işlendiği kabul edilir. Elverişli olup olmadığı ise, objektif değerlendirmelere göre tespit edilir. Yargıtay bir kararında, mağdurun yolda yürümekte iken kendisine seslenen faile doğru döndüğü esnada göz yaşartıcı sprey sıkıldığı, akabinde de cep telefonunun alındığı olayda, sprey kullanımını silah olarak değerlendirmiştir. (Yargıtay 6. CD T 10.05.2011, E 2011/2222, K 2011/6731)
Yağma Suçunun Kişinin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle İşlenmesi
Kişinin dış görünüşünde değişiklikler yapıp, tanınmayacak hale gelerek, kimliğini gizlemesi neticesinde yağma suçunu işlemesi, suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir. Buna göre fail, suçu işlemeden önce kendisini gizleyerek, teşhis edilmesini mümkün kılmamaktadır. Şayet fail, kendisini bu hale koymasına rağmen mağdur kendisini tanımışsa, yine de nitelikli hal oluşur. Nitelikli halin oluşması için failin, mağdur ile karşı karşıya olması gerekmez. Nitekim madde gerekçesinde, mektup gönderme şeklinde de tehdidin olabileceği açıkça vurgulanarak, mektup gönderenin imzasının olmaması ya da mektubu alan kişide korkuya yol açabilecek kişi adının kullanılması şeklinde tehdidin gerçekleşebileceği izah edilmiştir. Fail, yüzüne maske geçirerek, kıyafet değiştirerek, makyaj yaparak, takma peruk, bıyık veya sakal takarak ya da yüzünün görünmesine engel olacak şekilde bere, çorap giyerek ya da yüzünü şemsiyeyle gizleyerek suçu işlerse nitelikli hal kapsamında cezalandırılır.
Yargıtay kararında da faillerin yağma suçunu işlemek amacıyla, önceden tanıştıkları ve hurda alım satımı yaptıkları mağdurların işyerine girdikleri esnada tanınmamak ve mağdurlar tarafından teşhis edilmemek adına, yüzlerine taktıkları kar maskeleri ile bir kısım faillerin yüzlerini gizleyecek şekilde kapüşon geçirmelerinin, nitelikli halin uygulanmasını gerektirdiğine kanaat getirilmiştir. (Yargıtay 6. CD T 26.01.2012, E 2011/4276, K 2012/945)
Yağma Suçunun Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi
Yağma suçunu işleyen fail sayısının birden fazla olması, suçun ağırlaştırıcı nitelikli hallerinden biri olarak düzenlenmiştir. Buna göre, en az iki failin suçu birlikte işlemesi halinde cezada artırım yapılır. Suçun birlikte işlenmesi ile kastedilen, faillerin suçun kanuni tanımında belirtilen hareketleri beraber yapmalarıdır. Bu durum, TCK’nın 37. maddesinin bir gereğidir. Nitekim madde gerekçesinde, nitelikli halin uygulanabilmesi için müşterek failliğin olması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca iştirak ilişkisi olsa dahi müşterek failliğin olmadığı bir olayda, bu bendin uygulanamayacağı ifade edilmiştir. Bu nedenle yağma suçunun meydana gelmesi için azmettiren ya da suçun işlenmesine yardım eden kişi, bu bent kapsamında değerlendirilmeyecektir. Nitekim Yargıtay da bir kararında, suçun nitelikli halini oluşturması için fiilin gerçekleştirilmesi esnasında faillerin müşterek fail olarak, yani birlikte hâkimiyet kurmak suretiyle hareket ettikleri şeklinde gerçekleşen olayda, fail haricinde olaya yardım eden veya azmettirenin, yardım eden sıfatıyla sorumluluğunun doğacağına ve nitelikli halin uygulanamayacağına hükmetmiştir.
Yağma Suçunun Yol Kesmek Suretiyle ya da Konutta, İşyerinde veya Bunların Eklentilerinde İşlenmesi
TCK’nın 149. maddesinin 1. fıkrasının d bendinde düzenlenen ağırlaştırıcı nitelikli halde, “yol kesmek suretiyle” veya “konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde işlenmesi” halleri yer almaktadır.
Yağma Suçunun Beden veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Kişiye Karşı İşlenmesi
Yağma suçunun, “beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak kişiye karşı işlenmesi” de ağırlaştırıcı nitelikli hal olarak yasal düzenlemede yer almaktadır. TCK’da bu durum açıklanmamış olsa da mağdurun, failin eylemlerine karşı koyamaması ve malını koruyabilmek için direnç göstermekte yeterli olamaması şeklinde anlaşılmaktadır.
Yağma Suçunun Var Olan veya Varsayılan Suç Örgütlerinin Oluşturdukları Korkutucu Güçten Yararlanılarak İşlenmesi
Yağma suçunun, “var olan veya varsayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi” cezada artırım yapılmasını gerektirmektedir. Zira suç örgütü, mağdur üzerinde tehdit unsuru oluşturmakla onun dehşet duygusuna kapılmasına yol açmaktadır. Mağdurun dayanırlığını yok edecek şekilde, suç örgütünün gücünden faydalanılması nitelikli hali oluşturur. Suç örgütü, TCK’nın 220. ve 314. maddeleri ile 3713 sayılı TMK’nın 7. maddesinde düzenlenmiştir. Doktrine göre örgüt, suç işlemek amacıyla bir araya gelen, devamlılık gösteren, suç işlemeye yönelik gerek üye gerekse de araç ve gereçlere sahip olan, en az üç kişiden oluşur. Bu fiilî birliktelik içinde, hiyerarşik bir yapılanma vardır.
Nitelikli halin uygulanması için suç örgütünün gerçekte olup olmadığının, şayet var olan bir örgüt ise de failin örgüte üyeliğinin olup olmadığının bir önemi yoktur. Fail, var olmayan bir suç örgütü ile mağduru korkutarak suçu gerçekleştirmişse, nitelikli hal uygulanır. Bununla birlikte, suç örgütüne dayanılarak hareket edildiğinin ima edilmesi de nitelikli halin oluşumu için yeterlidir. Önemli olan, mağdur üzerinde korkutucu tesirin oluşturulmasıdır.
Yağma Suçunun Suç Örgütüne Yarar Sağlamak Maksadıyla İşlenmesi
Yağma suçunun nitelikli hallerinden biri de var olan bir suç örgütüne fayda sağlanması gayesiyle suçun işlenmesidir. Yani failin suçu işleme amacı, örgüte yarar sağlamaya yöneliktir.511 Suç örgütü, kanunda yer alan düzenlemelere uygun olmalıdır. Örgütün silahlı olup olmadığının ise, nitelikli hal bakımından önemi bulunmamaktadır. Önemli olan, var olan bir “suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla” suçun işlenmesidir. Fail hakkında nitelikli halden hüküm kurulabilmesi için, failin örgüte üye olması şartı aranmaz. Bu nedenle örgütün de salt yağma suçunun işlenmesine yönelik kurulmuş olması gerekli değildir. Yani örgütün hangi suçu işlemek için kurulduğunun, nitelikli hal bakımından önemi yoktur.
Yağma Suçunun Gece Vaktinde İşlenmesi
Nitelikli halin uygulanabilmesi için, suçun işlendiği vaktin geceye tekabül etmesi gerekir. Öncelikle gece vaktinden ne anlaşılması gerektiğine değinilmelidir. Gece vakti, TCK’nın 6/1-e maddesinde, “Güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi” şeklinde tanımlanmıştır. Failin tanınma ve yakalanma ihtimalinin düşüklüğü ile mağdurun aşırı korku yaşaması nedeniyle kendisini ve malını savunması, gündüz vaktine nazaran gece vakti güçleşmektedir. Bu nedenle suçun gece vakti işlenmesi, cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren hal olarak düzenlenmiştir.
Kasten Yaralama Suçunun Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Hallerinin Gerçekleşmesi
TCK’nın 149. maddesinin 2. fıkrasında, “Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. Kanun koyucu, yağma suçunun işlenmesi esnasında, aynı kanunun 86. maddesinde yer alan hallerin oluşması durumunda, failin sadece yağma suçundan cezalandırılacağını düzenlemiştir. Keza, yağma suçunun araç fiillerinden biri olan cebrin, kasten yaralama derecesine ulaşması halinde fail ayrıca bu fiilinden dolayı cezalandırılmaz. Ancak yağma suçuyla birlikte aynı kanunun 87. maddesinde yer alan neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralamanın gerçekleştirilmesi halinde fail hem yağma hem de kasten yaralama suçlarına ilişkin hükümler doğrultusunda cezalandırılır.
Yağma Suçunda Cezayı Azaltan Sebepler
Daha az cezayı gerektiren nitelikli hal, bir suçun nitelikli unsurları arasında suçun temel haline nazaran cezada indirim yapılmasını gerektiren haldir. TCK’nın 150. maddesinde, yağma suçunda daha az cezayı gerektiren nitelikli haller yer almaktadır. Bu haller, “suçun bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi” ve “malın değerinin azlığı” dır.
Suçun Bir Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağın Tahsili Amacıyla İşlenmesi
Yağma suçunun daha az cezayı gerektiren hallerinden biri, “suçun bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi” dir. TCK’nın 150/1. maddesinde, “Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” şeklinde hüküm yer almaktadır. Böyle bir durumda, yağma suçundan hüküm kurulmaz. Zira kanun metninde, tehdit veya kasten yaralama suçundan ceza tayini yapılacağı düzenlenmiştir. Ancak failin işlediği suç, yağma suçu olarak adli sicil kaydında yer alacaktır.
Malın Değerinin Azlığı
TCK’nın 150/2. maddesinde, yağma suçuna konu olan malın değerinin azlığı düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, “Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir.” denilerek, malın değerinin azlığı durumunda cezada indirim yapılabileceği ifade edilmiştir.578 Malın değerinin azlığı halinde, indirim yapılması şart değildir. Nitekim kanun koyucu, “indirilebilir” ibaresi ile hâkime takdir yetkisi tanımıştır.
Yağma (Gasp) Suçuna Teşebbüs
Yağma suçuna teşebbüs hükümlerinin uygulanması için, suçun tamamlanma anının tespiti büyük önem arz etmektedir. Nihayet, suçun tamamlanıp tamamlanmadığının tespit edilememesi halinde, teşebbüsten bahsetmek güç olacaktır. Bu noktada, önemli olan malın alınması anıdır.
Doktrinde, failin malı alması anı ile ilgili farklı görüşler olduğunu ifade etmiştik. Bir görüşe göre fail, mağdurdan zorla aldığı mal üzerinde tasarruf sağlaması halinde, suç tamamlanmış olur. Bizim de katıldığımız diğer görüşe göre ise, yağma suçunun tamamlanma anı için suça konu malın mağdurun zilyetliğinden çıkmış olması yeterlidir. Yani suça konu malın zilyedinin, fiilen el değiştirmiş olması aranır. Böylece fail, malı aldığı takdirde suç tamamlanmış olacağından, yağma suçundan hüküm kurulur. Fail, malı almak için araç fiilleri kullanmasına rağmen malı alamazsa, zilyetlik faile geçmediğinden suç tamamlanmış olmaz. Bu durumda, suça teşebbüsten hüküm kurulur.
Nitekim Yargıtay’ın bir kararında faillerin, mağdurları bıçakla tehdit ederek cep telefonlarını ve dükkân içerisinde bulunan bir kısım eşyaları tekerlekli arabaya yüklemeleri, olay yerinden uzaklaşmaya başladıkları esnada polis ekiplerini fark etmeleri üzerine de suç konusu eşyaların bulunduğu arabayı bulundukları noktada bırakıp koşarak kaçtıkları olayda, suçun teşebbüs aşamasında kaldığına hükmedilmiştir. (Yargıtay 6. CD T 26.01.2012, E 2011/4276, K 2012/945).
Yağma Suçunda Etkin Pişmanlık
TCK’nın 168. maddesinde, malvarlığına karşı işlenen bazı suçlarda etkin pişmanlık hali düzenlenmiştir. Failin, hükümde belirtilen suçlardan birini tamamlaması, akabinde bizzat nedamet göstererek sebebiyet verdiği zararları gidermesi halinde cezasında indirim yapılır. Bu durum etkin pişmanlığın, cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi bir sebep olduğunu göstermektedir. Etkin pişmanlığa ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi için, birtakım şartların gerçekleşmiş olması gerekir.
Öncelikle, kanunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabileceği suçlar sınırlı olarak sayıldığından, bunlar dışındaki hiçbir suça ilgili hükümler uygulanmaz. Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, kanunda sayılan suçların tamamlanmış olması gerekir. Bu nedenle suça teşebbüs hali varsa, ilgili hükümler uygulanmaz. Etkin pişmanlığa ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi için diğer bir şart, fail ya da iştirak edenlerin, bizzat pişmanlık duyarak mağdurun zararını bütünüyle tazmin etmeleri veya malı aynen geri vermeleridir.
Yağma Suçunda Soruşturma ve Kovuşturma
Yağma Suçu Şikayete Tabi Midir?
TCK’nın 148. maddesinde düzenlenen temel haldeki yağma suçu ile 149. maddesinde düzenlenen nitelikli haller kapsamında yağma suçunun işlenmesi durumunda, soruşturma ve kovuşturma adli makamlar tarafından re’sen yapılır. Başka bir deyişle, suçun takibi şikâyete bağlı değildir. Bu nedenle soruşturma veya kovuşturma aşamasında şikâyetten vazgeçilmesinin bir hükmü yoktur.
Yağma Suçunda Görevli Mahkeme
5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 12. maddesi uyarınca, yağma suçunda görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesidir. Aynı kanunun 14. maddesi gereği görevli mahkemelerin tespiti, suç için öngörülen temel cezanın üst sınırına göre belirlenmektedir.
Yağma Suçunda Zamanaşımı
TCK m. 66/1-d uyarınca, yağma suçlarında dava zamanaşımı süresi on beş yıldır. Dava zamanaşımı süresi, yağma suçunun işlendiği tarihten itibaren başlar. Bu sürenin dolmasıyla, fail hakkında açılan kamu davası düşer.
Yağma Suçunun Benzer Suçlardan Ayrımı
Kanun koyucu, malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında yağma suçunu da düzenlemiştir. Yağma suçunun, bulunduğu yerdeki suçlar ve diğer malvarlığı suçları ile bazı farklılıkları vardır. Uygulamada doğabilecek karışıklıkları önlemek ve yağma suçunu daha iyi kavrayabilmek için ilgili suçlarla ayrımın yapılması gereklidir.
Suç | Yağma Suçundan Ayrımı |
---|---|
Hırsızlık Suçundan Ayrımı | Hırsızlıkta mal, zilyedin rızası olmadan alınır. Yağmada ise tehdit veya cebir kullanılarak zilyedin rızası ortadan kaldırılır. Hırsızlıkta sadece malvarlığı korunurken, yağmada kişi özgürlüğü de korunmaktadır. |
Dolandırıcılık Suçundan Ayrımı | Dolandırıcılıkta hileli davranışlarla irade fesada uğratılır. Yağmada ise zor kullanılarak irade özgürlüğü sakatlanır. Dolandırıcılık hile suçu olarak, yağma ise şiddet suçu olarak değerlendirilir. |
Mala Zarar Verme Suçundan Ayrımı | Mala zarar verme suçu, malda fiziksel zarar vermeyi hedeflerken yağma, faydalanma amacıyla tehdit veya cebir kullanır. Mala zarar verme suçunda failin malvarlığında artış olmaz. |
Şantaj Suçundan Ayrımı | Şantajda manevi zorlama ile yarar sağlanır; yağmada tehdit veya cebir uygulanır. Şantajın konusunu maddi ve maddi olmayan unsurlar oluşturabilirken, yağmada sadece taşınır mallar konu olur. |
İrtikâp Suçundan Ayrımı | İrtikâp suçu sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilir. Yağmada taşınır mallar konu olurken, irtikâpta maddi yarar söz konusudur. İrtikâp manevi zor kullanımı içerirken, yağma suçunda tehdit veya cebir kullanılır. |
Tehdit Suçundan Ayrımı | Tehdit, bağımsız bir suç olup yağmada araç unsurdur. Tehdit suçunda mülkiyet hakkı değil, kişinin iç huzuru ve güvenliği korunur. Yağmada tehdit veya cebirle mal alınması amaçlanır. |
Cebir Suçundan Ayrımı | Cebir suçunda, irade özgürlüğü ve vücut bütünlüğü korunurken, yağma suçunda kişi özgürlüğü ve mülkiyet hakkı korunur. Cebir, yağma suçunun tamamlayıcı unsurudur. |